• robert redford sanki televizyon mafyasından intikam almak için çekmiş gibi duran bir film. iyidir, sağlamdır, takdire şayandır. lakin filmin en güzel bölümü -daha önce de dikkat çekildiği gibi- film bittikten sonra başlıyor. şu meşhur "10 sene sonra şöyle oldular böyle oldular" kısmı.
  • -bir soru için 64 bin dolar mı? umarım sana hayatın anlamını soruyorlardır...repliğini içeren film.
    (bkz: mark van doren)
  • bir televizyon skandalı üzerinden ciddi bir tv eleştirisi getiren film. televizyon dünyasındaki tek gerçeğin 'reyting' olduğunu, bu sektörün kaymağını yiyenlerin yüksek izlenme oranı uğruna her şeyi mübah gördüklerini anlatır. beyaz camda bilgili veya başarılı olmanın değil, iyi görünmenin, güzel, yakışıklı veya karizmatik olmanın önemli olduğuna dikkat çeker. bu özelliklere sahip olanların ekranda zaten bilgili ve başarılı imiş gibi gösterilmesinin gayet basit olduğunu hatırlatır.

    1994 yapımı bu film en iyi yardımcı erkek oyuncu*, en iyi yönetmen*, en iyi senaryo ve en iyi film dallarında oscara aday olmuşsa da hiçbirini kazanamamıştır. oscarsız kalmış olmasında o yıl, four weddings and a funeral, pulp fiction, the shawshank redemption gibi filmlerle yarışmış olması yadsınamaz; fakat öyle çok etkileyici ve sürükleyici bir film de değildir hani. bu filmde charles van doren'i aslında kendisine ralph fiennes kişisinden çok daha fazla benzeyen tim robbins oynayacakmış ama olmamış. skandala konu olan twenty one adlı yarışmanın foyasının ortaya çıkmasındaki fitili ateşleyen eski yarışmacı herbert stempel de filmde birkaç saniye için soruşturma sırasında görüşü alınan eski bir yarışmacı rolünde görünmektedir. filmde bu şahsı canlandıran oyuncu için ise (bkz: john turturro)
  • birkac yildir turkiyedede acaip populer olan bilgi yarismalarinin 50lerde amerikada gecen bir tanesinde yasanan skandalin filme dokulmus hali. filmin ana temasi ise corruptiona ugramis sektorlerde her zaman bir kurbanin bulunup gercek corruptioni yaratan kisi ve olusumlarin yakayi siyirmasi...
  • --- spoiler ---

    dick goodwin'den gelsin:

    "ben televizyonu suçlayacağımızı sanıyordum, gidişata bakılırsa televizyon bizi alt edecek."
    --- spoiler ---
  • en güzel end titlesa sahip olan filmlerden biridir. *
    ayrıca yan rollerde ethan hawke, callista flockhart, martin scorsese, barry levinson gibi hollywood ünlülerini görebilmek mümkündür.
  • neden en sevdiğim filmlerden biri olduğunu, hatta neden "en sevdiğim 10 film" gibi gereksiz bir liste yapsam dahil edeceğim film olduğunu başkalarına anlatmakta güçlük çekeceğim film.

    herhangi bir anlatma güçlüğü çektiğimden değil. "cool" sözcüğünü cümle içinde kullanmayı sevmediğimden sadece...
  • şans eseri karşılaşıp izlediğim, çok da beğendiğim bir film olmuştur. imdb'den aldığı 7.5 puanı haketmiştir gözümde.

    --- spoiler ---

    van doren'in mahkemede şikeci olduğunu kabul ettikten sonra mahkeme başkanları tarafından tebrik edilmiş olması filmdeki güzel bir sahne olmuştur.

    --- spoiler ---

    ayrıca, amerikanın nüfusunun o sıralar 50 milyon olduğunu öğretmiş filmdir.
  • güzel bir repliğe sahiptir:

    "poker masasındaki ahmağın kim olduğunu ilk yarım saatte anlayamadıysan, o ahmak sensindir"
  • "fifty million people watched, but no one saw a thing." gibi bir sloganı olan film. yanlış. çünkü izleyenler bilmem kaç hafta yarışmadan elenmeyen insanlara sanmıyorum şüphelenmeden alkışlarla yaklaşmış olsunlar. her insan bi bit yeniği vardır diye düşünmüştür. ama sadece düşünmüşlerdir. zaten milletin işi mi yok mahkemeye git ben nbc'nin twenty one programında şike olduğunu düşünüyorum de, sonra kıçlarıyla gülsünler sana, deli muamelesi yapsınlar falan... 50'lerin amerikası bi de. zor iş. sloganı, şu kadar kişi izledi, ama sesini çıkarabilen olmadı, olabilirdi.
hesabın var mı? giriş yap