• propolisle ilgili yaşadığım bir olayı anlatacağım. kanallı bir dişin kökünde kist oluşmuştu ve bu kist zaman zaman apse yapıyordu. doktor kisti diş etini keserek çeneden temizleyeceğini söyledi. birkaç kutu antibiyotik kullandım. ağır bir sinüzit geçirdiğim için birkaç ay operasyonu erteledi. bu süre zarfında veteriner hekim bir arkadaşımın tavsiyesi ile kist olan bölgeye propolis damlattım. ilginç bir şekilde propolis damlattıktan bir gün sonra apse varsa iniyor ve o bölgedeki ağrı azalıyor. 3 ay kadar devam ettim propolise. daha sonra doktora gittiğimde röntgende kist görünmediğini söyledi. inanması güç ama ameliyat ile alınacak kisti yok etmişti. ara ara küçük apse yapıyor diş onu da bir ara aldıracağım. propolis mucize gibi bir şey. kullandığım ürün beeo nun alkolde çözünen damlalarından. suda çözünen kullanmayın etkisi az oluyor. ayrıca alkol içeren ürünü kullanmak istemeyen insanlar neden istemiyor anlamıyorum. sonuçta ilaç gibi sağlık için kullanılan bir şey. bu kadar takmamak lazım.
  • öncelikle şöyle neye benzediğini bir gösterelim. çünkü genelde insanlar damla halini kullandığı için kovandan toplanan bu kısmını bilmiyorlar.

    babam yıllardır kovanlardan bu şekilde toplayıp bizlere verir.

    arılar, propolisi kovanın hijyenini sağlamak, olası bakteri ve mantar enfeksiyonlarından korumak, böcek ve diğer hayvanların kovana girişini engellemek, peteklerdeki çatlakları onarmak ve peteklerin direncini arttırmak için kullanırlar.kovana muhakkak propolis kanalından geçerek girerler ki kovan içindeki hijyeni sağlamak icin.

    faydalarına gelecek olursak; bağışıklığı güçlendirir,ağız ve uçuk yaralarına iyi gelir,mikrop ve bakterilere karşı koruma kalkani oluşturur... görüldüğü üzere tam bir nimettir.
  • en başta şunu belirtmeliyim çocukluğumdan beri arıcılık yapıyorum. babamla birlikte zamanında kamıştan çamurla karakovan sepet yapardım şimdilerde daha profesyonel ve sevdiğim bir hobi olarak devam ediyorum. bunları yazma nedenim senelerden hobi maksatlı arıcılık yapıyor olmam ve bal ile antioksidan konusunda analitik kimya dalında yüksek lisans yapmış olmamdır. mesleğimle direk bir alakası yok ama bende bu konuda uzun yılların merakı ve birikimi var. bu konuda ekonomik bir kaygım da yok, ben propolisi yıllardır kendim ve çevrem için üretiyorum. bir kişiye bile parayla satmadım. dediğim gibi kendim ve çevrem için küçük miktarlarda üretiyorum.

    şimdilerde korona virüsüne karşı herkes propolis arıyor bu sevindirici. bu konuda bildiklerimi yalın bir dille anlatmaya çalışacağım ve bir umarım faydası olur.

    nedir bu propolis: propolis bilinen en iyi antioksidan kaynaklarından birisidir. birçok fenolik bileşik içerir: troloks, gallik asit, kuersetin, kateşin vb. doğal fenolikleri toplu halde ve yüksek miktarda içerir. antioksidan nedir derseniz kanser düşmanı ve ömür uzatan, hücreler için entropiye engel olan bir şey diyelim. bununla birlikte propolis etkisi güçlü bir antiseptiktir, antibakteriyel, anti-inflamatuvar,ve antimutajeniktir. yapılan araştırmalarda tüm propolis türlerinin antibakteryell, antiviral, antioksidan, antifungal ve karaciğer koruyucu olduğu bazı kaynaklardan elde edilen propolislerin ise ülsere, diyabete, kemiklere alerjiye ve yaşlanmaya vb. birçok duruma karşı etki ettiğini gösteriyor (1). daha ne olsun.

    propolisin kaynağı: propolisi arı doğadan toplar ve işler. arılar doğadan topladıkları propolis özütlerini bal mumu ile karıştırırlar bu nedenle ham propolis yapışkan bir haldedir.

    arı propolisi nereden toplar: genelde doğal bitkisel ve zararsız yerlerden toplarlar ama arıcılığın yapıldığı yerde yeterli doğal ve alışılmış kaynak olmazsa bildiğimiz pertol türevi asfalttan ve ziftten de alırlar ki bu bizler için tehlikeli. bu tip yerler ağır metal kaynağıdır. yani her propolis güvenli demek doğru değil. bunu bilmeliyiz. son yıllarda birçok bilimsel çalışmada herhangi bir bölgenin ağır metal kirliliği ölçmek için propolis içeriğine bakılıyor. çevresel açıdan bir intikatördür. yani propolisin elde edildiği yer çevre kirliliği olan ve kıt kaynak bir yerse ağır metal açısından tehlikeli bir gıdadır.

    arılar bunu neden üretir: bir sürü nedeni var kovandaki hasarları, çatlakları kapatırlar tehlike gördükleri yerleri bununla örterler. mesela kovana giren bir böceği fareyi vs. öldürdüler diyelim bunu kovan dışına atamazlarsa propolisle kaplarla ki çürüyüp zararlı hale gelmesin. mısırlılar firavun zamanı insanlar çürümesin diye bal mumu ile kaplıyorlardı muhtemelen propolisin bunda da etkisi var. devam edelim arılar petek gözlerini bununla dezenfekte ederler (gözlere yumurta atmadan önce yaparlar bunu, anne rahmi gibi düşünün) hava giriş yerlerini, küflenen çivi başlarını, çürüyen tahta bölümleri vs. her türlü zararlı duruma karşı kullanırlar bunu. bazı kovanlarda bir kilo toplanabilir, bazı kovanlarda ise eser miktar bulunur. bunun için yapılan propolis tuzakları var. profesyonel arıcılar bununla elde ederler propolisi.

    propolis insan kullanıma nasıl hazırlanıyor: ben basit yöntemlerden bahsedeceğim fabrikasyon şeklini tam bilmiyorum. açıkçası bu dediğim yöntemden farklı ve düzgün bir fabrikasyon işlemi yapıldığını da düşünmüyor. ülkemizde gıda takviyesi üreticilerini böyle büyük kimyasal işletmeler olarak görmeyin. birçoğu güven veren işletme değil inanın. ben kendi yaptığım yöntemi anlatacağım

    ham propolis kovandan sıyrılarak toplanır ve bal mumumdan ayrıştırılması için bilinen en iyi bal mumu çözücüsü etil alkole yatırılır mesela bir yumruk kadar toplanan propolis bir kavanoza konur ve etil alkol ile kavanoz doldurulur hergün bir kaç kez kavanoz çalkalanır ve yaklaşık 15 günde çözülmüş olur. bu yöntemin sonunda kavanozun dibinde bir tortu kalır bunu birkaç kez süzer (tülbent veya kağıt havlu ile) ve propolisli alkol elde etmiş olursunuz. bu süreci hızlandırmak için kullanılan diğer bir yöntem toplanan propolis derin dondurucuda dondurulur ve blender yardımıyla toz haline getirilir bu şeklide alkolde 5-6 günde çözülmesi sağlanır.

    burada şöyle bir sorun ortaya çıkıyor birçok kişi dini inanışı gereği bu yöntemde alkol kullanılmasını yadırgıyor. bu sebeple su bazlı, yağ bazlı ticari propolisler çıktı karşımıza. üreticiler diyor ki ben probolisi su ile elde ediyorum ya da yağ ile. ben bunlara inanmıyorum bu yöntemle yapılan propolis çok fayda sağlar mı bilemiyorum. niçin mi? bu konuda yapılan bir sürü araştırma var ve bunlara ulaşmak oldukça kolay. mesela girin tez.yok.gov.tr ye propolis yazın hangi yöntemle elde edilen propoliste ne içerik elde ediliyor görün. bir örnek vereyim 593922 sayılı tezde bir antioksidan olan trolox miktarını araştıran arkadaş metanolde (öldürücü alkol, koklamak bile kör edebilir) 966, etanol (etil alkol, bildiğimiz tıbbi ve içecek alkolü) ile elde edilen propoliste 843 olarak bulunmuşken yağ bazlısında 402, su bazlısında ise 287 (değerler mikromol/g, kullanılan alkoller %90 içerikli). yani alkol dışında kullanılan çözücülerde çözülmek istenen değerli maddeler tam olarak elde edilemiyor.

    alkol içerikli propolisi elde ettik bunu nasıl kullanacağız peki: en başta alkol uçucu bir bileşik açık havaya bıraktığınızda birkaç günde alkol uçar ve tortu kalır. bu tortuyu kullanmak için basit yöntemler var mesela alkole biraz şeker ekleyin ve uçurun elinizde şekere emdirilmiş propolis içeriği kalır veya ekmek kurutursunuz bu kurutulmuş ekmeğe çözeltiyi emdirerek ve alkolü uçurarak propolis içerikli kurutulmuş ekmek elde edersiniz. bu yöntemler çoğaltılabilir. ben en çok şeker kullanıyorum ve sonrasında bu şekeri balda çözerek propolis içerikli bal elde ediyorum. tüm bu süreçler güneş ışığından korunaklı ortamda yapılmalı çözerken renkli kavanoz ve karanlık bir dolapta muhafaza edin uçururken de gölge ve güneş ışığı almayan bir yer kullanılmalı.
    alkol takıntısı olanlar için söyleyeyim bu şekilde elde edilen propolisteki alkol miktarı inanın bir elmada yer alan alkolden veya bir yoğurttaki alkolden fazla değil. bu tıbbi bir hazırlık dini açıdan sakıncası olduğunu düşünmüyorum. ilgilenmiyorum da açıkçası. biz burada alkolü tıpkı kolanyada kullandığımız gibi kullanıyoruz bize fayda sağlaması için. gene de neye inanıyorsanız ona inanmaya devam edin. örnek olarak: (bkz: #94738129)

    kovandan alınan ham propolis işe yarar mı?: sanmıyorum. bizim sindirim sistemimiz bunu çözümlemeye uygun değil. midemiz genel olarak gastrit asit ile yediğimiz besinleri parçalar. bal mumundan propolisin çözülmesi için belki birkaç gün midede bu asit ile çözülmesi lazım. gıdanın o kadar midede kaldığını sanmıyorum. açıkçası çok bildiğim bir konu değil bu.

    corona virüse karşı yararı olur mu?: basit bir kaynak göstermek istiyorum. güvenilir ve önemli. 2013 yılında tarım bakanlığı arıcılık araştırma enstitüsünün yazmış olduğu bir makale bıraktım linki aşağıda bu makaleyi okuyun yapılan araştırmada propolisin etkili olduğu virüsler sayılıyor ve bunlardan birisi korona virüs (corona virüs diye aratabilirsiniz). günümüzde görülen koronaya karşı etki eder mi bilemem ama ne kaybedeceğiz ki? elimizdeki en iyi silahlardan birisi. fikrimi söyleyeyim ben propolisin bir mucize yaratacağını düşünmüyorum. bu hastalık bilinen bir hastalık değil propolise sarılmayın kısa bir dönem kullanın ve doktor tavsiyelerini izleyin. bu konuda bir çözüm olsaydı inanın bunu bizler veya satıcılar değil bunu bilim adamları söylerdi zaten. vücut direncine destek olabilir sadece. propolisi şuan yayılımda olan hastalıkta, hasta bir halde kullanmak yarar veya zarar getir mi bilemeyiz. ben hasta olsam açıkçası o süreçte kullanmazdım. bilmiyoruz ki o süreçteki fayda zarar dengesini. zararı bile olabilir.

    ne kadar kullanmalıyız: ben doktor değilim, sadece kendi tecrübelerimi aktaracağım. bir kızım var, dişlerinde apse oluştuğunda ben kendi hazırladığım propolisten bir kaşık balı akşamdan emdirerek tükettirirdim ve ertesi sabah apse yok olurdu. bu muhtemelen bakterilere karşı etkisi. uzun bir süreçte kullanmayın sakın. bir maddenin zararlı veya yararlı olması tamamıyla miktarıyla alakalıdır. bunda mucize var deyip bulduğunuz ticari veya şahsi propolisi aptalca tüketmeyin. azı karar çoğu zarar. ben senede birkaç periyot 5-6 gün süreyle kullanıyorum o kadar. şu an için söylemek gerekirse en son kullanalı 4-5 ay oldu ve geçenlerde elimdeki tüm propolisi çevreme dağıttım.

    en etkili kullanım alanı: bence boğaz enfeksiyonu(bademcik, farenjit) , ağız ve diş sağlığı. bu konularda etkileri hızlıca görülüyor. diğer özellikleri ise (mesela antioksidan) sürece bağlı görülebilir.

    ticari propolisler güvenilir mi: ülkemizde bu konuda çok bir araştırma yok açıkçası, 559905 sayılı tezde 4 ticari propolis içeriği karşılaştırılmış çok iç açıcı değil etki açısından. ticari propolislerin yararlı içerik miktarları çok düşük ve başka araştırma bulamadım. şu dönemde ticari propolislerin yeterli içerikle satılacağına çok inanmıyorum. takviye edici gıda sektörü en sahtekar sektörlerden birisi gerçekten ve bunların birçoğu merdiven altı işletme. birinci üreticiden, fabrikasyon üreticiye bu böyle. yapılan bir hileden bahsetmek istiyorum. birinci üretici (arıcılar) topladıkları propolise bal mumu karıştırarak kilo artışı yapabiliyorlar, üretim ve paketleme firması da aldığı bu ham ürünü ilk elde ettiği seyreltme değerlerine göre seyrelterek etken madde yoğunluğunu daha da düşürmüş oluyorlar. her ne kadar etiketlerinde şu kadar etken madde var deseler de bunların denetimi kısıtlı. bu şu demek ürün etiketinde 80 ug/g toplam fenolik yazması o üründe gerçekten de bu miktar olduğu anlamına gelmez. tarım bakanlığının bu konudaki yaptırımları bir çok kez kar marjının altında kalıyor. bakanlık bunu tespit etti diyelim. etiket içeriği ile ürün içeriği birbirini tutmuyor ise bunun cezası yaklaşık 14 bin tl, firmanın bir parti maldan elde ettiği kazancın çok çok altında bir miktar bu. umarım ilerleyen dönemlerde ve bu süreç sonunda güvenilir firmalar ortaya çıkmaya başlayacak ve kaliteli ürünler bizlere sunulacak.

    tüm bu yazdıklarım sadece yardımcı olmak ve propolis elde etme açısında bir kaynak olması için yazdım. hatalarım varsa bildirirseniz düzeltmek isterim. yazdıklarım propolis için övücü olsada takviye edici bir gıdadır sadece diğer tüm öneriler gibi mucizevi değildir. ben senelerdir kullanıyorum ve sizlerden farklı ekstra dirençli falan değilim. farklı konularda faydasını gördüm birçok kez (boğaz enfeksiyonu özellikle) o kadar. kelle paça da olacak hayatımızda propoliste. tek düşüncem bu gün için propolisin kelle paçadan daha mantıklı olmasıdır. çözüm müdür? sanmıyorum. ama hayatımızda olmalı. bir diğer tavsiyem de şudur. kafanıza takılan bu tip bilimsel konularda gelip önce ekşi sözlüğe, reklam içeren ticari sitelere ürün satış etiketlerine bakmayın, mantıklı kaynaklara bakın mesela tez.yok.gov.tr ye girin ve orada araştırın. beş dakikanızı almaz. ben şarap yapımından tutunda, arılar arasında farka, etteki proteinden, lahanadaki antioksidana kadar öyle yapıyorum. ticari tuzaklara düşmemeliyiz. propolis satıcısı propolisi över, lahmacun üreticisi lahmacunu. tüm bunlarda öncelik paradır. propolis birçok satış sitesinde hele ki şu dönemde ölümün çaresiymiş gibi görülüyor. gerçekte böyle değil elbette. bizler doktorları dinleyeceğiz ve inanacağız satıcılara değil.

    (1) https://arastirma.tarimorman.gov.tr/…_1propolis.pdf
    (2) ilgili tez numaraları tez.yok.gov.tr de bulunabilir.

    edit: yazım hataları, cümle düşükleri.
  • insülin diabet hastalarında hayat kurtarır ancak illa ki iğne olarak uygulanması gerekir; protein yapısındadır ve sindirim sistemini geçemez. sindirim sisteminiz bu değerli proteine de öküzün baldırında bulunan miyoglobin muamelesi uygulayıp paramparça eder; aminoasitlerine ayırır. ağız yoluyla alındığında çoğu kompleks molekülün kaderi de buna benzer; yıkım veya sıçmıkla atılım...
    arıların ürettiği bu maddenin hangi bileşiği, kilograma kaç mili veya mikro gram alındığında, hangi yolla alındığında, hangi mekanizmalar ile etkili olur, toksik dozu nedir soruları yanıtlanmadıkça sadece iyi bir pazarlama başarısı olarak anlatılabilir. bu yöntemle kola içince mutlu olacağınızı veya x şampuanını kullanınca saçlarınızın acayip seksi olacağını da söylerler.
    ayrıca bu bilgilerin çift kör, üstelik de güvenilir kurumların yaptığı, güvenilir dergilerde çıkmış kaliteli çalışmalarla ispatı gereklidir. (bkz: kanıta dayalı tıp) yoksa bilimsel diye diye iterler oranızı buranızı. ha siz her bilimsel denilene tapmaya devam edin isterseniz.
    şüphe ne güzel bir kelimedir şüphesiz ki!
  • arıların kendilerini ve yavrularını, virüs ve bakterilerden korumak için kovanı dezenfekte ettikleri organik madde. yapısındaki flavonoidler sayesinde damar sertliğini önleyip kan dolaşımını düzenleyen, kan şekeri, lipit ve kolestrolu azaltarak kanı temizleyen, unutkanlığı (kendi adıma en önemli faydası ve kullanma nedenim) önleyerek beyin damarlarının kireçlenmesini engelleyen ve yaşlanmayı geciktiren, bir nevi doğanın mucizesi.
  • pro güvenlik demek, polis ise şehir manasına gelir. propolis güvenli şehir demektir.
    arılar kovanlarini korumak için kullanır. zırh gibi. bu nedenle bu madde bu adı almıştır.
  • bal arılar denen çalışkan elemanlar bu maddeyi bitki tomurcuk ve filizlerinden toplar ve kovana getirir.
    propolisi neden kullanırlar?
    -kovan giriş deliğini daraltmak için
    -kovandaki çatlak ve yarıkları onarmak için
    -kovandan uzaklaştıramadıkları nesneleri kaplamak için
    -ana arı yumurta bırakmadan önce petek gözlerini mikroplardan arındırmak için kullanırlar.
    propolis antiviral, antibakteriyel, antifungal ve antiparaziter etkileri olan on numara mikrop öldürücü bir maddedir.
  • doğal antibiyotik demek bence haksızlık olur arılara. hepsine teker teker teşekkürlerimi iletiyorum. müthiş bir şey bu propolis. düzenli kullanım sonucunda sonuç elde etmemek mümkün değil. isli viski tadına yakınsayan tadına zamanla alışıyorsunuz ama yine de bal ile karıştırmayı sabah zaten tadı sapmış ağzınıza daha uygun buluyorsunuz. mümkünse bal ile lakin düzgün kaliteli bir bal ile (tercihen kestane) ağzınızın içinde iyice sıvayarak ve emerek tüketiniz. dişetlerine de ayrıca iyi gelir.
  • arilarin kendilerini kis aylarinda hastalik ve mikroplardan korumak icin yaptiklari dünyanin en ünlü dogal antibiyotigidir.
  • başlığı altındaki entry'lerin yarısı ısmarlama gibi duran arıların çamaşır suyu.
hesabın var mı? giriş yap