• tarihteki en önemli mistiklerden biridir. hristiyan felsefesine geçişte kavramsal katkıları tartışılamaz. mistizminin kaynağı düşünce-akıl gerçeği-varlığı anlamaya yeterli degildir şeklindeki akıl yürütmesindedir. düşünce parçalayarak, analitik ilerler; varlığı şarta bağlar. düşünce ancak sınırlayarak ilerler. şarta bağlı olmayan gerçeği düşünceyle kavrayamayız. mistik bir kategoriye ihtiyacımız vardır. özne-nesne, us-madde ayrımı açıktır. başlangıç önermesi gerçek şarta bağlı değildir denebilir. platonculuğu da burada yatar. şarta bağlı olan -zamanda ve mekanda olan- varlık gerçeğin kendisi olamaz. formlar şarta bağlı değildirler, kazai değildirler. şarta bağlı olmayan tek varlık tanrıdır. aşkın kategorisi böylece hristiyan anlamını bulmaya plotinos ile başlamıştır. ontolojisinde gerek platon etkisi gerek hristiyanlık etkisi sonucu varlıklar arasında hiyerarşi bulunmaktadır. hristiyanlık ve yunan arasındaki hiyerarşi düşüncesindeki farklılıkta plotinos ile anlamını bulur. platonun derecelendirmesinde bu dünya direk sahtedir ancek hristiyan düşüncede derecelendirme olarak daha az gerçektir; sahte değil. bugün dünyaya bakışımızda bu derecelendirme açık bi şekilde görülebilir: taş-bitki-hayvan-insan gibi...
    plotinos hristiyan dusunceye öncülük etse de optimisttir. hristiyanlıkla genel anlamda çatışmaktadır. onun için kötülük iyilik eksikliğidir. hristiyanlıkta ise bu dünyada olmak en baştan kötü olmayı gerektirir. kovulmuşuzdur, (bkz: ilk günah) ...

    (bkz: tahir kocayiğit)
  • "tanrı'ya giden 3 yol vardır.sanat,sevgi ve felsefe..sanatçı; doğanın duyularla algılanan güzelliğiyle, seven insan; ruhundaki ve bedenindeki görülebilir güzellikle, filozof ise doğal olarak sahip olduğu düşünme yeteneğiyle,gerçekleri görebilmesiyle tanrıya ulaşır" demiş, arapların "şeyh-i yunani" adını taktıkları antik filozof.
  • "her ruh bizzat temaşa ettiği şeydir, ve temaşa ettiği şeye dönüşür." sözünün sahibi filozoftur.
  • ''iyi her zaman zaten mevcuttur; bize gelmek durumunda değildir. zira her zaman buradadır (kayra tam anlamıyla budur: incelik, konukseverlik, hazır ve nazırlık); ancak bizler daima onda mevcut olma ve onunla aramızdaki ilişkinin bilincinde olma yetisine sahip değiliz. bir başka ifadeyle, belli bir anlamda, karşılıksızlık düşüncesi bizim zayıflığımıza, cismani oluşumuza dayanır.''
  • ms 205 yılında doğmuştur. ekol olarak neo platonizm yani yeni eflatunculuku savunmuştur. ancak bu ekol kendi zamanında pek uygulanamamıştır. hocası gibi o da kişisel hayatının öğrenilmesinden hoşlanmadığı için hakkında pek bilgi yoktur. 28 yaşlarında felsefeyle ilgilenmeye başlamıştır. antakyada o sırada hamallık yapan ammonias saccas'la tanışmış 11 yıl eğitim almıştır. hindistana gitmeye karar vermiş lakin o sırada iranda savaş olması sebebiyle canını zor kurtarıp geri dönmüştür. 40 yaş civarı romaya dönüp kendi okulunu kurmuştur. güvenilir olduğu için bir çok insan çocuğunu bu okula yollamıştır. enneadlar yani dokuzlu diye tabir edilen, 6 bölümden oluşan ve her bölümü 9 parçaya ayrılan kitabı yazmıştır aynı zamanda. bu başlıklardan bazıları: insan ve ahlak, dünya, basiret, ruh, zeka, varlık ve birliktir. 3 tip insanın tanrıya daha çabuk ulaşacağını savunmuştur. bunlar: müzisyenler, aşıklar ve filazoflardır.
  • "it is desire that engenders thought."
  • isa'dan sonra 205 - 270 yillari arasinda yasayan bir filozof, platon'un takipcilerinden; platon'un iyi ideasini yücelterek neredeyse her seyin ilaci haline getirmeye calismistir.
  • stoacılık, yeni pisagorculuk, aristo ve platon’u alıp; doğunun sır ve kurtuluş dinleri (hristiyanlık, mitra) ile harmanlayan kişi.
    plotinos’un görüşleri; müslüman coğrafyasıda, 9. yy’da başlayan yunan felsefe ve bilim tercümeleri furyası ile girip benimsenmiştir. bu benimsenmede plotinos’un; tanrı’nın tekliği, birliği, ruhun tinsel ve ölümsüz bir varlık olduğu ve madde dünyasına düştüğü, mutluluk ve kurtuluşun tanrısal ilkeye yeniden kavuşmak ve onunla birleşmekten ibaret olduğu, gibi kuran’a yakın görüşleri etkili olmuştur.
  • yeniplatonculuk akımının en önemli temsilcisi.
    kendisinden önceki birçok filozof ve görüşten bir şeyler alıp ortaya bunların karması bir sistem çıkarmıştır.
    tanrı ve şeylerin ondan yaratılış süreci düşüncelerini ele alalım:
    " tanrı her şeyden aşkın olan 'bir'dir (bir bakıma, plato'nun en üstteki iyi ideasının tanrısallaştırılması), ezelidir, ebedidir, yaratılmamıştır, bölünemez, hareket etmez, bütünüyle saf ve basittir. her şey ondan sudur etmiştir yani var olan her şey ondan çıkmıştır ama bu durum o'nda bir eksilmeye sebep olmaz. o kadar ki, tanrının düşündüğünü bile söyleyemeyiz. çünkü düşünme; düşünen ile düşünce kavramlarını da zorunlu kılar ve bu durum bile tanrıyı sınırlamak olur. biz tanrıyı tanımlayamayız. çünkü tanımlamak o'nu bizim sınırlı kavramlarımıza hapsetmek olur. biz en fazla o'nun ne olmadığını söyleyebiliriz."
    "şeylerin tanrıdan sudur etmesi süreci 3 aşamalıdır.
    ilk olarak tanrıdan nous (anaksagoras), akıl zuhur eder. nous saf sezgi, akıl ve kavrayıştır. nous tanrıdaki birliğin yerini çokluğa bırakması aşamasının ilk adımıdır ve evrendeki ilk varlıktır.
    ikinci aşamada noustan çıkan ruh çıkar. ruh, maddi olmayan ama tam olarak manevi de olmayan bu ikisi arasında bir köprüdür.
    üçüncü ve son aşamada ise madde dediğimiz şey ortaya çıkar."

    son olarak plotinos'un, bizim nasıl kurtuluşa erebileceğimizi anlattığı fikirkerine değinelim:
    "insan ruh ve beden olmak üzere iki yapıdan meydana gelir. bunlardan yalnızca ruh ölümsüzdür değerlidir. ruh önceleri, bedene girmezden önce nousta temaşa ediyordu. sonra maddi bedene girdi. doğal olarak bu durum, maddi olana girip sınırlanmak, bir çeşit düşüş, değer kaybıdır. bu durumdan kurtulmanın tek yolu ise tekrar bir olana, tanrıya dönmektir ( bu düşünce antik yunandaki mistik öğretiler olan pisagorculuk, orfeyusçuluk, diyonisosçulukta da olan ruhun kurtuluşa erdirilmesi düşüncesinden ve plato'nun tek olana dönme fikrinden doğrudan etkilenmiş ve kendinden sonra gelecek olan hristiyan ve müslüman mistisizmini doğrudan etkilemiştir). ruhumuz da 3 parçalıdır. bir kısmı nousu temaşa eder, bir kısmı bedenle ilgilidir ve üçüncü kısım bu ikisi arasında aracı rol üstlenir. insanlar bu üç kısımlardan çeşitli şekillerde pay alır. bunlardan duyulara dayalı, maddi şeylere ve bedensel zevklere düşkünlük gösteren kısımlardan pay alan parçaya düşkün olanlar, sıralamada en aşağıdaki sınıftır. bu durumdan kurtulup, tanrı ile bir olmanın yolu da beklendiği gibi tanrıyı düşünüp, maddi olan her şeyden uzaklaşmak, kendini disipline etmektir. bu yoldaki en büyük yardımcımız aşk'tır. genel olarak aşk da; tinsel, akılcı ve irrasyonel olmak üzere 3 çeşittir. bunlardan örneğin irrasyonel aşk duygusallığıda, tinsel aşk tanrısallığa götürür. tanrıyla bir olma yolunda girdiğimiz bu yolda sonraki aşama katharsistir. katharsis: kendini bedenin ve duyuların etkisinden kurtarıp çileyle bedeni düzene sokan bir arınma sürecidir. daha sonraki aşamalarda ruh duyu algısından tümüyle uzaklaşıp bilim ve felsefeyle uğraşarak yüzünü nousa döner. son aşamada, zamanla nousla da birleşen ruh, mistik bir vecd hali içinde tanrıyla birleşir ( vahdeti vücud, enel hak, sufizm, tasavvuf vs vs vs)."
  • varlık felsefesini 'bir' e dayandıran romalı bir düşünür.

    'bir' den kasıtı; tanrıdır.

    "canlı cansız bütün varlıklardan önce 'bir' vardır. 'bir' ilktir. kendi kendine yeter ve kendisinden üremiş olanlarla karışmamıştır, her yerde bulunur. o, her şeyi yaratandır, en yüksek ve en iyi olandır."
hesabın var mı? giriş yap