• (1. kişi dişi, 2. kişi erkek)

    - bir gün sana reiki yapayım.
    - reiki nedir?
    - ay boşver, çok uzun, sen dalga geçersin zaten şimdi.
    - şöle hızlı bi özet geç.
    - uzak doğu.
    - çok hızlı oldu, biraz daha yavaş.
    - bak şimdi, sen şimdi soyunup uzanıyosun--
    - tamam yap.

    (bkz: dünyanın en yüzeysel adamı)
  • lisedeydim, öfkeliydim, anarşistim sanıyordum, yoruluyordum. annemle kavga ediyordum, babamla kavga ediyordum, okula gidip öğretmenlerimle kavga ediyordum, yaşıtlarımla kavga ediyordum, devletle kavga etmek için fırsat kolluyordum. pek çok şeyi sevmiyordum, pek çok şeyden nefret ediyordum, sevdiklerimi de gizli gizli, sessizce seviyordum. yoruluyordum. sonra da sabaha karşı eve gelip, mum ışığında miles davis, the beatles, syd barrett dinleyerek adını koymadığım, incecik bir mahremiyeti besliyordum. yalnızken güç topluyordum. ama insanların arasına karışınca yine uyanan öfkem beni uyumama bile izin vermeyecek kadar yoruyor, yoruyor, yoruyordu.

    o yıllar da henüz reiki'nin popüler kültürde kendine yer bulmadığı, gülben ergen'in tv'den enerji yollayıp, seda sayan'ın "çakranızı açın anacım" diye program yapmadığı yıllardı. yemek dergilerinde "on adımda nirvana" ekleri verilmiyor, kalabalık isim veremediği her şeye "enerji" demiyordu. serdar ortaç'ın çakra adlı bir albüm yapıp "bilirsiniz atatürk için de çakra çakra bakardı derler" demesine daha vardı. kısacası öfkeli bir ergen için egemen kültürün dışında kalan her şey gibi ilgi çekici, gizemli, yaklaşılmaktan korkulmayacak bir şeydi reiki.

    ben de korkmadım ve bir gün bir aile büyüğüm kolumdan tutup beni bir reiki inisiyasyonuna götürdü. hazır değilsem zaten olmazmış, gitmeye çabalarken yolda kalırmışım, hasta olurmuşum, kaybolurmuşum vs.. hazırmışım ki gidebildim! yalan söylemeyeceğim ilk meditasyon çok çok iyi gelmişti. grupça yapılan meditasyonun içindeyken yanıma gelen reiki hocasının fısıldadıklarıyla o zamana kadar bilinç altımda tuttuğum bastırdığım ne varsa rahat bırakıp onlarla birlikte uçup uçup süzülmüştüm. 1 saat kadar süren, elimi ayağımı titreten bu meditasyondan sonra da gün boyu süren bir inisiyasyondan geçip "reiki kullanıcısı" olmuştum.

    oradan çıkınca önce bir yere uğrayıp üstüme siyah olmayan bir kaç parça kıyafet aldım ve eve döndüğümde de sahip olduğum tüm "kapkara" üniformalarımı attım, yok ettim. annem mutluydu, ben dingindim, her şey yolunda görünüyordu. insanlara gülümsemeye başlamıştım (önce şaşırıp sonra onlar da gülümsüyordu).

    böyle böyle bayağı zaman geçirdim, her hafta buluşup sevginin, evrensel enerjinin, kryon'un erdemleri üstüne konuşuyorduk. egomuzu öldürüyorduk (sanki haşare mübarek)! reiki hocam sık sık öğrendiklerimizin sadece düşünsel bir şey olmadığını günlük hayatta uygulanması gerektiğini hatırlattı, ben dinledim, o kendi erdemiyle sarhoş oldu, ben izledim. "bu iş madem ki herkesin içinde olan bir şeyi açığa çıkarmak için yapılıyor, madem tek amaç evrensel sevginin paylaşımı neden seansı 100$" diye bile soramadım, sormaya sormaya da üçüncü dereceye kadar yükseldim.

    ama bir gün, artık hafiften bu işte bir bokluk döndüğünü fark etmeye başladığım sıralarda bir gün, reiki hocam burnundan soluyarak yüzü kıpkırmızı geldi buluşmamıza. "orrospunun biri" arabasına arkadan çarpmış, üstelik suçunu da kabul etmiyormuş! açmış ağzını yummuş gözünü! "hanım hanım" demiş "sen benim ne tanıdıklarım olduğunu bilmezsin, seni sulu getirir susuz götürürüm"! "e evrensel sevgi, paylaşmak" falan diyecek oldum ama diyemedim, bıraksam gidip oracıkta öldürecekti "orrospuyu". ama polis ondan yana çıkmış, neyse ki zararı ödecenecekmiş.

    midemin bulandığını hissettim "kendimi iyi hissetmiyorum gitsem iyi olacak" dedim, "reiki verelim" dediler. "boşverin iyi gelmez" dedim çıktım, gelmezdi.

    reiki'yi bırakınca her şey birden harika mı oldu? hayır. çünkü nasıl ki hayat sadece bireyden oluşmuyorsa, birey de sadece seçimlerinden oluşmuyor. inişli çıkışlı bir duygusal grafiğin ardından, öldüremesem de hırpalamayı başardığım egomun da katkısıyla ve bir zamanlar neden öfkelenmekte haklı olduğumu da unutarak ardına kadar açtım kapılarımı herkese. bıraktım gelsinler tepinsinler neyim varsa kafama yıksınlar, insanları suçlama becerimi de yitirdiğim için kendimi suçladım. sonra yavaş yavaş geçti, kendime geldim. bu da hayatımın içinde yaptığım saçma işlerden biri olarak bir köşede kaldı.

    şimdi bunları neden yazdım? şundan; görüyorum ki uyumsuz, mutsuz, huzursuz insanların rahatlama umudu üstüne kurulu bu tiranlık yine hortluyor, ikinci bir "aydınlanma" dalgası kapıda. bin küsür yıllık kadim öğretiler fast food gibi yine servis edilir olmuş. hani, belli bir yaşa gelip de hala daha bunlardan medet umana bir şey diyemem ama sırf hayatın daha büyük bir anlamı olduğunu hissetmek istediği için buralara yanaşan genç arkadaşlara şunu diyebilirim:

    boş verin yahu. cidden boş verin. aklınızı ve kalbinizi harekete geçirmek istiyorsanız, reikilere, nlplere falan değil, facebook'ta karşılaşmayacağınız türden şiirlerin olduğu kitaplara , iyi müziğe, felsefeye yönelin. tarih de sizi şaşırtacak pek çok şeyle doludur emin olun. tiyatroya gidin, sinemayı mutlaka sevin, takip ettiğiniz yönetmenler olsun. bir kalem bir defter alıp bir şeyler karalamayı, becerebiliyorsanız resim çizmeyi, olmadı fotoğraf çekmeyi deneyin.

    öfkelerinizi, huzursuzluklarınızı da sevin. onlara ihtiyacınız olacak. çünkü asıl onlar, erdemin içinde yetiştiği toprağın gübresi.
  • başlık altında kendisine yüklenen, ispatıyla uğraşan veya direk dalgasını geçen bir sürü yazar olmuş. herkesin fikri kendine, benim inandığım ve günlük hayatta kullandığım şifa enerjisidir reiki.

    hayatımı reiki yaparak kazanmıyorum, insiye olurken de bir ücret ödemedim. işin mali boyutundan tamamen bağımsızım yani. bu giriyi bir badim için özel mesaj olarak yazacakken, başkaları da yararlansın diye entariye çeviriyorum hepsi bu.

    anadolu'da el vermek diye bir tabir vardır. duymuşsunuzdur belki. halk arasında kendi halinde şifacılar bulunur. bunlar para falan almazlar. hacı hoca değildirler, okuyup üflemezler. bir şekilde bir yerde denk gelirsiniz, şikayetinizi bir vesileyle duyarlar. size ya yenecek bir şey verir, ya elini sürer. bu şekilde kardeşimin parmağında çıkan siğilini düşürmüştü bir temizlikci kız. öyle zurt diye değil, kız parmağını sürdükten iki üç hafta kadar sonra daha önce sürekli yenilenen siğil düştü kendiliğinden. bir daha da çıkmadı. bu konuda kitaplar okumamış, seminerlere katılmamış, ömründe meditasyon yapmamış insanlar bunlar. onları şifacı yapan tek şey zamanında birinin el vermiş olması. küçükken tesadüfen yaşanan bu olaydan sonra yıllarca kafama takılmıştı. çok sonraları reikiden haberdar oldum. yillarca kafami kurcalayan seyle temelleri cok guzel ortustugu icin de reiki sifacisi olmaya karar verdim.

    reiki verirken eller şöyle böyle durmalıdır, şu kadar süre falan bölgede tutulmalıdır diye bir kural yoktur. reiki enerjisi gideceği yeri bilir, siz sadece gönderirsiniz. ezber işi değildir. insiye edildiğiniz vakit enerjinin kaynağından onu alma yeteneği kazanmışsınızdır zaten. tek yapmanız gereken o kanalı açmaktır. kanalı açmadan reiki vermeye kalkarsanız kendi enerjinizden verirsiniz, oranız buranız ağrır, halsiz düşersiniz ve bir suru hastaliga davetiye cikarirsiniz. basit temelleri ogrenmeye o yuzden ihtiyaciniz vardir. reiki, yapabilecekleri bakimindan, bahsettigim anadolu sifaciligindan daha genis kapsamlidir. o yuzden harcayacaginiz emege sonuna kadar deger.

    bir kez insiye oldunuz mu reiki kanalını açma yeteneği ömrünüz boyunca sizinle kalır. uzun yıllar yapmasanız da körelmez. yine de bol pratik yapmanızı tavsiye ederim, özellikle ilk aşamalarda. ana kurallar aynı olmakla birlikte detaylara bakarsak her yiğidin yoğurt yiyişi var, ben aşağıda kendi pratiğimi anlatacağım.

    öncelikle kendimi topraklarım. topraklanma reikide çok önemlidir. kendiniz veya hastaniz icin sifa enerjisini alır, ihtiyacınız kadarını kullanır ve fazlasini toprağa akıtırsınız. reiki vucutta nereye gidecegini kendiliginden bilir. asiri doz diye bir sey yoktur cunku fazlasi kendiliginden topraga akar.

    hani eskiler pabuçlarını çıkarıp toprakta yürürdü. aciklama olarak da elektriği atar derlerdi. bazilarimiz bunu hala yapariz. reiki felsefesinde ise topraklanmak cok daha kolaydir çünkü yer çekiminin olduğu her yerde topraklanabilirsiniz, uçakta bile. tek yapmaniz gereken bununla ilgili bir imge gelistirmek, kendi kendinize bunu soylemeniz de ise yarar.

    en cok kullanilan topraklama yontemlerinden biri ayaklarindan isikli koklerin cikip dunyanin merkezine kadar indigini imgelemektir. ben buna ek olarak alt bedenimi de koke dahil ederim, kendimi bir agac gibi dusunurum. insanin koku ne kadar derin olursa toprak ustunde kalan varligi da o kadar guclu, buyuk ve aydinlik olur; hayatinin kontrolu kendi ellerinde olur ve istedigi her guzellige kolayca erisir.

    reiki başın tepesinden girer ve vücudunuzu belli bir hat izleyerek dolaşip avuc icleriyle, parmak uclariyla istenen yere aktarilir. fazlasi da kök çakradan çıkarak toprağa karışır. kum saati gibi düşünün. gobeginiz kum saatinin ince belli kısmındayken başınız göğe, bacaklarınızın birleştiği orta nokta toprağa bağlı gibi kesintisiz akar reiki, sonsuzdur.

    ben kanalı açmak için kendi şifremi söylerim. siz kendinize özgü bir anahtar kelime belirleyebilirsiniz reikiyi başlatmak için. reiki bir din degildir ve dini inançlarla çelişmez bu arada, hatta araştırırsanız pek cok dinle örtüştüğünü görürsünüz. ben o yüzden kendi dinime göre bir şeyler derim başlamadan hemen önce, kendi tanrimla konusup ona tesekkur ederim. bu kendi egomun cok daha ustunde bir merkeze baglanip tum varliklarla birlik icinde oldugumu hissetmemi saglar. cunku reiki yaparken analitik olmamak gerekir, hastalik teshisine kalkismamak gerekir, bak ben nasi bildim moduna girmemek gerekir. buna alternatif olarak siz kendinizi ormanda bir agac, okyanusta bir damla veya huzur veren baska bir varlik olarak dusunebilirsiniz. bu guzellikte bir araci, ozel bir kanal oldugunuzu hatirlatan bir sey olsun yeter.

    sonra akışı tam başlatmak için anahtar kelimemi soylerim, "namaste, reiki now" derim ve avuç içlerimde akisi hissetmeye başlarım. siz ''reiki on'', ''sifa veriyorum'' veya caniniz ne isterse onu soyleyebilirsiniz. her seferinde ayni kelimeyi kullanin yeter.

    reiki akmaya başladığında şifacıyı kendiliğinden topraklar ve dinginlestirir ama ben böyle başlamayı tercih ediyorum. ari kovani gibi surekli calisan bir dusunme tarzim var cunku. bu arada ilk akışı başlatırken avuçlarınızı birbirine sürtebilirsiniz. böyle en sevdiğiniz yemeğe başlayacakmış gibi falan. hatta seans esnasinda da akis kesilirse ve siz arttirmak isterseniz yine avuclari surterek akisi tazeleyebilirsiniz.

    bu asamadan sonra zaman mekan duruverir ve ben huzur icinde niyetimi ederim. insanın içinde, göbek deliğinin altında portakal büyüklüğünde bir enerji merkezi varmış, cakralardan biri degil de baska bir merkez. bazan ellerimi koyarak, bazan da sadece düşünerek odaklanır ve yapmak istediğim şeye niyetlenirim. mesela babam mı hasta, ona şifa göndereceğim düşüncesine odaklanırım. bir arkadasimin ruhsal sikintilari mi var, iyi hissetmesi icin ona reiki gonderecegimi dusunurum. bu enerjinin gidecegi yeri belirler. bu arada ihtiyacım olan sembolleri çağırırım ve şifa akmaya başlar uyguladığım kişiye.

    ilk başladığımda onunla beraber üç kez nefes alırım. yanımdaysa onu takip ederek, değilse uzaktan onunla beraber nefes aldığımı düşünerek ucuncu goz vasitasiyla onunla baglanti kurarim. bazi hastalar sifaya direnebilir, psikolojik blokajlari olabilir. iste kurdugumuz bu manevi bag engellerin onune gecer.

    bu arada ihtiyacım varsa yardım çağırırım. yani o sırada seansa yardımı olabilecek manevi birilerini. çoğu zaman ufak imgeler oluşur. mesela anneme reiki verirken çocukluğunu görmüştüm, kendi kendine yardima geldi. bazı seferler çağırmasam da dostça bir destek hissederim. enerji akarken renkler gelir, bazan deniz dalgalari gelir, bazan salincakta sallanan bir cocuk, bazan hastanin ebeveynleri. halisünasyon görmezsiniz, yanlış anlamayın. ama varlığını hissedersiniz bir şeylerin. tanıdık veya tanımadık birileri gelir gözünüzün önüne. içinize bir şey doğması veya bir anıyı hatırladığınızdaki imgeler gibidir daha ziyade. eger isterseniz kendi reiki master'inizi da yardima cagirabilirsiniz. bazan onun icine dogar, bazan da farkinda bile olmadan size yardimci olur. cok uzaklarda olsa bile.

    çoğu reiki şifacısı dokunur, ben cogu zaman ellerimi temas ettirmem. fiziki olarak yanımda olan birine bile bir iki cm uzaktan tutarım ellerimi. enerjinin akışını daha rahat hissediyorum böyle. bazilari bunu sadece yanik gibi dokunulmamasi gereken durumlarda veya hastanin manevi travmalari, tecavuz gecmisi varsa incitmemek adina yapar. siz kendi usulünüzle yapabilirsiniz. elinizdeki elektriğimsi his bazan yoğunlaşır, bazan zayıflar. kesilirse ellerinizin yerini değiştirebilirsiniz, tekrar akacaktır. bazılarında sıcak, bazılarında soğuk akar. bazan siz bir fark hissetmezken hasta dokunmadığınız halde ellerinizin sıcak veya soğuk olduğunu hissedebilir.

    duyduguma gore bazi sifacilar hastaya seans uygulamadan once bir on seans yapiyormus. elleriyle vucudu tarayip, enerji nerde daha yogun, nede daha sicak akiyor tespit edip uygulamada oraya yogunlasiyorlarmis. hatta cok sicak akinca soguyana kadar o bolgede tutuyorlarmis ellerini. uygulamak isterseniz fikir olarak kenarda dursun ancak unutmayin ki bir doktorun yaptigi gibi teshis koymaya calismanin reiki dogasinda yeri yoktur. o sizi kendiliginden yonlendirir zaten. yani basim agriyor diye gelen birine enerji verirken elleriniz karnina gitmek istiyorsa mani olmayin. gobek deliginin ustundeki sari cakra* vucuttaki agrilarla ilgilidir, kisinin sahsi kudretiyle ve egosuyla da ilgilidir. belki asil sifa isteyen yer orasidir. o yuzden ic gudulerinize birakin, dusunmeden, huzurla araci olun gitsin.

    bu arada reiki alan şahıs genelde üşüdüğü, örtünme isteği duyduğu için yanınızda bir battaniye bulundurun. ben uzanmalarını rica ederim genelde, rahat etsinler diye. bir de uykuya dalmaları normaldir, sık rastlanır. seans biterken elle veya zihinsel olarak aurasını tarayın, üç kere. mesela küçük oyuncak bebek gibi düşünün şimdi, üç boyutlu scan eder gibi başından başlayıp kollarının dışından inin, kollarının içinden geri yukarı çıkın. bedenle birleşince inmeye devam edin, bacaklar da aynı kollar gibi dıştan aşağı devam eder, içerden yukarı çıkar ve kök çakradan toprağa karışır. seansı böylece bitirin.

    seans bitiminde ben yine inancım gereği tanrıya şükrederim, beni böyle iyi bir işe aracı ettiği için. siz bir sey bulamazsaniz kendinize tesekkur edebilirsiniz. sonra ellerimi yıkarım, su temizler çünkü. hastayı ellemem, uyumuşsa bir iki dakikaya kendisi uyanır zaten. kimi seans esnasinda mini ruyaciklar gorur, kimi bir sey gormez. hepsinin ortak noktasi cok rahatlamis, dingin ve huzurlu hissediyor oluslaridir.

    seans sonrası önceden reiki yaptığım bir çay veya soda ikram ederim. bu arada suya, her türlü yiyecek içeceğe, hayvanlara, bitkilere de reiki verebilirsiniz. yazarının affına sığınacağım, hangi kitaptı hatırlamıyorum ama bozulan arabaya reiki yaptığını okumuştum bir kitapta. sonraları çok yolda kaldım. her seferinde ya araba tamirciye kadar gitmeye razı oldu, ya kuş uçmaz kervan geçmez o yerden o sırada tesadüfen geçen bir araçta tamirci vardı, ya da ben amaan deyip kenardaki ağaçlardan meyve toplayıp döndüğümde saat gibi çalıştı falan. hep rast gitti yani.

    hayvanlara ve bitkilere de reiki verilebilir. bunu bir baska giride yazacagim.

    reiki sihir, büyü değildir. hırsla kullanılacak veya hava atılacak bir şey hiç değildir reiki. siz yaparsınız, o akar yolunu bulur ve dağıtır şifasını. kendi usulüne ve zamanlamasına göre davranır. faydalı olması için inanıp inanmamanız da önemli değildir ayrıca. her halukarda sifasini gorursunuz.

    bazi rahatsizliklarda hastalik siddetinin veya agrilarin hafif artmasi normaldir. ayni sey duygusal travmalar icin de gecerlidir. yaklasik uc hafta sureyle seanslara devam ederseniz cok guzel gelismeler oldugunu gozlemlersiniz.

    gelelim isin maddi boyutuna; bu işi ekmeği için yapanlara saygı duymakla beraber şahsen parasız dağılıp yayılması gerektiğine inanıyorum. değişik felsefeler, her türlü şifalanma tekniği elbette öğretilsin; seminerler düzenlensin, kurslar açılsın, kitaplar basılıp satılsın ama şifa verme yeteneğinin satılmamasını dilerdim. paranın da bir enerji olduğu doğrudur ancak bazi egitmenlerin israrla iddia ettigi gibi bir şey verirken anında bir şey almak şart değildir. hayat akar ve bir yerden eksilen başka yerden başka bir güzellikle doluverir. günümüz dünyasında karşılıksız bir şeyler yapılması teşvik edilmeli bence, zaten işin orjinal felsefesi de bu yönde. ver parayı al karayı diye bir şey yok reikide. her şeyi allayıp pullayıp satabilmek için amacının dışına çıkarıyor birileri. sonra reiki gibi masum, kendi halinde bir enerjiden bile tiksinir duruma geliyor insanlar.

    benim yaptigim usui reiki'yi 21 gunluk oruc sonucu kesfeden mr. usui de uzun yillar ogrencilerinden para kabul etmemis ancak sonrasinda tecrube etmis ki insanlar bedel odemeden aldiklari seylerin kiymetini bilmiyor. o yuzden bazi sifacilar sizi insiye etmek icin bu felsefeye siginir, bazilari vermeden alma der falan. eger egitmen bu ise tum gun mesai harcaniyorsa elbette ki ekmek kapisi olabilir. ayrica dunya capinda reiki klinikleri var. bu yerlerin kirasi, calisanlari, temizligi devreye girince ucret alinmasi makul gorunse de benim sartlarimda reiki bedave efenim. isteyen yesilimi yaksin.

    belirtmeden gecmemeliyim ki hastalıklara karşı tek başına reiki kullanmaya kalkışmak cehalettir. hastaysanız muhakkak modern tıbba başvurun. alternatif tıpta da, modern tıpta da yer bulmakla beraber reiki bunlardan hiçbiri değildir. tedavilere yardımcıdır o ayrı. belli bir dozajı yoktur. hiçbir zararı, yan etkisi de yoktur. ben ve yakınlarım çok şifasını gördük, umarım siz de görürsünüz.

    bir gün hazır olursanız bir şekilde yolunuz kesişir bununla ve almak ya da kullanmak kısmet olur. takip eden giride bununla ilgili bir kisa rehber olusturacagim.
  • anlasildi, bu ise temelden girmemiz gerekecek. haydi bismillah deyip baslayalim: reiki ve bilim, birbirinin can dusmani kavramlar degildirler, tatata taaaam. yani ortada reikiye inananlarla bilimsel olduklari icin kesin reddedenler diye bir kamplasma yok, cunku bilimsel olmak demek aciklanamayan fenomenler inkar demek degildir. oyle olsaydi bilim basladigi yerde sayiyor olurdu.

    bilimsel olmak demek, iki olay arasinda (reiki faaliyeti ve iyilesen hastalar) mekanizmasi henuz bilinmeyen ama gozlemlendigi iddia edilen bir iliskinin gercekten var olup olmadigini ortaya cikaracak test yontemleri gelistirmektir. bu yontemlerle ortada bir iliski oldugu kanitlanirsa, ikinci asamada bunun prensipleri arastirilir, formule edilmeye calisilir, vs.

    bu yontem, formal olarak bilimsel metodtur, pratik hayatta ise karsimiza critical thinking olarak cikar. dolayisiyla ilk cikaracagimiz sonuc sudur: bilimsel yontem ile somut bilimsel kanitlar cok cok coook farkli seylerdir; bilimsel yontemi gunluk hayatinda uygulayan biriyle de "halihazirdaki bilimsel teorilerle aciklanamayan hicbirseye itibar etmem" diyen bir bagnaz da cok cok coook baska insanlardir.

    simdi isin komik tarafi, istisnasiz her birimiz, pattern arayan yaratiklar oldugumuz icin, otomatikman iki olay arasindaki neden sonuc iliskisine bakip hipotez kurma denen islemi gerceklestiriyoruz. "hicbir kanit olmadan" reikiye inananlar dahi, bu egilimi durduk yere gostermiyorlar, kanit olarak addettikleri birsey oluyor. bir anektod veya tecrube sonucu (ornegin teyzemin beli agriyordu, iki seans sonra gecti) bir baglanti kurup hipotezi olustuyorlar (reiki sayesinde teyzem tedavi oldu). buradaki problem ise cogu zaman kurdugumuz iliskilerin yanlis olmasi, mantik hatalarina dusmemiz, yahut butun gerekli parametreleri hesaba katmamamiz (teyzemin bel agrisi cyclical bir rahatsizlikti, reiki seanslarina gittigi siralarda rahatsizlik geri cekilme donemine girmisti, 2 ay sonra tekrar azitacak, ama ben bunu bilmiyorum) e noldu simdi, enayi gibi olmayan bir neden sonuc iliskisine kaptirdim kendimi, bunun da adini inanc koydum, itiraz edenleri de "kuru, mekanik, dar kafali bilimciler" diye etiketledim.

    iste bilimsel yontemin guzelligi, bu neden sonuc iliskilerini sistematik bicimde kurmamizi saglamaktir, bilinen mantik hatalarindan bizi korumaktir, olabilecek en dogru hipotezi kurmamizi saglamaktir. birkez bunu yapti mi, cikan sonuc o gune kadarki bilimsel teorileri altust edebilir, eyvallah. rolativite teorisi de o gune kadar yuzyillar boyunca yanilmaz sanilan newton mekanigini ve evren gorusunu altust etti. yani new age taraftarlarinin bilimsel yontemi baska bir seyle karistirip, ona karsi saf tutmasi kadar sahtekar bir dusunce olamaz, ayni silahi onlar da kullaniyorlar cunku, tek farklari sistematik bicimde kullanmayi bilmemeleri. kissadan hisse, istisnasiz hepimizin, dincisinin de, gaia'cinin da, ramthacinin da, en koyusundan materyalistin de bilimsel yonteme asina olmasi gereklidir, zorunludur; tek gecerli bilgi edinme yolu budur.

    simdi bu temel uzerinden reikiyi inceleyelim. bunun fason mu degil mi oldugunu anlamak icin iyi bir yol var: 3 buyuk denek grubu alinir. bu gruplarin birbirlerinin aynisi olmasi ve heterojen olmasi onemlidir. yani butun denekler gidip otlu kafali hippilerden veya 37 yasindaki hamile zenci kadinlardan secilmez ki bu belirleyici ozellikler deneyin tek degiskeni olmasi gereken reiki enerjisiyle parazit yapmasinlar. 1. grubu reiki ile tedavi etmeye calisacagiz, 2. gruba fason reiki uygulayacagiz (placebo etkisini gozlemlemek icin) 3. gruba da hicbirsey yapmayacagiz. 3 gruptaki butun herkesin ayni hastaliktan, rahatsizliktan muzdarip olmasi lazim ki deney bitiminde reikinin etkisi kolayca karsilastirilsin. dahasi, bu hastaligin, herkeste ayni evrede olmasi, cyclical bir yapiya sahip olmamasi gerekir ve belki de en onemlisi hastaligin, ilerledigini veya geriledigini kesin olarak bize gosterecek fiziksel parametreler gerekir, sadece denegin, nasil hissettigine dair subjektif yorumuna guvenemeyiz. bu testlerin birkac defa, mumkunse ayri deneklerle, ayri uzmanlar tarafindan yapilmasi ve tum metodlarla, sonuclarin, saygideger, "peer-reviewed" bir dergide yayinlanip, diger uzmanlarin analizine acik olmasi lazim. iste boyle bir surecten sonra, reikinin etkisi yadsinamayacak derecedeyse, once seviniriz, sonra daha fazla zafer sarhosu olmadan ayni seyleri, dokunmayla degil, uzaktan gondermeli versiyonu icin yapariz (ki bu sekli icin 1 milyon kat daha supheciyim).

    sonraki adim da mekanizmayi anlamak adina testler gelistirmektir. yani "reiki var iste, inanmiyordunuz ama cikti" diyen birine yine de itibar etmeyiniz. zira tamamen tesaduf eseri hakli cikmis olsa bile (tesaduf eseri cunku bu bahsettigim yontemlerle incelenmedigi surece sonsuz cesit hatali hipotez kurma olasiligi vardi) bu fenomeni, "iste enerji vaaar, pozitif olanindan, yani boyle chakradan geliyor sonra ben onu sana gonderiyorum" gibi muallak basmakalip laflardan otede aciklayamacaktir, modelleyemecektir, kisacasi insan olmanin birinci kosulu olan merak ve "cause inferrence"tan sinifta kalmistir.

    simdi pubmeddeki arastirmalarin ozetlerini * okuyorum, soyle supheye mahal vermeyecek birsekilde duzenlenmis olanina rastlamadim. cogunda ne kontrol grubu var, ne testler blind (double blindi zaten gectik). yani allahaskina, adamlari topluyorlar, bir reiki master geliyor, isini goruyor, sonra soruyorlar "nasil, daha iyi hissediyor musunuz" diye. zaten bunlarin yine bircogunlugu da abuk subuk dergilerde yayinlaniyor. bu da baska bir sorun ya neyse. yani akademiyle ugrasmamis cogu insan, bir makale yazip yayinlatmayi buyuk bir is olarak gorur. oysa ki en osuruktan seyleri bile, yeterince buyuk, guclu veya merakli * bir cevreniz * oldugu surece (new age guzel bir ornek bu bakimdan) yayimlatabilirsiniz. maharet scienceta, natureda yayimlatmak. yani oyle uyduruk calismalar var ki, adami yatiriyorlar bir yataga, yarim saat reiki yapiyorlar, sonra stress hormonlarini olcuyorlar. lan okuzogluokuz, beni de yatir, benim de basima guven veren bir usta getir, adam hicbirsey yapmasa yine rahatlarim, stresim azalir, arastirma mi bu simdi!

    neyse, bu halihazirda yapilmis calismalarin en genisleri, en fazla sayida denek icerenleri, hastaneler tarafindan yapilmis olanlari. cunku reikinin pratik yararlarindan onlar faydalanacaklari icin, yani direkt geri donusumu oldugundan, en fazla parayi onlar bastiriyorlar. lakin hastanelerin testlerinde sorun su; reikinin fason olup olmadigiyla veya calisma prensibiyle pek ilgilenmiyorlar. onlar icin onemli olan, hastalar asil tedavilerini gorurlerken, bir yandan da reiki seanslari yapilmasinin, bu asil tedavinin basari oranini arttirip arttirmayacagi. dolayisiyla placebo atlatilmasi gereken bir sorun degil bu baglamda, aksine yararli ve istenen bir faktor bile olabilir. zaten bu yuzden de, bircok hastane reikiyi tedaviye yardimci olmasi icin uyguluyorlar. ama acikca goruluyor ki bu, bizim icin birsey ifade etmiyor.

    pubmed disinda, baska bir yerde de bu konuda bir genis capli, ikna edici bir arastirma gormus degilim, en azindan simdilik boyle bir web sitesi ortalarda yok. wikipediadaki yazi cok supheci olmus, discussions sayfasinda bu yanlilikla ilgili elestiriler gelmis ama o elestiriler arasinda da dogru duzgun bir referans yok. e hicbir yerde merakimi doyuramayacak bir arastirma goremeyince de onyargilara kapiliyorum.

    simdi bilimsel yontemi benimsedik diye, onyargidan muaf uber-insanlar olmuyoruz. en basta ben, sonradan tukurdugumu yalama ihtimalinin sapina kadar farkinda olan ben, konusu her acildiginda onlenemez bicimde reiki ve benzeri seylerle tasak gecerim. ama yonteme olan bagliligim sayesinde, bu onyargilarin arastirmalarimi veya rasyonalizasyonlarimi carpitmasini engellerlerim. daha da ilginci, bu onyargilarimin neden olustuklarini da bilirim. onlar temelsiz hurafelerden degil onceki gozlemlerden kaynaklanirlar (bkz: tumevarim sorunu). b uonyargilarin siddetleri ise, degilleyecekleri halihazirda kabul gormus teorilerin su ana kadar varsayilan kesinliklerine gore degisir.

    yine konumuze uyarlarsak, reiki hakkinda onyargi sahibiyim cunku su ana kadar kanit diye ileri surulenler ya yanlis ya da sonucsuz * testler ve arastirmalar. onyargi sahibiyim cunku, ozellikle uzaktan enerji yollama hadisesi dogruysa, bugune kadar en cok test edilmis ve onaylanmis teorilerden (artik yasa diyoruz) elektromanyetizm kanunlari hice sayiliyor demektir. imkansiz demiyorum, newton mekanigini hatirlayin, ama ihtimal cok zayif. onyargim var cunku henuz, devrim yaratacak bu uygulamanin mekanizmasini ayrintili olarak aciklayan, muglak ifadelerden ibaret olmayan bir makale, bir doktrin parcasi, bir html kodu, bir papirus goremedim. onyargim var, cunku bu kadar cok inanani olmasina ragmen, biri de gidip su 1 milyon dolarlik paranormal olaylar odulunu almamis, almaya yeltenmemis: http://www.randi.org/research/

    bu konuda tek para oneren site bu da degil, 10-20 bin dolar arasi odul veren onlarca kurulus var. gercek reiki ustalari paraya itibar etmez tabii ama zaten adam onla ferrari alacak, sonra da ferrarisini satan bilge olacak degil; o parayi gider bir yerlere bagislar, reiki okullari acar, vs.

    simdi bu kadar onyargimiz var, daha guzeli her birinin nedenlerini biliyoruz, en guzeli ise bunlardan etkilenmeden reiki hakkinda nelerin dogru nelerin yanlis oldugunu anlamak icin kullanabilecegimiz yontemlerimiz var. bilimsel yontem, sorgulayici bakis acisi, merakli bir beyin, her zaman, her yerde * dogmayi ve statik duruslari yenecektir. reikinin gercek veya uydurma cikmasi, her halukarda bu gercegi degistirmeyecek, bilakis destekleyecektir. gazi aldik mi? haydi deneye
  • doğuda herşeyden önce bir yaşam felsefesi olmakla insanın kendi içsel gücünü keşfine yarayan bir paradigmanın öğretisidir.

    batıya ulaşana kadar uğradığı erozyon reikiyi, dışarıdan gelecek kurtarıcı bir güce inanmayı daha kolay bulan insanları kullananlarak menfaat sağlamaya yönelenlerin elinde bir araca dönüştürüyor.

    çevremde ilgilenen çoğu kişinin geçmişte düzensiz birer yaşamları , üstesinden gelmekte zorlandıkları sosyal ve bireysel sorunları, nevrotik kişilik yapıları ve psikosomatik bozuklukları vardı.

    reiki ile tanışmalarından sonraki davranışları, bunların yerini her sorundan kurtuluşu reikide aramak şekline dönüşmüş patolojik bir ermişlik sanrısının aldığını düşündürüyor.
  • reiki özetle evrensel bir enerjiye frekans yükseltip uyumlanarak, kendini bulma sürecidir. geçirdiğim bir trafik kazası sonucu, sürekli boyun tutulmaları ve ağrıları yüzünden mutsuz mutsuz dolanmaktayken, enerjimi yükseltmek için biyo enerjimi nasıl yükseltirim düşüncesine girdim. reiki ile ilgilenen bir çocukluk arkadaşım bana reikiyi önerdi. ben de tabi hadi len dedim. çünkü bu reiki işleriyle ilgili sağlam bir önyargım vardı, o da derdini allaha havale edip dışardan medet umduğunu düşündüğüm mutsuz tripli bol hatunlu bir topluluğa kendimi ait hissetmeyişim idi. arkadaşım çok ısrar etti ve ben onu kırmamak ve belki de kendi yargılarımı kırmak adına onu dinleyip gittim.

    derse gittiğimde sonradan da hocanın anlattığına göre, içimdeki konuya yabancılaşma had safhada olduğundan sandalyemi diğer insanlardan bir adım geriye çekmişim. burada ne işim var benim diye içimden dırdırlanırken inisiyasyon için sıram geldi. odaya ilk girdiğimde, odanın değişik havası ve bir huzur hissini anında hissettim. oturdum, gözlerimi kapadım ve beklemeye başladım. derken bir anda sanki kafamdan aşağıya ılık su dökülmüş gibi bir sıcaklık yayıldı, artık o noktadan sonra bıraktım kendimi. gözlerimi açtım, kadın bana, algıların çok açık dedi, ben de evet biliyorum dedim ve böyle yaşamak zor. ama o ana kadar ne ben algılarımın açıklığını düşünmüşüm ne de bunda zorlandığımı. sanki bir filmin içine dahil olur gibi, bana ait olmayan ama benim söylediğim replikler çıkıyor ağzımdan. odadan çıktığımda sandalyemin yerini diğer insanlara biraz daha yakınlaştırmıştım. sonra kadın beni hayatımda ilk defa görmesine rağmen benim o zamanlarda kafamdan geçenler hakkında bir sürü şey söyledi. bakakaldım.

    reiki aldıktan bir hafta sonra bel tutulmasıyla yatağa düştüm, e tabi hiçbirşey sihirli bir değnekle hallolmuyor, ama ondan sonra yavaş yavaş ağrılarım geçmeye başladı. bir sonraki adım olan daha çok mental çalışmalar yapılan ikinci seviyeyi de aldım. farkındalık, psikoloji konularına ilgi duyan ve bol bol kendini deşmeyi seven biri olarak saatlerce üstüne konuşsam da hala tam olarak ne olduğunu bilmediğim bir enerjinin desteğiyle sadece fiziksel değil mental olarak, insan algısının derinliği, üzüntülerimiz, korkularımız, endişelerimiz, hırslarımız ve bence en önemlisi kalıplarımız ve yargılarımız hakkında algım çok derinleşti. ağzımızdan kendimiz ve başkalarıyla ilgili hatta herşeyle ilgili söylediğimiz her cümlenin kırılabilecek kalıplarımız olduğunu farkettiğimde, üniversitede ödevini dahi yaptığım gerçeklik algısı konusu kafamda bir yanda netleşirken diğer yandan iyice belirsizleşti. herkesin kendi gerçekliğini kendinin yarattığını anladım.

    psikoloji de özellikle 0-3 yaş arası dönemde yaşadığımız önemli olayların amigdalaya bir kere yerleştikten sonra, o olayın izleri gitmeden bir hamster gibi aynı deneyimleri tekrarlayacağımız bilinen bir gerçektir. reiki benzer bir neden-sonuç ilişkisi içinde deneyimlerimizi hem bilinçaltımıza hem de karmaya dayandırır. karma teorisi benim agnostik yapım nedeniyle benim için hala gizemlidir ve bilinemez. reiki ile yapılan hipnoz çalışmalarında gördüklerimizin önceki hayat mı yoksa yoksa bilinçaltımızın mesajları mı, oyunları mı olduğunu bilmiyorum. tek bildiğim bu çalışmalarda herkesin gördüğü şeylerin bilinçaltı da olsa, temizlenmesi veya iyileştirilmesi gereken noktalara temas ettiği. bu nedenle benim için reiki bir kendini keşif süreci oldu. kendimi keşfederken insanları daha iyi anladım, insanları daha iyi anladıkça içimdeki şefkat duygusu arttı, çünkü herkesin bir iç savaşı olduğunu farkettim. reiki zaten shinto dininin epey etkisinde olduğu için doğu öğretilerine ilgi duyan herkesin ilgisini çekebilecek özetle savaşmayın birbirinizi sevin, saygı duyun, yargılamayın, dürüst olun, hırslarınız yüzünden kendinize ve başkalarına zarar vermeyin, korkularınızla kendinizi geriletmeyin mesajlarını veriyor.

    sektörde bu işten bir sürü para kazanan ve işi gerçekten ticarete dökmüş insan yok mu? hem de çok var. benim şansım sanırım, öğrencilerini seven, yanında olmayı seven hocalara denk gelmek oldu. ikinci hocam (ki onun fuji reiki enerjisinin master'ı oldum), verdiğin birşeyin karşılığında başka birşey alacaksın öğretisiyle bizden 100 tl gibi bir para alır ve onu lösev'e bağışlar. reiki anlayışında para dahil herşey enerjidir ve akış dengeli ve açık olduğu zaman, zaten size geleceği farzedilir. tek yapmanız gereken kalıplarınızı ve yargılarınızı kırmaktır ve bu gerçekten zordur, her yargıladığında kendini farkedip konuyla çözümleme yapmanı gerektirir ve eğer ekstra bir ilginiz yoksa bir sürü insana çok gereksiz gelebilir. bir yandan da bu tür farkındalık çalışmalarının güzelliği doğru ayırımları yapmayı sağlamasında yatar. örneğin bir lamanın yanına gittiğinizde arada bir tükürdüğü için bozulursanız sorun sizdedir. çünkü o lamadır, doğası bunu gerektirir. ya da bir akrep sizi sokarsa ve akrebe bozulursanız yine sorun sizdedir. bir akrepten özellikle sizi sokmamasını beklemek ya da sen kim oluyorsun da beni sokuyorsun demek gülünçtür. insanlarla da aslında durum böyledir. karşımızdakinin doğasını anlayıp kabul ettiğimiz zaman zaten alacağımız önlemler ve vereceğimiz tepkiler farklılaşır.

    reiki camiasında bir sürü kişi, yaşadığı olumsuz deneyimlerin olumluya dönmesi için çabalar. zaten bunu kim istemez ki? ben bir sürü insanın bir ödül beklediği için hayal kırıklığına uğradığını gördüm ama sanırım en önemli öğreti yolun kendisini kabullenmek ve her an yeni başlangıçlar yapabilmek. reiki ile çalışma sürecinde herşey her zaman istediğiniz gibi gitmeyebilir ama algınız değiştiği, kendinizi ve hayatı daha barışçıl bir şekilde kabul edebildiğiniz için içinizdeki savaşlar azalır. bambaşka bir motivasyona sahip olursunuz.
    bu tip öğretilerle ilgilenenlerin düştüğü en büyük tuzak kendini suçlama sendromudur. kendim ettim kendim buldum zihniyetiyle kişi başkalarını yargılamayayım derken bir anda kendini çok fazla yargılarken bulabilir. ama bu çok paradoksal bir olgudur, hayatta bir seviyeyi geçtikten sonra geçmişe dönüp baktığımızda tabi ki olaylar bize daha farklı görünecektir ama o yollardan geçmeseydik bugün bu noktada olmayacaktık. ve tabi aslolan affetmektir. kendimizi, ailemizi, arkadaşlarımızı, geçmişimizi..

    reiki vesilesiyle kendini ve vicdanlarını sorgulayan ve iyi olmaya çalışan bir sürü insanla tanıştım. herkes çok mu arınmış? tabi ki hayır. ama en azından bir çaba var. bir reiki öğrencisi ya da benim gördüklerim, iğneyi başkasına batırırken çuvaldızı kendisine batırır. ve sürekli şu sözü hatırlar;

    insanlar başaklar gibidir, içleri doldukça eğilirler.
  • suregelen reiki tartismasinda, bazi savunucularin yaptigi mantik hatalari ve totolojiden ibaret "enerji" aciklamalari pek guzel bicimde incelenmis, lakin isin felsefe kismina da deginmek bana dusmus.

    pek cok defalar olmak uzere, reikinin fason olmadigini savunan insanlar, argumanlarini temellendirirken, dogu felsefelerinin ne kadar koklu olusundan bahsederler. okuyun bu basligi, burada da birden fazla olmak kaydiyla goreceksiniz: "binlerce yillik dogu felsefelerinin de ogretilerinde benzer kavramlar vardir, batili bakis acisiyla bunlara bakmak yanlistir" seklinde orneklendirilebilir bu gorus.

    ayni insanlar genelde hollywood kulturunu, batinin pazarlama balonunu da elestirirler her firsatta.

    iste ironinin gozunu seveyim; o cok koklu diye tapilan ve bati felsefeleri/dusunce sistemleri karsisinda yuceltilen dogu felsefelerinin gunumuz kulturunde bu ayricalikli konuma gelmeleri tam da bu tuketim kulturunun sayesinde, tam da kaliforniyanin ekonomik refahi sayesinde olmustur.

    zira oturup felsefe tarihi okunsaydi bilinirdi ki, bati medeniyetine mensup bircok filozof zaman zaman cesitli dogu felsefelerine bagimsiz olarak yaklasmislar, 18yyda ornekler cogalmis, 19yy'da ise pek saygideger arthur schopenhauerun ilk defa dogunun felsefe metinlerini cevirip bati felsefesine tanitmasiyla da bati felsefesi dogunun seviyesine ulasmis, onu kapsamis ve gecmisi daha sistematik ve coksesli bicimde temellendigi icin de kisa sure icinde onu gelistirmistir. evet bunlar 100-150 sene once olup bitmis seylerdir. zahmet edip gotunuzun dibindeki bir felsefe kitabini acarsaniz, gorursunuz o binlerce yillik felsefelerin nasil evrimlestigi ve batinin kulliyatinda yer edinip, gelistirildigini.

    ama dedigim gibi, bu populer kultur icinde, halki bok icindeyken kendisi krallar gibi yasayan bir derebeyini, halkiyla butunlesmis, bariscil, karizmatik katsumoto olarak tasvir eder de ustune bir zen havasi verirsen * insanlar seni ayakta alkislarlar, hollywood dahil batiyla ilgili hersey tu kaka olur. bu ironi dolu idealizm tutkusundan bati felsefesi de payini alir, dogunun bilgeliginin yanina yaklastirilmaz. bugun de birinin cikip dogu felsefesi ne guzel, batililar dusunmeyi bilmiyor demesi ve buna benzer bir dusunceyle reiki gibi olgulara mesruluk veya temel kazandirmaya calismasi, bu yuzden sakat oldugu kadar komiktir de.

    hadi isin bu kismini gectim, daha buyuk bir sorun var bu bakis acisinda: bir olgunun mesrulugunu ispat icin, onun tarihinin koklu olmasi, gecerli bir sav degildir. zira hristiyanlik da "binlerce" yillik bir inanctir, lakin akliselim kimse bunu destek bir sav olarak sunup isanin tanrinin oglu olduguna veya immaculate conceptiona inanmaz. hinduizm de binlerce yillik bir inanctir ama siz bugun yuzmilyonlarca tanri olduguna, sivaya mivaya inanmiyorsunuz. oysa kuantum teorisi daha bu yuzyilda max plancklarla, heisenberglerle baslar ama teorinin buyuk kismi uzerinde tam bir mutabakat vardir. rolativite teorileri icin de ayni sey gecerli.

    yani, reikinin 28 bin yildir yapiliyor olmasi, onun, sonsuz sayida gozlem ve uygulamayla artik dogrulugu kanitlanmis olan elektromanyetigin yasalarini hice sayarak saga sola enerji gonderebilmesi ve maxwelli mezarinda fildir fildir dondurmesi icin yeterli degildir.

    ve tekrar edeyim, bir daha bati felsefesini kucuk goreni ruyasinda schopenhauerler, kantlar kovalasin.
  • annemin bu ise kafayi takmasindan dolayi önceleri bayagi bir dalga gecitigim , ama aradan bir sene gecmeden annemin artik elleriyle 3. leveldan magic user gibi burning hands yapar bir tarzda orami burami ciddi ciddi yakarak iyilestirmeye basladigini görünce takdirle önünde egildigim ögreti.
  • reiki sifacisi olmak icin oncelikle modern dunyada ogretilmekte olan reiki usullerinden birine karar vermeniz ve bir adet reiki master secmeniz gerekir. bu kisi sizi reiki enerji seviyesine uyumlar. reiki master'in ilk gorevi bir reiki kullanma klavuzu yazmaktir. size reiki'yi tanitmak onun gorevidir, baska kaynaklardan da okuyup kendinizi gelistirmek sizin sahsi sorumlulugunuzdadir.

    usui reiki icin bir onceki giriyi okuyup burdan devam edebilirsiniz.

    temel olarak uc seviye vardir:

    - birinci seviyede egitmeniniz size temel kavramlari ogretir, reiki'nin tarihcesini anlatir, yazili kaynaklar ve sorulariniza cevaplar sunar. uzaktan insiye edecekse de bir manuel hazirlayip bunu okumanizi ister, kitap tavsiyesinde de bulunabilir. sonrasinda birinci seviye uyumlamanizi yapar. bunu dort gune yayabilecegi gibi iki gune veya bir gune de sigdirabilir. uyumlama sahsen ve tumturakli bir rituelle yapilabilecegi gibi telefonla, internet uzerinden, mektupla ve hatta belli bir zaman icin sozlesilerek bile yapilabilir. reiki ogrenmek icin fiziken egitmenin yaninda olmaniz sart degildir.

    uzaktan yapilacaksa; belirlenen saatte ogrenci hazir olur, efendi gibi oturur. her yigidin bir yogurt yiyisi oldugundan egitmeninin tavsiyesi ne ise o sekilde rahatlar, ortamini hazirlar, enerjileri kabul eder. master da kendi ortaminda mumlu tutsulu, artik allah ne verdiyse uygun ve sakin atmosferi saglamis olur. muzik veya dalga, yagmur sesi gibi kayitlar cok guzel yardimcilardir. master kendi ortaminda ogrencisi icin bir sandalye ayarlar, zaman gelince de ogrenci bu sandalyede oturuyormuscasina uyumlamayi yapar. ogrencinin adini bilmesi yeterlidir, sahsen tanisiyor olmalari gerekmez.

    bu asamadan sonra birinci seviye ogrencisi kendi kendine reiki verebilecek duruma gelir. reiki asamalari arasina minimum 21 gunluk sure konur. ogrenciye her gun pratik yapmasi, bu zaman zarfinda kendine sifa vermesi tavsiye edilir. ayrica uyumlamadan bir gece once ve takip eden 21 gunluk arinma suresi boyunca alkol, sigara ve islenmis gidalardan mumkun oldugunca uzak durulmalidir. ikinci uyumlamayi takiben arkadaslarin n'olcak yeaa gazina gelip bir sefer arinma kurallarini delmis biri olarak bir hafta boyunca dunyam tersine dondu, kutuplarim yer degistirdi. riske atmayin yani. olmezsiniz, sifa enerjinize de bir seycikler olmaz ama fena surunursunuz.

    burdan cikan sonuc: dedigimi dinleyin, tuttugum yoldan gitmeyin. ben bi kere ettim, siz etmeyin.

    ayrica reiki master'inizi peygamber falan zannetmeyin. reiki kusursuzdur, aracisi degil. hem reiki master dedigimiz aslinda kimsenin degil, kendisinin master'i olma yolunda ilerleyen bir dervis, kel rahip ya da onun gibi bi sey. o size elinden geldigince ogretir, siz ilerde isterseniz kendi master levelinizi alip kendi ustalik yolculugunuza cikarsiniz.

    - ikinci seviyeye hazir oldugunuzda egitmeniniz size bazi semboller ogretir. eski usulculer bu sembollerin sir olarak saklanmasinda, hazir olmayan ogrenciye verilmemesi konusunda israrcidir. yeni nesil hippie tayfa ise her sey parayla mi modunda onune gelene verir. benim dusuncem ikisinin de asiri uclarda oldugu yonunde. o yuzden sembollerin adini ve gorevlerini buradan ulu orta yazacagim. niyeti olan devamini da arastirir zaten.

    sembolleri cizerken izlenmesi gereken sira onemlidir. cin ali ciziyorsunuz diyelim, once kafasini mi, kulagini mi cizeceksiniz inceleyin. cogu kaynakta oklar ve numaralar vasitasiyla bu verilir. her halukarda insiye olmadan semboller bir isinize yaramaz. yapacaksaniz adam gibi ogrenin sunu, sonra belim agridi, basim catladi diye gelmeyin. `kanali acmadan vereceginiz enerji sizin kendi yasam enerjinizden gider.` bi daha da demeyecegim.

    sembollerden once son durak: ikinci seviye uyumlamanizi alip sembolleri ogrendikten sonra her ihtiyaciniz oldugunda ilgili sembolu elinizle havaya cizin ve isik seklinde imgeleyin. cogu sifaci mor renkte imgeler. beraberinde uc sefer sembolun adini soyleyin. geldiysen masaya vur demeyin, nimetle oyun olmaz.

    bir sure sonra sembolleri ezberleyiverirsiniz, daha cok pratik yaptikca artik ismini soylemenize gerek kalmaz. hatta cogu zaman cizmenize de gerek kalmaz. siz sembolu dusundugunuz an butun olarak gelir, istediginiz sayida cogalir falan. yani ilk basta kolaya kacmayin, sindirerek ve sirasiyla cizip adini soyleyin ki ilerde nefes alir gibi rahat kullanabilesiniz.

    evet, sembollere basliyoruz.

    cho ku rei: bu, guc semboludur. kullanildigi yerler; reiki akisini kuvvetlendirmek, kendimizi, bir baskasini veya mesela bir odayi negatif enerjilerden arindirmak, kayip bir esyayi veya sahsi bulmak, aciyi dindirmek, oz guveni arttirmak, sarji biten telefonun acik kalma suresini arttirmak, bozulmus arabayi calistirmak vb. bu sembolu normal cizerek ilgili enerjiyi arttirma, ters istikamette cizerek de azaltma gucu kazaniriz. ornegin iyilesme enerjisi icin normal cizerken, agriyi azaltmak icin tersi seklini kullanabiliriz.

    guc sembolunun yonu konusunda birbirinin tersi gorusler var. siz saat yonune ve tersine cizip avuclarinizdaki enerjiye olan etkilerine gore kendi yolunuzu belirleyebilirsiniz. agriyi azaltmak yerine enerjiyi kuvvetlendirip agriya sebep olan seyleri kovmayi tercih edebilirsiniz. dedigim gibi basta olmasi gerekeni dogrusuyla ogrenin ve gelisimini zamana birakin. su gibi akar ve yolunu bulur.

    bu sembolu havaya, avuc iclerimize cizebiliriz. bir hedefimiz varsa; almak istedigimiz bir terfi, gecmek istedigimiz bir sinav, sahip olmak istedigimiz bir ev, araba her ne ise; arzumuzu bir kagida yazip ustune bu sembolu cizerek en yuksek hayrimiza gerceklesmesi niyetiyle reiki verebiliriz. en bilinen ornegi bir kagida cizip reiki uygulayarak mesela kesme ciceklerle dolu bir vazonun altina koymaktir. ayni sartlardaki reiki uygulanmamis vazodaki cicekler daha erken solarken reikili, guc sembollu vazodaki cicekler daha uzun sure taze kalir. benzer bir deneyi sarapla veya yemekle de yapabilirsiniz. reiki uygulanan daha lezzetli olacaktir.

    yine ayni sembolu suya, caya, yiyeceklere veya aksam uyuyacagimiz yataga reiki verirken de cizebiliriz. sonrasinda bu suyu, cayi icen; yemekleri yiyen veya yatakta uyuyanlar tam bir reiki seansi almis gibi olurlar. ayrica normal bir seansin sonunda hastayi negatif enerjilerden korumak, aldigi sifali enerjileri muhurlemek icin de bu sembolu cizebiliriz. ayni sey kalabalik ortamlarda diger insanlarin kotu enerjilerinden etkilenmemek icin de korunma saglar. ben gergin bir ortama gireceksem dort yanima, basimin ustune ve ayaklarimin altina cizerim bazan.

    sei he ki: en faydali sembollerden biridir. duygusal, ruhsal iyilesmeyi ve uyumu temsil eder. bilinc altinda huzursuzca devinip duran travmalari asmak, korkulari yenmek, manevi her turlu zorlugun ustesinden gelmek ve hatta ask acisindan kurtulmak icin bile kullanilabilir.

    uykusuzluga, strese karsi etkilidir. size yuk gibi gelen ve artik kurtulmak istediginiz duygusal agirliklardan, kotu aliskanliklarinizdan ve hatta sizi zor durumda birakan kisilik ozelliklerinizden siyrilmaya niyetliyseniz guc semboluyle birlikte kullanarak reiki'yi hayriniza yonlendirebilirsiniz. ayrica hafizayi kuvvetlendirmek, ogrendiginiz seyleri hafizada tutmak icin de kullanilabilir.

    guc sembolune nazaran daha yuksek frekanslidir. avuclarinizdan akarken hissettiginiz etkisi ise daha guclu bir titresimden ziyade biraz daha narin bir enerjidir. gucu buyuktur ancak sakin ve huzurlu akar.

    tepe*, kalp ve gunes sinir agi* cakralari uzerine cizilince manevi etkisi daha kuvvetli olur. bilinc alti olumlamalarinda hastanin basi ustune cizilip yumusakca eriyerek isik gibi hastaya aktigini imgeleyebilirsiniz. o anda vermek istediginiz olumlamayi icinizden gecirirseniz hastanin alt bilinci kabul edecektir. basit cumlelerle ona sevilmeye layik oldugunu, huzurlu ve mutlu oldugunu, isinde basarili oldugunu veya neye ihtiyaci varsa onu soyleyin. bir sure sonra tum bunlar onun icin hayatin gerceklerine donusecektir. isinde ilerler, mali sikintilari varsa kurtulur, sevgisiz hissediyorsa askla sevgiyle kusatilir.

    eski tibba gore insanlarin fizyolojik rahatsizliklari enerji merkezlerinin tikanmasini takiben baslar. yani manen iyiyseniz maddesel varlik duzeyinde de iyi ve saglikli olursunuz. bu yuzden duzenli olarak kendinize ve yakinlariniza reiki verin. onunla yetinmeyip ciceklerinize, buzdolabindaki sebzelerinize, kedinize kopeginize de reiki verin. benim itim dokunmadan bile olsa kanali onun icin actigimda esneyip rahatlar; ihtiyaci kadarini alana kadar yakinlarimda rahat bir yere yayilirdi. bir sure sonra o kipirdanmaya baslayinca kanali kapatirdim, o da gelip kendini mincirtirdi. simdilerde bahcemize gelen yabani kuslara reiki vermekteyim. az kaldi pamuk prenses'in kuslari gibi parmagima falan konacaklar. hayanlari teskin edip guven verdigi dogru, insanlardan farkli olarak onlarin seanslari cok daha kisa suruyor.

    konuya donersek sei he ki sembolu ile yapacaklariniz sinirsiz. mutsuz iliskinizi iyilestirebilir, hedeflere odaklanabilir ve mesela unuttugunuz bir seyi basiniza bu sembolu cizerek hatirlayabilirsiniz. bu arada iliskiler veya hedefler icin kullanildiginda guc semboluyle kullanilmasi etkisini arttirir. daha onemlisi ''en yuksek hayrima'' diye niyet edilmesi sarttir. cunku size yaramayan sakat bir iliskiyi kuvvetlendirmekten ziyade bitirmeye calisabilir veya paris'e seyahat edecem diye tutturmaniz o an icin pek de hayriniza olmadigindan o isin onune gecebilir. yani niyetinizi belirleyin ancak israrci olmayin. reiki enerjisi sizin hayriniza calisir, emrinizde calismaz.

    hon sha ze sho nen, uzaktan iyilestirme: el temasi olmadan, hatta bazan reikiyi alacak olan sahis, hayvan, bitki veya olay cok uzaklardayken bile reiki verebilmenizi saglayan semboldur.

    ayrica gecmise ve gelecege de sifa gonderebilirsiniz bununla. cogu sifaci cocukluk travmalarinizi iyilestirmek icin bu sembolle birlikte sei he ki'yi kullanir. kendi kendinize uygulamak icin topraklanin, reiki kanalinizi acin, guc sembolunun ardindan diger iki sembolu de cizip sizi yaralayan kotu anilarinizi ziyaret edin, kirildiginiz o ani dusunun ve enerjiyi o hedefe akitin. rahat ve sakin olun, reiki devrede oldugu icin caniniz acimaz. aksine tum bu olan biteni disardan izliyormuscasina bagimsiz ve huzurlu olursunuz. enerjiler isini yaparken siz rahatladiginizi hissedersiniz ve garip bir sekilde o gecmisin kotu izleri bugununuzden silinmeye baslar. olaylari hatirlamiyorsaniz da kotu etkilerden kurtulmaya niyet edin yeter. reiki, hep dedigimiz gibi, zekidir. nereye gidip hangi hasari onarmasi gerektigini bilir.

    ayrica gelecege de reiki gonderilebilir. ilerde mutlu bir evlilik yapmak istiyorsaniz, daha ortada aday bile yokken, mutlu bir yuvaya reiki gonderebilirsiniz. yasliliginizda hastalanmamak icin geleceginize reiki gonderebilirsiniz. bir sinava gireceksiniz veya onemli bir toplantiya katilacak hatta kalabalik onunde konusma yapacaksiniz diyelim. o an gelmeden once o ani dusunup bahsettigim sembolleri kullanarak isinizin rast gitmesini saglayabilirsiniz.

    bu yontemler kati kurallar degil, tavsiye niteliginde seyler. hangi sembolun ne ise yaradigini, tipki el aletlerinin islevlerini ogrenir gibi ozen gostererek ogrendikten sonra ic gudulerinizin yardimiyla daha etkin tedavi yontemlerine kavusursunuz. semboller ihtiyaciniz oldugu anda belirip isiniz bitince yerlerine donerler. her halukarda siz sifayla dolarsiniz.

    iste ikinci seviye reiki alan ogrenci bu uc sembolu ogrenir ve kendine, baskalarina, zamanlara ve mekanlara reiki gonderebilecek sekilde uyumlanir. bundan sonrasi icin sahsi tavsiyem her firsatta pratik yapmalari ve bir sonraki seviye olan reiki master mertebesi icin acele etmekten ziyade, ellerindeki bu ozel yetenegin yeni yonlerini sindire sindire kesfetmeleridir.
  • fizikten anlamayan insanların fizikle açıklamaya çalıştığı yalandır.

    madem fizikle açıklanabiliyor, demek ki ölçülebilir bir şey. bilim insanları evrendeki enerjiyi, madde miktarını vs büyük hassasiyetle ölçebiliyorlar. e buyurun sevgili tetikçiler, ölçün bakayım enerjinizi. ölçemediğiniz şeyi, anlamadığınız fizik kurallarıyla açıklamaya kalkmayın sonra.

    bu arada, bu entryi yazmadan önce alnıma elimi yaklaştırıp bir dakikadan uzun süre tuttum. bir bok olmadı haliyle, kedi bile sonunda "gerizekalı mısın sen ya?" bakışı attı.
hesabın var mı? giriş yap