• delicesine güzel bir film. her bir karakterine ayrı ayrı hem hayran hem aşık oluyorsunuz, her aşık olduğunuz karakterin 75 yaş ve üzeri olması da cabası...
    bir sinema dolusu insan sonunda kendini tutamayıp filmin getirdiği o tatlı heyecanla alkış tuttu, öyle güzel.
    filmin sonunda jenerik akarken kimse yerinden kıpırdamadı, acaba bir nota daha duyar mıyız diye bekledik hepimiz, işte böylesine güzel.
    hiç tanımadığınız birini siz ayakta son yazıların da sonunu beklediğiniz anda ne kadar güzeldi değil mi diye heyecanla gelip konuşmaya başlatacak kadar güzel.
    80 yaşında bastonlu dedeleri ve nineleri sinemaya getirecek kadar güzel,ve dahası 20 yaşındakilerle o 80 yaşındakilerin aynı ince esprilere gülmelerini sağlayacak, herkese aynı anda iç geçirtip aynı anda tempo tutturacak kadar güzel.
    özetle çok çok güzel.
    bu filmle ilgili uzuuun bir yazı yazacağım sanırım, doyamadım tadına...
  • bir devrin cocuklarinin en buyuk eglencesi. yaris arabalari, savas ucaklari, tanklar, helikopterler, uzay araclari gibi binbir kategoride, bunlarin teknik ozelliklerinin siralandigi, plastik kutuda satilan kartlar vardi. deste oyuncu sayisina bolusturulur, oyuna baslayan en ustteki kartinin en guclu gorunen ozelligini soylerdi (mesela silindir: 12). bu ozelligi en yuksek olan karta sahip kisi, digerlerininkini alirdi.
  • yaşlanmanın en hüzünlü yönlerinden biridir yetenekleri kaybetmek.

    şarkı söyleyememek, güzel bir kadının gönlüne girememek, eskisi gibi koşamamak, nefes alamamak, yürüyememek, hatta bazen o yetenekleri bile hatırlayamamak. yaşlılık hüzün doludur.

    ama aşk? aşk unutulmaz. aşk eskimez, kaybedilmez. çünkü aşk bir yetenek değil, bir coşkudur. aynı yaşlılık gibi; aşkın da bir bedene hapsolup o bedenle solup gitmemeye uğraşması ne acı. "geri gel bir daha gençlik; bırakma beni!" diye yakarır her yaşlı, içten içe; cevabın gelip gelmediğini ise her birimiz, zaman içinde göreceğiz.

    quartet, insanın ölüm karşısındaki acizliğini ancak bir opera tadında anlatabilirdi.

    anlatabildi de.
  • 1928 yılında yayımlanan bir jean rhys kitabıdır.

    quartet, yazarın ikinci kitabıdır ve bütün jean rhys eserleri gibi aşırı melankoliktir. can yayınları tarafından basılmış, wide sargasso sea'de olduğu gibi yine pınar kür tarafından dilimize çevrilmiştir. şahsi yorumum: bazı yazarları (jean rhys) samimiyetlerinden ötürü, bazılarını da (pınar kür) iyi çeviri yaptıkları için seviyorum.
  • solo, duet, triplet, quartet, quintet, sextet, septet, octet.. diye giden serinin elemani.
  • seksenlerde çocuk olmuş olanlar için muhteşem bir oyundur. bu kartlardan ülkemizde bulunmazdı pek, ancak yurtdışında işi olan babaları getirirdi arkadaşlarımıza. çok değerliydiler, bizler o zamanlar sadece gazoz kapağı, kibrit kutusu falan biriktirirdik. böyle renkli kuşe kartona basılı, pırıl pırıl gemiler, arabalar, trenler, uçaklar gözümüzü kamaştırır, tüm teknik özellikleri ezberlemeye çalışır, bıkmadan usanmadan saatlerce oynardık. bir quartet setine sahip olmak büyük mutluluktu. geçenlerde bir oyuncakçıda görünce inanamadım, bu kadar zor bulunan bir şeye şimdi bu kadar kolay sahip olabilmek garip geldi.
  • bittikten sonra da rüyalarla filan gelebilen, yolda yürürken güzel melodilerin yeniden ve yeniden aklında dönüp durmasını sağlayan mis gibi film...
  • turkçesi dördül'dür.dört kişinin müzik yapması durumundaki grup hali..
  • bu oyunda eger elinizde geriye 3 kart kaldi ise bu kartlarin en guclusunu kullanma hakkiniz vardi, bu duruma bayraga kalmak denirdi. bayraga kalmak oyunu son anda kurtarmanizi saglardi, tabii ki elinizde karsidakinin formula 1 arabasina karsi topolino veya fiat cinquecento gibi arabalar kaldiysa yenilgi kacinilmazdi. elinizde ozelliginin en iyi oldugundan emin olmadiginiz bir kart vardiysa, sectiginiz ozelligi soyledikten sonra bir de stis suffix'ini soylerdiniz, bu beraberlik durumunda bir dahaki ozellik soyleme hakkini otomatiktam size verirdi. beraberlik durumunda kartlar iki oyuncunun arasina konurdu, bu esitlik bozulana kadar devam ederdi. ilk esitligi bozan butun kartlari toplar ve destesinin arkasina koyardi. genelde 40 kart olurdu bir destede, herbirinin numarasi olurdu ve bu numaralandirmalar arabalarin klaslarina goreydi. mesela 5 formula 1 arabasi 3-a 3-b 3-c diye kartin uzerinde numaralandirilmisti. yanlis hatirlamiyorsam agirlik disinda her ozellik en buyuk olmasi sartiyla size galibiyet verirdi.
  • (bkz: kronos quartet) *
hesabın var mı? giriş yap