• psikoloji biliminin duyguları, davranışları ve düşünceleri inceleyen sistemli bir disiplin olduğunu söylemeye gerek yoktur. her ne kadar fizik, kimya, biyoloji gibi doğal bilimlerle karşılaştırıldığında yeni sayılsa da gelişmiş toplumlarda her geçen gün daha çok önem kazanan bir alan olduğunu söylemek de yanlış olmaz. psikolojinin algı, düşünce, hafıza, davranış, duygu ve iletişimi kapsayan yelpazesi oldukça geniştir. temelde psikolojinin iki amacı vardır. insan duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını açıklamak ve şu anki davranışlara bakarak gelecekteki duygu, düşünce ve davranışları tahmin etmek. örneğin daha önce intihar girişiminde bulunmuş kişinin hangi koşullar altında bu davranışı gösterdiğine bakarak, ilerde karşılaşacağı koşullarda nasıl davranacağını tahmin etmek. uygulamalı psikoloji çalışan psikologların bir üçüncü amacı daha vardır, o da eldeki bilgilerle toplumu iyileştirmek. pozitif psikoloji, bu üç amacı gerçekleştirir.

    pozitif psikoloji insan doğasında yanlış olan noktaları düzeltmekten ziyade olumlu olan özellikleri vurgulamayı ve kişinin hem topluma fayda sağlamasını hem de doyumlu bir hayat sürmesini amaçlar. bu alan psikolojinin her hangi bir alanına rakip olmayı ya da eleştiri getirmeyi hedeflemediği gibi, var olan sisteme katkıda bulunmaya çalışır. bireyin güçlü yanları, yetenekleri, kişiliği ve olumlu özellikleri üzerine eğildiğimiz zaman çok daha verimli ve mutlu olmasına katkıda bulunuruz. kişi de dünyaya o konuda en çok fayda sağlayabilecek şahıs olduğunu düşünerek kendini önemli ve mutlu hisseder. bu etki sadece çok yetenekli ve yaratıcı kişiler için geçerli değildir. herhangi bir insanın olumlu yönlerine eğildiğimizde de bir deha yaratmamız mümkündür. sanatçı kumaşı olan çocuklardan mühendis, mühendis olabilecek gençlerden doktor, doktor olacak gençlerden avukat yapmaya çalışan toplumlar pozitif psikolojiden faydalanabilirler. bir diğer deyişle pozitif psikoloji, insan ziyan etmektense insanın kıymetini bilmek üzerine yoğunlaşır.

    son yıllarda artan “ kişisel koçluk” faaliyetleri pozitif psikolojinin uygulandığı alanların başındadır. danışanın güçlü yanları üzerinde yoğunlaşarak kendisiyle barışması, güçlü özellikleri sayesinde hayata karşı daha olumlu yaklaşması sağlanır. bugün bir kitapçıya gitseniz raflarda bulacağınız binlerce kişisel gelişim kitabı pozitif psikoloji ilkesine göre hazırlanmıştır. bu kitaplarının bu denli popüler olmasında, bireyin olumlu yanlarını kullanarak hayatının anlamını bulmasına yardımcı olması yatmaktadır. güçlü özelliklerine yoğunlaşan insan artık kendini değersiz, işe yaramaz değil; özgün ve becerikli hisseder.

    pozitif psikoloji çalışmaları insanın yalnızca yetenekli olduğu alandaki becerilerinin farkında olmasını sağlamakla yetinmez. hepimizin insan olmaktan gelen bir takım ortak becerileri vardır. strese karşı belirli düzeyde dayanıklı olmak, bazı hastalıklarla mücadele edebilmek, yeni bir ortama uyum sağlamak ve zaman içerisinde üzüntüyle baş edebilmek gibi. hepimizde bu tip yaşam becerileri var olsa da, herkeste aynı derecede gelişmiş değildir. psikoloji bugün geldiği noktada bu becerilerin diğer sosyal etmenler sayesinde gelişebileceğini veya zayıflayabileceğini söyler. bazen stresle başa çıkmak için mücadele etmek yeterli olmayabilir. dahası, stresli olduğumuz zamanlarda verdiğimiz tepkileri değiştirmek için çalışmak bazı kişilerde bu davranışın yerleşmesine sebep olabilir. bireyin zayıf yönünü güçlendirmek için doğrudan müdahale etmektense, kendisini değerli ve becerikli hissetmesini sağlamak stresle başa çıkmasına etkili biçimde yardımcı olacaktır. örneğin ölüme yaklaşan kanser hastaları üzerinde yapılan bir çalışmada hastaların yetenekleri keşfedilerek onların üzerine eğilmeleri sağlandığında, hastalıklarının eskiye kıyasla daha yavaş ilerlediği görülmüştür. bu kişiler kendilerini ölmek üzere ve işe yaramaz kişiler olarak değil, yetenekli ve faydalı bireyler olarak hissettikleri için mücadele güçleri artmıştır.

    bu alan, psikolojinin hep insanların zayıf yönlerini güçlendirmek, hastalıklarını iyileştirmek ya da dezavantajlı grupların refahını artırmak için çalışan bir bilim olduğunu düşünenlerin tam tersine çalışmalar da yapıldığını kanıtlayan bir alandır.

    kaynaklar
    peterson, c., “reclaiming children and youth”,
    positive psychology, cilt 8, sayı 2, s. 3-7, 2009.
    seligman, m. e. p. ve csikszentmihalyi, m.,
    “positive psychology: an introduction”,
    american psychologist, cilt 55, sayı 1, s. 5-14, 2000.
    sheldon, k. m. ve king, l., “why positive psychology is
    necessary” american psychologist, cilt 56,
    sayı 3, s. 216-217, 2001.
    spiegel, d., kraemer, h., bloom, j., & gottheil, e. (1989).
    effect of psychosocıal treatment on survıval of patıents wıth
    metastatıc breast cancer.
    [doi: 10.1016/s0140-6736(89)91551-1].
    the lancet, 334(8668), 888-891.

    -duygu biricik
  • insanın olumlu ruh hallerin bilimsel çalışması değildir.
  • en büyük düşmanı bilinçsiz bilinçaltı olan bilim dalı.
  • mutluluk bilimi. mutluluk sanatı.
  • insanin olumlu ruh hallerinin bilimsel calismasi
  • son zamanlarda mutluluk, mutlu olmak, mutlu değilseniz siz hiçsiniz tarzı şeylere denk geliyorum. okul olsun, okuduklarım olsun, popüler kültür olsun sürekli bu yönde bir emir dayatıyormuş gibi geliyor bana. ben de normal olarak bir süredir de bu kavram üzerine oturup kafa patlatıyorum.

    bu psikolojinin alt alanının dersini okuyorum ve ders gereği bana tırt denebilecek bir kitap verdiler. kitap da şöyle bir girişe sahip

    -einstein çok zeki bir adamdı lakin evliğini sürdüremedi ve duygusal zekasının ne kadar zayıf olduğu aşikardı.

    bir an şok olmuşcasına kitaba baktım, garibime gitti bu cümle. hayır öyle bir adamdan bahsediyoruz ki adam evreni olduğundan daha ötede yorumlasın, müthiş bir bakış açısına sahip olsun lakin duygusal zeka gibi bir değeri bunun içerisine karıştırmayalım. evliliğindeki başarısızlıkları da duygusal zekasının zayıflığına yoralım.

    bakın, mutlu olma kıstasınız nedir bilmiyorum. bu adamın ayna nöronlarının durumunu da sadece evliliklerine bakıp yorumlayamazsınız. gerçekten ideal bir zeka, yani einstein'ın ki gibi zeka mantıksal/matematiksel zeka ile kısıtlanamaz. adam basit bir hesap makinesi veya bir programcı değil, bütün evreni kendi dünya görüşü ile tutarlı bir şekilde yorumlayabilmiş, ufkunun çok ötesinde düşünen bir fizikçi. zaten duygusal zeka kavramı da tamamen havada bir kavram, net bir şekilde ölçülebileceği ve değerlendirilebileceği de ortada değil. özel hayatında deneysel bir yön tercih etti, diğerleri gibi sıradan seçimler yapmak istemedi diye "duygusal zekası zayıf." diye damgalamak doğru mu? herkes illa tek bir insan olup tek bir tercihi mi sahiplenmelidir?

    pozitif psikoloji, mutlu olmayı duygusal zekaya yorumlar lakin bu mutluluk gerçekten temellendirilmiş bir mutluluk bilmiyorum. mesela ben mutluyum, mutluyum çünkü yaşadığım zamanı kaliteli geçirmek için mutlu olmam gerektiğini düşünüyorum ve zamanla gerçekten ruh halim bu fikrime adaptasyon gösterdi. ama aynı zamanda hödüğün tekiyim inkar etmeyelim. günlük hayatta küfürsüz tek bir anım bile olmaz. çok fazla insanla kavga edebilirim ve insanların iç dünyasını gerçekten kestiremiyorum zira umurumda değil. benim için önemli olan yüzeyde olan, yüzeyde görünendir. şimdi ne oldu o zihin teorisi? kendi memnuniyetimi entelektüel/teoriksel düzlemde bir fikir ile sağladım ve memnun olmam gerektiğini mantıken kavradım. yani entelektüel derinliğim benim duygularımı dizginlemiş oldu. şimdi tuttu mu mutluluk anlayışınız?

    pozitif psikolojinin anlatmak istediği şeyler çok yavan ve vakit kaybı denecek kadar sığ şeyler. sürekli mutlu olmalıymışız gibi bir vurguya sahip, insanlar da her koşulda mutlu olmalıymış gibi sığ bir vurguyu dayatıyor. ne istediklerini bilmiyorum ama gerçekten rahatsız edici bir şeyler olduğunu hissediyorum arka planda. tek tip bir bilinç sağlanamaz, öyleyse tek tip bir mutluluktan da bahsedemeyiz. zaten psikolojinin ileri düzey hastalıklar dışında insanlara müdahale etmek istemesi bana sağlıklı gelmiyor. zira bu alanın peygamberi olan martin seligman cia'ye işkence metotları hazırlayan bir adammış, bu fikirleri yaymasının iyi niyetli olduğunu nasıl kabullenebiliriz? neyse fazla komplo teorisi kastım burada bırakayım.
  • trajik bir olay karşısında bazı insanlar başa çıkma mekanizmalarını yardıma çağırmadan derin bir depresyona veya bunalıma girer, hatta en uç noktada yaşama isteklerini bile kaybedebilirler. tamamen başlarına gelen felaketle meşgul olurlar; kabuslar görmeye, geridönüşler ve kaygı atıkları yaşamaya başlarlar. ancak bazı kişiler de sadece yaşamlarında iniş çıkışlara değil, aynı zamanda potansiyel olarak ezici kayıp ve travmalarla da başa çıkabilirler. depresyona girmek ve mücadele güçlerini yitirmek yerine acı verici koşulların bir şekilde üstesinden gelip devam edebilirler.

    pozitif psikoloji, tam da tepkilerdeki bu farklılıklarla ilgilenir. boris cyrulnik, toparlanmanın insanda doğuştan var olmadığını, kişinin doğal bir süreç içinde bunu inşa ettiğini söyler. konuştuklarımız ve doğan duygular aracılığıyla kendimizi sürekli diğer insanlarla ve başımıza gelenlerle öreriz. bir ilmeği kaçırırsak hayatımızın söküleceğini sanırız. aslında sadece bir ilmek bile kalmış olsa her şeye yeniden başlayabiliriz.
  • psikolojinin sadece hasarlı olanı tamir etmeye değil hatta daha çok güçlü yönleri ve olumlu duyguları ortaya çıkarmaya odaklanmasını ister.
  • alper hasanoğlu radikaldeki bugün ki yazısında,

    "pozitif psikoloji kişinin içinde bulunduğu durumdan bağımsız olarak mutlu olup olmamasından kendisinin sorumlu olduğunu vaaz eder."
    "pozitif psikoloji, toplumsal koşullar ne olursa olsun mutlu değilsen sen sorumlusun der. yani isyan etme, muhalif olma, hakkını arama!"

    diyerek her ne kadar aşırı yorumlama yapmış olsa da haklıdır. taşradaki pek çok akademisyenin bu konuya neden fazla eğiliyor oldukları hakkında ipucu verir.

    (bkz: http://www.radikal.com.tr/…cumuz_resilience-1298720)
hesabın var mı? giriş yap