• mantığa dayanan...
  • reklam ajanslarinda en çok kullanilan kelimelerden biri. bir isin rasyoneli varsa, akan sular durur. ise bakis açisi degisir. en düdük senaryolar, en dandik ilanlar bile göze hos görünmeye baslar. sonra o çok rasyonelli is, müsteriye sunulur. müsterinin sordugu her soruya, ettigi her itiraza bu rasyonel çerçevesinde cevap verilir. müsteri de "aooov! ben hiç o açidan düsünmemistim. pek güzel, pek güzel." der. mesela:

    - bu ilandaki kütük görselini ben anlamadim. bu görseli atalim!
    - hmm... ama o kütük, sizin ne kadar çevreci bir marka oldugunuzu sembolize ediyor.
    - haaaa, peki. ama reklam filmimizde salonun ortasinda masa olmasin.
    - hmm... ama o masa, sadece havali durdugu için orada durmuyor. masa, hayat demek aslinda. hani edip cansever'in masa da masaymis ha siirindeki gibi... masanin üstündeki her aksesuar, kahramanimizin hayatindan bir kesit. markaya olan bagimliliginin bir sembolü.
    - haaaa, peki.

    sorun sudur ki, o rasyoneli bir reklam ajansi bilir, bir de müsteri. baska da kimseler bilmez, anlamaz. hayat, öylece akip gider. herkes mutlu olur. aman da aman bir durum gerçeklesir.
  • akılcı
  • reklamcı zihniyetine göre yapılan işin hikayesi de denebilir.
  • seçim yapan öznelerin söz konusu seçimlerinin ardında yer alan; bu öznelerin sistemdeki davranışlarının-öznelerin yekpare rasyonel aktörler oldukları ve hayatta kalmak, daha çok güçlenmek, daha çok zevk almak, daha çok tatmin, takdir edilmek, acıdan kaçınmak gibi isteklerin, bunların davranışlarına yön vermesi gerektiği apriori kabulleri marifetiyle- kavranabilmesini sağlayan anahtar özellik olduğu düşünülen durum. yapmaya çalıştığımız tanımdan da anlaşılacağı gibi sistemde (sistem, iki arkadaşın nevizade de muhabbet ettiikleri bir rakı masasından güneydoğu asya devletler sistemine kadar çeşitlendirilebilir) öznelerimizin (aktörler) sabit bir ilksel-temel dürtü ile hareket ediyor oldukları varsayılmakta. ancak neden ve sonuçları pozitivist yöntemden yararlanarak hataya yer bırakmaksızın yerli yerine oturtmaya meraklı modern paradigma bu haliyle bir çok olgu ve durumu açıklamakta ve öngörmekte yetersiz kalıyor. o nedenle analiz yaparken belki de öznelerin rasyonelliklerine iman etmek yerine durumsal rasyonelliklerden bahsetmek daha doğru olabilir.
  • "ratio'su olan", yani "karşılaştırılabilir" demek. matematikte bölünebilir, iki sayının birbirine oranı olarak ifade edilebilir sayılara da rasyonel deniyor. temelinde sırasıyla yargılamak, değerlendirmek, karşılaştırmak, düşünmek anlamına gelen latince/protohint-avrupaca kökler var.

    aynı kökten türeyen "reason" hem "gerekçe", hem "akıl, idrak" anlamlarına gelir. bunda da aslında karşılaştırılabilirliğe vurgu var; bir şey bir başka şeyin "reasonu" ise onunla illiyeti vardır, farklı verileri karşılaştırıp işleyebiliyorsan da reason yani idrak sahibisindir.

    efendim bu doğu milletlerinde "rasyonel" olan değil, "mantıki" olan öne çıkar. mantık biliyorsunuz logic karşılığı; logic logostan türer. logos söz demektir; dip kökünde "derlemek, derleyip sunmak" anlamı vardır, söz de derlenip sunulan bir şey. fakat mantık ve rasyonalite birbiri yerine kullanılabilecek şeyler değil. her rasyonel önerme aynı zamanda mantıklıdır diyebiliriz belki (bundan bile emin değilim, nedenine geleceğiz) ancak mantıklı laflar mutlaka rasyonel olmaz. mantık, nutukla aynı kökten, konuşmak demek. konuşmanın tutarlılığı mantığıdır. lisede felsefe derslerinde gördüğümüz mantık bu yüzden bir tür tutarlılık detektörüdür; p ise q ile başlar, bir dizi önermeyi mantık kurgusuyla sunar, en son o zaman p z'dir diyebilirsin. p z değildir aslında, ancak sunduğun önermeler p'yi z kabul etmemiz için mantıklı gerekçelerdir.

    felsefenin söz sanatı olarak ortaya çıktığı toplumlarda mantığın/logosun öne çıkması normal. ancak bilimsel devrim, reasonun/rationun temel kabul edilmesiyle başladı. hatta çoğu zaman mantığa aykırı hareket etti: verili önermelerimizin oluşturduğu mantık mimarisiyle kuantum fiziğini şöyle bir karşılaştırın, ne kadar da mantıksız değil mi? ama rasyonel.

    işte sevgili kari, insan bu yüzden mantıktan önce ratio aramalıdır. etimolojik kökteki "karşılaştırılabilirlik" vurgusu, artık "yanlışlanabilirlik" halini aldı; zira karşılaştırılabilen, yanlışlanabilir de. bazı önermeler doğası gereği karşılaştırılamaz - dün gece rüyanızda ne gördüğünüzü mesela bilemem, bu yüzden yanlışlayamam.

    tam olarak bu yüzden din ve metafizik "mantıklı" öğeler içeren felsefe ekolleri, asla bilimle eşit değildir. bunları dayanak yapan argümanlar da, reasondan yoksundur. üstelik birçok keşif yahut icat, "mantığın" tam tersini hayal edebilen reason sahibi zihinler tarafından mümkün kılındı. yoksa, demir yığını uçakların uçmasını mantığın alıyor mu?
  • rasyonel kelimesi ingilizce rational kelimesinden gelmektedir. rational kelimesinin koku ratio dur. ratio: oran, olcu anlamina gelmektedir. yani rational: orantili, olculu, dengeli anlamlarina gelmektedir. bu haliyle mantiksal, akilsal anlami dogal olarak olusmaktadir. mantiksal/akilsal; cunku orantili, olculu, dengeli. olcusuz, orantisiz, dengesiz degil.

    bir de arapca benzeri olan nispet kelimesi vardir. nispet: oran demektir. nispeten bir seye oranla demektir. nasip ise sana dusen oran, yani pay anlamindadir. nasibimiz buymus demek payimiz (a dusen) buymus demektir. nispet : oranlamak anlaminda bir karsilastirmaya tabi tutmak anlaminda da kullanilir. nispet etmek yani oranlamak genelde baskasinda bulunan kotu (veya bulunmayan iyi) durumlari oranlamak karsilastirmak suretiyle kendi ustunlugunu (karsidakinin dusuklugunu) gosterme anlaminda kullanilir.

    munasip kelimesi ise : orantili, dengeli, uygun anlamindadir. bu bakimdan aslinda rasyonel kelimesi ile oldukca benzerdir. aslinda munasip rasyonel olan demektir. yani olculu dengeli oranli, yani uygun olan.

    (bkz: kaynak malesef gotum)
    (bkz: salliyorsam da destekli salliyorum)
  • latince ratio sözcüğünden türetilmiştir.
  • ussal.
hesabın var mı? giriş yap