• politika kavramını hemen bir fıkra ile anlatalım ve anlayalım, neymiş öğrenelim.

    - baba, okulda ders verdiler, "politika nedir", anlatmamiz lazim. nedir politika?

    baba oglunun yasina uygun bir formul bulur:

    - bak yavrum, simdi su kelimeleri iyice aklinda tut... ben ucretli calisiyorum, buna kapitalizm diyoruz. parayi nasil harcayacagimiza annen karar veriyor, ona hükümet de. hepimiz aslinda senin icin cabaliyoruz, sen halk'sin. bebek kardesine bakan dadin, işçi sınıfı. kardesini de; gelecekdiye dusun. simdi bunlari boyle ezberle, yarin kahvaltida sana politikayi anlatirim.

    oglan bunlari ezberler, aksam olur, herkes yatar. gece bizimki, kardesi kucuk bebegin aglamasiyla uyanir. gider bebegin odasina, bebek altini kirletilmis aglamaktadir. annesinin odasine girer, annesi derin bir uyku cekmektedir, uyanmaz. dadinin odasina gider, bir bakar ki, babasi dadisiyla ayni yatakta, "bebek agliyor" demesine hic aldiris eden bir halleri yok.

    bizimkisi gerisin geriye doner, yatar...

    ertesi sabah kahvaltida babasina,

    "baba ben politika neymis anladim" der. babasi "neymis soyle bakalim" diye sorunca anlatir:

    "kapitalizm, isci sinifini beceriyor. bu arada hukumet uyuyor. halk kimsenin
    umurunda degil. ve de gelecek bok icinde..."
  • politika denilince turkiye'de ozellikle nedense akla ilk olarak politikacilar gelir, siyaset gelir, yalan gelir dolan gelir. politika esasen bir amaca binaen hazirlanmis yontemler butunudur. cogu kaynakta da politikanin tanimi icin ekonomiye ihtiyac duyulmustur. ekonomi, insanlarin sinirsiz isteklerini kit kaynaklarla terbiye etmedeki mekaniklerin tanimlandigi bir yari-pozitif bir bilim alani iken, politika da bu ekonomik saikleri bazi alarak direkt olarak bu sinirsiz isteklerin karsilanmasini optimize eden yol ve yontemlerin butunudur. yani kisaca, ekonomi insan denen varligin onu bunu isteme durtusu ile istedigi seyler arasinda olusan iliskiyi irdelerken, politika da "bunu nasil elde ederim" konusu etrafinda calisan bir alan.

    politika tanimi yaptik, bir ornekle devam edelim:

    diyelim ki ekmek satan iki bakkal var. bu iki bakkal arasinda da ekmek satisini maksimize etmek icin bir centilmenlik anlasmasi yapmis olsunlar ve demis olsunlar ki:

    "biz ekmegi 1 liraya satalim, insanlar istedigi yerden alisveris yapsinlar ve birbirimizden habersiz fiyat degisimi yapmayalim"

    simdi burada hali hazirda bir politika vardir ve bu da ekmegin fiyatini ayni tutarak, en azindan fiyat avantaji ve dezavantaji olusturmayacak bir piyasa olusturmaktir. bu politika da artik verili bir durum olusturur. bu da politikanin ta kendisidir. fakat bu bu politika iki bakkal arasindadir, bakkallarin ortak bulustuklari bir noktadir. fakat bakkallar kendi baslarina kaldiklarinda bu politikayi devam ettirip ettirmemek de her bir bakkalin kendi tasarrufunda olan bir seydir.

    diyelim ki bakkallardan biri rakip diger bakkalin "nasil olsa fiyat degistirmeyecek" dusuncesiyle, adice bir politika takip ederek, ekmegin fiyatini 1 liradan 85 kurusa indirme karari aldigini ve bunu uygulamaya gectigini dusunelim. burada olacak olan sey su olacaktir: belli bir sure sonra insanlar bu bakkalda daha ucuz oldugunu fark edecekler ve bu bakkaldan alisveris yapacaklardir. oteki bakkalin bu durumda sadece ekmek satislarinin azalmasi degil ekmek almaya gidenlerin yapacagi diger mallarin alisverisinden de zarar edecektir.

    iste politika boyle bir seydir. ya durumdan ya da karsi tarafin zayifligindan ya da iceriden alinan bir bilgi sayesinde ona karsi gelistirilen "yol haritasi"dir. aslinda en genis kapsayici kelime politikadir burada. cunku politika yol haritasini da kapsar, neyin nasil kullanilacagini, ne zaman aktive edilecegi vs her turlu ayrinti o politikanin icindedir. buradan cihetle siyaset de daha cok politikanin sahada gorunen tarafidir. aslinda bunlar es anlamli kelimeler olarak verilir fakat bunlari ben ayirmanin turkiye icerisinde cok daha faydali olacagini dusunuyorum. cunku bu "siyasetin" turk halkinin kafasindaki imgelemi hos degil ve bunu politikadan ayirmak gerekiyor.

    simdi devam ettirelim, bakalim politika nerelere kadar uzanan aksiyonlara mahal veriyor.

    ikinci bakkal bir sure sonra kendisine gelen musterilerin azaldigini fark eder. sorar sorusturur, bunun sebebinin akde uymayan oteki bakkalin ekmek fiyatinde indirime gittigini ogrenir. indirim yapan bakkal net bir sekilde anlasmayi bozmustur. bu durumda kendisi ne yapmalidir? iste bu sorunun cevabi aslinda politikadir. bu politikanin da iki ucu soyle olusur.

    - "hicbir sey yapmamaliyim" - political inaction, do nothing policy, karsilik vermeme
    - "ekmegin fiyatini ben de indireyim" reciprocity - mütekabiliyet
    - "ekmegin fiyatini indireyim, salcanin da fiyatini indireyim" retaliation - misilleme - misliyle mukabele - mukabele bilmisil

    yani ya herhangi bir aksiyon almaz, ya ayni sekilde karsilik verir veya daha agir bir karsilik verir. fakat bunlar hukuki politikalardir. bir de hukuksuz namussuz politikalar vardir. mesela?

    - "gideyim, sunun agzini burnunu kirayim"
    - "ailesini tehdit edeyim"
    - "dukkanini yakayim"

    gibi devam eder. hatta belki gider bakkali bile oldurebilir. bunlar genellikle de reactionary aksiyonlar olarak gorulur. yani hem yersizdir hem de hissi karsiliklardir. kesinlikle de proactive degildir.

    bunlari anlatmamin sebebi, politikanin en azindan temellerini biraz bilmemiz gerekiyor. islerin nerelere kadar gidebilecegini de anlamak gerekiyor. devam edelim,

    diyelim ki bu iki bakkal arasinda sorun bir sekilde cozuldu. fakat ettikleri kar iki tarafi da kesmiyor. daha fazla kar etmek istiyorlar ve bu konu uzerinde beraber calisma karari aliyorlar. burada yapabilecekleri iki sey var:

    ekmegi daha ucuza almak
    daha fazla ekmek satmak

    ekmegi daha ucuza almalari icin de bu iki bakkal bir olup ekmek aldiklari firina baski yapabilirler, bu baski baska bir firindan ekmek tedarik etmek ile tehdit etmek de olabilir ya da bezdirme politikasi uygulayabilirler. bu firincinin operasyonlarini zorlayan her turlu sey olabilir.

    firin diyelim ki direniyor. bakkallar bu sefer daha fazla bakkal ile bir araya gelebilir, firina baskiyi daha da arttirabilir. firin hala direniyor diyelim, bu sefer firinin diger musterilerini etkileyerek oradan alisveris etmekten caydirip, ekonomik olarak zorluga sokmaya calisabilirler. bu sayede "senden ekmek almayiz" diyen bakkalarin tehditlerine yenilmesini umabilirler. firin hala dayaniyorsa, bu sefer firinin un tedarigini engellemeye calisabilirler, firinin operasyonlarini engellemek icin. firin icinden bir isciyle anlasip suikast yaptirtabilirler. bu ekmegin icine yabanci madde koydurmak da olabilir, ekmek pisiren makinalardan birini bozmak da olabilir. firin diyelim hala direniyor artik bu is firinin yonetiminin dagitilmasi icin ugrasilabilir. onun yerine kendileriyle is tutacak baska bir yonetici ayarlamaya calisabilirler.

    politika iste boyle bir seydir. burada boyle olaylar oluken de, isin musteri tarafinda olan biten zor anlasilir. bir gun ekmegin icinden plastik parcasi cikar. baska bir gun sokakta un kamyonu kaza yapmistir. baska bir gun firinin ekmek makinalarindan biri patlamistir ve mahalle halki korku yasamistir.

    bir diger ihtimal olan daha fazla ekmek satmaya calismak tarafina da bir bakalim.

    daha fazla ekmek satilmasi icin ihtiyacin arttirilmasi gerekir. peki bu nasil olacaktir? bu iki bakkal mahallenin hastanesindeki doktorlara anket yaptirabilirler. soyle bir anket hazirlar bu bakkallar:

    1: bir insan gunun hangi ogununde en cok enerjiye ihtiyac duyar?
    a) sabah kahvaltisi
    b)oglen 5 cayi
    c) gece uyumadan once

    doktor tabii ki a sikkini isaretleyecektir.

    2: asagidakilerden hangisi daha cok enerji icerir
    a)ekmek
    b)salatalik
    c)su

    doktor yine a sikkini isaretleyecektir.

    bakkalar daha sonra bir sonuc makalesi yayinlarlar. "mahallenin hastanesinde 25 doktorla yaptigimiz ankete gore, kahvalti en onemli ogundur ve kahvaltida ekmek yemek maksimum enerjiyi verir"

    bu sekilde ekmek satisini arttirmayi umabilirler.

    baska politikalar olarak:

    bu iki bakkal bir takim kisilerle anlasip, ekmek alisverisi yapan insanlarin ekmeklerini calmalarini salik verebilirler.
    bu iki bakkal diger bakkallara suikast yapabilirler.
    bu iki bakkal kitlik dedikodusu ve korkusu yayip ekmek satislarini arttirmaya calisabilir
    bu iki bakkal bazi kisilere zorla ekmek almalarini saglayabilir tehdit vs ile

    cok basit bir ekmek satisi icin bile turlu turlu politikalar yapilabildigini goruyoruz. cok basit bir urun olan ekmek bile ne kadar farkli sekillerde satisi arttirabiliyor goruyoruz.

    bir de bunun gelin silah boyutunu dusunun. e tabii ki teror orgutleri olacak, bazi ulkelerde darbe olacak. bazi ulkeler dagitilacak. hatta dunya savaslari yapilacak. durduk yere bazi kesimler arasina fitne sokulacak ve birbirleriyle savasmasina sebep olunacak vs vs.

    kisacasi bunlarin hepsi sadece ve sadece sinirsiz isteklerdir. istekler sinirsiz oldugu zaman bu dunya'da bu tur politikalar yapilacaktir daima. o yuzden birilerine bir suikast yapiliyorsa, bir yerlerde bombalar patliyorsa, bir yerlerde bir kamyon devriliyorsa, bilin ki o isin arkasinda baska seyler de vardir.

    bu dunya'da kar etmeye calismak sadece daha iyiyi yapmaktan gecmez, israf ve ziyandan da gecer. yani bir ekmek satan bakkal o ekmegin yenip yenmedigine bakmaz. sadece sattigi ekmek sayisina bakar.

    insan cok kolay manipule edilebilen bir canli. fakat sanki bu boyle degilmiscesine insan kendisine de muthis bir sarsilma guven sahibir. bu postmodernizm caginda iste ayni yukaridaki anket gibi yapilan bilimsel calismalar ile insanlar kandiriliyor. sozde egitimli ve kendini gelistirmis insanlari bilimtapar organizmalar haline getirip, bilimi istedikleri sonucu uretecek sekle getirip kitleleri kandirmak cok kolaydir. en nihayetinde hileli bir kontrol grubunun kurulup oradan cikacak sonuclara bakar.

    burada en basit olarak her insanin arastirma tekniklerini ogrenmesi gerekiyor ve sahih kaynaklara nasil ulasilir, yalan haber nasil ayirt edilir, carpitilmis bilimsel makaleler nasil ayirt edilir ogrenmesi gerekiyor. bunu yapamayan insanlar, sanmayin zararlari sadece kendilerine, bu insanlarin zararlari butun insanliga. cunku bunlari manipule etmesini bilen daha akilli insanlar ayni bu yari-cahil insanlari resmen bir sinek kumesi gibi istedigi yere yonlendirebiliyorlar. burada herkese gorev dusuyor. sakince ve bikmadan bunlari izah etmek gorevi hepimizin omuzlarinda. bu sorumlulugu tasimayan insanlar cynic karakterlerdir. peki nedir bu cynic? buna oscar wilde cevap versin benim yerime:

    "a cynic is a man who knows the price of everything, and the value of nothing"

    cynic, her seyin fiyatini bilip de hicbir seyin degerini bilmeyen kisidir.
    ref: lady windermere's fan
  • fahiselik kadar eski bir meslek. hem zaten pek farklari kalmadi.
  • "politika ile meşgul olmayacak kadar akıllı olanlar, kendilerinden daha aptal insanlar tarafından yönetilmekle cezalandırılırlar." - coşkun sabah
  • (bkz: yunanca)da cok yuz anlamina gelir. belirlenen bir hedefe gidilirken izlenmesi gereken davranislari sistemli bir siraya sokan ve geregince ileri ya da geri adim atma surecine verilen isim.
  • aristo’nun yapıtı. sekiz kitap. türkçede varlığını hissettirmiştir, en azından ikinci elden türkçeye çevirenleri ünlüdür: niyazi berkes ve mete tunçay. yapıtın bütünlüğü sorunlu, başlığı da çelişkili. şu alıntıyı sevdim:

    “belli ki kent* fazla birleştirilince varolmayacak çünkü doğası gereği kent bir çokluk, fazla birleştirilince kent eve dönecek, ev de insana. çünkü ev kentten, birey de evden daha birdir diyebiliriz. dolayısıyla birinin elinde bunu yapma [kenti tamamen birleştirme] gücü olsa bile bunu yapmamalı yoksa kenti yok edecek. kent birçok insandan oluşmaz ki sırf. tipçe farklı insanlardan oluşur. çünkü kent benzer insanlardan meydana gelmez. zira ittifakla kent farklı şeylerdir.”
  • filozof soğukkanlılığı:

    "politika, savaşın başka araçlarla sürdürülmesidir."
    (foucault, "toplumu savunmak gerekir")

    sinemacı gözüyle, john waters ironisi: tema++ görsel
  • "arnold schwarzenegger'in california eyalet valiliğine seçilmesiyle birlikte tam bir maskaralık dönemine girdik ve politika bir yıldızlar ve hayranlar oyununa dönüştü. bu, temsil sistemini yok etme yolunda atılmış muazzam bir adımdır. güncel politikanın bu süreçten kaçabilmesi olanaksızdır."
    (baudrillard, "karnaval ve yamyam"dan)
  • aristoteles'in politika adlı kitabında geçen muazzam güzel cümle.

    --- spoiler ---

    bir şehir farklı tür insalardan oluşur; benzer insanlar bir şehir meydana getirmezler.
    --- spoiler ---
  • bu isimde bir gazete vardi 80'lerde, "hergun bir ekmek bir politika" sloganiyla satilirdi.
hesabın var mı? giriş yap