• şöyle bir yaran bölümü vardı hatırladığım,

    rosalinda zengin g.t fernando ile evlenmiş, evine taşınmıştır.

    tabi bunlara misafir gelir. fernando da içeriye gider. dönerken bir bakar aman allahım o ne?? bizim rosalinda tepsiyle pasa börek dağıtıyor. zengin misafirler de alay ediyor, t.şak geçiyor kıkır kıkır gülüyorlar.

    ama rosalinda saf, rosalinda iyi niyetli. pasta börek dağıtmaya devam ediyor, sırf misafirleri memnun etmek için, sırf konuklarını ağırlamak için... bir hizmetçinin bunları yapmasını akıl edemeyecek kadar naif...

    aman allahım fernando hosé üzgün, fernando hosé şaşkın.. bıraktırıyor tepsiyi, napıyorsun rosalinda diyor, bu hizmetçinin işi otur aşşaaaa....

    ama rosalinda her zamanki gibi iyilik perisi... olsun diyor, hizmetçi de insan değil mi, dağıtıveririm şurada...

    böyle de bir dizidir.

    not: elin meksikalısında börek ne arar mna koyim yazmışız ama?
  • --- spoiler ---
    final bölümünde rosalinda agustin (cirkin sayılabilecek, iyi niyetli, zengin bir adam) ile nikah masasına oturmuştur.
    bütün yakınları, rosalinda'nın evlenmemesi için dua eder ama rosalinda agustin'in iyi niyetini çok sever. (yine de aklı fernando hose'dedir.)
    rosalinda nikah salonundadır,
    aynı anda fernando hose yollardadır. düğün salonuna gelmeye çalışır.
    tuhaf tuhaf araçlara biner iner. at arabası falan arar, düğünü kesebilmek için.
    agustin ise hazırdır, mutludur.

    fernando hose düğüne yetişir.
    rosalinda tam evet diyecekken düğün salonundan içeri girer.
    ağır çekim gider o an, herkes rosalinda'nın hayır demesini, bu evliliği yapmamasını bekler.
    kameralar rosalinda'ya döner.

    ve rosalinda fernando hose'yi görmesine rağmen kararını söyler.
    rosalinda 'evet' der.
    hose yıkılır, rosalinda'nın ailesi yıkılır, konuklar yıkılır.

    nikah memuru agustin'e döner.
    agustin o kadar iyi bir adamdır ki,
    herkesi yine mutlu eder...
    "hayır" der. "evlenmek istemiyorum" der, masadan kalkar...
    hose coşar, aileler mutlu olur.
    rosalinda ile sarılırlar falan.
    hose, agustin'e "burası senin düğün salonun, ben burada evlenemem", der. agustin "hayır" der.
    orada rosalinda ile fernando aynı anda da evlenirler.
    dizi de öylece biter.
    bu diziyi aylarca bekledim, iple çektim.
    neyseki mutlu bitti.

    --- spoiler ---
  • bu dizinin azıcık akıldan yoksun (jetonu bir hayli geç düşüyordu) ama "analar neler doğuruyor yarebbi!" dedirtecek kadar taş fernando jose altamirano del castillo karakteri -ki diziyi izleyenler arasında, bu zat-ı şahane için izleyenler büyük çoğunluktaydı- türk kızlarının kaslı erkeklerden hoşlanmaması şeklindeki düpedüz yalan beyanatı başlı başına çürütür niteliktedir. şüphesiz ki bu beyefendinin her bir kazağından gömleğinden belli olan, itinayla geliştirilmiş kaslarını izleyerek gelişen bir ergen güruhu ile "vay anam vay" diyerek takip eden genç kız ve genç kadın topluluklarının zihnindeki kaslı erkek imajı ilelebet yıkılmayacaktır. hatta, bu diziye bir taş az geliyor diye düşünmüş olması muhtemel olan senaristler ilerleyen bölümlerde, alex adında, bu kez hem kaslı hem sarışın bir prodüktörü de olaylar silsilesine dahil ederek, "kas canın yongasıdır" ilkesini zihinlere kazımışlardır.

    bir de dizinin bir finali vardı ki, başkasıyla evlenmek üzere olan rosalinda'yı durdurmak için ülkeyi boydan boya kat eden (o düğünler hep unutulmuş bir köşedeki kiliselerde olmak zorundadır çünkü) ve bu yolculuk sırasında türlü zorluklarla karşılaşan fernando jose'nin, kıçı başı dağıtmış, daha hızlı gidemeyen üstü açık spor arabasının direksiyonunu yumruklarken, yaka bağır açık beyaz gömleğiyle ata binerken gibi çeşitli sahnelerle arz-ı endam ettiği, sonunda kiliseye ulaştığında, türkçesini bilmediğim ancak ingilizce'de altar olarak geçen bölümde dizleri üzerinde duran rosalinda'nın karşısına geçip, yaramaz çocuklar gibi kafayı sallamak suretiyle onu vaz geçirmeye çalıştığı ve en nihayetinde bu iki şapşalın haline acıyıp rosalinda'yla evlenmekten vaz geçen kara kaşlı abinin altarı terk etmesinden sonra rosalinda'ya evlenme teklif ettiği (akabinde de kankasının kendi ceketini çıkarıp fernando jose'ye giydirerek gözlerimi yaşarttığı), zamanında herkesi hayli etkilemiş bir son idi. hey gidi günler.

    dünyanın pek çok yerinde efsane olmuş (etrafınızdan rassal olarak seçilmiş 10 kişiye sorun bakalım, rosalinda ne ifade ediyor? kendisini hiç duymamış bir insan bu dünya üzerinde, eğer varsa sahra çölü'nün kıyısında bir yerde yaşayan bir kabilenin yaşlı reisi olabilir heralde) bu pembe dizinin senaryosu da klasiğin klasiğiydi üstelik. "çekmediğim dertlee çile kalmadıı, feryatsız gündüzüm gecem olmadıı-ıı-ıı-ıı" dizeleri ile dua eden iyi karakterlerle, "kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım" tadında kötü karakterler ve rosalinda hanımkızın beline kadar inen şahane dalgalı saçlarına -o saçlar ki rapunzel'i tahtından etmiştir- konduruverdiği beyaz gülün, fakir mahallede çamaşır makinaları bile olmayan ancak mutlu mesut yaşayanlarla, malikanelerde fink atıp rahat batması sendromuyla yüzü gülmeyenlerin ahenkli birleşimiydi. lakin thalia gibi bir güzelliği, yanında fernando denen diğer cins karşılığı ile izlemek için her şeye katlanılabilirdi elbette. (aynı şekilde efsane mertebesine erişmiş bir diğer dizi ve dizi çifti (mili&ivo) için (bkz: muneca brava))

    aah gençlik. nasıl da özlüyorum... ay amor, ay amor es esta tu rosalinda, que solo quiere tus besos...
  • yayınlandığı dönem çoğu kişiyi fanatiği haline getiren ve bir akşam eli kolu poşetlerle dolu olarak alışverişten dönen annemin bir taksiciyle şu dialogu yaşamasına sebep olan dizi;

    t` :taksici`- abla uzun mesafe mi? inşallah değildir be abla.
    a` :annem`- yok kardeşim 6-7 kilometredir olsa olsa.
    t- rosalinda başlayacak birazdan ona yetişicem abla, uzun mesafe olsa alamayacaktım seni valla!
  • zamanında izlemediğim için dalga konusu olduğum dizi.arkadaşım "fernando jose altamiano del castino'yu tanıyor musun" diye sorduğunda "futbolcu mu" demiştim.o günden beri görüşmüyoruz.
  • okuldan apar topar gelip hiçbir sahnesini kaçırmadan izlediğim çocukluğumun dizisi. pek çok türk kızı gibi fernando jose aşığı olarak televizyondan fotoğrafını bile çekmişliğim vardır. bu o kadar da kolay olmamıştı, jenerikte sadece onun olduğu sahneyi yakalamak ve makinede tek kare filmin olması falan ohoo zordu yani. diziden elimde kalan yarısı parlamış fernando fotoğrafı, aklımda kalansa thalia'nın her yoğun duygu içeren sahnedeki gerekli gereksiz dudak titretmeleriydi.
  • hafizasini kaybedip de adini unuttugu halde kendi adinin geçtiği rosalinda sarkisini soyler bu bayan
  • uğruna dışarıdaki oyunumu bırakıp eve koşa koşa geldiğim efsanevi dizi.

    --- spoiler ---

    bir bölümde (kilit bölümlerdendi) araba rosalindaya çarpmıştı da sonra yüzünde korkunç bir dikiş izi kalmıştı hani, sonra rosinin dedesi (ne şeker adamdı) "amaaan boşver be gülüm artık estetik denen bişi var" diyivermişti de eşşek kadar yara izi hemencik yok edilmişti filan, heh nasıl oldu lan o? hala rüyalarıma giriyor.
    --- spoiler ---
  • rosalinda'nın biyolojik annesi soledad'a* öyle bir seslendirme yapılmıştı ki, lanet gelsin.. hala kulaklarımda.

    fernando josé altemirano del castillo da "ahı!" şeklinde gülerdi. seslendirmenin nadide örneklerindendi.

    hafıza kaybı yaşayan rosalinda daha sonra çulluk bir adam tarafından bulunmuş ve evden bozma bir barakaya götürülmüştü. uzun bir süre orada yaşamasına ve dilendirilmesine karşın french ojelerinin bozulmaması ve ellerinin temiz olmasına hep şaşırmışımdır.

    birde alex vardı değil mi? o zaman paloma kimdi lan!

    (bkz: şimdiki nesil bilmez)
  • bana çocukluğumu hatırlatan güzel dizi. babam bile oturur bizimle izlerdi. son bölümünde rosalinda ile evlenmek üzere olan amca, aşıkların acısına dayanamayıp hayır diyerek evlenmekten vazgeçtiği an bana birşey öğretmişti: aşk neydi? sevdiğinin mutluluğu için ondan vazgeçebilmekti aşk.
    ayrıca söylemeden edemem: rosalinda (bkz: thalia) sen ne güzel birşeysin öyle.
hesabın var mı? giriş yap