robert smith

• takvimi vardır.
  http://www.thepoke.co.uk/…oads/2015/02/img_2775.jpg
• southpark'da dünyayı kurtarıyor...
• hayatta tek asik oldugu kadini, karisini, ortaokul yillarinda okulda gormus, ilk goruste asik olmus, ve ondan sonra da asik olmaya devam etmis ve en sonunda kendisiyle evlenmis super asik kisilik. kendi sevgisinin gucunu, enerjisini ve bazen de huznunu sarki sozlerine yansitan, ordan da dinleyenlere yonelten insan, bu enerji etkisiyle gaz olan ve hayvan gibi asik olup, hayvan gibi mutlu olup, hayvan gibi uzulup, aglayip, bazen bulutlara cikip, denizleri asip, dunyadan tasmak isteyen dinleyiciler yaratmistir.
• daha dört yaşındayken babasının onu uyutmak için okuduğu, clive staples lewis'in narnia günlükleriyle edebiyatla tanışır küçük robert smith ve kafka okuyarak büyür.daha sonraları fransız edebiyatına olan ilgi ve alakası neticesinde kendini crawley college'da fransızca okurken bulur. camus'la tanışması da bu yıllara denk gelir.fransız edebiyatı dendiği vakit de baudelaire'in, sartre'nin ve rimbaud'un adı zikredilmeden de olmaz tabi.poe'nun cure şarkıları üzerindeki derin etkileride gözden kaçacak gibi değildir. bütün buların haricinde penelope farmer'dan da oldukça etkilenir robert smith. ikizlere olan ilgisi charlotte sometimes ve two or the book of twins and doubles gibi kitaplarıyla farmer ile oluşur. mervyn peake'in gormenghast üçlemesi'de robert smith'in şarkıları için önemli bir ilham kaynağıdır.jd salinger'da severek okuduğu yazarlardan bir tanesidir. okuduğu en iyi kitabın thomas nagel'in the point of view of nowhere'i olduğunu söyler. bu kitap da ikizlere duyduğu hayranlığı pekiştiren en önemli sebeplerden biridir. eğer şu an bir yazar olsaydı, şarkıcı olmadığı için asla pişmanlık duymayacağını sık sık ifade eder. her ne kadar böyle bir durum vuku bulmuş olsaydı yazdığı kitapların her daim başucumda duracağından emin olsam da sesini bizlerden esirgemediği için tüm kalbimle minnetarım kendisine.
  ve işte geldik bir edebiyat ve robert smith ilişkisi yazımızın daha sonuna.. allah hem google'dan hem de rock&folk'dan razı olsun.
• sadece benim bildiğimi sandığım gerçekleri hep yüzüme vuran, sesini her duyduğumda ileriye ket vurma olayını takla atarak yaşadığım, hem depresif hem antidepresan etkisi olan, hayatın en boktan zamanlarında ortaya çıkan, sonraki bir haftayı dolabın içine saklanarak geçirme isteği uyandıran, bütün intihar girişimlerimin sadece imgesel düzeyde kalmasında çok büyük rol oynayan, alkolun etkisini %2,5 oranında arttıran, dayak yemişe çeviren ama hep yanıbaşımda duran uzaklardaki dost.
• dunyayi barbara streisand'i uzaya firlatarak kurtariyor..
• the (bkz: cure) solisti.
• kabarık saçlar ve ilginç bi makyajla yıllardır diğerlerinin özendiği ama asla benzeyemedikleri benzersiz adam
• bu yaz itibariyle mtv new'un "mp3ler hakkinda ne dusunuyorsunuz?" sorusuna, "tabiy cok guzel bi olay ama bende broadband connection yok, o yuzden nezaman bisey indirmeye kalkissam cok aci verici oluyor" diyip bize paralarini yastiginin altinda mi sakliyor acaba diye sordurtmus guzel bi adamdir, o.
• dün kendisini kanlı canlı gördükten sonra beni bir kere daha bir insanın böyle bir güzelikten böyle bir şirinlikten büyülenmemesi mümkün mü diye düşündüren dünyalar tatlısı insan.
  sahnede şarkı söylerken yüzüne bakıp sanki yıllardır hayatımın 'gerçekten' bir parçası olmuş gibi hissettirdi bana. sanki en yakın arkadaşım, sevgilim gibi yakın hissedebiliyor ve sevebiliyorum onu, tuhaf olan etrafımdaki herkesten de bu konuşmaları duyuyor olmamdı. 'çok kilo almış ama hala çok tatlı' 'hmm bugün pek keyfi yok belli' gibi cümleler çıkıyordu herkesin ağzından. sanki hepimiz sadece hayranı olduğumuz bir insandan değil de gerçekten hayatımızın çok büyük bir parçası olmuş,hepimizin ortak bir şekilde çok samimi olduğu içimizden bir insandan bahsediyormuş gibiydik. aslında yalan da değil bu, hayatımızın her döneminde sürekli onun sesini duyuyorduk kulaklarımızda, duygular değişse de değişmiyordu bize eşlik eden ses. bu yüzden onun yüzünü o kadar yakından görüp insanın içine yaşam enerjisinin dolmamsı, gülümsememesi, içinin gıcıklanmaması, onu hayatının bir parçası gibi sevmemesi mümkün değil.