6 entry daha
  • yokluk, yoksulluk ve yoksunluk nedeniyle okuyup edememiş, mektep medrese görmemiş, meslek, iş, güç sahibi olamamış, mal mülk edinememiş, keskin ve parlak zekasını, müthiş kart tekniği ile birleştirip kahve köşelerinde her nevi kapikli iskambil oyunlarında nakde tahvil ederek geçimini sağlamış, zaman zaman balıkçılık, çiftçilik, amelelik gibi işlere bulaşsa da, ağaç taş işi bana yaramaz, masa başı işine *devam diyerek tez zamanda kahvehanelere geri dönmüş ve kâh kendi, kâh başkaları adına komisyon karşılığı mesaisini sürdürmüş, kazandığında tüm dost, müttefik ve yancılarına ziyafetler çekmiş, ütüldüğünde ise geçmişe yanmayıp kuru ekmeğe talim ederken, kavurmaya sıçayım en iyisi ekmek deyip kalenderlik göstermiş; hasta yatağında yatan masa arkadaşı için sela verdirip insanları cenazeye gönderecek kadar muzip, artist olmak için gidip, hep o şarkı filminde oynarken rejisörün tüm ikazlarına rağmen kameraya bakmadan duramadığı için, olamayıp geri döndüğü istanbul’da, şehir hatları vapurunda dut ağacına çıkıp bir güzel dut yediğini, istanbul görmemiş kasabalılara anlatacak kadar yaratıcı, yörenin tek müzik aleti olan kemençeyi kendi kendine öğrenip bir coşku ve aktivite kaynağı olan bu aletle en hüzünlü parçaları çalıp insanları ağlatacak kadar içli, ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutulmayan ve adının geçtiği tek yazılı metin de muhtemelen bu tek cümle olan sevgili ve rahmetli ağabeyimiz.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap