• son yıllardaki en büyük birleşme budur. gnr, slash, duff falan hikaye, bariz bir şekilde tamamen para için yapılmış bir birleşmeydi. ancak john’un rhcp’ye geri dönmesi para için falan olamaz. herif aç, 10 senedir çıplak elle mermer tokatlıyor, çiğ etle besleniyor. bir sonraki albümde ortalığı kasıp kavuracak.
  • resmen açıkladılar! efsane geri dönüyor ; john frusciante
  • çok pozitif bir müzik yapıyorlar, her şeyi geçtim bu çok önemli.

    otuz yaşına yaklaştım, lise yıllarından beri ara ara bazı şarkılarını dinlerdim o kadar, 2021 yılının ilkbaharından sonra ise ne olduysa en çok dinlediğim grup bunlar oldu, enerjimi ve auramı nasıl değiştirdilerse o zamandan beri birçok işim daha yolunda gitmeye başladı, bunu fark ettikten sonra ne zaman ciddi bir işim olsa bir ay öncesinden ya da bir hafta öncesinden açıp herhangi bir albümlerini dinlemeye başlıyorum, sakinlik çöküyor üstüme "hallederiz nedir yani" diyorum ve hallediyorum, belki yok böyle bir şey ama bu ilüzyonu yaşatması bile yeter.

    dinlediğiniz müzik önemlidir, her şeyiyle arabeskin ve varoşluğun tam ortasında olan ülkemizde daha da önemlidir, sizi emen değil besleyen şeyler dinleyin.

    red hot chili peppers gibi.
  • grubun besinci elemani rick rubin'le yapilan soylesileri biraz ozetleyeyim. tam ceviri yapmayacak kadar tembelim ama soylesiler o kadar keyifli ki ingilizce bilmeyenler bundan eksik kalmasin. dort bolumu dort ayri entiriye de bolmeyecek kadar usengecim, artik bir kocaman entiriyle idare ediverecegiz.

    evrensel kume:
    1- muzik sevgisi. her biri muzigi o kadar seviyor ki 40 yildir muzik yaptiklarina inanmak cok zor geliyor bazen. her soyledikleri muzisyenle heyecanlaniyorlar. hala daha kendilerinin buyuk olmadiklarini dusunuyorlar yer yer, devamli ogrenme kafasi hepsinde var. valla grubu seversiniz sevmezsiniz *, ama bu yaklasimlari cidden harika.
    2- sebat. hepsi birbirinden bagimsiz cok calismak ve sebat etmekten bahsetti.
    3- rick rubin grubun her uyesini cok seviyor. onlar da onu cok seviyorlar. ne guzel bir iliskileri var ya.

    ***

    bolumler:

    1.bolum: john (ve biraz anthony) - (bence) en teknik sohbet bu. john devamli baska bir muzisyen adi atiyor ortaya. tek tek muzisyenlerin adini duymak isteyenler ilk iki boluma baksin, cunku rahat 30-40 kisinin adi geciyor 2 saat icinde.

    john'un cocuklugundan basliyoruz. punk muzige tutkun oldugu donemlerden giriyor. "punkcilar pek bi' vahsilesti, aileler cocuklarini benimle gorusturmemeye basladilar. o yuzden punk'tan uzaklastim. bir de cok sinirliydi punk, o kismini seviyordum ama hayatim boyunca akil sagligimi sorguladim ve hayatimda cok kez deli oldugumu dusundugum zamanlar oldu. punk da bu duruma yardimci olmuyordu, o yuzden uzaklastim" diyor. bu esnada yas kac? 12!

    "gitar ogretmenlerim bu muzikle hep dalga gecerdi, biri haric. o da sonra rhcp secmelerine girdi ama jack sherman'a kaybetti" diyor.

    "o yaslarda gitarda calamayacagim bi'sey kalmasin diye cok ugrasirdim" diyor, teknige asiri yuklenmesi oralardan geliyormus. "kimse bana kotu bir gitarist oldugumu soyleyemesin" demis. yazik en baslarda yavruma elektrogitar almamislar, "akustikle punk sarkilarini ogrenmeye cok ugrasip sebat edersem alirlar gibi dusundum ve aldilar" diyor. gitara baslama sebebi de pat smear'mis.

    "asla rhcp'de olmam cunku yeterli muziksel varyeteleri yok" demis kucukken =) sonra bir arkadasi alip bunu rhcp konserine goturmus ve hayati degismis. "hicbir sey beni buna hazirlayamazdi, o an muhtesemdi" diyor. sonra 6 kere filan daha gitmis, ama konserde ziplamaktan hicbir sey hatirlamiyormus. "beni bu gruba ceken muzigin onlar icin de ne kadar onemli oldugunu hissetmekti" diyor.

    17 yasindayken d. h. peligro ile takiliyormus. flea'ye zaten hayranmis. flea gel bizimle jam yap demis. buralarda o zamanki calisini gomuyor azicik, "cok buyuk buyuk caliyordum, halbuki azicik dinlesem daha iyi seyler cikardi filan" diyor *. hillel'in vefatindan sonra arada blackbird'i almislar ama sonunda 18 yasinda gruba girmis. giris oykusu de cok enteresan aslinda. audition yapariz gel demisler john'a ama blackbird zaten grupla daha once takildigi icin onu almislar. sonra da flea ayni ritmin uzerine ikisine de soylemeden ayri ayri gitar yazsana suna diyerek kaydetmis ve karsilastirma yapmislar. john'u daha cok begenmisler ama blackbird'le devam etmisler. bakmislar olmuyor, flea john'u arayip baska bir grubun secmesine yollamis ama valla biz de geliriz, begenirsek bizimsin demis anthony ile. boyle sacma secme mi yapilir allah askina ya. hadi tahmin edelim ne olmus? *

    d. h. peligro yeterince hayatini muzige adamis gibi gelmemis, gonderilme sebebi buymus. burada beni sasirtan bir soru geliyor rick rubin'den. yani grubun besinci elemani diyoruz sana rick bey, cok ayip oluyor. chad senden sonra mi girdi diyor. johncugum da anlatiyor chad'in girisini. bu uzun yaziyi okuyanlar zaten chad'in nasil girdigini biliyordur muhtemelen, burayi geciyorum.

    mother's milk albumunde beceremedigini dusunuyormus. cok hizli gitmelerini istiyormus yapimci, john ne istendigini anlayamamis bir turlu. "hala da dinledigimde gereksiz hizli caldigimizi dusunuyorum" diyor.

    sonra anthony katiliyor. tanismalarini anlatiyor. john'u nasil gruba aldiklarini anlatiyor (burasi biraz tekrar gibi). john hakkindaki ilk izlenimlerinden bahsediyor. chad'i gruba nasil aldiklarini anlatiyor (yine tekrar biraz). ama burada eglenceli bir ani var. chad'e sacini kes gruptasin demisler. chad de "cnm sagol yhaaa, ben gelmeyeyim" demis. anthony ve flea da "yav bu adam cok dirayetli, daha cok sevdik su anda" diyerek gruba almislar.

    chad'e bilmem ne kaydina gel demisler, "cnm detroit'e eve gitmem lazim yhaaa" demis. sonra ilk gosteriye de gec kalmis. john cok uyuz olmus. hatta chad muzik okuluna devam edecegim filan demis, john bu adam ciddiye almiyor mu ya, dunyanin en buyuk grubundasin be adam filan diyormus. john'a gore ilk andan itibaren dunyanin en iyi grubuymus. anthony'e gore de bu dortlu olarak ilk konserlerinden itibaren en iyi grup kendileriymis. tuhaf bir sekilde birbirlerinden bagimsiz bunu tekrarliyorlar, hepsi ilk andan itibaren ozel bir sihirlerini oldugunu fark etmisler.

    ***

    2.bolum: john ve anthony - (bence) en onemli bolum, cunku beraberce john'un gruba donusu konusuluyor.

    rick rubin ile hawaii'de soz yazip kaydetmis anthony. bayagi bir zaman gecirmisler beraber. albumun adini rick rubin bulmus bu arada, gerci sarki adi olsun diye soylemis ama grup album adi olarak secmis. aslinda she's lover'in adi olacakmis rick rubin'e kalsa.

    gelelim esas konuya. john bu sefer nasil katilmis? -bu soru herkese soruluyor, ve herkesten ozunde ayni ama surecte az degisik bir ani cikiyor-
    john'un anlatisi: flea'nin dugununde chad demiski "john be seninle calmayi ozluyorum, sen-ben-flea bir jam yapsak ya"... john "ben elektronik muzik yaparken de gitar caliyordum ama hep baskalarinin sarkilarini caliyordum" diyor. neyse, john chad'in soyledigini flea'ya soyluyor sohbet arasinda ve flea saniyesinde "tekrar bir chili pepper olmayi dusunur muydun" diyor. sonra yav olur mu filan diye konusmaya baslamislar. flea anthony'le konusmus, sonra ucu biraraya gelip konusmuslar. sonra chad ve john konusmuslar. 2 hafta boyunca olayi her yonunden konusmuslar ki pisman olacaklari bir sey kalmasin.

    bu da ilginc bence: gruba girmeden "bir calalim bakalim eskisi gibi sihirli miyiz" demis john, ve flea bunu reddetmis. "gruba gir, calariz" demis. ilk beraber calislari gruba girdikten sonraymis gercekten.

    anthony'nin anlatisi: anthony bunlarin hicbirini bilmiyormus ama john'un donusu bir sekilde havada hissediliyordu diyor. sadece flea'nin mutsuz oldugunu ve bi'seylerin eksik oldugunu goruyormus. acaba john bir sarki filan mi duzenlese ya da tek sarki destek mi atsa diye dusunurken, flea john geri donsun mu diye atmis bombayi. sasirmis tabii, sonra john'a gitmis konusmak icin, daha ziyade de aramizda hala bir gerginlik olur mu diye bakmak istemis. aralarinda ne sorun varsa gorusmedikleri surede cozulmus, gerginlikler giderilmis. "asla %100 gitmez ama cogu kismi cozulmustu" diyor. anladigim kadariyla 2. ayrilikta en cok john ve anthony gerilmis. john laf arasinda demiski "ben bu dunyaya rhcp'de olmak icin geldim". olay boylece sonuca baglanmis, "boyle hisseden birinin onunde mi duracaktim" diyor anthony.

    john diyor ki "grupta olmak kendim olmak gibi. ozel bir caba gerektirmiyor, tum benligimle kendimle iletisim halinde olabiliyorum. farkli bir duygu. grupta olmak tum gardlarini dusurmek demek, cunku tum duygularini koyuyorsun ortaya. bunu da sadece ailen gibi yakin hissettiklerinle yasayabilirsin" diyor.

    rick rubin'in de degisik bir yorumu var grup hakkinda, ki bir suru buyuk grubun yapimciliginda bulundugu icin guzel bir karsilastirma. "bu grupta insanlar gelip, bolumlerini calip gorevlerini ifa etmezler. dort kisi devamli etkilesim halindedir, caz gibi devamli birbirlerini dinlerler, her anlarinda yaraticilik vardir. sanki organik dinamik yasayan bir sey vardir o odada" diyor. john da ekliyor, "biz birbirimizi yaratiriz. flea'nin basi benim gitarimi yaratir. benim gitarda caldigim sey chad'in ritmini getirir. ya da tam tersi. ve tum bunlar anthony'nin sozleriyle toparlanir. o sozleri getirince sarki oturur, ve bir anda nereye gidecegimizi biliriz. sarki bir anda sarki olur".

    rick rubin face off'u acikliyor - john ve flea'nin parcada eksik olan kisim icin sakasina yaris yapmalari. *

    john gruba geri donunce hemen uretime gecmemisler. once cok eski blues sarkilarini coverlamislar. sonra cok eski rhcp sarkilarini calmayi yeniden ogrenmisler. o esnada kanallar acilmis ve yeni sarkilar akmaya baslamis.

    biraz yeni albumdeki bazi sarkilari ve gelisimlerini konusuyorlar. anthony ve punk iliskisi hakkinda bi 5-10 dakika... blues ve punk'in sarkilardaki yeri hakkinda da birkac dakika ve kapanis.

    ***

    3.bolum: flea - (bence) en durust ve sert sohbet bu. flea yer yer bayagi dogrudan soyluyor dusunduklerini.

    piyano hakkinda konusuyor biraz. hala bas ve piyano calarken ne kadar heyecanlandigindan bahsediyor. muzigin kalitesi bizim icin cok onemli ama muzigin yapilis asamasindaki gecirdigimiz zamanin kalitesi de bir o kadar onemli, ve birbirimizi cok onemsiyoruz, o yuzden muzik yapmaya devam ediyoruz diyor.

    piyanoya universitede baslamis (2008). universiteye de biraz rock yildizligimi kullanarak girdim, yoksa ben o okul notlariyla nereye girecektim diyor. muzigi cok farkli bir sekilde gormesini saglamis bu egitim. piyanoyu hala ogreniyorum diyor, basi da hala ogreniyorum diyor *.

    not the one piyanoda yazilmis. sarkida aslinda nakarat giris, giris de nakarat olarak yazilmis, terse donmus.

    "john gelince isler cok kolaylasti. cok yaratici oldugu icin girdigi anda bi'seyler oluyor" dedi. "album boyle bir seylere ozlem duyma hissinde degil mi?" diyor, hem de nasil be fleacigim...

    john'la aralarinda telepatik bir bag varmis. en basindan beri de boyleymis. "john mother's milk'de degil ama bssm'de buldu kendini ve bildigimiz john oldu" diyor, bu da tekrarlanan bir cumle grup uyeleri arasinda.

    anthony ile olan 45 yillik yolculugundan bahsediyor 15-20 dakika, hem iyi hem kotu yanlarindan. hic de oyle gokkusaklarina filan bulamadan soyluyor. bana en enteresan gelen anlardan biri hem kendisinin hem anthony'nin mavi yaka zihniyetinde oldugunu anlatisiydi. bu bir is, her gun ise gidilir, is aksatilmaz demisler her zaman. en kotu donemlerinde bile is aksatilmaz kafasindalarmis, "bunu ailelerimizden aldik" diyor. bu dunyaya anthony ile birlesip hayatta kalmak icin geldiklerini dusunuyorlarmis.

    onceki kayittaki olay burada tekrarlaniyor, "bu dortlu olarak ilk gosteride aramizdaki iliskiden ve seyircilerle bagimizdan buyuk olacagimizi biliyorduk"... hakikaten de birkac ay icinde kocaman olmuslar.

    john ilk ayrildiginda devam ederiz demis hemen. ikinci ayrildiginda grup bitti demis. john'a da soylemis hatta "sen yoksan grup yok" diye. ama 2 sene sonra muzik yapmayi ozlemis, anthony'ye sormus o da ozledigini soyleyince hadi basliyoruz demisler ve josh'u almislar. "john'a soz vermeme ragmen kararimi degistirdim" diyor. john'un her iki ayrildiginda da iletisimi devam etmis bu arada.

    en sert bolumlerden biri suydu bence: "john yokken baskalari onun sarkilarini caliyordu. sonra john geri donunce bir anda ah artik cover versiyonu yapmiyoruz, gercegine donduk dedim. simdi esas adam gercek sarkilari caliyor. josh harika caldi bu sarkilari bu arada, o harika biri, harika bir muzisyen ve onunla urettigimiz seyleri de seviyorum ama ayni dili konusmuyorduk. cok efor gerekiyordu cunku birbirimizi anlamiyorduk, hep bir seyleri aciklamak zorundaydik karsilikli, devamli konus konus konus... tam artik o caba gerektirmeyen bagi ozledigim anda john geri dondu ve her sey bir anda kolaylasti, o bag oradaydi ve hicbir seyi aciklamak zorunda degildik".

    john'un donusunu anlatiyor. onceki kayittan cok farkli degil. ama hep bir eksiklikten bahsediyor josh'un varliginda. "bi'seyleri ariyordum, bir seylerin eksikligini hissediyordum" diyor. john'mus aradigi. "john artik alcakgonullu birisi, bu da muzige cok sey katiyor. halbuki alcakgonullu olmasa da olurdu, baksaniza gitar caliyor, sarki yaziyor, vokal yapiyor, duzenleme yapiyor, synthleri yapiyor - ve tum bunlari alcakgonullulukle yapiyor" diyor. sesinden kalpler fiskiriyor buralarda.

    konusmanin en komik yeri: flea anthony'nin vokalistligini ne kadar gelistirdigini anlatip ovuyor dakikalarca. "vokalist olarak baslamayan biri icin asiri iyi degil mi ya" filan diyor. sanki yeni yetme vokalistten bahsediyoruz, cocugumuz sarki soylemeyi yeni ogrendi amcasi teyzesi. saka bir yana, anthony 50 sarkiya soz yazmis, ve sadece 15-20 tanesinin albume girecegini bastan beri biliyormus. caliskanlik, respect.

    chad hakkinda konusuyor biraz. asla arkadas olmamislar, asla takilmamislar. "ama gozune bakarim ve anlasiriz, bizim konusmaya ihtiyacimiz yok. chad canavardir davulda, eger ki onun gucune erisebileceginizi dusunuyorsaniz bastirirsiniz ritme. ama harika bilir ne yapacagini, nerede sakin nerede guclu nerede coskulu olacagini cok iyi biliyor. tum bunlar da birbirini dinlemekten geciyor. biz ucumuz birbirimizi dinleriz ve o yuzden canli calarken nasil dogaclayacagimiz konusunda endisemiz olmaz" diyor.

    biraz da vakfindan bahsediyor. 20 yildir bir muzik okulu varmis, cocuklari yetistiriyorlarmis. fakir cocuklardan para alamyip enstrumanlarini da karsiliyorlarmis. hayattaki en cok gurur duydugu seylerden biriymis. ve kapanis.

    ***

    4.bolum: chad - (yine bence) en icten olan sohbet bu. bu ikilinin arasi cok iyi belli. ayrica chad hicbir seyi takmayan bir adam o da belli.

    sohbet chad'in oglunun davul caliyor olmasiyla basliyor. sonra cesitli davulcularin tekniklerinden bahsediyorlar. acik elle davul calmak gibi benim hayatta anlamadigim teknik bir suru bilgi veriliyor, ki anlamamama ragmen merakla dinledim. "kim oldugunu bilmeden sadece calisindan kimleri ayirt edebilirsin?" diye soruyor rick rubin, cevaben john bonham, phil collins ve keith moon diyor chad.

    cocuklugundan bahsediyor biraz. abisiyle kurduklari grubu anlatiyor. iki satir degil bu kisim, 20-25 dakika filan. cocuklugundan itibaren hep davul pesindeymis, baska bir enstrumana bulasmamis. "hayatimin amacini cocukken buldugum icin cok sansliyim" diyor.

    sonra "detroit yetti, burada beni kesfetmeyecekler. ya new york'a ya da los angeles'a gideyim bari" demis. "detroit cok soguktu yeter, tanidiklarim da var los angeles olsun" kararini vermis. gnr'nin filan davulcusu olurum diye dusunmustum, neticede rock/metal cunku diyor. birileri git rhcp icin gorus, cok cilginlar sana uyar demisler. burada cok iyi bir sohbet oldu aslinda. rick rubin "unlerini cilgin olmak uzerine kuran bir grup icin kimle kiyaslarsan kiyasla cok ustun seviyede bir muzisyenlik vardi grupta" dedi. chad ise "benim aslinda en basta biraz gozumu korkuttu muzisyenlik seviyesi. girdim secmelere, iste tingir tingir giderken bir anda deli gibi muzik yapmaya basladik, yav bayagi iyilermis diye dusundum bir anda. cok eglendik. bu arada secmeye girmeden azicik once arabada dinledim ilk kasetlerini, o kadar da sallamadan girmistim" dedi. sonrasi sacini kes-kesmem hikayesi.

    rick rubin soruyor: "imaj farklarinizi bir kenara birakirsak, ilk andan itibaren daha once caldigin herkesten farkilar miydi?"
    chad: "evet. cok yogundu. ilk andan itibaren. enerjilerine katkida mi bulunmustum, hep mi boylelerdi bilmiyorum. flea hep benzersizdi calisinda, daha once hic boyle bir sey duymamistim. muzik zevkleri hep cok iyiydi. kesinlikle grupta olmak istiyordum".

    flea'nin soylediginin aynisini soyluyor, "john mother's milk'de degil ama bssm'de buldu kendini ve bildigimiz john oldu" diyor.

    gecmise donuyorlar bir 15-20 dakika. marka degistirdikleri donemde kaydettikleri bazi demo sarkilar varmis, biraz yasadisi kaydetmisler bunlari. onlari bulsak ya dediler*... rhcp her zaman cok cok cok sarki yazar, iclerinden en sevdiklerini secip kaydedermis. bunu rick rubin ogretmis onlara.

    grup icin diyor ki "bu kimyayi bulmak paha bicilemez. biraraya gelip icinden geleni cikarmak harika. bu arada grupta herkes cok guclu karakterdir ama bu muzigi yapabiliyoruz cunku muzik yapmayi ve sadece dordumuzden ortaya cikan seyleri seviyoruz. buyuduk artik, egolarimiza da yenilmiyoruz, küsmüyoruz, bozulmuyoruz, konusup cozuyoruz. insanlari mutlu ettigimiz bilmek sahane. eskisinden bile daha cok seviyorum muzik yapmayi su anda".

    ne zaman buyuk olduklarini anlamislar? ingiltere'de bir seri konser vermisler, ve tum rock tanrilari orada onlari dinlemis. (rock tanrilari: queen'den roger ve brian, jethro tull'dan ian, black sabbath'dan tony, jimmy page, vs). yav herkes burada, ve biletlerimiz yok satiyor, var galiba bizde bi'seyler demis.

    biraz flea ve anthony'nin arkadasligi hakkinda sohbet ediyorlar. john'un donusunu konusuyorlar ama diger uc videonun biraz tekrari. sonra john hakkinda konusuyorlar azicik. rick rubin bunlari ziyarete gitmis, onlar da cok mutlu olmuslar. "o zaman belki yapimci olurum dusuncesiyle mi gelmistin?" diye soruyor chad, rick rubin de "hic alakasi yok, su hayatta cok sevdigim dort insanin birarada olusundan keyif alip, ayni odada muzik yapiyor olmalarinin yarattigi sihri gorup mutluluk duymaya gelmistim, hatta azicik da agladim mutluluktan. cunku acikcasi neye geldigimi de bilmeden geldim, cunku john'un o kadar cok degisik halini gordum ki neyle karsilasacagimi bilmiyordum" diyor.

    enteresan bazi anilar var burada. rick rubin anlatiyor. "john'un ilk ayrilisindan sonra bir sanat filmine gitmistim. ciktim birisi bana sesleniyor ama kim oldugu hakkinda hicbir fikrim yok. ben john dedi, john frusciante. taniyamadim cunku son gordugumde 40 kilo filandi, kan ve kusmuk icindeydi. acikcasi olecegini ve onu bir daha goremeyecegimi dusunmustum. o kadar mutlu oldum ki anlatamam. iyiydi, saglikliydi ve mutluydu. zaten kisa sure sonra ikinci kez katildi gruba" *.

    chad de john'un kotu oldugu fazlarindan birini anlatiyor, sonra "calistigim en iyi muzisyen, ve kesinlikle en benzersizi. neye odaklanirsa dibine kadar yapar, bu muzik olur, uyusturucu olur, resim yapmak olur. ve bu onun karakteri. su anda inanilmaz adanmis durumda, tum odagi grupta. ve grubunuzda boyle birisi olunca siz de kendinizi gelistirmek istiyorsunuz bir anda" diyor.

    konserler icin ne kadar heyecanli olduklarini soyleyis ve kapanis.

    ***

    son soz: valla buraya kadar okuduysaniz gozlerinize saglik *
  • josh ve marc maron sohbet etmisler * * :
    https://www.youtube.com/watch?v=owi5fwrwtym

    genelde kendisini pek eglenceli bulmadigim icin 1 saatlik konusmadan ozet cikarayim *:

    -gruptan cikarilacagindan haberin var miydi?
    +hic yoktu. surpriz diyemem ama buyuk bir sok

    -ama sen john'la arkadassin?
    +john'la arkadas-tik, gruba katilinca arkadasligimiz bitti. 10 yildir arkadas degiliz hatta sanirim bu sure boyunca pek de konusmadik, bir dugunde azicik konusmuslugumuz var. john ve flea'nin beraber takildiklarini ogrendigimden beri boyle bir sey bekliyordum. arada caldiklarini bilmiyordum tabii...

    -john'la sololarda calistin john ekipten ayrildiktan sonra ama?
    +hayir, john hala gruptaydi onlari yaptigimizda.

    sonra gruptan ziyade -hepimiz gibi- john'un yetenegine olan hayranligindan konusmaya devam ediyor. inanilmaz bir is etigi vardir diyor arada.

    bu arada marc'in yaslarini bilmiyor olmasi...
    -john senden buyuk mu?
    +evet 9 yas kadar. digerlerinden 18 yas kadar kucugum.
    -o kadar var mi ya? * * * * *

    -sen nasil uyusturucuya dalmadin?
    +ben ortama girdigimde artik hicbiri artik dalmiyordu. tabii benim de aralarda donemlerim oldu ama hic o derece dibe vurmadim (eroine filan bi giris yapmis ama sosyal kullaniciydim gibisine bir dalga gectiler)

    +gruba girdikten bir 5 sene sonra cikarilmis olsam yikilirdim cunku beceremedigimi, bes para etmez oldugumu dusunuyordum ve beni dogrulamis olurdu. ama sonra bir suru sey yazdim, kendime guvenim geldi. gruba bi'seyler kattigimi dusunuyorum.
    -e o zaman seninle sarki yazmayi seviyorlar?
    +tabii tabii, hatta olay daha cok tarihleriyle gecmisleriyle ilgili. o grupta yer her zaman john'undur, onun icin mutluyum, onlar icin de mutluyum.

    +john ve flea arasindaki uyum ta ilk zamanlarda, henuz rhcp bu kadar unlu olmadiklarinda kurulmus bir bagdan geliyor, john daha 17, flea 30 bile degil, hillel yeni olmus ve bag o zaman kurulmus. ben 2009'da katildim, zaten cok meshurlardi ve dogruyu soylemek gerekirse flea gercekten cok acikti ve cok ugrasti ayni uyuma gelebilmek icin, hakkini yiyemem. ama asla john-flea uyumuna erisemeyecegimiz gerceginin farkindayim ve bu gecmisle yarismak gibi bir niyetim olamaz.

    +haberden bir kac gun sonra flea ile yemek yedik, daha once hic bu sekilde bir eleman degisikligine gitmediklerini soyledi * * *
    -nasil soylediler? hepsi birden mi geldi?
    +aslinda cok tatliydi, hepsi geldiler. iste biz john'a geri katilmasini sormaya karar verdik dediler, sonra sessizlik oldu, ama ben sasirmadim dedim.
    +sadece keske onlari bu karari vermeye itemeyecek derecede yaratici bir katkim olabilseydi. ama bu imkansiza yakin.
    -peki neden sasirmadin?
    +cunku john'un yakin zamanda anthony ile iletisime gectigini biliyordum. aklima gelmisti. john hatta uzunca bi sure gitari birakmis duyduguma gore, elektronik muzige girmisti ve o iste de cok basarili oldu bence. simdi gitara geri dondu

    -plan ne o zaman simdi?
    +valla bilmiyorum. uzun zamandan sonra ilk kez plan programim yok, ve bu beni korkutmuyor.

    ******

    josh'u gruba hic uyduramamis, john donuyor diye havalara ucmus biri olarak yine de efendi cocukmus. kirginligina ragmen grup hakkinda kotu bi'sey dememeyi basariyor, hatta bayagi da ovuyor. o da bizim gibi rhcp fani esasinda demek ki.
  • 6-7 sene evvel bir arkadaşımın “kardeş bak burada şahane bir grup var, sen seversin, yeni albüm de çıkardılar ismi californication” diyerek bana tanıttığı gruptur kendileri.

    yalnız onları tanıdığımdan ve takip etmeye başladığımdan bu yana peşimi bırakmayan bir sorun vardır ki evlerden ırak.

    yine 6-7 sene evvel malum sohbetin sonunda “nedir abi bu grubun ismi” sorusunu sorma gafletin de bulunmuşluğum var. kendini bilmez arkadaşım ağzını yayarak “ret hat kıli pipırs” cevabını vermiş ve rezilliğin ilk perdesi yaşanmıştır. ben o andan sonra bir çok başka ortamda bana yapılan gibi bu gayet güzel müzik yapan şahısları reklam etme – tanıtıp dinletme çabalarına girdim, tabi ne olarak? bana verilen isim ile “ret hat kıli pipırs”

    aradan epeyce bir zaman geçti tabi, bana ilk zehri veren arkadaş ile konu üzerine tekrar sohbet etme fırsatımız oldu. daha önce bana grubu yanlış tanıtan o değilmiş gibi gayet normal bir olaymış gibi “bu red hat cıli pipirs çok iyi grup kardeş yaa” demez mi, ulan ne red hat cıli pipirs’ı? adamların ismi mi değişti, şimdiye kadar ret hat kıli pipırs olan grup ne oldu da bu hale geldi gibi sorularım yanıtsız kaldı elbet,

    tam adamları tanıdık, müziklerini ve isimlerini ezberledik, telefonumuza da melodi yaptık derken bu kez 3. facia yaşandı, yine aynı kendini bilmezden şu şekilde bir cümle duyuldu “yaa ret hat cili pepirs ne zaman türkiye’de konser verecek, gelseler de gitsek”

    cehennemin dibine git, ulan artık bi karar ver. bu grubun ismi ne, hayır bilmiyorsan bilmiyorum de beni kız tavlama platformlarında rezil rüsva etme.

    bence bu grup isimlerinin doğru telaffuz edilememesinden dolayı çok şey kaybediyor, nice potansiyel dinleyicilerini nihat doğan’a – ferhat göçer’e kaptırıyor.

    (ooo bi an gözümün önüne penislerinde çoraplarla bu ikili geldi, gerçekten çok fenaymış)
  • liselilerin herhangi bir şeyi eleştirmek, ya da daha da genişletiyorum, herhangi bir görüşlerini savunmak için "aksini düşünüyorsanız anlamıyorsunuzdur" ağacının arkasına sığınmalarına bayılıyorum. örneğin "müzik kulağınız varsa rhcp'yi beğenmezsiniz." "nba'in en iyi beşi a-b-c-d-e'dir, aksini söyleyen maldır." "metin arolat dinlemeyen müzik seviyorum demesin" falan filan.

    karşı tarafın argümanlarını baskılamayı amaçlayan bu tür çıkışlar aslında kendi yargılarınıza güvenmeyen, cevap veremeyeceğinizi bildiğiniz için sizinkinden farklı fikirleri duymaktan ölesiye korkan özgüvensiz am bitleri olduğunuzun apaçık göstergesi.

    en dandik 5 şarkısını objektif önünde garip pozlar veren bir alternatif rock grubuna verse onlara iki seviye atlatacak olan gruptur.
  • bir gün bu grubu benim sevdiğim gibi seven bir kız bulacağım ve onunla evleneceğim.
  • nirvana ile beraber en samimi bulduğum müzik grubu. canım sıkıldığında ilaç gibi gelir bu puştlar bana, 2. bilemedin 3. şarkıda mırıldanmaya başlar, 4.de canımın neye sıkıldığını unuturum her seferinde.

    ulan düşündüm de, bu yeni nesil hakikaten zik gibi bir müzik zevkiyle yetişiyor.
  • son albümleri unlimited love sonrası çıktıkları avrupa turnesi, hamburg konseriyle sona ermiş grup. turne kuzey amerika'da devam ediyor.

    pandemi öncesi ve john frusciante henüz gruba geri dönmemişken açıklanan takvimde yer alan atina konseri iptal edilerek biletim yansa da john frusciante'yi grupla birlikte tekrar çalarken görmek paha biçilemez.

    tüm turne boyunca dave navarro ve josh klinghoffer'ın yer aldığı albümlerden şarkı çalınmadı. john gruba ikinci kez katıldığında da çalmadıkları için beklenti de bu yöndeydi.

    john frusciante sanki gitarı 10 yıl gibi uzun bir süre boyunca bırakmamışcasına döndü. bence arada kendi kendine herkesten gizli çalıyordu yoksa bu performans açıklanamaz :) flea ile olan uyumları gerçekten başka bir boyutta. bence halen daha 2007 seviyesinden devam ediyorlar. john'un 2003'te slane castle'da by the way'in sonunda başını anthony'e dayayıp şarkıyı bitirmesini tüm konserlerde yapmaları güzel detay oldu. hatta son konserde chad ve flea de onlara katıldı.

    anthony kiedis'in geçmişte zaman zaman görülen ses problemi bu turnede takip edebildiğim kadarıyla hiç yaşanmadı. 2-3 gün arayla yapılan konserlerde 60 yaşını geçmiş biri için oldukça iddialı performans ortaya koydu.

    unlimited love her ne kadar bir hit çıkaramayacak olsa da black summer ve these are the ways sağlam bir rhcp şarkısı oldu denilebilir.

    bonus olarak nakaratını john frusciante'nin söylediği the heavy wing inanılmaz karşılık bulmuş durumda. 10 yıl aranın ardından verilmiş bir hediye gibi.
hesabın var mı? giriş yap