• remzi ismine sahip olanların ekseriyetle alkolik olması gibi de bir durum vardır. misal bugün gir bir meyhaneye, seslen içeri "remzi abiii" diye; en azından 2-3 kişi kanlı, baygın gözlerle dönüp bakacaktır şöyle kalın enselisinden. fıtrat diye, mukadderat diye, akrofonoloji diye bişey var çünkü.
  • arif erdem'in galatasaray'daki lakabı...
  • türk dizilerinde genellikle; tombul, kır sakallı, nasihat vermeyi seven, sevecen orta yaş üstü karakterlerin aldığı isim.
  • remz: gizlice söylemek, bir nevi kriptolu, imalı ifade etmek.

    güzel bir erkek ismi. oğlum olursa koyabilirim bu ismi.
  • (bkz: ramsay bolton)
  • kitapevi
  • pek alerjik bünyeli bir kedidir kendisi. sürekli kalorifer üzerinde mayışmaya alıştığı için, misafir olarak geldiği evde bi anda salya sümüğe boğulur. nefes alamaz, hapşırırken sağa sola tükürür. sürekli yemek yer, dana gibi olur, sona da zıçar. zıçmak için de tuvalet yerine evin muhtelif yerlerinde keşfettiği gazeteleri kullanır. sinir eder, kaos yaratır. sonuçta da geldiği yere postalanır.
  • yokluk, yoksulluk ve yoksunluk nedeniyle okuyup edememiş, mektep medrese görmemiş, meslek, iş, güç sahibi olamamış, mal mülk edinememiş, keskin ve parlak zekasını, müthiş kart tekniği ile birleştirip kahve köşelerinde her nevi kapikli iskambil oyunlarında nakde tahvil ederek geçimini sağlamış, zaman zaman balıkçılık, çiftçilik, amelelik gibi işlere bulaşsa da, ağaç taş işi bana yaramaz, masa başı işine *devam diyerek tez zamanda kahvehanelere geri dönmüş ve kâh kendi, kâh başkaları adına komisyon karşılığı mesaisini sürdürmüş, kazandığında tüm dost, müttefik ve yancılarına ziyafetler çekmiş, ütüldüğünde ise geçmişe yanmayıp kuru ekmeğe talim ederken, kavurmaya sıçayım en iyisi ekmek deyip kalenderlik göstermiş; hasta yatağında yatan masa arkadaşı için sela verdirip insanları cenazeye gönderecek kadar muzip, artist olmak için gidip, hep o şarkı filminde oynarken rejisörün tüm ikazlarına rağmen kameraya bakmadan duramadığı için, olamayıp geri döndüğü istanbul’da, şehir hatları vapurunda dut ağacına çıkıp bir güzel dut yediğini, istanbul görmemiş kasabalılara anlatacak kadar yaratıcı, yörenin tek müzik aleti olan kemençeyi kendi kendine öğrenip bir coşku ve aktivite kaynağı olan bu aletle en hüzünlü parçaları çalıp insanları ağlatacak kadar içli, ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutulmayan ve adının geçtiği tek yazılı metin de muhtemelen bu tek cümle olan sevgili ve rahmetli ağabeyimiz.
  • bu ismi mahlas olarak kullanan xix. yüzyıl bektaşi saz şairidir. mahlasının sonundaki "i" harfi şapka ile yazılır.

    mekteb-i irfân olalı
    hikmet-i kübrâ okuruz
    tarîk-i erkân olalı
    allemelesmâ okuruz

    zâhir bâtın burhânımız
    ferah olur meydânımız
    gevher saçar lisânımız
    makam-ı bâlâ okuruz

    üstâdımız rehber edüb
    ednâmızı server edüb
    her lügati ezber edüb
    mesnevi inşâ okuruz

    hak yoluna cân ü seri
    koyalıdan tâ ki beri
    dinle zâhid al haberi
    sıdk ile mevlâ okuruz

    nakş-ı hudâ’nm şâdıyız
    kutb-ü ârif irşâdıyız
    her bir ilim üstâdıyız
    musiki a’lâ okuruz

    erdik âdemlik bâbma
    ma’lûm olur erbâbına
    girdik gönül kitâbına
    dâvûdî sadâ okuruz

    beynimize girmez münkir
    sırrımıza ermez fikir
    leyi ü nehar hak’ka zikir
    mes’el-i duâ okuruz

    harekâtın ahvâlini
    fehm ederek meâlini
    nazm ederek icmâlini
    defter ü imlâ okuruz

    hû çekeriz aşk ile biz
    devr ederiz şevk ile biz
    zikr-i müdam hak ile biz
    sûre-i tâhâ okuruz

    tab’-ı murad kalb-i derûn
    oldu meyil hakka rükün
    hamd ü senâ şimdi bu gün
    kur’ân-ı rânâ okuruz

    etme gönül pek acele
    eyle nazar bu gazele
    dâimâ biz hoş güzele
    tefsîr-i mâ’nâ okuruz

    fâni cihandan geçene
    câm-ı şehâdet içene
    dâr-ı bakaya göçene
    fâtiha hâlâ okuruz

    kurbân içün re’simizi
    yazdı hudâ ismimizi
    ilm-i ledün dersimizi
    dâimâ ihfâ okuruz

    güftârımız dâne dâne
    rehnümâdır imtihâne
    zümre-i âşık olana
    remziyâ salâ okuruz
hesabın var mı? giriş yap