• çocuk yaşta ölen oğlu için kağıda döktüğü "ah nijad" şiiri ile evlat acısının insanı nasıl derinden yaktığını mükemmel bir şekilde anlatan, hissettiren, kafiyesiyle, ahengiyle kusursuz bir şiire sahip üstün bir tanzimat dönemi şairidir.

    ah nijad

    hasret beni cayır cayır yakarken
    bedenimde buzdan bir el yürüyor.
    hayaline çılgın çılgın bakarken
    kapanası gözümü kan bürüyor.

    dağda kırda rastgetirsem bir dere
    gözyaşlarım akıtarak çağlarım.
    yollardaki ufak ufak izlere
    senin sanıp bakar bakr ağlarım.

    güneş güler, kuşlar uçar havada,
    uyanırlar nazlı nalı çiçekler.
    yalnız mısın o karanlık yuvada?
    yok mu seni bir kayırır bir bekler?

    can isterken hasret odiyle yansın,
    varlık beni alil alil sürüyor.
    bu kaygıya yürek nasıl dayansın?
    bedenciğin topraklarda çürüyor!

    bu ayrılık bana yaman geldi pek,
    ruhum hasta, kırık kolum kanadım.
    ya gel bana, ya oraya beni çek,
    gözüm nuru oğulcuğum, nijad'ım!

    recaizade mahmut ekrem
  • tanzimattan itibaren, özellikle 1860lı yıllarda türk edebiyatında gerekli yenilenme ve reailstleşme ( namık kemal, realistleşme tanımını reddedip "edebiyat-ı sahiha" terimini kullanır) aşamaları gerçeleşirken, edebiyatın sanata bakışı daha doğrusu edebiyatın teorik yanı ile ilgili bakış tarzı ilk dönemde ortaya koyulamamıştır. recaizade mahmut ekrem, yeni tarzı benimsemiş bir öğretmen olarak "talim-i edebiyat" isimli kitabı ile gerekli tavrı ve tarzı ortaya koyar, edebiyatın teorik duruşu hakkında ilk rehberliği yapar. daha sonraki çalışmaları ile de edebiyat-ı cedide'nin ortaya çıkmasında büyük rol oynar.
  • bugün 98. ölüm yıl dönümü olan üstad.
  • eserlerini okumak yerine sırf sınavlarda çıkıyor diye eserlerinin adlarını ezberlediğimiz yazarlardan biridir. coğu zaman 10 puanlık bir sorunun gizli kahramanıdır.
  • galatasaray lisesi öğretmenlerinden olan başarılı edebiyatçi recaizade mahmut ekrem, muallim naci ile girişitiği "kafiye göze mi uymalıdır kulağa mı?" tartışmasının ardından hırs yapar, onunla aynı görüşü paylaşan edebiyatçıları, öğrencilerinden birinin çıkardığı "servet-i fünun" adlı teknik bir derginin çatısının altında toplayarak, derginin içeriğini değiştirmesinin ardından edebiyatımızdaki servert-i fünun (edebiyatı- ı cedide) adlı akımın öncülüğünü yapar. pek sevdiği bilimsel dergisi edebiyatla bezenen öğrencinin sinirlenip anadolu'yu terkederek nasa'ya kaydolduğu (?) söylentiler arasındadır.
  • yahya kemal beyatlı’in edebiyata dair’de anlattığı bir olaydır: bir gün ismail safa*, recaizade mahmut ekrem’i ziyarete gitmiş ve ekrem’i piyano çalarken bulmuş. osmanlı kültüründe ev sahibiyle hoşbeş etmeden palto çıkarmak ayıp olduğundan ismail bey paltosuyla beklemeye başlamış ama recaizade misafirini görmezden gelerek piyano çalmaya devam etmiş. sıcaktan bunalan ve beklemekten bıkan ismail bey, dayanamayıp recaizade’nin evini terk etmiş. ertesi gün sokakta muallim naci’ye rastlamış ve kendisini çok üzen bu olayı anlatmış. muallim naci “paltonu çıkarmış mıydın?” diye sormuş, ismail safa “hayır.” demiş. bunun üzerine naci kahkahayı patlatıp aynı muameleye kendisinin de maruz kaldığını, meğer batı kültüründe eve girince palto çıkarmak gerektiği için ekrem’in sanki eve kimse girmemiş gibi davrandığını anlatmış.
  • "bir çok eleştirmene göre iç konuşma tekniğinin bir anlatım yöntemi olarak sürekli olarak kullanıldığı ilk roman eduard dujardin'in 1887'de basılmış olan"les lauries sont coupes"sidir. araba sevdasının yazılış tarihi ise 1886. recaizade her ne kadar romanı baştan sona iç konuşma tekniği ile yazmamış olsa da bir anlatım yöntemi olarak sayılacak kadar yaygın bir biçimde kullanmıştır; ara sıra bilinç akışına da yer vererek. ne var ki recaizade'nin tekniği farkedilmedi ve türk romanına bir faydası dokunmadı." -berna moran-
  • tanzimat şairleri arasında şiirin teorik kısmı üzerine en çok düşünen şairdir. kendinden bir önceki neslin şairleri tarafından şiirin toplumun hizmetine sunulması eğilimini değiştirmiş ve şiirin yeniden kendi kendinin amacı olması için uğraşmıştır. şiir ve genel anlamda sanatla ilgili düşüncelerini:
    3. zemzeme'nin önsözünde, talim- i edebiyat'ta, mekteb-i mülkiye'deki ders notlarında, takdir- i elhan'da, takrizat'ta, ve pejmurde'de anlatmıştır. şairin bu eserlerdeki düşünceleri özetleyin şu şekilde:

    - şiir ahlakla ilgisizdir.
    - sanat için aslolan güzelliktir ve bir sanat eserinde hissi, hayali, ve fikri olmak üzere üç tip güzellik vardır.
    - şiir dilinin günlük konuşma dilinden ayrı özel bir üslubu olmalıdır.
    - şiirde sade, müzeyyen ve ali olmak üzere üç tür üslup vardır. (kendisi bu üslup türlerinden müzeyyen'i savunur)

    (bkz: modern türk edebiyatının ana çizgileri)
  • tanzimat dönemi şairidir.

    - şiirlerinde romantizm* etkisindedir.

    - şiirde yenilikçi düşünceleriyle birçok tartışmaya yol açmıştır.

    - şiirin konusunu genişletmiştir.

    - "kulak kafiyesini" savunur. ( muallim naci'nin savunduğu "göz kafiyesi" esastır görüşünü yıkar.)

    - servet-i fünun döneminin hazırlayıcısı olmuştur.
  • omrumun 3 yıllık kısmında sureklı hayatıyla hasır nesır oldugum adam ya arkadasım ole bır hayat yasamısınkı bır turlu bitiremedi bu müfredat seni
hesabın var mı? giriş yap