• "devlet baskalarina karsi islenen suclari affedemez. devletin affedebilecegi, sadece kendine karsi islenen suclardir"

    -ldp-
  • http://www.hurriyet.com.tr/…3629037.asp?m=1&gid=69#

    bu son kullanma tarihi gecmis cift yuzunden bakalim memleketin basina daha neler gelecek. turkiye'yi de kendileri gibi cirkin yapacaklar ondan korkuyorum.

    edit: isbu entry ecevit olmeden once sukelalardan sukelalara kosmus, ecevit oldukten sonra zamanin otesine gecmistir. cok da bosaltim sistemimdedir. bu gercegi degistirmez. ecevit durust bir siyaset ve dusunce adamidir, tamam. peki ama son iktidarinda cok mu mutluydu herkes?

    cumhurbaskaniyla aramizda cok buyuk kriz var diye ortaya cikip krize start veren sorumsuz basbakan hangisiydi?

    hangi basbakan hicbir devlet adami sifati olmayan karisina yasa hazirlatmistir? af yasasiyla tecavuzculeri, gaspcilari aramiza salan kimdi ve yasayi dusunen kimdi? hatta daha buyuk kepazelik, bu yasa benim dusundugum yasa degil diyen hangi basbakanimizin karisiydi? bu af yasasini buna ragmen hangi basbakan gecirdi hayata?

    hepimizin cok takdir ettigi sezer'i cumhurbaskanligina getirip sonra sacmalamasini engellediginden sezer icin benim en buyuk hatam diyen basbakan kimdi?

    kemikleri helva gibi olmusken, pratikte turkiye'yi aylarca basbakansiz birakan ve hala iktidardan ayrilmam diye direten hangi basbakandi?

    iktidardan ayrildigi secim 1% oy alip arkasindan gelen mahalli idareler seciminde 2% oy aldiginda kendi partisini, oylarini ikiye katladigi icin en basarili parti ilan eden basbakan hangisiydi?

    tabi bu arada fetullah gulen mevzuuna hic dokunmadim bile.

    herkesin sevdigi takdir ettigi ecevit, karaoglandi, mecliste yemin torenine basortusuyle gelen merve kavakci'ya meclisi dar eden ecevit'ti. ecevit oldu. allah rahmet eylesin. durust adamdi. turk siyasetindeki en duzgun insandi. ama oldugu icin verdigi zararlar da gozardi edilemez. bunu anlamak icin illa da ailenizden birinin tecavuze ugramasi ya da birinin oldurulmesi gerekmemektedir.
  • devlete karşı işlenen hiçbir suç bu affa dahil edilmemiş, kapsamı dışında bırakılmıştır. affı çıkaran devlet, kendine karşı işlenen fiili ya da sözlü eylemleri affetmemiş, 2 kendisinden alakasız kişi-ler arasındaki ilişkiden doğan suçları affetmiştir. siz kimsiniz de bana karşı yapılan bir suçu affetme cüretinde bulunuyorsunuz diye sormaz mı kızına tecavüz edilen adam, ya da mağdur yakını herhangi biri. hangisine sordunuz affedelim mi diye. ardından cevap alınamayınca şunu soracaklardır; sizi kim affetsin?
  • binlerce katilin, tecavüzcünün, gaspçının, hırsızın sokaklara salıverilmesi ile sonuçlanan yasa. kamuoyuna yansıyan yüzü, yalnızca medya tarafından işlenmiş olayların faillerinin yakalanması ile birlikte tekrar haber yapılan "aftan çıkmıştı, sonra yine boş durmadı; şunu yaptı" türü yazılardır. oysa bu sadece buz dağının görünen kısmıdır.büyük şehirlerin arka sokaklarında, bu af ile salıverilen insanların yarattığı dehşet hüküm sürmektedir.
    bir "af" yasası, ucuz bir popülizm anlayışından öte değildir. bu anlayışın ise ters tepmesi çok olasıdır; nitekim konjonktür gözönüne alındığı zaman, af çıkaranların hiçbir zaman halkın vicdanı tarafından affedilmediği ortaya çıkmaktadır.

    bu affın çıkış nedenlerinden birisi olarak "cezaevlerinin boşaltılması" söylenegelir. bu durum; labaratuvar ortamında "artık mikrop örneklerini koyacak tüpümüz kalmadı, en iyisi ben bu tüpleri boşaltıp içlerine yenilerini koyayım" diyerek mikropları salmaya benzer. oysa esas çözüm yolunun deney tüplerinin sayısının arttırılması olduğu hiçbir zaman akıllara gelmez.

    tüylerimi diken diken eden şey ise; rahşan ecevit tarafından, calimero edasıyla "ama ben bu affı kader kurbanları için istemiştim" sözünün söylenmiş olmasıdır. "kader kurbanları" sözünün söylenmiş olması bile boğazımı düğümlemekte, içimi acıtmaktadır. çünkü bu söz öyle bir söylenmektedir ki; sanki suçsuz insanlar zorla cezaevine kapatılmış ve onları kurtarmak şartmış gibi bir hava yaratılmıştır. her zaman atlanan husus, bu "suçsuz" gösterilen "kader mahkumlarının" mağdur ettiği insanların yaşadığı maddi ve manevi kayıplardır.

    eğer bir suç işlenmişse, bunun belli bir cezası vardır ve demokratik bir hukuk devletinde bu suçun cezası uygulanmalıdır. cezalar arasındaki tutarsızlık ve sağlıklı bir suç-ceza sisteminin oturtulamamış olması, toplumları kaosa ve anarşiye yöneltir.
  • rahsan ecevitin memleketimize en büyük faydası, eseridir. o aftan yararlananların hakladığı her vatandaşın yakası öbür dünyada kimn yakasında olacaktır acaba? (bkz: 10 puanlık uzman sorusu)
  • benim anlamadığım şu, koskoca ülkemizdeki istisnasız herkes bu komediye inanıyor mu hala? 2 ya da 3 (hatırlamıyorum) partiden oluşan bir koalisyon hükümetinin tüm milletvekilleri sırf rahşan ecevit istedi diye mi af için olumlu yönde oy kullandılar sizce?

    cumhurbaşkanı' nın anayasa kitabını fırlatması nedeniyle ülkeyi çöküntüye sürükleyecek bir krizin çıkabilmesi ne kadar ihtimal dahilindeyse, rahşan ecevit istedi diye af çıkması da o kadar ihtimal dahilindedir...

    hükümeti oluşturan partilerin büyük gaf ve rezaletlerine buldukları komik mazeretlere gerek medyanın, gerekse de seçmenlerin, vatandaşların inanması zavallı bir durumdur.
  • kamuoyunda bilinen şekliyle, cezaların on yılını silen ya da on yıl ve on yıldan daha az yatarı olan suçluları şartlı olarak tahliye eden bir af idi.

    ama kazın ayağı öyle değil. mesela,

    seyit ahmet demirci. yıl 2000. iki yıldır tutuklu olan demirci, üç cinayetten üç ayrı idam cezasına çarptırıldı. bu cezalar müebbet hapse çevrildi. aradan zaman geçti, iyi hal indiriminden yararlandırılan demirci'nin cezası 20 yıla indi. yine 647 sayılı kanun gereği yattığı her aydan 6 gün düşünce ceza 16 yıl 2ay oldu. son olarak af yasasından yararlanan sanık altı yıl hapse mahkum oldu. ancak hapiste yattığı süre bu cezayı karşıladığı için demirci 2004 itibariyle özgür.

    üç cinayet işle sonra altı yıl yat çık, vayomuni.

    (bkz: seri katiller paralel cinayetler)
  • resmi adı "şartlı salıverme ve erteleme yasası" olup amacı "devlete karşı işlenen suçlar dışındaki suçları ertelemek veya şartlı salıverme sağlamak". ya da başta öyle planlanmış-mış-mış.

    işin ilginç yanı şurda. tamam yasayı rahşan ecevit önerdi, altına da bir sürü hukukçu, milletvekili, bir cumhurbaşkanı falan imza attı da, arkadaşım sunduğunuz "tasarının" sonuçlarını nasıl öngöremezsiniz? bu kadar geniş bir kitleye hitap eden bir af tasarlamak için ya çok beceriksiz, ya da çok becerikli olunmalıdır.

    "baklava çalan çocuklar"a acıyıp böyle bir af tasarlıyorsun, bak ne oluyor :

    tarih 22 ağustos 2000; fethullah gülen hakkında bir tutuklama kararı çıkartılıyor ve gerekçesi şöyle : "laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak"

    sonra bu karar "rahşan ecevit affı" kapsamına giriyor ve fethullah gülen 5 yıl boyunca suç işlemezse dava düşecek deniyor. eh, adam zaten abd'lerde, tutup baklava çalacak hali de yok; dava düşüyor. (bu arada baklava çalsa gene yargılanmayacak, çünkü "aynı tür, ya da daha ağır" suç işlemesi gerek.)

    söz konusu tutuklama kararı devlete karşı işlenmiş suç kapsamında değilse, benim park halindeki arabama karşı işlenmiş suç mu? baklava çalan çocukla cemaat lideri şahsı aynı af kapsamına alabilmek için nasıl hukuki bir beceri(ksizlik) gerekiyor?

    bu arada ufak bir hatırlatma; fethullah gülen hakkındaki tutuklama kararlarından biri de 1974 yılındadır. 3 yıl hapis istemiyle yargılanır. 7 ay yatar. bu sefer de bülent ecevit hükümetinin çıkardığı af'tan yararlanır...
  • izlerini silmenin hala daha pek mümkün olamadığı af. en sakin ve emniyetli semtlerde bile (20 yıl huzur içinde kapı pencere açık uyuduğumuz eve, biz oradan taşındıktan 1 ay sonra hırsız girdi misal) evlere dadanan hırsızları, ekonomik krizi herkes gibi bahane etmiş olan kapkaççıları, katilleri kendisine yönlendirmek arzusu ile dolar insan.
  • tahsil hayatını hapishanede yapan suçlulara verilen ve son olmasını umduğum erken diploma müjdesi.
    alt tabaka kültüründe ya da sabıkalılar aleminde içeriye girip çıkmış ya da bilmem kaç yıl yatmış sabıkalıların forslarına fors katan, gözü dönmüşlüğüne resmi bir kimlik kazandıran uygulama.
    türkiye bağdat caddesi ya da yeniköy ün sahil güzelliğinden ibaret değil. eğer istiklal caddesini eğlencelik bir yer sanıyorsanız, gecenin belli bir karanlığından sonra 70metre yanında uzanan ara sokağına girin. işte o sokakta hapse 3-5 defa girip çıkanların, bilmem kaç yıl yatıp aleme damgasını vuran gözüpeklerin namlarını duyar ve ona göre kestikleri racona uyarsınız. hiç "girmiş çıkmış" la sabıka kaydı temiz, bir olur mu? hiç sınav kağıdını doldurup verenle boş kağıt veren aynı notu alır mı?
    tabiki oy uğruna af çıkarın, ne kadar kabadayı, polat alemdar özentisi varsa, onlara kendi alemlerinde kimlik kazandırın. dışarıya çıkınca daha evvel girdikleri suçun master ı hatta doktorası için suç işlesinler. benimle aynı özgürlüğü solusunlar.
hesabın var mı? giriş yap