• zamanında ingiliz kraliçesi birinci elizabeth ile mektuplaşmış ve hediyeleşmiş olan valide sultan.

    üçüncü murad‘ın eşlerinden safiye sultan, osmanlı tarihinde ingiltere hükümdarlarından biriyle hediyeleşen ilk haseki ve valide sultandır. bu diplomatik sürecin ilk adımını kraliçe elizabeth 1593’te safiye sultan’a mücevherlerle işlenmiş portresini göndererek başlatmıştır. safiye sultan buna karşılık kraliçeye gümüş işlemeli bir elbise, kuşak ve altın işlemeli iki mendil gönderdi. hediyeleşmeleri üçüncü murad öldüğünde ve safiye sultan valide sultan olduğunda da devam etti. kraliçe elizabeth, safiye sultan’a bir araba içinde elbise, kuşak, gümüş işlemeli iki havlu, üç mendil ile yakut ve incilerle süslenmiş bir taç hediye etti. sadece elizabeth değil, ingiliz elçisi edward barton da bu dönemde safiye sultan’a birçok hediye verdi.

    bütün bu hediyeler ve samimi davranışlar ingilizlerin yüce gönüllülüğünden kaynaklanmıyor doğal olarak. birinci elizabeth, kardeşi birinci mary‘den sonra tahta çıktığında ülkede çok ciddi bir mezhep kavgası vardı. protestan ve katolikler arasındaki mücadele o kadar büyümüştü ki katolik kesim protestan elizebeth’i tahttan indirip yerine katolik olmasıyla meşhur kuzeni mary stuart‘ı getirmek için komplolar düzenliyorlardı. üstelik protestan bir ingiltere avrupa’da da sıcak karşılanmıyordu ve elizabeth’in çok fazla dostu yoktu. o da islam dünyasına açılıp müslümanlarla müttefik olma yoluna gitti. o dönemde hem üçüncü murad’a hem de iran şahına mektuplar yazmaya, elçiler göndermeye, eşlerine armağanlar yollamaya başladı. mezhep çatışmasının ortasında destek görmediği avrupa’ya karşı islam dünyasıyla diplomatik ilişkiler kurarak müttefik açığını kapatmaya çalıştı. bu ilişkilerin tek faydası müttefik kazanması olmadı, ticari açıdan da ilişkiler gelişti. özellikle ingiliz tüccarlar islam dünyasından birçok mal alıp ülkelerine götürdüler.

    bu diplomatik yakınlaşma osmanlı tarihinde pek öne çıkmaz, anlatılsa da çoğunlukla safiye sultan kısmı öne çıkar. dahası, ingiliz tarihinde de anlatılan bir şey değildir. filmlere ve belgesellere konu olmaz, dizilerde değinilmez.

    fazlası için jerry brotton - the sultan and the queen
  • 3.murad'ın gözdesi venedikli bafa (safiye sultan) kendi oğlu;dolayısıyla kendi ikitidara sahip olsun diye haremdeki 19 tane çocuğu annelerinin kucaklarından zorla çekip aldırarak bir gece içinde öldürtmüştür.minicik yavrular boğuldukça peşpeşe hırka-i saadet dairesinin önündeki taşlığa sıralanmışlardır.sabah 19 tane minicik tabut saraydan çıkarılırken hiç kimse,anaları bile iktidar sahiplerinden,canavar bafa'dan ve haremağalarından hesap sormamıştır.
    bunun gibi hem eski,hem de yakın tarihte bütün batan gemilerde önce çocuklar boğuldu.
  • bu kadının kıtapları komik derecede tarihi yanlışlarla dolu bir zamanların piyasa kitabı. safiye sultanın ilk ciltini zor bitirdim. sürekli müslümanlığa, türklere giydirme yapmaya çalışan bilgi yoksunu amerikalı yazar ( yazar demeye bin şahit ister. ) . be kadın kalkıştın bi işe adamakıllı yap. hadi taraflı yazarsın birşey demem. ama dini inançları ve yaşayışı kime göre neye göre kıyaslanıyor o sığ kafan? kıtabın dort yerınde turklere arap der. " muslumanlar bilindiği gibi asla kadından söz etmez" , " turklerın barbar geleneği gereği sünnetliydi erkekler" , " çiçeğin adını yanlış da söyleseler bahçelerini onlarla doldurmaktan geri kalmamışlardır. törklerin bu çiçeği nasıl üretip büyütüldüğünü saklamalarına karşın hollandılılar bu sırrı çözdü.( laleden bahedıyor. bız lale onlar tulıp dediği için yanlıs kullanıyor olduk bız kelimeyı . kim daha önce uretıp isim takmıs acaba ey ınsan evladı? bilgi ve zeka yoksunu hanımefendı daha tulıpın nerden geldığını bılmeden utanmadan kalemıne almıştır.)." absurdluklerınden bazıları.. sen ıkı donumluk çiftliğinde otur tavuklarını buyut.
  • 1500'lerin ikinci yarısında venedik valisinin kızı olarak, aristokrasinin içinde dogmuş, 15 yaşında korfu adası'na yaptıgı bir deniz yolculugu sırasında osmanlı korsanlarınca esir edilip saraya cariye olarak sunulmuştur. öfkesinin altında yatan nedenler, intikam duygusuyla acıklanabilir.
  • kitabin bir yerinde "aci" su sekilde tarif edilmektedir:

    "bir aci'yi unutturacak yegane sey kendinden sonra gelecek olan daha buyuk bir aci'dir."

    murathan mungan ise uc aynali kirk oda kitabinda aci'yi su sekilde tarif eder:

    "aci'lar gun gelir ani olur."

    bir aci'nin ani olabilmesi icin kendinden sonra daha buyuk bir aci gereklidir.
  • ann chamberlin tarafından yazılmış, osmanli imparatorlugunun yükselme döneminden duraklama dönemine geçişi yıllarında geçen bir harem öyküsü. aslında bir üçleme; sırasıyla "hadım edilmiş bir aşk", "ya gümüş hançer ya ipek urgan" ve "sözüm ki bir tek sana geçmez celladımsın ey zaman" ciltlerinden oluşur.
  • ilk kitabının ilk cümleleri ile beni şaşırtmış, hayran bırakmışdır. betimlemeler enfes, her bir betimlemeyi beyninize kazıyasınız geliyor.

    "..kahverengi sonbahar yapraklarının sakinliğinde gözler.."
  • ben ikinci cildin ortasında bulunmaktayım ve olumsuz eleştirileri pek anlamıyorum. bence gayet akıcı bir tarih kitabı. bilgilerin doğruluğu konusunda detaylı bir inceleme yapmadım. ancak kurgusal olarak bakıldığında tarih ve roman son derece başarılı bir şekilde harmanlanmış. bu nedenle sıkılmadan tarih okuyabiliyorsunuz..

    bu arada kitapta, sofia adında italya'daki bir valinin kızı olan bir kadının istanbul'da hareme düşmesi ve etrafındaki olaylar anlatılıyor. bu arada da osmanlı'daki gündelik hayat veya politik hadiseler size aktarılmış oluyor.
  • sütlüce civarında, eski galata köprüsünün yakınında, 1543 yılında sinagog olarak inşa edilmiş. son 75 yılın 8ini filan depo, çöplük olarak geçirmiş, 2001 deki restorasyondan sonra da kafeterya olarak açılmış mekan. sessizdir sakindir genelde. gidilesidir görülesidir. çok akın edip bokunu çıkarmayın bırakın biz de kafa dinleyelim, altı üstü bilgi verelim dedik.

    neredeyse dört yıl sonra gelen edüt; ırzını z*ktiklerim iyi ki bilgi verdik. şimdi hem leş gibi kokuyor hem kalabalık.
  • osmanlı'nın fetihlerini, padişahlarını, ihtişamını değil, harem'ini, cariyelerini ve entrikalarını anlatır; betimler; uydurur bu ilginç roman.
    çevirisi öyle güzeldir ki, evet.
hesabın var mı? giriş yap