• debe üst edit: bilgisel bazı hatalar düzeltildi. ilgisi ve düzeltmeleri için @alma roma adlı yazara teşekkürler.

    prenses diana’yı şahsen ingiliz yakın tarihi açısından bir dönüm noktası olarak görüyorum, çünkü prenses diana bugünkü “modern” kraliyet ailesinin temellerini atan kişidir. biraz uzun, ancak detaylı, bilgilendirici bir entry olacak. araştırmalarım sonucu edindiğim bilgiler doğrultusunda, objektif bir şekilde, ingiliz kraliyet bakış açısını da katarak size bu ilişkiyi -kökleriyle beraber- anlatmak isterim:

    1. öncelikle ingiliz kraliyet ailesi için evlilik her zaman bir amaç değil, bir şeylere ulaşmak için bir araç olmuştur. tarih boyunca evliliklerin çoğu çıkar ilişkisine dayanmıştır ve hanedanlık üyelerinin çoğu ingiliz kraliyet ailesi’nin menfaatlerine göre evlendirilmiştir.

    2. ingiliz kraliyet ailesi’ne girebilmek için bir insanda olması gereken temel özellikler: beyaz, anglo-sakson (ingiliz) ve protestan olmasıdır. buna ek olarak tabii ki soylu bir aileden gelmesi gerekir ve daha önce evlenip boşanmamış olması da elzemdir. (bu özellikler windsor hanedanlığı ile değişmeye başlamıştır. şu an eskiye oranla seçimlerde daha esnekler.)

    3. özellikle veliaht kral ya da kraliçe olacaksa, eş seçimine ekstra bir özen gösterilir. 2 numaradaki özellikler kati suretle aranır. tahta geçme şansı kalmayan kardeşlerin ise evlenecekleri kişilere daha çok müsamaha gösterilir, çünkü kraliyet ailesi’nin başına geçmeyecektir. ne yazık ki bundan dolayı da çok önemsenmezler. öncelik ve ilgi hep veliaht üstünde odaklaşır.

    4. ii. elizabeth’in amcası (bkz: edward viii), bu düzene isyan eden ilk kişi olmuş ve amerikalı dul aşkı wallis warferd simpson uğruna krallık unvanından ve kraliyet haklarından feragat eden ilk kral olmuştur.

    5. (bkz: the crown) dizisinden öğrendiğiniz üzere, ii. elizabeth de ailesine baş kaldırarak philip ile evlenmiştir. bildiğiniz üzere philip’in aile kökleri yunanistan ve danimarka’ya dayanır; ancak o da kraliyet ailesine mensup bir prenstir. (simpson’dan temel farkı soylu olması yani.) bir de philip’in annesinin dedesi ingiliz’dir ve ii. elizabeth ile evlenip ingiliz kraliyet ailesi’ne girebilmek için philip, bahsi geçen dedenin “mountbatten” soyadını alır. bundan dolayı, ingiliz kraliyet ailesi -philip’in ailesinin v. george ile bağlantısından da ötürü- bu evliliği kabul etmiştir. ayrıca -kraliyet ailesi içinde- o dönemde tahtta olan babası vi. george’un erkek veliaht sahibi olması ihtimalinin tesellisi vardır. nitekim ii. elizabeth 18 yaşına geldiğinde, önerilere rağmen, galler prensesi unvanını alamamıştır, çünkü ingiliz kraliyet ailesi’nde sadece erkek veliahtlar galler prensi olabilir. galler prensesi unvanı da prensin eşine verilir. (bunları aklımıza not edelim, çünkü sonra geri döneceğiz.)

    yani uzun lafın kısası, hanedanlıkta hep bir erkek çocuğun olacağına dair inanç olmuştur, çünkü ingiliz kraliyet ailesi’nde tahta geçişte erkek çocuklarına öncelik tanınır. (geçmiş kadın kraliçeler, tek çocuk olmalarından ya da erkek varisin noksanlığından ötürü tahta oturmuşlardır; ancak windsor hanedanlığı bu uygulamayı değiştirmek için yakın zamanlarda çalışmalara başlamıştır.) bundan dolayı bu evliliğe çok şiddetle karşı çıkmamışlardır. ancak umulan gerçekleşmemiş, ii. elizabeth’in erkek kardeşi olmamıştır ve kraliçe tahtın başına geçmek zorunda kalmıştır. philip’in unvanı da zamanında çok tartışılmıştır. unvanlar hükümet tarafından karar verilir. genellikle kralın eşi "kraliçe" (quenn consort) unvanı alırken, philip’e “prens" (prince consort) unvanı verilmiştir, çünkü "kral" unvanı "kraliçe" unvanından yüksektir. tahtın asıl sahibinden daha yüksek bir unvanı, hanedandan olmayan birine vermek uygun değildir. (philip dışında ingiltere kraliçelerine eş olmuş bütün kişilerin unvanı da -ingiliz olsun olmasın- hep "prince consort" olmuştur.) ayrıca çift “mountbatten” soyadını kullanmayı çok istese de hükümet buna da izin vermemiştir ve ailenin soyadı olan “windsor” ismi hep korunmuştur; yani "windsor-mountbatten" olmuştur.

    6. şimdi esas konuya geçiş yapalım. (bkz: prens charles) çok silik ve pasif bir karaktere sahip bir prenstir. genellikle amcası viii. edward’a özense de onun kadar çok gözü kara olamamıştır. hep -gelecek veliaht olmasından mütevellit- annesi (bkz: ii. elizabeth) ve onun kararlarına itaat etmek zorunda kalmıştır. veliahtlar her zaman, çocukluklarından itibaren, çok sıkı kurallarla yetiştirilirler ve -3. maddede belirttiğim gibi- eş konusunda çok seçicidirler. özellikle veliaht erkekse, buna ekstra bir özen gösteriliyor. bildiğiniz üzere prens charles, camilla parker bowles’a aşıktı; ancak parker bowles, kraliyet ailesi’nin idealindeki kraliçe adayı değildi. öte yandan, çapkın prens charles da evlilik düşünmüyordu. bundan ötürü de parker bowles -vakti geldiği için- o zamanki erkek arkadaşı andrew parker bowles ile evlendi.

    öte yandan camilla parker bowles ve prens charles ilişkisi -ki o sıralar parker bowles evliydi ve iki çocuğu vardı- prens charles diana ile evlenmeden önceki yıllarda da devam eder. parker bowles da prens charles da evlilikleri boyunca birbirlerinin dışında başka kişilerle de eşlerini aldatmışlardır. ancak bugün prens charles ve parker bowles'un hikayesine daha masum bir kılıf uydurmaya çalıştıkları için, o zamanlar evliliklerine müsade edilmediği söylenir.

    7. kraliyet ailesi de yeni veliaht beklentisi olduğu için çapkın prens charles adına araştırmalara başladı. charles, aristokrat kesimin çoğuyla beraber olduğu için de kendisine uygun eş bulmakta hayli zorlanıldı ve sonunda ana kahramanımız leydi diana spencer geldi. diana gerçekten de ingiliz kraliyet ailesi’ne gerek mecazi gerek gerçek olarak uyabilecek belki de en iyi adaydı. bildiğiniz üzere spencer bir “kont” kızıydı. bundan dolayı da doğuştan “leydi” unvanına sahipti.

    8. leydi diana hakkında konuşacak olursak: öncelikle şunu demeliyim ki diana, -kraliyet ailesi ilgisini çekse de- prens charles’ı ilk tanıdığı zamanlar sevmiyordu. zaten prens charles da o dönem, diana’nın ablasıyla sevgiliydi. çoğu yerde diana’nın ablasının sevgilisine göz diktiği vs. söyleniyor. bu tamamen yanlış bir bilgi. diana’nın ablası prens charles ile sadece gönül eğlendirmek için çıkmıştır, çünkü hiçbir zaman kraliçe olmak ya da kraliyet ailesi’ne girmek istememiştir. diana, prens charles ile evleneceği zaman da diana ile aralarında herhangi bir küskünlük ya da dargınlık olmamıştır.

    tanıştıktan çok sonra leydi diana, prens charles’tan hoşlanmaya başlamıştır. ii. elizabeth de prens charles’a evlenmesi için çok baskı yapmıştır. prens de gönlü istemese dahi mantığı ve “görev” bilinci sebebiyle diana’ya evlenme teklifi etmiştir.

    9. ikinci önemli ve değinmek istediğim husus ise, leydi diana prens charles’a olan aşkından ötürü evliliği kabul etmiştir. nitekim daha evlenmeden artmaya başlayan basın ilgisi, diana’yı çok sıkmaya ve onun psikolojisinde negatif etkiler yaratmaya başlamıştır. bu süreçte evlilik teklifini kabul ettikten sonra, diana evlenmekten vazgeçmek istemiştir. ancak kraliyet ailesi’ne atılan adımdan sonra aileden çıkmak kolay değildir ve diana ailesine laf getirmek istememiştir. yani aslında diana’nın ilerleyen zamanlarda maruz kaldığı şiddete sessiz kalmak zorunda olmasının temel sebebi budur. kraliyet ailesi’nden de öte diana hiçbir zaman spencer ailesine kötü bir laf getirmek istememiştir ve bir süre sonra "galler prensesi" titrini de evliliğini de sadece “ülkeye hizmet” olarak sürdürmüştür. diana’nın hayatının en kötü günün de düğün günü olduğunu unutmayalım.

    10. prens charles’ın bu evlilik kararını almasında kendisine söylenenler de önemli olmuştur. temel amaç veliaht sahibi olmak olduğu için, ailesinin “istersen 5 sene sonra boşanırsın” cümlesi prens charles’ı teselli etmiştir. nitekim ikinci erkek veliaht prens harry’nin doğmasıyla da prenses diana ve prens charles arasındaki bağlar geri dönüşü olmaksızın kopmaya başlamıştır.

    11. evliliği boyunca prenses diana çok fazla psikolojik şiddete maruz kalmıştır. çoğu zaman istekleri ya da düşünceleri görmezden gelinmiştir. kraliyet ailesi’ne girdiğinden önce de sahip olduğu (bkz: bulimia nervoza) hastalığı, kraliyet ailesi'ne girdikten sonra artmıştır. basının yoğun ilgisi ve sürekli peşinde olması da psikolojisini çok fazla tahrip etmiştir. kocası prens charles’ın ilgisizliği ve sevgisizliği de prensesi büyük depresyona sürüklemiştir. sesini duyurmaya çalışsa da başta ii. elizabeth olmak üzere aileden herkes diana’ya karşı kulaklarını tıkamayı tercih etmiştir.

    ayrıca diana’nın çok fazla popüler olup ii. elizabeth’in ve kraliyet ailesi’nin önüne geçmesi de buna başka bir sebeptir. bir süreden sonra diana’nın halk üzerindeki etkisi, kraliyet ailesi’nin etkisinden çok daha fazla olmuştur. prens charles da bundan rahatsız olmuş ve kendince bazı komplekslere girmiştir. bütün bunlardan bunalan ve sesini duyuramayan diana ise artık pes etmiş ve o da sevgiyi başka yerlerde aramaya başlamıştır. sonrası bildiğiniz üzere artık iplerin kopması, boşanma ve diana’nın ölümü şeklinde gelişmiştir. kraliyet ailesi’nin diana için aslında bir cenaze töreni düzenlemeyi istemediğini, ancak halkın tepkisinden korktuklarından ötürü de düzenlemek “zorunda” kaldıklarını unutmayalım.

    12. peki leydi diana’nın hiç hataları olmadı mı? buzdağının diğer kısmına baktığımızda diana’nın da tabii ki hataları olduğunu düşünüyorum. objektif olarak yorum yapacak olursam, diana’nın ilk başlarda kaçtığı basına bir süreden sonra kucak açması ve ilgi uğruna basından beslenmeye başlanması da aslında çok büyük bir problemdi, çünkü işlerin bir noktadan sonra kraliyet ailesi ile inatlaşmaya döndüğünü düşünüyorum. kraliyet ailesi ile inatlaşma uğruna basınla bu kadar çok iç içe olmasının da bir süreden sonra diana’ya psikolojik olarak zarar verdiği aşikar. nitekim ölümünden önceki konuşmalarına ya da röportajlarına bakarsanız diana’nın psikolojisinin çok da iyi olmadığını göreceksiniz.

    bence diana’nın ihtiyacı olan tek şey sevgi ve ilgiydi. prens charles'a çok aşıktı. kraliyet ailesi’ne girerse de aradığı o ilgiyi bulabileceğini düşündü. hep el üstünde tutulmak istedi, ancak bunu bulamayınca da hayal kırıklığına uğradı ve ne yapacağını şaşırdı. hamileyken kendini de merdivenlerden aşağı atması, ilgi görmek ve sesini duyurabilmek için çırpınışlarının en büyük örneği bence. annesini küçük yaşta kaybeden, istediği ilgiyi ve sevgiyi bulamadığından ötürü çeşitli arayışlara giren ve bunlardan da net bir sonuç elde edemeyen diana’nın bu trajik sonu kaçınılmazdı. psikolojik olarak çöken bir insanın da doğru kararlar verebileceğini düşünmüyorum.

    13. her iki tarafın da kendilerine göre hataları var; ancak kraliyet ailesi’ni daha çok suçlu buluyorum, çünkü diana bir noktadan sonra bunu kabullenmiş ve kraliyet ailesi ile ortak bir noktada buluşabilmek adına çaba göstermiş. ancak kraliyet ailesi buna dahi gözlerini kapatmış ve üç maymunu oynamış. diana’nın “takım” anlayışını kabul etselerdi, daha farklı şeyler olabilirdi.

    14. son olarak -ne kadar sansasyonel olsa da- diana’nın kraliyet ailesi’nin modernleşmesi adına büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. kraliyet ailesi ne yazık ki yüzyıllardır at gözlüğüyle yaşadı. halka birtakım şeylerde örnek olsa dahi halkın içine girmek, halkın arasına karışmak istemedi. ancak bugün sembolik olarak var olan, uluslararası tanınan ve kabul gören bir yapının halktan uzak kalması da insanların özgürleşmeye başladığı 20. yüzyılın sonlarına çok uzak kalan, eski moda bir eylemdi. diana halkın arasına girerek ve onlarla temas halinde olarak, kraliyet ailesi ile halk arasında örülmüş olan o görünmez kalın duvarı yıktı. diana ile beraber aslında kraliyet ailesi de kendine bir çekidüzen verdi ve halkın sesine daha çok kulak vermeye başladı. bugün de birçok şey hanedanlık içinde değişim ve dönüşüm halinde. ne kadar hala bazı şeyleri ekarte etmeye çalışsalar da bir noktadan sonra eskisi kadar sert ve katı direnişler içinde olamıyorlar. ii. elizabeth’in ölümünden sonra gelecek olan varis (bkz: prens william) ve ondan sonraki gelecek yeni nesil ile de kraliyet ailesi’nin daha farklı bir form alacağını düşünüyorum.

    ezcümle, gidişi trajik olsa da bıraktıklarıyla güzel hatırlanacak olan biri bence prenses diana. kraliyet ailesi'nin bugünkü üyelerinin birçoğu diana'nın eline su bile dökemez. prenses en azından bir şeyleri sorgulamış ve değişimin artık olması gerektiğinin idrağına varmış. kraliyet ailesi'ndeki değişimi tetiklemiş. belki de bundan 20 - 30 yıl sonra, kraliyet ailesi şu ankinden daha farklı olacak. huzur içinde uyusun.

    işbu entry'i sonuna kadar okuyanlar için de teşekkürlerimi sunarım.*
  • prens william ve prens harrynin annesi olan , yetişme çağlarındayken yakın arkadaşlarına aşık olmadan evlenmeyeceğini söyleyen ingiliz prensesi.anneannesi ve kraliçe 2. elizabeth diananın charles'a uygun olduğunu düşündükten sonra düğüne karar verildiğinde leydi di'nin babası kardeşleri bile bildiği halde o zaman diana'nın, charles'ın sevgilisi olan evli camilia' dan haberi yokmuş .yani yazık o güzelim kadın aşık olarak evlenmek istese de evlendiği adamın kendisine aşık olmadığı kesin. yıllar geçip de camilia ve charles arasındaki ilişki bitmeyip de diana artık öğrenip bi de katlanamaz hale geldiğinde bile çocukları nedeniyle ayrılmaya pek yanaşmamış. tabi bir yere kadar. sonunda çocukları ile konuşup onlardan " biz seni sen olduğun için seviyoruz" cevabını alınca artık mutluluk oyunu oynamayı bırakmış. bu kadar düşünmesinin sebebini arkadaşlarına ,anne ve babasının boşanmasından dolayı duyduğu üzüntü ve geçirdiği zor günler olarak açıklamış. tamam onun ailesi veliaht prens ve prenses değildi ama onlar da kraliyet soyundan gelen kont ve kontestiler!
    her zaman bir iyilik meleği olmuş ve bu nedenle de dünyanın dört bir yanından insanı ölümüyle üzmüş.halkla kaynaşmış olması kocasını kıskandırmış ama charles bunu bi bakıma alt tabakaya kaymak olarak da nitelendirmiş. hatta bir konuşmasında prens onunla yürürken onun hayranları yüzünden durdurulmaktan usandığını dillendirmiş. ayrıldıktan sonra bile evliyken giydiklerini açık arttırmada satıp parayı dünyanın çeşitli ülkelerinde can yakan mayınların temizlenmesine bağışlamış ve bizzat kendisi temizleme çalışmalarını izlemiş.
    daha 36 yaşında bu kadar güzel, zarif ve iyiliksever bir kadının ölümüne elbette üzülüyo insan ve ona ilgi göstermeyip depresyona girmesine neden olan onunla evlenerek ona büyük birr kötülük yapan charles'ın yıllar sonra camilia ile evlenip de bir kaç yıl sonra aralarında sorunlar çıkmaya başladığını öğrendiğnde insanın bir "oh olsun " diyesi geliyor. hatta dedim bile.
  • vefat ettiğinde çocuk idim. birinci sınıfa giden, çoraplarını dizlerine kadar çeken bir velettim daha.

    sürekli ölüm haberlerini izlemek o zaman karanlıktan bile korkan bendenizin psikolojisini bayağı etkilemiş olacak ki, kendisinin hayaletinin gece uyurken odama gelmesinden korkuyordum. ne alakaysa işte. fakat o kadar korkuyordum ki, babama "babacım, prenses diana'nın hayaleti gelir diye korkuyorum, bu gece sizinle yatsam olur mu?" demiştim. o da bana "oğlum, gelirse benim odama yollarsın" demişti. o zaman gülmemiştim ama şimdilerde ne zaman aklıma gelse gülüyorum.

    insan beyni ömür boyu saklayacağı hatıraları nasıl seçiyorsa artık, hafızama kazınmış anılarımdan biridir babama dair.
  • ölümünün 20. yılı sebebiyle 31 ağustos akşamı ntv'de yayınlanan "prenses diana'nın gizli dünyası" belgeseli'ni kaçıranlar ve yeniden izlemek isteyenler için paylaşıyorum. bu belgesel, diana in her own words ismiyle yayınlanan belgeseldir.
    belgesel hakkında ntv'den alıntı:
    hikayesi her zaman başkalarının aracılığıyla anlatılmıştır. şimdi!.. benzersiz bir arşiv ile kendi sözleriyle diana… belgesel, diana’nın bugüne kadar gün yüzüne hiç çıkmamış dürüst ve uzlaşmacı tavrına dair diyalog ve röportajları izleyicilerle buluştu. 1992 yılında diana’nın charles ile olan evliliği öyle büyük bir sıkıntı içindeydi ki daha sonradan “galler savaşları” olarak adlandırılacak dönemin ilk kıvılcımını çakmasına yetti. bu savaş diana’nın bbc’nin panorama programına çıkmasıyla zirve noktasına ulaştı ve charles ile boşanmalarıyla sonuçlandı. diana, bu iki olay arasında geçen iki yılı; kendini nasıl anlatacağı, nasıl konuşma yapacağı üzerine gizlice hitabet dersleri alarak geçirdi. hitabet eğitmeni peter settelen’dan aldığı dersler diana’nın tanımıyla onu “şişko, tıknaz tiki”den, ölümünün de gerçekleştiği 1997 yılında dünyanın en ünlü kadınına dönüştürmüştü. bu dersler amatör bir kamerayla kaydedilmişti. bunlar, diana’nın bilinen en el değmemiş görüntüleriydi. kayıtlarda belki de diana’nın en doğal, muzip, espritüel ve oldukça etkileyici hâllerine tanık oluyoruz.
    belgesel, diana’nın britanya masalına girişinden işlerin nasıl umulmadık bir noktaya gidişini anlatıyor. tüm bunların yanı sıra diana’nın asıl hayat hikayesi; hırs ve korkuları da mercek altına tutuluyor. güçlü, zaman zaman hataları da olan, ama geniş kitlelerce saygı duyulan genç bir kadının hayat hikayesi… çocuklarını korumak için kendi gücüne güvenen bir anne. diana’nın hayatının bu yönü, tüm güçlü ve zayıf yönleriyle; hepimizin yakından tanıdığı kamuya dönük kişiliği ile bir araya geliyor.
    diana’yı yakından tanıyanların röportajlarına ek olarak, yaklaşık 10 yıl boyunca diana’nın dans eğitmenliğini yapan anne allan, diana’yı charles ile evlenmeden önce tanıyan ve evliliği boyunca da yanında olan doktor james culthurst, yıllarca diana’nın korumalığını yapmış ken wharfe ve yaklaşık 10 yıl diana’nın resmi işlerini yürütmüş, “galler savaşı”nın tanıklarından patrick jephson’a ait röportajlar bulunuyor.
    dünyada derin yankı uyandıran ingiltere yayının ardından...
    edit piaf: kendisinin ingiliz gizli servisi tarafından öldürülmesine sebep olarak özel hayatına dikkat etmemesi, müslüman erkek arkadaşı ve ondan sahip olmayı planladığı çocuğu gibi gerekçeler gösterilse de; birtakım gizli röportajlarında ve yakın çevresi ile dertleşirken diana'nın da dile getirdiği bir başka olasılık vardır: halk boşanmalarına rağmen prenses figürü olarak diana'yı benimsemiştir ve charles'ın bu figürden kurtulup önce camilla'yı eşi ardından da prensesi yapabilmesi için kraliyetin diana'dan kurtulması gerekmektedir.
    yalnız hesaplayamadıkları bir şey vardır. halk ölse de prensesi'ni hiçbir zaman unutmayacaktır.
  • prens charles maymun suratlısının hayatını mahvettiği dünyalar güzeli prenses. sen git bebek kadını, camilla at suratlısı için depresyondan depresyona sok. izledikçe sinirleniyorum charles efendiye. madem sevmiyordun niye evlendin hıyar? diana'yı harcadılar matmazel.
  • dodi el fayed'le birlikte neredeyse %80 suclu buldugum fransiz paparazzilerden kacarken "oldurulmus" merhum galler prensesi. surucunun sarhos oldugu kanitlanmis olsa da, arkada arabayi feci bir hizda takip eden, bir fotograf cekebilmek icin her seyi goze alan motorsikletli paparazziler olmasaydi bu kaza kesinlikle gerceklesmezdi (cunku fotografcilari atlatabilmek icin sofor baska bir yola sapip tunele giriyor; fotografcilar olmasa dodi'nin champs elysees'deki evine cok daha kisa olan normal yoldan gidecekleri soyleniyor).

    en acisi hicbir fotografcinin 1 avroluk sembolik cezadan baska bir cezaya carptirilmamis olmasi; inanilir gibi degil. fotografcilardan birinin bir roportajda "kazadan hemen sonra aracin yanina gittiginiz ve yardim cagirmak yerine fotograf cekmeye devam ettiginiz soyleniyor, dogru mu?" sorusuna muthis bir sogukkanlilikla verdigi "kaza yapan mersedes'in icinden birinin bana 'biz yardim cagirdik' dedigini cok iyi hatirliyorum. bu yuzden tekrar yardim cagirmanin anlamsiz oldugunu, ilk cagrinin 'fazlasiyla' yeterli oldugunu dusundum" cevabini unutamiyorum. bu bencillikten baska nedir? fotografar sonra bir italyan dergisinde "iste diana'nin kaza sonrasi fotolari" diye yayimlanmadi mi?

    kisacasi hem uzucu, hem de sinir edici gereksiz bir olaydi bu. boylesine bir olayda da dunyayi hayirseverlige davet eden bir kisinin olmus olmasi daha da aci veriyor insana. neymis efendim, o evliyken sunla fingirdemis de (hos, ilk aldatan prens, hepimiz biliyoruz), sonra bilmem kac kisiyle flort etmis de.. yazik..
  • debe editi:

    (bkz: #97161499)

    geçenlerde bir belgeselini izledim.

    zor bir hayatı olduğunu düşünüyorum.

    çocukken babasının annesine şiddet uyguladığına şahit olmak, yine çocukken annesi tarafından o veya bu nedenle terk edilmiş olmak, bundan ötürü küçük kardeşine ablalıktan öte anneymiş gibi yaklaşmak zorunda kendini hissetmek.büyük bir zenginliğe sahip olunsa da aslında bütün çevrenin yalnızlığın getirdiği bir yoksunlukla çevrili olması.

    bu yalnızlık hissinin sana çok yanlış kararlar aldırtması,seni sevmeyen biriyle evlenmek gibi mesela.

    seni sevmeyen birinin seni sevmesini ummak.

    bununla birlikte kraliyetin getirdiği o korkunç yüklerle büyümek zorunda kalmak.evlenene kadar hiç erkek arkadaşın olmadığına dair ailenden insanların yemin etmesi törende ne korkunç bir baskı aslında.peki, damatın ailesi etti mi?yok.o erkek.

    zihniyet aynı değil mi aslında her yerde.

    erkek zengin ve güçlü olunca geçmişi sorgulanamaz ve kendinden 10 yaş küçük, güzel, eli erkek eline değmemiş kadınla evlenir.çünkü, bu da onun güç gösterisidir.burada kadına sunulan büyük bir onur vardır bir de onların açısından sorulsa...böyle bir aileye gelin olmak.ne karşılığında?

    özgürlüğün.

    diana’nın hayatı aslında bütünüyle sevgisizliğin getirdiği yanılsamalarla özgürlüğünü kaybedişine ve özgürlüğü arayışına dayalı bence.

    özgürlükten daha değerli ne olabilir?

    özgürlüğü sadece evlendiği insan yüzünden değil bütün bir toplum tarafından suistimal edilmiş.çocuklarıyla çıktığı bir gezi var mesela.kayak yapmaya gitmişler.düşün ailenle iyi vakit geçirmek istiyorsun birileri seni çekiyor sürekli.ben alır o kamerayı kırar parça parça ederdim.kadın gayet zarif bir biçimde ailemle vakit geçirmek istiyorum, buna benim ve çocuklarımın çok ihtiyacı var.bunu anlayabiliyor musunuz diye soruyor.zarifliğinde bile korkunç acı çektiğini anlatmak istiyor ama ne yazıkki insan çiğ bir varlık.

    içinde hep bir yaşam tutkusu olduğu belli ama.insanlara yardım edişinde, dokunuşunda.

    yaşamının son dönemlerindeyse bence yaşamı boyunca asıl istediği şeyin peşinden gitmeye çalıştı ama artık suikaste mi uğradı yoksa gerçekten paparaziler mi neden oldu ölümüne bilmiyorum ama o zamanlarda gerçekten aşık olmak istemiş olduğunu düşünüyorum.gerçekten birini korkusuzca, özgürce sevmek istemiş olmalı.bunu istemek, başkalarının fütursuzca yaşamına müdahale etmesini gerektirecek kadar kötü bir istek mi?

    zannetmiyorum.

    yaşadıklarını hak ettiğini zannetmiyorum.

    özünde hepimiz sadece özgür olmak, özgürce sevmek ve sevilmek ihtiyacı çekiyoruz.birkaç aptalca ünvan birkaç aptalca lüks statü bunların hiçbirinden değerli değil.

    yine samed behrengi yi anacağım belki ama bence her insanın içinde kalbi yaşamı keşfetme isteğiyle dolu küçük kara bir balık gizli.

    bazıları ise sadece bundan çok korkuyor ve bundan korkmayanlara dayanamayıp, kendi okyanusunu keşfetmek yerine, onlara o veya bu şekilde zarar vermeyi tercih ediyor.
  • yirmi yıl önce bugün genç yaştaki ölümüyle dünyayı şok eden galler prensesi, güzel, zarif, duygusal insan. pakistanlı bir doktor olan hasnat khan'la yaşadığı ve uzun süre gizlediği bir aşk hikayesi vardır.

    "zamanı geldiğinde" akraba evlilikleri yüzünden perte çıkan saraylı genlerinin ve geleneklerinin bir sonucu olarak akrabası prens charles ile evlendirilmiş.

    evlilik kararının verildiği günlerde yapılmış bir söyleşisini izledim. tam kameralar çekim yapmayı durdurdu zannederken yüzlerindeki sahte gülümseme bir anda soluyor ve yakınlarda bir yerde foseptik patlamışcasına ikisi de suratını ekşitiyor. "yazık olmuş." demekten kendimi alamadım. birbirlerini hiç sevmedikleri çok net be kardeşim.

    bir tarafta aldatan bir eş öte tarafta cücük kadar boyu türlü türlü huyuyla kaynanası kraliçe ikinci elizabeth. kimseden korkmadan röportajlar vermiş. konumunu düşünürsek oldukça pervasızca denilebilecek şeyler yapmış. bana öyle geliyor ki paranın ve ünvanların değil sadece özgürlüğün ve aşkın peşinden koşan bir kadınmış.

    "hasnat khan yılda kırk bin sterlin bile kazanamaz. diana'ya nasıl baksın? dağ gibi milyarder oğlumu yaktınız." diye halen ağlayan muhammed el fayet'in dünya anlayışına sahip değil mesela. sadece parayla satın alınamayacak biri. tüm o protokol kuralları ve temsil ettiği bir sürü saygın kavram içinde sadece hayatını yaşamaya çalışıyordu. bu uğurda da öldü. allah rahmet eylesin.

    edit: "kraliyet ailesi içinde neden prensler gösterişsizken kadınlar bu kadar ön planda? osmanlı gibi kadın boyunduruğuna mı girmişler?" diye bir mesaj aldım. :)) kadın boyunduruğu demeyelim aslında. bunun diana özelinde çok yardımsever oluşu ve insani etkinliklerde çok fazla rol alması, tatlı ve güleryüzlü olup dünyada sevmeyeninin olmayışıyla ilgisi var (cenaze töreni hala dünya tarihinin en çok izlenen etkinliği) ama on yıllardır bir kraliçe tarafından yönetildiklerini unutmayalım. kendi halkı elizabeth ölünce yerine direkt torunu william taç giysin istiyor. başlarında şu an kral sıfatında birinin olmayışının nedeni ise kraliçenin eşinin kral sayılmaması.

    monarşik ailenin başında bir kral varsa annesi büyük kraliçe eşi ise kraliçe olarak anılır. bu kralın oğlu yoksa kendinden sonra en büyük kızı başa geçer. bu kız kraliçe olur. eşi ise en fazla "bilmem ne prensi" olarak adlandırılabilir ve kral sıfatı taşıyamaz. bu kraliçeye bir hakaret sayılır. elizabeth'in taç giyme töreninde eşine diz çöktürüp bağlılık yemini ettirmişlerdir hatta bırak kral olmayı.

    bu ailenin olayı temelde cinsiyet değil kan bağı. hz. davut'un soyundan geldiklerine dair bir inançları var. kraliçe victoria döneminden beri akraba evliliği yapıyorlar. sana uygun görülen birine aşık oldun oldun yoksa boku yersin. halktan biriyle evlenme şansları kate middleton'a kadar yoktu. kadim anlayışlarını "kraliçe/kral izin verirse veliaht halktan biriyle evlenebilir." şeklinde değiştirdiler. tahta çıkacak kişinin tayini de erkek çocuk üzerinden değil önce doğmuş olmaya göre belirleniyor artık. bir prenses erkek kardeşinden önce doğmuşsa tahta çıkabilecek.

    monarşik saçmalıklardan şimdilik bu kadar.
  • dünyanın en sansasyonel töre cinayetine kurban gitmiş prensesi. mide bulandırıcı ingiliz kraliyet gelenekleri bu güzeller güzeli ablamızın canını almıştır. ingiltere'de hala inanılmaz bir sevgi mevcut kendisine unutulmuyor.
  • sıkıştıran paparaziler tarafından öldürüldüğü anlatılan, ama herkesin bal gibi yutmadığı, kraliçe tarafından mi6 ile öldürtülen ünlü kişilik.
hesabın var mı? giriş yap