• --- spoiler ---

    beni en çok güldüren repliğin arkamda oturan amcadan geldiği filmdir:
    "adam ne darlanmış yahu, sikerim böyle aşkın ızdırabını demiş, çıkarmış sandığa koymuş."

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    türk korsanların karayipler'de gezdiği falan yoktur. kaptan jack sparrow, malum anahtara giden ipucunu bir türk hapishanesine girerek elde etmiştir. bu hapishanenin de akdeniz'de olduğunu tahmin etmek zor değil. sparrow, şapkasını da dönüş yolunda düşürür.
    creditste geçen 3 turkish guard, 3 turkish prisoner de bu hapishane sahnesinde oynayan oyunculardır. dikkatli dinlerseniz, gardiyanın "haydi, çabuk" dediğini duyarsınız. gemideki iki türk ise short sailor, large sailor olarak geçer.

    --- spoiler ---
  • maalesef ilki kadar eğlenceli ve sürükleyici bulmadığım film... ama üçüncüsü gelince ona da gideceğiz tabii...

    --- spoiler ---
    bu arada kraken denen canavarı tarkan viking kanı 'ndan çalmış allahsızlar, onu da fark etmedim değil...

    (bkz: tarkan filmindeki dev ahtapot)

    --- spoiler ---
  • bir sonraki yıl içinde vizyona girecek olan serinin yeni filmi şerefine izlemeye başladığım muhteşem parçalara sahip izlemesi keyifli film.

    --- spoiler ---

    * filmin sonlarına doğru siyah inci ile uçan hollandalı'nın kapışması öncesinde iki geminin karşılaşması esnasında jack sparrow'un elindeki kavanozu kaldırıp "toprak dolu kavanozum var" diye bağırırken gemisinde dolaşma sahnesi tamamen doğaçlamaymış. hâl böyle olunca diğer oyuncuların bu duruma verdiği tepki de doğal hâlleri oluyor. bkz

    * genç aşığımız will, jack pardon kaptan jack sparrow'u ararken tokat bile yiyordu hatunlardan. heh, onlardan bir sonraki aşama olan siyahi bir kardeşimize gidip sorduğunda siyahi kardeşimiz yerini tarif ederken cümlesinde uzun domuzdan bahsediyor. bu uzun domuz bir örtmece imiş. asıl anlamı insan eti olmaktaymış.

    * seride kullanılan gemilerden iki tanesi gerçekten yapılmış. biri siyah inci diğeri de uçan hollandalı. ikisi de bu filmde kozlarını paylaşıyorlar. the black pearl ve the flying dutchman

    * johnny depp'in kankisi tim burton'ın, bu filmdeki setlere ve the flying dutchman'ın yaratılışına birtakım katkılarda bulunmuş. şahsi fikrim şu büyücülü sahnelerde kendisinin bir parmağı olduğu. araştırmak lazım tabii.

    * film çekilirken set wilma kasırgası yüzünden los angeles'a tahliye edilmiş. olaya bak, herifler los angeles'a gönderiliyor.

    * at world's end ile peş peşe çekilmiş. bu film bittikten sonra hemen ona başlamışlar; zaten vizyon tarihleri arasında 1 yıl bile yok.

    * ilk film için çekilmiş fakat kullanılmamış tortuga sahneleri bu filmde kullanılmış.

    * yönetmen gore verbinski, tia dalma rolü için önerilen naomie harris'in yaşının çok genç olması sebebiyle başlarda kendisini reddetmiş fakat cast ekibi yönetmeninin ısrarları üzerine bir deneme çekimi için ikna olmuş. nihayetinde de rolü kapmış. kendisinin jamaika aksanını karakterine de yansıtmış ki gayet başarılı olmuş bence.

    * ilk film için kurulan setin büyük bir bölümü kasırgada yok olmuş, serinin 2. ve 3. filmi için yeni bir set oluşturulmak durumunda kalmışlar.

    * disney'nin yeni logosu ilk bu filmde tanıtılmış. bkz

    * elizabeth'in kaptan jack sparrow bey'i gemisine kelepçelediği sahneyi film henüz yazım aşamasındayken keira knightley "aklımda böyle bir fikir var hacılar ne dersiniz" diyerek önermiş.

    * korsanlar arasında ıssız adaya bırakılma cezası epey bir popülermiş. cezalandıralacak kişinin yediği ayvalara göre değişiyormuş bu adaya bırakma işi. bazen birkaç günlüğüne bırakılırken bazen de ölene de orada kalıyormuş agalar. ölü adamın sandığı da kayalardan oluşan küçük bir adaymış ve burası korsanlara göğüs kafesini anımsatıyormuş. adada su da gölge de yokmuş. bu "kafeste" terk edilmek korsanlar için sıcaktan kavrularak ölmeye denkmiş.

    * vizyona girdiği hafta sonunda yaptığı 135 milyon dolarlık hasılat ile 100 milyonu geçmeyi en çabuk başaran film olmuş.

    * filmin yer yer içerdiği yamyamlık sahnelerinden dolayı çin'de yasaklanmış.

    * davy jones ve ekibinin bulunduğu sahnelerde bu arkadaşlar koyu gri bir kostüm giymişler, bazen siyah.. eski dönem abd'deki mahkumların giydikleri gibi. filmde izlediğimiz her şey görsel efektmiş kendilerine dair. bence gayet iyi kotarmışlar. bkz bkz 2bkz

    * will turner'ın bir sahnede "bunu tüm gün yapabilirim" demesi doğaçlamaymış.

    * karayip korsanları serisinde görüşme isteğinin geçmediği tek filmmiş. (bkz: parley)

    * oscar kazanan tek karayip korsanları filmiymiş. en iyi görsel efekt dalında kazanmış. bence sadece the kraken parçası bile en iyi müzik ödülünü kazanmalarına yeterdi. puşt akademi.

    * domino filmi için saçlarını kısa kestirmek zorunda kalan keira knightley, ölü adamın sandığı'nın çekimlerinde postiş kullanmış.

    * sanıyorum ki ending credits sahneleri bu seri ile popülerleşmeye başlamış. şuradan serideki son sahneleri izleyebilirsiniz.

    * 2006 yılının en çok hasılat yapmayı başaran filmiymiş.

    * başlık altında bu bilgi verilmiş ama yine de paylaşayım. jack'in denize düşen şapkasını bulan denizci agalardan soldaki kıbrıs türkü sağdaki de kıbrıs rumu imiş.

    * the black pearl gerçekte hiç sahilde olmamış. o sahilde bağlanmış hali tamamen dijital efektlerle gerçekleştirilen bir olaymış.

    * stellan skarsgard'ın makyajı tam tamına 4 saat sürüyormuş.

    * elizabeth ile jack öf kaptan jack sparrow'un öbüşdüğü sahne zavallı orlando bloom'un elindeki kağıtta yazmıyormuş. yavrum bu ikisinin öbüşeceğini ancak öbüşdükleri vakit öğrenmiş. tepkisi gerçekçi olsun diye böyle bir cinlik düşünmüş film ekibi.

    * tortuga'da herkesin herkese giriştiği sahnede çalan şu parça film için bestelenmemiş. kendisi geleneksel bir parçaymış.

    * tia dalma'nın kulübesindeyken kaptan jack sparrow kendisine ödemeyi maymun ile gerçekleştireceğini söylediğinde tia dalma maymunu serbest bırakıyor. bıraktıktan sonra da maymun koşarak başka bir odadaki bir çift ayağa gidiyor. nah şurada. şu da var. onun filmin sonunda ortaya çıkan kaptan barbossa olduğu tahmin ediliyor. (bkz: aneliz şelalesi)

    * filmin sonunda kaptan barbossa merdivenlerden maymunuyla aşağı iniyor ve elindeki elmadan bir ısırık alıyor. bu sahne de ilk filme gönderme içermekte. ilk filmde kaptan barbossa ne canlı ne de ölü olduğunu, bir elmanın tadını bile alamadığını söylüyordu.

    * kraken ordu donanmasına saldırdığında gemiden bir feryat koptuğunu duyuyoruz. nedir bu derseniz (bkz: wilhelm scream)

    * filmde 82 kişi hakkın rahmetine kavuşuyor.

    * karayip korsanlarının roman hâline getirilmiş versiyonunda elizabeth, kaptan jack sparrow'u gemiye kelepçelemekten dolayı gerçekten büyük üzüntü hissediyormuş. allahın adını vererek hissediyormuş. ama o durumda adeta bir korsan gibi hareket ettiği için kendisiyle gurur da duyuyormuş.

    * filmdeki oyunculara geoffrey rush'ın bu filmde rol alacağı önceden söylenmemiş. söylendiğinde ise merdivenlerden inenin ilk filmde anamaria karakterine can veren zoe saldana olacağı belirtilmiş. ne troll bir film ekibiymiş bunlar da arkadaş. te bu sahne

    --- spoiler ---

    filmin müzikleri: https://www.youtube.com/watch?v=l-kq2q9h2rs
  • kalamar üzerine bir film. filmdeki yaratık kalamar, kötü adam kalamar...
  • buyrun ben size özet çıkarayım

    --- spoiler ---

    arizmatik, beceriksiz görüntülü, yufka yürekli jack sparrow u aşık, salak ve satıcı yapmışlar.
    köy çocuğumuz will turner ı büyütüp ailemizin kadrolu kahramanı yapmışlar.
    asker kızı lizz imizi filmde herkesin aşık olması şart olan ama aşkına sadık bir wamp a çevirmişler.

    falan

    özellikle ilk filme havasını verdiğine inandığım jack'in efsanevi duruşu ise tamamen gitmiş
    --- spoiler ---

    kendimi lotr kitabını okuduktan sonra filmini izlemiş gibi hissettim.

    tamam siz konuşadurun, bu film önce çekilseydi bu film daha çok sevilirdi diye.

    ben ise bu gece yatağımda jack sparrow'un ilk filmdeki daha düzgün bile yürüyemeyen ama kendi değerlerini koruyabilmek için dünyaya tek başına karşı koyan kişiliği için ağlayacağım

    başarılar dilerim
  • --- spoiler ---

    undead maymunu ile kalbimde yer kazanmis film, o esprisi butun filme yetti anasini satayim.

    - "kaboom", we have an undead monkey

    - bana maymunu bulun, bir seyleri vurmam lazim.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    davy jones'un aşık olduğu hatun; nehrin sonundaki kahin büyücü vs. zenci kadın. zira jack sparrow yüzüğü çalarken masada gördüğümüz madalyon ile will, davy jones'un anahtarını aşırırken müzik çalmaya başlayan madalyon aynı. bu arada iki madalyonu da aşırma sahnelerinde görmüşüz, yazarken farkettim. ilginç!

    ayriyaten daha jack'in çaldığı yüzük hiç kullanılmadı, ki devam filminde onun ne işe yaradığını da öğreneceğiz. muhtemelen davy jones'la alakalı bir sahnede olacak bu olay.
    --- spoiler ---
  • öncelikle şunu söyleyeyim. müzik ve sinema, yorum yapmaktan mümkün mertebe kaçındığım iki alandır. çünkü bu ikisine ilişkin bilgimin sınırlı olduğunu ve bu iki alanda söyleyeceklerimin alelade olmaktan öteye geçemeyeceğini bilirim. şimdi bu film hakkında biraz konuşacaksam cüretimin ve haddin bilmezliğimin bağışlanmasını ve bunun kaptan jack sparrow'a duyduğum onanmaz düşkünlüğe verilmesini dilerim.

    yazacaklarımın oyunbozanlık <<spoiler>> içeriyor olabileceğini bildirmek ve sözlük kullanıcılarını bu konuda uyarmak ise boynumun borcudur.

    kimdir bu kaptan jack sparrow?

    kaptan jack sparrow bir korsandır. sarsak bir adamdır. kapitalist-dünya ekonomisinin palazlanmaya yüz tuttuğu bir dönemde yaşamaktadır. bu da demektir ki, kaptan jack sparrow, kapitalist kurumsal düzenlemeler vasıtasıyla itilmek ve boyun eğdirilmek istenen ilk zümrelerden birinin mensubudur. geleneksel kurumlara kat'i bir inançla bağlı, yani yaşamı ve dünyayı kavrayışı yarı gerçek-yarı masalsı bir bağlamda belirlenmiş ve bu yüzden de kimi tepkilerinde bağlı bulunduğu kurumsal çevrenin gereklerini bire bir yerine getiren, kimi davranışlarında ise ölçüsüz bir esnekliğe sahip ve bu ikisi arasındaki ayrımı sahip bulunduğu kadim bilgelikle kusursuzca ölçebilen ve ona göre hareket eden bir adamdır.

    gelenekselliğiyle içinde bulunduğu dünyanın sayesindedir ki, kaptan jack sparrow'un bir sonraki adımının ne olacağının kestirilebilmesi mümkün değildir-- zira bir sonraki adımını attığı zaman içine gireceği dünyayı belirleyen bağlamın gerçekçi mi, masalsı mı olacağı öngörülebilir değildir.

    kaptan jack sparrow, modern dünyanın katışıksız ussallık tasavvuruna yönelik ciddi bir tehdit, geleneksel dünyayı imleyen bir arketipin tezahürüdür.

    bunlar sayesindedir ki, benim, tanıdığım bütün "büyük" insanlar (peygamberler, ulusal önderler, şairler, feylezoflar, kuramcılar vs) içinde ölçüsüz bir yakınlık hissettiğim ve biricik yol göstericim olarak belleyip hayranlık duyduğum yegane kişiliktir; benim kuramsal kurtarıcımın "ideal type"idir.

    ilk filmde tanıştığım kaptan jack sparrow bu idi.

    bu filmde ise kaptan kişiliksizleştirilmiştir; kahramanlık payesi ise prens turner'a geçmiş, kaptan, yalnız "sarsaklığına" gülünecek bir zavallıya indirgenmiştir.

    "prens turner" da ahlaklıdır, en az sparrow, kaptan jack sparrow kadar. bir farkla ki, turner'ın içinde bulunduğu çevre kusursuz, katışıksız, mutlak egemen bir çevredir. bu kurumsal yapı, kırılması olanaksız bir kabukla çevrelenmiştir ve turner'ın iradi bir edimine kat'i surette izin vermez. turner, kurumsal esneklikten yoksundur. turner, "gereğini", olduğu gibi yerine getirmek zorundadır. çünkü turner, aşkını bile "gerçek bir düzlemde" yaşar. turner'ın kavrayışında "masal"ın yeri yoktur; o, ussallığın erken modern dönem temsilcisidir.

    filmi izledikten sonra kendi kendime "acaba filmin metin yazarı mı değişmiş?" sormaktan kendimi alıkoyamadım. gerçeğe, yani modern dünyaya yakınlaşacağız diye, atan kalbin nihai sahibi olarak doğu hindistan şirketi'ni tespit etmenin ne lüzumu var? eğer niyet ettikleri "tarih öğretmek" ise, ki bu doğrudur, "doğu hindistan şirketi", o "simgeye" sahip olmuştur kaptan jack sparrow'u ölüler diyarına yolcu ederek fakat, tarihi (daha doğru düzgün) öğreneceğimiz başka kaynaklar var!

    "üçleme"nin ikinci ayağı bu film.

    ilkinden ikincisine, "us-dışılıktan ussallığa" yönelmiş bir seyri takip ettik. olduğu gibi, evet. ama filmin yapımcılarının gerçekten bir "derdi, meselesi" varsa, umuyorum ki bu üçüncü filmde vurgulayacakları ve savunacakları karakter kaptan jack sparrow olur, turner yahut doğu hindistan şirketi değil.

    sonuç itibariyle, "ortalama"ya yaklaşmış bir film olmuştur bu. muhalif tavrı yontulmuş, kaptan jack sparrow'u geriye "itilmiş". öyle işte. dedim ya.. anlamam ben sinemadan ve bir de müzikten.
  • lord of the rings ve matrix'in başına gelen gibi bu serinin ikinci filmi olan bu filmin başına da aynı talihsizlikler gelmiştir. serileri bütün olarak değerlendirmek gerekir bence. ilk filmler yeni olduğu ve ilk ilgiyi direk üstüne topladığı içi büyük tad verir insana. devamında gelen ikinci filmlerde aynı tadı yakalayamaması normaldir insanın, ama yine de kaptan jack'i, william'ı, elizabeth'i tekrar görmekten mutlu olmuştur birinci filmi çok beğenen herkes.. ki ben johnny depp'i gördüğüm her sahnede kendimden geçtim, bir jack sparrow hayranı olarak.. gerek koşuşu, gerek yerine cuk diye oturmuş tepkileri, diyalogları, tripleri; her şeyiyle karizma fışkırıyordu adamdan.. ilk filme göre daha bi fazla makyaj yapmışlar bir de daha güzel olmuş, afişten de belli oluyor zaten.. diyeceğim o ki dead man s chest birinci film, curse of the black pearl ikinci film olsaydı, emin olun bu filme süper, curse of the black pearl e de yetersiz, akıcı değil hede hödö diyeceklerdi. zira aynı şeyler matrix reloaded ve lord of the rings the two towers'ın da başına geldi. serinin son filmini de bekleyelim ve yorumlarımızı ona göre yapalım, şimdilik detaylardaki güzellikleri yakalayıp, oyunculukları değerlendirelim. nasıl bir kitabı saonuna kadar okumadan değerlendirmek yanlışsa bu filmi de senaryo, yapımcılık gibi serinin bütününü etkileyen konularda değerlendirmek şu aşamada yanlıştır..

    --- spoiler ---

    detaylara değinmişken filmden bir kaç anektot vermek istiyorum, çok hoşuma gittiler.. *

    adada sandığı bulduklarında william birden ortaya çıkar ve nasıl kurtulduğu sorulduğunda "ayaklarıma iki tane su kaplumbağası bağladım" der birinci filme gönderme yaparak. jack de "işe yarıyor değil mi eh eh" der olayı toparlamak için..

    william yamyamların adasını bulduğunda papağanla karşılaşır ve "işte tanıdık bir yüz" der. papağan da "beni yemeyin, beni yemeyin" der. burada mürettebatın başına gelenleri anlatmak için seyirciye ve william'a bir mesaj verilir. seyirci anlar ama william anlamaz.. *

    maymunun lanetten kurtulamayışı ilk filmde her şeyin göründüğü gibi olmadığını göstermektedir ki filmin sonunda geoffrey rush'ın gözükmesiyle anlaşılır ilk filmde geçen konunun bitmediği ve bitmeyeceği..

    filmin sonunda kahin kadın jack'in öldüğünü düşünen mürettabata "onu geri getirmek için her türlü kötülükle hede hödöyle mücadele eder miydiniz" diye sorudğunda herkes "aye" der, william dahil, fakat elizabeth "yes" der. "denizle falan alakam yok, hanımefendiyim aslında ben" dermişcesine.

    elizabeth'in jack'in pusulasını eline alıdığı zaman gösterdiği yön gerçekten sandığın yerini mi yoksa en çok istediği şey olan william'ın yerini mi gösterdiği de ayrı bir muammadır. zira william da sandığa doğru gitmektedir. ayrıca adadayken elizabeth'in "bu pusula yanlış" diye isyan ettiği zaman pusula denizi göstermekteydi ve o sahnenin sonunda denizden william çıktı.. jack elizabeth'e pusulayı vermeden önce "sevgilini bulmak için sandık lazım o yüzden sandığı istiyorsun değil mi?" diye sandığı istemesini empoze etmişti, bu derece yüksek bir konsantrasyonla sandığa odaklanmışmıdır bilinmez, çok da önemli değil zaten. ama o pusula da bir kaç detay olduğunu hissediyorum ve bu detayları yakalayanların üçüncü filmde "aha bak bu böyleymiş ikinci filmde ben tahmin etmiştim pusula sayesinde" diyeceğini tahmin ediyorum..

    son olarak da the lord of the rings'in ilk filminin sonunda yaşadığım "hasssktr" modunu tekrar yaşadım bu filmin sonunda. o filmde de frodo ve sam bir tepeden mordoru görmüş ve maceranın yeni başladığını tasvir eden bir kaç cümle kurmasıyla gaza gelmiş, credits in çıkmasıyla göt olmuştuk. yine aynı şey oldu..

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap