• bir bilim kurgu kitabinda hem polisiye hem macera hem a$k hem de bilimsel teorilerin bir arada i$lendigi bir roman bence bu kitabı okurken sıkılmak mumkun deil
  • mükemmel bir modern destan.

    --- spoiler ---

    kaynağını tevrat'tan ve oradaki hikayelerden alan, kutsal kitaplarda hep göz ardı edilen genetik line'lar konusu üzerine şahane açılımlar getiren, dört kitabı da okuduğunuzda yaşam görüşünde ciddi bir sarsılmayla şu anda bu gezegende aslında bir rama gemisinde olduğunuzu anlamanızı sağlayan ve sürekli düğümlere gidip gelen rama ile ka'nın bir tekerlek olduğunu tekrar hatırlatan (bkz: the dark tower) müthiş seridir.

    renklerle iletişim kuran örümceklerin kendi aralarında konuşurken insanların görmediği dalga boylarını kullanması ve "konuşma özürlü" örümceğin bantlarının renksiz olması gibi şahane fikirler vardır seri boyunca.

    --- spoiler ---
  • rama uzay gemisiyle ilk temas muthis ayrintilarla anlatilmistir. yillar sonra aklimda kalan iki ayrintiyi aktarayim burda:

    oncelikle bilim adamlari geminin antimaddeden olusmadigindan emin olmak istemislerdir. o yuzden ilk olarak gemi yuzeyine yanlis hatirlamiyorsam az miktar su fiskirtirlar. gemi antimaddeden olusuyorsa madde (su) ile birbirini yok edecektir.

    diger ayrinti da geminin giris kapaginin saat yonunde cevrilince acilmasidir. evrenin obur ucundan gelen adamlarin vidalarinin saat yonunun tersi yonde acilmasi icin bir sebep yoktur elbette.

    ha bir de (bkz: memleketim).
  • zaman yitirilmeden okunması gereken kitap serisi.

    --- spoiler ---
    okuduğunuzda dünyanın oluşumunu, gelişimini görürsünüz. insanın acımasızlık boyutlarının, hırslarının ve tutkularının, insanı insanlıktan ne denli uzaklaştırdığını içiniz acıyarak anlarsınız.
    insanın salt dünyada ya da bir uzay gemisinde değil, evrenin her yerine kötülüğü nasıl umursamazca taşıyabilek kadar cüretli olduğunu görünce ürkersiniz.
    evrenin her yerinde insani duyguların, tepkilerin, korkuların aynı olduğunu şaşkınlıkla anlarsınız.
    anlarsınız ki; evrenin hangi noktasında olursa olsun insan denilen canlı, evrenin merkezini kendisi sanıyor. evrenin salt kendisi için var olduğunu sanıyor insan . bunun için de her türlü davranışı, bu davranış ne denli kötü olursa olsun fark etmez onun için, hakkı kendine verilen hak olarak görüyor.
    dünyada olduğu gibi, kendisinin dışında tüm canlıları yok sayıyor. en kötüsü, onları yok etmek için özellikle uğraşmayı kendine hak ediniyor.
    insan nerde olursa olsun, yaradılışında var olan tüm kötülükleri ortaya koymaktan hiç çekinmiyor.
    iyi olanlar da var elbette. ancak onlar da dünyada olduğu gibi o enli az sayıdalarki. içiniz burkuluyor. bu denli kötülüğe bu az sayıda insan ne yapabilir ki diye geriliyorsunuz. orada olup kötülerle ve kötülüklerle savaşmak için istek duyuyorsunuz. aynı isteği neden dünyada duymadığıma şaşırdığım anda yanıtını verdim. dünyadaki kötülükleri göre göre alışmışım. onun için savaşma isteğim de körelmiş.
    insanların sevgilerinin, kıskançlıklarının hiç değişimediğini anlıyorsunuz.
    nicole des jardins ' in michael o toole' le genetik çeşitlilik adına beraber olması ve richard wakefield' in kıskançlık sonucu iki yıl ortadan kaybolması,erkekte de kadınında sahiplenme duygusunun hiç bir koşul altında değişmeyeceğini gösterir. isterse bu insanlık adına yapılan fedakarlık olsun.
    şunu anlarsınız ki koskoca gemide, bir kadın iki erkekle başbaşa bile kalsa iş vahimdir. kadın erkeklerin birinden bıktığında, insanlık adına kendini feda etme ayağına gidip öbür erkekle de birlikte olmaktadır.
    demek ki böyle bir gemiye sevdiğiniz bir kadınla binerseniz, yanınıza en yakın erkek arkadaşınızı bile almayınız.
    durumunuzu tehlikeye atmanın bir anlamı yok yani.
    --- spoiler ---

    filmini sabırsızlıkla bekliyorum. yalnız dört ciltlik 2300 sayfaya yakın bir seri kitabı, tek film olarak çekerlerse işte dune serisinin filmi gibi olur. bu muhteşem seriye de yazık olur.
  • ilk kitabı okumaya başlayanlar "bu ne lan" diye sıkılıp bırakırlar genelde.

    bakın yapmayın tamam mı ? ilk kitapta okuyacaklarınız, görecekleriniz, diğer 3 kitap için sadece bir temeldir, sizi nasıl bir dünyanın beklediğinden haberiniz yok çünkü daha !

    ayrıca unutmayın ki her şeyden önce bu bir bilimkurgu romanı. ve arthur charles clarke bir romanı temelsiz yazacak kadar basit bir adam değildir. o yüzden pes etmeyin devam edin.

    --- spoiler ---

    richard'ın robotları, sekizbacaklı örümcekler, bir kadının psikolojisi, özürlü bir birey olan benjy ve yaşamı, uyutulduğu için çabuk gelişen ama ruhları çocuk kalan insanlar (evet o kızdan bahsediyorum)

    üzerinden yıllar geçti okudum ama bu kadar derin şekilde insanları analiz edebilmek, gelecekte kullanılacak teknoloji ve uzay yolculukları için mükemmel bir öngörüdür.

    bu kitabı okuyup saygı duymamak elde değil. yalnızca bilimkurgu değil aynı zamanda süper bir psikolojik kitap.

    daha detay mı istiyorsunuz psikolojiye ? dünyadan toplanıp gemide bir kolonisi kurulan insanlar anlatılıyor rama bahçesinde. insanın değişmeyen huyları, çıkar kavgaları ve birçok şey. aralarındaki etkilişimler vs.

    kartal'ın nicole'e anlattıkları da inanın tekrar tekrar okumaya değer.

    hay allah yeniden mi başlasam okumaya lan. yazdıkça film gibi hatırlıyorum her şeyi. ağzım gıcırdadı böyle bi arzu hissettim kitaba alıyım başlıyım bari.

    --- spoiler ---
  • arthur c clarke'ın hala sinamaya uyarlanamamış klasiğidir. seri, kurgusu ve yaratılan dünya açısından alabildiğine karmaşık ve yaratıcı iken, okuyucusunu bir o kadar, o karmaşıklık içerisinde sadelik ile karşılamaktadır. bu nedenle de roman, bilim kurgu romanlardan hoşlananlar açısından baş yapıttır.
    inception filmindeki silindirik hayal gücü belki de rama dünyasına güzel bir göndermedir.
  • gözünüzde canlanan sahneleri düşündüğünüzde " ya ben bunu bir yerde seyrettim mi ? yoksa sadece kitapta mı okumuştum" dedirtecek kadar güzel bir anlatıma sahiptir. imparator dunya'da çok zor birşeyi gerçekleştirip aslında dünya'nın ne kadar şaşırtıcı bir yer olduğunu farkettiren arthur c. clarke rama'da bunun tam tersini rama'yı tüm olağanüstülüğüne rağmen olağan biryer gibi görmenizi sağlarak başarır. kitapta nicole des jardins ve richard wakefield'in birbirlerini ne çok sevdikleri defalarca gösterilir ama kitabın en romantik bölümü birbirlerine sarılarak uyuyan iki örümceğe aittir (bkz: #9178218). hikayenin des jardins'in ağzından ve des jardins merkezli anlatılıp michael o toole'un anlatacağı bir hikayeye yakışır sonla bitmesi hayal kırıklığı yaratır.

    serinin toplam 3 kitap olarak piyasaya sürülmüş olması güzel olurdu diye düşünüyorum

    "ve... çok uzakta... dünya'da dr calisle perera, huzursuz bir uykudan, bilinçaltından gelip hala beyninde yankılanan şu mesajla nasıl uyandığını henüz kimseye anlatmamıştı.
    ramalılar her şeyi üç kez yaparlar."
  • bu seri hakkinda yazilabilecek cok fazla sey vardir. ancak 4. kitap olan rama revelead'in sonlarina dogru gecen su cumle bendenizin gozlerini doldurmus, ruhunu tatminiyet duygusu ile cevrelemistir.

    "is the meaning of life no longer 42?"
  • tanri vi$nu'nun yedinci avatari ve ramayana destaninin oncusudur kendileri.
  • büyük yönetmen ve stüdyoların önümüzdeki 10 yıl içerisinde el atacaklarını düşündüğüm ve üç veya dörtleme olarak sinemalara geleceğini tahmin ettiğim edebiyat serilerinin kralı. gönlümde hobbit ve yüzüklerin efendisi serisini bir parmak geçmektedir.
hesabın var mı? giriş yap