• bütün mensupları ve destekçilerinin orospu çocuğu olduğu terör örgütü.

    bayram vesilesiyle bulunduğum ilçedeki bazı şehit ailelerine ziyarete gittik. bir tanesi yaşlı bir amca. 60'lı yaşlarda sanırım. 1990'lı yıllarda köyündeki evine teröristler saldırmış. 4 çocuğunu ve eşini katletmişler. anlattı olayı kısaca:

    "toplam 10 korucuyduk köyde. ben önceden evin önüne taştan mevzi yapmıştım gelirlerse diye. ağustos ayının 28'iydi. akşam 8 gibi geldiler. tam 28 kişilerdi. çatışma başlayınca diğer korucuların hepsi kaçtı. tek başıma kaldım. zaten köye değil sadece benim eve gelmişler. yaklaşık 35-40 dakika yaptığım mevzinin içinden çatıştım bunlarla. grup sorumlusunu ve yanındakini vurdum. ama göremedim evin arkasına da dolaşmışlar. camdan bakan çocuğu görmüşler. eve girmişler. ben ön tarafta olduğumdan hiç farkedemedim. içerde 4 çocuğumu ve annelerini vurmuşlar. ben bunlar gittikten sonra eve gidince gördüm yaptıklarını. bir çocuğum tandır kuyusuna saklanmış, onu görmemişler."

    başsağlığı sabır dileklerinden sonra,

    " vallahi benim içim rahattır, ben intikamımı almışım. sadece şuna içim yanar. en küçük kızım 3 yaşındaydı. içeri girdiğimde hayattaydı. karnına ateş etmişler, karnı açılmıştı. elimle karnını topladım, kucağıma aldım. kucağımda can verdi yavrum, kurtaramadım. en çok ona yanarım. 3 yaşındaki bebeden ne istediler."

    içime içime ağladım amca olayı anlatırken sanki kendim yaşamışçasına.

    bugün unutuldu artık bu acılar. bugün pkk'yı sempatikleştiren güruhlar bu ve benzeri katliamları yapanların açık ve net bir şekilde suç ortaklarıdır. o 3 yaşında karnındaki yarasıyla babasının kucağında can veren ismini bilmediğim yavrunun kanı bunların tamamının üzerine sıçramıştır. bu utanç onlara ömür boyu yeter.
  • askerden gelmiştim. okul yoktu artık hayatımda... hayatının yüzde 80'ini öğrenci olarak geçirmiş bir insan için büyük boşluktu açıkçası. askerden sonra ne yapılırdı, hayat gerçekten de askerden sonra mı başlardı vs... bütün bu sorular ve cevapları sikimde değildi aslına bakarsanız. hayatın felsefesini, hayattan zevk alamayan adamlar yapar. demem o ki, "ben bu zıkkımı içmek için içerim... daha sonra yaparım hayat felsefesini." gelgelelim bu gerçek, içine düştüğüm boşluk hissi ve depresyondan bir türlü çıkaramıyordu. biraz param vardı ve ilacımı biliyordum. 106 ekran plazma tv ve ps2'ye yatırıp paramı, sevgilinin evine kapattım kendimi 3 ay. sevgili çalıştığından gündüzler benimdi. askerden yeni gelen bir insanın filmler, resident evil ve call of duty üçgeninde geçirdiği zaman, özellikle call of duty özelinde sizi şaşırtabilir. ne yapalım... bazı insanlar düşmana sadece oyunlarda ateş edebiliyor. sadece oyun olduğunu, aslında kimsenin ölmediğini bildiklerinden.

    3 ay sonunda kafayı biraz toparlayınca (belki de aslında toparlayamayınca) iran'a, 1500 yıldır orada bekleyen darius'un başkenti persepolis'e gitmeye karar verdim. pasaportumu çıkartıp internette yolculuk için bilgi toplarken fotoğrafçı bir arkadaşım:

    "elimde işler var... eğer 1 ay beklersen birlikte gidelim" dedi.
    "tamam" dedim ve call of duty'de öldürmeye devam ettim. ne de olsa aslında kimse ölmüyordu.

    bir ayın sonunda arkadaşımın, güneyde turizm sezonunun açılmasından dolayı işleri yoğunlaştı.

    "ben gelemeyeceğim ama sen de gitme iran'a. atla gel, takılalım güneyde. sezon sonu trenle doğu turu yaparız" dedi.
    "hay amına koyayım pezevenk, niye beklettin oğlum beni bir ay?!" dedim.
    "baba gelirsen bütün yazı rus mankenlerle geçireceğine yemin ederim" dedi.
    ona pezevenk dediğim için binlerce kez özür dileyip, en kral arkadaşım olduğunu belirttim. sevgiliye bir süreliğine veda edip, nasıl diyor siz kuzeyliler... hah... güneye indim.

    oteller için film ve fotoğraf hizmetleri veren bir ajansla anlaşmıştı arkadaş fotoğrafçı olarak. aynı yerde ben de sanat yönetmeni olarak işe başladım. jimmy operatörü, kameraman, asistanlar falan derken yaklaşık 7 kişilik bir ekip oluşmuştu. deniz, güneş, ruslar bunlar hep güzel şeyler... insanlar yanınızda tatil yaparken siz köpek gibi çalışıyor olsanız bile güzel. zira ekip komple alkolikti ve hayatımın en güzel yazını geçiriyordum.

    her otel çekiminde asistanları değiştiriyorduk; zira hayatı boyunca tangayı sadece porno sitelerinden görmüş olan asistan tayfası, köpek misali dilleri dışarıda dolaşıyordu çekimler sırasında. geceleri içip içip hatunlara yazmak, olay çıkarmak, şezlonglarda sızmak vs... rezillik diz boyuydu. benim için sorun yoktu ama ajans memnun değildi durumdan. ekibin rezillikleri, ajansın müşteri gözündeki itibarını sarsıyordu. o nedenle her çekime yeni asistanlarla başlıyorduk. en sonunda, yani yaklaşık 3 defa değiştirdikten sonra asistanları, 2. kameraman kendi kardeşini getirdi çekimlere. 2. kameramanın adını vermeyeceğim. siz onu "güzel adam" olarak bilin. bu "güzel adam" mardinliydi. tamamı alkoliklerden oluşan ekip içinde ne kadar içerse içsin, kendini dağıtmayan... ama bir o kadar da eğlenceli velhasıl hep efendi olan bir adamdı. boşuna demiyoruz yani "güzel adam" diye... güzel adamdı çünkü.

    hikayesi saçmasapan. aile mardinli. orada fırınları varmış. mardin için oldukça iyi para kazanıyormuş babası. sonra askeri birlik de bunların fırınıyla anlaşmış. tüm askeri birlik ekmeği bunlardan alıyor. sonra pkk bunları tehdit etmeye başlamış. iki arada kalmışlar. asker ekmeği sizden alacağız diyor... pkk askere ekmek yok diyor. babaları pkk'nın tehditlerine dayanamamış. can güvenliği kalmadığı için fırını satmış. ailesiyle terörün olmadı güney sahillerine kapağı atmış yeni bir başlangıç için. bizim "güzel adam" sinema televizyon okumuş... amcaoğlu ingiltere'de doktora yapıyor falan. aile eğitime önem veriyor yani. velhasıl bu "güzel adam" asistan olarak çekimlere getirdiği kardeşinden pek hazetmiyor. sürekli tembel olduğundan, üniversite sınavlarına hiç çalışmadığından bahsediyor. zamanla onun kardeşini daha iyi tanıyorum. sonuçta neredeyse 24 saat beraberiz. izninizle, onu da yazının devamında "güzel kardeşim" olarak anacağım.

    bu benim "güzel kardeşim", allah sizi inandırsın, asistan olarak çekimelere gelen üniversite öğrencilerine insan olarak bin basar. şimdi siz bilmezsiniz... bu rus kadını bir acayip. yani eğer bir parça abazalık varsa bünyede, adamı allak bulak ediyorlar. bu bizim gençler de dağılıyor tabii. gelgelelim, "güzel kardeşim" başka. biz izin vermeden içmiyor, içse bile dağıtmıyor. en azından odasını bulabiliyor çocuk... şezlongda sızmıyor. tek bir turisti rahatsız etmişliği yok. zamanla ekipte en iyi anlaştığı eleman ben oluyorum. abisinden bile daha insaflı davranıyorum ki abisi zaten kıl oluyor çocuğa. neyse, şimdi bu jimmy jib denen alet enteresan bir şey. yani sizin o beğenerek izlediğiniz crane görüntülerinin arkasında bildiğin bir insanlık dramı var. alet ağırlıklarıyla falan neredeyse 400 kilo. bu aleti en ufak bir kot farkında en az 3 parçaya ayırman lazım. o da şanslıysan. sonra tekrar kur... sonra tekrar taşı vs. yani bu asistanlık yapılacak iş değil. çocuk da yoruluyor tabii. millet iş saatinde işe kilitleniyor. sürekli çocuklara yükleniyorlar. jimmy aşağı, jimmy yukarı. çocuklar perişan tabii. ben gelemem aga öyle işe. bu son asistanları sevdiğimden çocuklara yardım ediyorum, ben yardım edince diğerleri de eşek gibi yardım ediyorlar. saçmasapan hiyerarşi kırılıyor, bir imecedir, yardımlaşmadır falan, öyle takılıyoruz. zaten öyle olması gerek. sonuçta tanıtım filmi çekiyoruz... sezon sonunda en iyi yabancı film oscarına aday gösterilecek halimiz yok. neyin kibiri, neyin hırsı, neyin hiyerarşisi amına koyayım.

    yaz olanca güzelliğiyle devam ediyor. "güzel adam" kardeşi "güzel kardeşim"i yaz sonunda daha çok seviyor; zira bizimki iki yıllık üniversite kazanıyor. okuyacak, adam olacak. ben istanbul'a, sevgilinin eve atıyorum kapağı. aklımda trenle gidebildiğim kadar doğu'ya gitme planları var. biraz sevgiliyle kalacağım ama... kafamı toparlamışım ve toparlanan bu ruh halinden onun da faydalanması gerek. beni iyi görsün, o da sevinsin artık depresyonun bittiğine.

    istanbul... sonbaharın ilk günleri. televizyon izliyorum. sevgili içeride hazırlanıyor. dışarı çıkacağız. altyazı geçiyor. pkk, bomba, ölü sayısı, cenaze törenleri vs... dikkat etmiyorum. telefon çalıyor biraz sonra. arayan ajansın kameramanı:

    + si murg?
    - vay kardeşim, naber?
    + si murg ya neredesin... ulaşamadım iki gündür.
    - istanbul'dayım kardeşim. kapalıydı telefon, kafa dinlemece.
    + si murg...
    - efendim hacı.
    + şu antalya'da patlayan bomba var ya...
    - evet.
    + ya hacı...
    - efendim.
    + ...
    - olm söylesene sikecem belanı, ne oldu amına koyayım?
    + hacı sen antalya'ya gelsene.
    - ne oldu olm?
    + hacı yaa.
    - ...
    + senin şu güzel kardeşin...
    - ...
    + bomba patladığında...
    - ...
    + oradaymış hacı!
    - ...

    sevgili gelir içeriden. hazırlanmış. benim gözler kan çanağı...

    - ben hazırım, hadi taksim'e...

    neydi o ferdi tayfur şarkısı... "bir garip ölmüş de yasına geldim". taksim, istanbul falan... hepsi geride kalıyor. arabesk bir tat alıyor hayat yine. amına koyduğumun hayatı... hiç yolunda gitmez zaten. "güzel kardeşim"in evine gidiyorum. abisi "güzel adam" falan hep orada. aile çok kalabalık. kürtçe ağıtlar yakılıyor. ağıtları anlamıyorum ama ağıtların tek bir dili vardır zaten. o dilden anlamayan insanlığını kaybetmiştir. günlerce takılıyoruz ölü evinde. zaman geçiyor.

    hayat devam etti sonra. kimseyi ilgilendirmeyen bir sürü şey oldu hayatımda. sonra ben sözlükte yazar oldum falan. şimdi arada sırada sol frame'de pkk başlığını görüyorum. kimileri gelip güzellemeler yazıyor pkk'ya... çok fena bombalar patlatıyorlar. ben senin ölümünden sonra korkuyorum tabii bunların bombalarından "güzel kardeşim". şimdi text tabanlı yeni bir bombaları daha var. "kürdün adı anılmazdı gerilla olmasaydı"...

    duyuyor musun "güzel kardeşim"... seni mardin'deki evinden kovan gerilla sayesinde anıyormuşuz adını... seni 18 yaşında, sürüldüğün yeni evinde de bulan ve bu kez 1000 parçaya ayıran pkk sayesinde anıyormuşuz adını. bu pkk senin için savaşıyormuş... seni özgürleştirecekmiş.

    ben ne abinin ne de senin adını anmadım bu başlıkta. çünkü buraya adınızı yazsam, bu başlık altında yazan bazıları için "adı pkk sayesinde anılan kürt" olacaksınız sadece. onlara göre senin adın kürt. sen başka bir şey değilsin. olamazsın. insan bile olamazsın. önce kürt olacaksın. olmuyorsan da öleceksin. ölebilirsin yani. en azından sürülürsün. olsun, savaşlarda masumlar da ölür. ironik olan ne biliyor musun... ama öyle böyle ironik değil; bildiğin çok ironik... sen onlar için bir tür eğitim zaiyatısın. eğitim zaiyatı değilsin ama bir tür başka bir zaiyatsın. kürdün savaşında yanlışlıkla ölen kürt. zaiyat. nefret ettikleri tsk'nın eğitim zaiyatı açıklamalarına hep gülüyorlar ya... ben de gülüyorum ama benim en azından kendi zaiyatlarım yok. en fazla call of duty'de pixelden askerler öldürmüşlüğüm var. o da sayılmaz. çorbadan onlar. ama bu pkk'nın senin gibi değil yüzlerce, binlerce zaiyatı var. pkk'lılar diyor ki, "biz devletle savaşıyoruz ve devlet bir canavar!" nietzsche'nin bir sözü vardır kardeşim. yaşasaydın bu sözü ezberlemeni ve hayat boyu unutmamanı isterdim senden; "canavarlarla savaşan insan, kendisinin de canavarlaşmadığından emin olmalıdır". bu zaiyat meselesi çok ironik "güzel kardeşim" dediğim gibi... öyle böyle değil... hayat kendince çok komik; ama keşke beni güldürebilse... ben öyle her esprisine, her ironisine gülemiyorum hayatın.

    uçmak özgürlük müdür güzel kardeşim?
    havaya uçarken özgürleştin mi peki gerçekten?

    güzel uyu güzel çocuk.
  • amına koyduğumun bazı dallamalarının onların da anası babası var diye duyar kastığı yine bu dallama kadar kansız, şerefsiz, kahpe bir terörist örgüt.
  • bugün sabah, bir haberde şöyle bir beyanata denk geldim, içinde pkk geçen.

    leyla zana, şemdin sakık vesaire, seçimler hakkında, haklarında açılan mahkemeler hakkında konuşuyorlar ve birisi şey diyor:

    "pkk'nın askeri kısmında yer alıp insan öldürmemiş, sadece yönetim kadrolarında bulunmuş insanlar nasıl olur da düşünce suçlusu ilan edilebilir, nasıl olur da çeşitli haklardan men edilir? onlar silahlı çatışmaya katılmış kişiler değiller ki".

    kahvaltı masasındaydım, kardeşime baktım, kardeşim bana baktı, bir çuval bok gibi kaldık. yanlış duymuşuzdur, bu kadar küstah, bu kadar şerefsiz, bu kadar düşman, bu kadar yırtıcı olunmaz diye düşünüp kral tv açtık, serdem coşkun nissan pikabın direksiyonunda, tem'de şarkı söylüyordu.

    (baktılar ki silahla bitiremeyecekler hepimizi, kanser edip öldürme yolunu da kullanmaya karar verdiler)
  • bir üstümdeki entry'yi giren arkadaş, ağız ishaliyle haklı çıkma çabası içerisinde fakat yemezler.

    tanım: adi bir terör örgütü
  • 10 adimda pkk ve teror kavrami (... for dummies)

    1) insanlar sinirlenince guzel olmakla beraber okuma becerilerini de yitirdiklerinden pkk hakkindaki tartismalar, katilanlar ne derse desin mutlaka, "lanet okuyup kufur edebilenler" ile "mertce teror orgutudur diyemeyip cesitli bahanelerle sempatizanlik yapanlarin" mucadelesine indirgeniyor, kacari yok

    2) pkk bir teror orgutudur.

    3) pkk terorden ibaret bir orgut degildir. hicbir teror orgutu terorden ibaret degildir; sadece teror olsun torba dolsun diye kurulmaz, kurulsalar da oyle bir nihilizmle taraftar toplayip buyuyemezler. ya bastan beri varolan ya da sonradan eklemlenmis ideolojileri, amaclari vardir.

    4) ama bu hedefler herkesce paylasilan ve bilincli bir sekilde idrak edilen hedefler degildirler. isin halkla iliskiler kismi baskadir (ozgurluk, esitlik, hak hukuk), orgutun alt katmanlarina yonelik kismi baskadir, orgut ici muktedirlerin ve cikarlari kesisen diger destekcilerin kafalarindaki hedefler (bilincli veya bilincsiz olarak) bambaskadir. bunlarin hepsi de ayni anda gecerlidir, illa biri olacak diye birsey yok.

    5) bu ikilemler sadece pkk icin degil her hiyerarsik guc odagi icin gecerli. ornegin turkiye devletinin de , tum devletler gibi halka acikladigi amaci, kamu yararinin gozetilmesidir (vatandaslar icin emniyet, savunma, adalet gibi) ama devlet gorevlilerinin salt gorev askiyla yanip tutusan 18.yy prusyalilari olduklarina kimse inanmamakta. devletin temel amaci kisilerin otesinde, bir orgut olarak varolmak, varolusunu surdurmektir. bu yuzden de halkla iliskiler esnasinda kullandiklari hedeflere ulassalar da, ne devletler ne teror orgutleri kendi kendilerini feshederler; ya o amaca daha ulasamadiklarini savunurlar ya da baska bir orgute eklemlenirler (basarili devrimcilerin topyekun yeni burokrasiyi olusturmalari gibi).

    6) bu amaclarin, hedeflerin, baskalari adina konulmus olmasi da dogaldir. pkk'nin kurtleri gercekten temsil edip etmemesi, pkk'nin bu retorikle adam topladigi yahut uluslararasi destek aradigi gercegini degistirmemekte. yani pkk'nin, genis olcekte kurt meselesinin mesru bir avukati rolune soyunacak kredisi olmasa da adam tahakkumunu kurmus, propagandasini yapmissa, bunun pratikte bir farki yok. daha acik konusayim (for dummies), pkk'nin kurt meselesinden rant sagladigi gercegini, bir teror orgutune mesruiyet kazandirma cabasiyla karistirip reflesk icabi inkar etmek, basi kuma gomup "hayir iste pkk ayri birseydir, orospu cocuklaridir" diye cok onemli birtakim sosyal verileri cope atmak buyuk hatadir.

    7) toparlarsak, apo'nun yahut kurucu/yonetici kadronun:
    -tek amaci para veya iktidar olan tas kalpli bir pragmatist olmasi
    -joker misali kaos delisi bir psikopat olmasi
    -deluzyonlar icinde kendini kurtarici sanan bir akil hastasi olmasi
    ihtimallerinin en nihayetinde pek bir onemi yok. bu orgut kurulmustur, kimin hangi amacinda ne kadar samimi oldugu da ancak ikinci dereceden onemlidir ve kendi kendini de feshetmeyecektir.

    8) oyleyse onemli olan orgutun gucunu nereden aldigina bakmak, onu tanimak, icinde yeserdigi ortami anlamak. nihayetinde pkk birilerinin, yukarda sayilan bozukluklarindan ibaret bir olusum degil; o seytanliklar mucizevi birsekilde materyalize olup bomba seklinde karsimiza cikmiyor. o bombalari patlatan baska insanlar var, onlari o noktaya getiren de turlu turlu nedenler var. "ozgurluk" retorigi, issizlik, tarihsel olaylar, kurt meselesi, tsk'nin ve abd'nin politikalari burada hep parametrelerdir. bahane degildirler, dupeduz celiskili de olabilirler (kultur ozgurlugunu isteyip masum insanlarin yasama ozgurlugunu aliyorsun gibi) ama burada bir lise munazarasinda neyin nasil olup olmamasi gerektigini tartismiyoruz, ortadaki durumu tartisiyoruz ve bunlar dusmanin yenilmesi icin anlasilmasi elzem parametrelerdir. (adalet, insan haklari falan demedim bak, salt makyavelist olsan dahi yine buraya cikiyor is)

    9) pkk'yi bir baglama (context) oturtmaya calisanlari sempatizan diye etiketleme egiliminde olanlara bu basit fikri anlatmak cok zor. hicbir karmasik konu cevresinden, zamandan, dunya ruhundan, yani baglamdan bagimsiz bir sekilde, izole bir uzayda analiz edilemez. oysa bu insanlara gore her turlu analiz pkk'yi mesrulastirma gayesi tasimakta, o yuzden en guvenli yol da fazla kafayi yormadan kufur edip lanet okumak. isin ironisi, bu mantalitedeki birini savas akademisine dahi almazlar; dusmanini tanimadan, lojistigini halk destegini ekonomik gucunu anlamadan yenemezsin. sun tzu kadar bas dussun kafaniza.

    10) egitim sart diyenleri opmek istiyorum. sen oxforddan cikip yine o ortama doneceksen ne degisecek. bu olay gettolara iyi okullar yapilmasi baglaminda da gundeme gelir abd'de. adam orada okuyup iyi insan olacak, sonra aksam eve gelip uyusturucu bagimlisi annesinin, cete reisi kardesinin, 20 yasinda ucuncu karisini hamile birakan babasinin, 10 dolar icin adam olduren elemanlarin yaninda radyoaktif bozuntuya ugramadan kalabilecek. burada umulacak en iyi ihtimal, o okul sayesinde arkadasin kendini cekip cikarmasidir bataktan. fakat batak oldugu yerde duruyor, kendini cikaran her kisi icin orada debelenen 10 kisi var
  • yıl 1992...
    babamın askeri görevi nedeniyle siirt'te oturuyoruz. geceleri ışıklar tamamen kapalı dururduk. odalarda değil koridorda yer yatağı serer uyurduk. neden mi? belki bir roket gelir de ilk duvarı geçer belki ikinci duvar da kurtuluruz diye. muhtemelen kurtulamazdık ama bir umuttu işte...
    aynı yıl hastanede yatacak kadar ciddi bir rahatsızlık geçirdim. devlet hastanesinde doktor açık açık ben buna bakamam çünkü sizin asker olduğunuz hemen duyulur benim de canım tehlikeye girer demişti. babam sanırım o hastaneyi ayağa kaldırmasa belki de çocuk yaşta ölüp giderdim.
    bunlar hep o şerefsiz örgütün işiydi. ki bunlar sadece basit şeyler. çocuk yaşta lojmanlara gelen helikopterleri ve o helikopterden çıkan şehitleri de çok iyi hatırlıyorum.
    acı olan yaz tatiline istanbula döndüğümüzde kimsenin bunları tam olarak bilmemesiydi. buralarda gazete haberleri dışında pek bir şey yokken doğuda resmen bir savaş vardı.
    biraz büyüyünce bu terör örgütüne sol diyip sol geçinenlerin peşine takıldığını görünce bir kez daha şok olmuştum. neyse ki solun aslında ne olduğunu anlayacak kadar kendi mi geliştirmiştim de bu örgütün bol feodalizm soslu bir etnik faşist olduklarını anlamıştım.
    kürtler ve sol çok daha iyisini hak ederken bu adamlarla anılması çok ironik.
    neyse ki artık bir şeyler değişiyor yavaş da olsa... çözümün silah değil siyaset olduğunu artık çoğu kişi kabul etmeye başladı gibi...
  • uluslararası alanda "terör"ün kesin bir tanımı yoktur. devletlerin terör kavramına gerek kültürel, gerek siyasal, gerek jeopolitik anlamda farklı bakması üzerinde genel olarak uzlaşılan bir terör tanımının yapılmasını engeller. bunun dışında bazı ülkelerin başka ülkelerde gerçekleşen terörist olayları destekliyor oluşu, bu ülkelerin diğer ülkede terörist eylemler yapan kişileri özgürlük savaşçısı olarak nitelemesine sebep olabilir. bu durum terör kavramının tanımının yapılmasını iyice zorlaştırır.

    pkk'nın bazı ülkeler tarafından terör örgütü olarak tanınmadığı bir gerçektir. bununla birlikte gerek çeşitli devletlerin, gerek uluslararası kuruluşların yaptığı tanımlara bakılsın pkk bir terör örgütüdür. uluslar arası alanda yapılan 700 küsür tanımdan hangisine bakarsanız bakın pkk bir terör örgütüdür.

    ziraa hiç bir özgürlük savaşçısı bölgeye gönderilen bir doktoru öldürmez.
    hiç bir özgürlük savaşçısı sağlık ocağına roket atarlarla saldırmaz.
    hiç bir özgürlük savaşçısı kendisine haraç vermeyen çobanı öldürmez.
    hiç bir özgürlük savaşçısı uyuşturucu ticareti yapmaz.
    hiç bir özgürlük savaşçısı kendisine gümrük(!) vergisi ödemeyen tüccarı kurşuna dizmez.
    hiç bir özgürlük savaşçısı okul servisinin yoluna mayın döşemez.
    hiç bir özgürlük savaşçısı bölgeye hizmet götürmek için su kanalında çalışan işçileri taşıyan minibüsün yolunu kesip içindeki insanları öldürmez.
    hiç bir özgürlük savaşçısı bebek öldürmez...

    bu yüzden pkk bir terör örgütüdür. gerilla değil, kardeş değil;
    terör örgütü.
  • türkiye cumhuriyeti devletince ve de birçok başka ülkelerce resmi olarak terör örgütü olduğu kabul edilmiş ve tanınmış; mensuplarının silahlı kanadının, adeta köpek gibi dağlarda mağaralarda yaşadığı, doğu bölge halkının bile artık illallah ettiği ortadoğunun kanseri oluşumdur.

    net terör örgütüdür nokta
  • sempatizanlarının ve mensuplarının hepsinin annesini sikeyim dediğim kahpe terör örgütüdür.
hesabın var mı? giriş yap