• hayran olunası bir tarzı olan aşmış satranç oyuncusu. oynadığı dönemde karmaşık açılışlar, varyantlar olmadığından dolayı satrancı öğrenmeye çalışan kimseler tarafından oyunları rahatlıkla analiz edilebilir, faydalanılabilir. yaptığı gambitler ile rakibin oyun planını alt üst eder ve mat kaçınılmazdır.

    şu oyun zannediyorum morphy'i anlamak için idealdir.
  • satranc dunyasinda bir meteor gibi gelip gecmis ilginc sahsiyettir. hazin bir hikayesi vardir.
    diger bir cok deha gibi, babasi amcasi filan oynarken seyrederek oyunun kurallarini kapar.
    6 yasinda iken yine seyrettigi bir oyunun bitiminde, taslari kutudan geri cikarir, son konumu tahtaya kurar ve kazanc yolunu gosterip hoplatir amcasini. aileye parlak isik verilmistir.! sandalyesinin altina yastiklar konarak tahtayi gormesi saglanir..bacak kadar boyu devrin unlu ustalarini parlak bir sekilde yenmesine engel degildir artik..
    1857 yilinda ilk kez katildigi amerika sampiyonlugunu da elde eder.memleketinde yenecek kimse kalmayinca avrupa yolu gorunur.
    ingiltere'de o donemlerde dunyanin en iyi oyuncusu kabul edilen staunton'a karsilasma onerilir. burnu normalden biraz irice olan ingiliz centilmeni rakibini kucumseyek reddeder*. "once fransa'da, almanya'da filanca arkadaslarla oyna,ispatla kendini, sonra cik karsima" buyurur.
    buyuk umutlarla tum sartlar yerine, ilgili ustalar dize getirilir.
    getirilir ama staunton surekli erteleyerek sallamaya devam eder.. morphy bekleme modunda iken paris'te o donemlerde inanilmaz bir performans olan 8 tahtalik korleme simultane gosteri falan yapar.
    aylarca suren bekleyis sonunda iplenmedigini kabul edip 1859'da buruk bir sekilde vatanina geri doner ve bir daha da satranc matranc oynamaz.tum kariyerini bu 2 yila sigdirmistir. ilerleyen yillarda iyice icine kapanir,yalniz ve mutsuz bir adam olarak kendi kendine konusur.korleme simultane oyunlarin akla yan etkileri gorulmeye baslanmistir..tuhaf seylerden bahsetmektedir..kalp krizinden olmeden onceki son gunlerinde gecenin bi yarisi elinde kandille sokaklarda tanriyi arar..
  • dünyanın gelmiş geçmiş uzak ara en iyi ve en kaliteli satranççısı.aşağıdaki linkte oynadığı oyunlar izlenebilir ve hayran kalınabilinir.

    http://www.chessgames.com/…rl/chessplayer?pid=16002
  • 1837'de new orleans'ta doğdu. 1857'de ilk kez düzenlenen amerika satranç şampiyonasında alman usta paulsen'i yenerek birinci olmuş; bunu izleyen yıllarda avrupalı ustalarla boy ölçüşmek üzere avrupa'ya gelmiş ve karşılaştığı her oyuncuyu yenmiştir. bir süre sonra turnuvalardan çekildi ve ülkesine döndü. 10 temmuz 1884'te doğduğu şehirde öldü.

    açık oyunların ustasıdır. inanılmaz taş fedaları yapar. merkez piyonlarını hunharca harcar. merkezi tutmanın önemini kabul etmiştir lakin bunu piyonlarla değil aletlerle yapar. bundan dolayı oyunları çok uzun (hamle sayısı olarak) sürmez, 20-30 hamlede biter genellikle. rakiplerinin 12, hamle civarında terkettikleri de görülmüştür.

    edit: doğum tarihi duzeltildi.
  • şu (bkz: #25190849) entry'de bahsedilen gea bure bişe yapmiycem konuşcez temalı oyununun kapanış hamlesi olan rokta "durduk yere rabona yapan quaresma artistliği" vardır.
  • satranç dünyasının edgar allan poe'su gibi gelir bu adam bana. kendini harcayan deha her zaman üzüntü uyandırır. çünkü deha nadir gelir. olasılıkları düşünürsünüz, günümüzde profesyonel olarak bu işi yapan insanlar gibi imkanlara sahip olsa neler yapabilirdi, çünkü ham, saf bir yetenek var karşımızda. satranç ya da başka bir şey, yapılan şey ne olursa olsun boşa giden deha trajik bir olaydır.
  • "satranç oynamak, centilmenliğin; iyi satranç oynamak ise harcanmış bir ömrün belirtisidir." diyen satranç ustası.

    rivayete göre 23 yaşından sonra satrancı bırakmış, devlete karşı köle sahiplerinin hakkını savunan bir avukat olmuştur.
  • tarihin en akıl almaz matını yapmış deha: hey gidi
  • bir dehanın bile, hayatta hiçbir amacı kalmayınca nasıl bir depresyona saplandığını, hatta amaçsızlık ve boşta kalma denilen illetin ölüme bile sebep olabilme ihtimali olacağını gösteren en iyi ve üzünülesi örnektir. bir diğer örnek ise bobby fischer'dır. ikiside dünya şampiyonu olduktan sonra amacına ulaşmanın verdiği boşluk hissiyle köşesine çekilmiş, sosyallikten son derecede uzak durmuş, depresyon ve paranoyanın pençesine düşmüşlerdir.

    kendisinin bir süre eve kapandığı ve sonrasında akıl sağlının bozularak günden güne kötüye gittiği, elinde gaz lambasıyla sokaklarda tanrıyı aradığı rivayet edilir. bir gün sıcak bir havada çaresizce sokakta saatlerce dolaştıktan sonra eve gelmiş ve buz gibi küvetine o sıcak havanın ardından girmesi üzerine inme yaşadığı ve hayatını kaybettiği bilinir.
  • gerçek bir satranç ustası. satrancı babası ve amcasının oyunları izleyerek çok küçük yaşta öğreniyor. post modern satrançın babası olarak kabul edilen ve hem bence hem de birkaç büyük ustaya göre gelmiş geçmiş en iyi satranç oyuncusu olur kendisi. %84 gibi bir kazanma oranına sahiptir bu rakam fischer'da bile %74. kendisi zamanında amerika'da herkesi yenince avrupaya gitmiş ve orada da avrupanın büyük ustalarını yenmiştir. 20 yaşında hukuk fakültesinden mezun oluyor kendisi tam olarak 2 yıl erken bitiriyor üniversiteyi ama 21 yaşından önce kanunlara göre avukatlık yapması yasak olduğu için bu arayı satranç oynayarak geçiriyor. o kadar kısa satranç kariyerinde bir sürü güzel oyunlara imza atıyor. boğmaca matlarıyla dolu bir sürü fedalı oyunları vardır. eğer bir satranç severseniz mutlaka oyunlarına göz atmanızı tavsiye ederim.
    her ne kadar ölümü kötü olsada (son zamanlarda paranoya belirtileri ortaya çıkmış kendisinde) saygıyla anıyoruz en büyük ustayı.
hesabın var mı? giriş yap