• katilin, şerefsizin önde gideni! aptal bir tv dizisi izlediniz diye yaptığı onlarca kötülük yok olmuyor.
  • kendisini bilfiil gormus kolombiyali bir arkadasin anisi:
    gencler bogota'da bir barda oturmaktadir. 90'larin basi itibariyle rahmetli butun kolombiya'da sozum ona aranmaktadir. kapinin onunde polis arabalari belirir, gencler "noluyor yahu, pablo escobar mi burda" seklinde geyikler yaparak eglenmeye devam ederler. iceri once tufekli abiler girer, bar sahibi barin kepenklerini indirir ve ardindan genclerin saskin bakislari arasinda pablo iceri girer. barda bir kac kisiyle sohbet eder, icer, herkese icki ismarlar sonra geldigi gibi polis arabalarinin korumasinda mekani terk eder. son cikan silahli abi bizimkilerin masasina gelir "burda birsey olmadi gencler, alin benden birer bira icin" diyerek masaya 1000 peso birakir ve cikar. kepenkler acilir, hayat devam eder.
    ayni abinin interpol tarafindan arandigi donemde beyaz saray onunde turistik kostumuyle cekilmis, gulumseyen fotograflarinin bulundugu da olmustur.
  • sadece kolombiya'nın değil, dünyanın en güçlü adamlarından biriydi. hükümet ile anlaşıp kendi kontrolünde olan bir hapishaneye girebilecek kadar güçlüydü. amerika baskısıyla nakil edilmesi gündeme gelince hapishaneye nakil emrini getiren bürokratları rehin almış ve hükümet pazarlık teklifini reddedince elini kolunu sallayarak 400 askerin kuşattığı hapishaneyi terk etmiştir.

    arkasında olan toplum desteğini bildiği için çekinmeden hükümete savaş açmış, çaresiz kalan hükümet amerika'dan ekip ve ekipman yardımı istemiştir. bunun üzerine pablo escobar her polis için 1000 dolar, her amerikan rütbelisi için 30.000 dolar ödeme yapacağını açıklamıştır. bu zamanlarda 400 kadar polis ve asker halk tarafından öldürülmüş, buna rağmen kolombiya ve amerikan hükümetleri escobar'ın yerini tespit edememiştir.

    escobar'ın adamlarına yapılan operasyonlar sıklaşınca escobar bombalı eylemlere başlamış ve özellikle hükümet binalarını hedef almıştır. fakat çok güvendiği adamlarından biri hükümet binasına bırakamadığı bomba yüklü aracı bir kırtasiyenin önüne bırakınca kadın ve çocukların ağırlıkta olduğu çok sayıda insan zarar görmüş, bu da escobar'ın halk etkisini kaybetmesinin başlıca sebebi olmuştur.

    halk desteği azalan escobar bombalama eylemlerini devam ettirsede, gayrıresmi bir oluşum olan los pepes ve resmi oluşum olan search bloc operasyonlarını sıklaştırmış bu sebeple ailesine çok düşkün olan escobar ailesini almanya'ya yollamaya karar vermiştir.

    amerikan hükümeti bu hamleyi tespit edip uçak havadayken almanya ile temasa geçmiş ve escobar ailesinin uçaktan indirilmemesini sağlamış, uçak sadece aileyi taşıyarak kolombiya'ya geri dönmüştür. kolombiya hükümeti, ordu sayılabilecek bir kuvvetle escobar ailesini boşaltılmış bir otele yerleştirmiştir.

    yavaş yavaş sonunun geldiğini anlayan escobar bir ay kadar daha hükümet ile mücadele etse de, ailesi için endişelenmiş, aylarca her türlü yer belirleme cihazından iki dakikada bir telefon değiştirerek kaçabildiği halde oğlu ile on dakikadan fazla konuşarak yerini kasıtlı olarak tespit ettirmiştir. yerinin tespiti üzerine yapılan operasyon sonucunda kolombiya polis gücü tarafından ölü olarak ele geçirilmiştir.

    dünyanın en güçlü uyuşturucu baronu olmasına ve kolombiya'da adamları ile beraber çok fazla suç işlemesine rağmen, öldürüldükten sonra kolombiya daha berbat bir hale gelmiştir. kısacası gelenler gideni aratmıştır.
  • coluk, cocuk demeden yuzlerce kisinin olumune neden olmus, ulkesinin dunyadaki imajini yerle bir etmis uyusturucu baronu.

    turkiye gibi guce tapanlarin oldugu ortadogu ulkesinde takdir edilmesi oldukca dogaldir.
  • deniz seki'den daha az hapis yatmıştır.
  • bir dönem kolombiya gettolarının desteğiyle ülkede devletten daha fazla sözü geçen uyuşturucu satıcısı..

    sattıkları karşısında alacağı ücret ne olursa olsun, 20'lik banknotlar halinde alır, saymaktansa tartarmış*..
    kazandığı ilk milyonu harcamaması da ayrı bir efsane..
  • boş boş anmayla olmuyor biriniz lokma döktürün de yiyek.
  • büyük bir ihtimalle uyuşturucu sattığı için değil uyuşturucu piyasasında tekel haline geldiği için öldürülmüş druglorddur. kendisine karşı 90'ların başında yürütülmeye başlanan uluslar arası mücadele ve aktörleri beni bu sonuca odaklanmaya itmiştir.

    pablo escobar 80'lerin sonu 90'ların başında tüm düşmanlarını elimine edip tek başına yer altı dünyasının patronu olmuştur. bu patronluk ise yasadışı dünyanın yasama, yürütme ve yargı erklerinin tek başına elinde tutmanın yanısıra piyasa fiyatını da tek başına belirleyebilme imkanını kendisine tanımıştır. her ne kadar kendisinin döneminde suç dünyasının kendi içinde bir düzeni olmasına karşın nehirin öbür tarafındaki ticaret ortakları tarafından escobar'ın tek başına patron olması her işte olduğu gibi bu işte de rekabeti baltalayan bir durum olmuştur. zira escobar istediği zaman uyuşturucu arzını durdurabilecek yada fiyatını manipüle edebilecek derecede güçlü birisidir. (90' ların başında 3 milyar dolara yakın bir serveti olduğu söyleniyordu)

    esas savımıza gelecek olursak yani escobar'a karşı kurulan uluslar arası organize ittifak bize güzel ip uçları veriyor. başta abd olmak üzere (ki kendisi en büyük uyuşturucu talebine sahip ülkedir) uyuşturucu ile bağları olan çıkar gruplarının abd yönetimi üzerindeki lobi faaliyetlerini arttırıp bunu aynı zamanda yaklaşan başkanlık seçimlerinde iyi bir imaj çalışması olarak gören baba bush yönetimine karşı kabul ettirmeleri çok da zor olmamıştır. uyuşturucuya karşı sınır ötesi bir mücadele sürdüren bir cumhurtiyetçi bir başkan gerçekten muhafazakar çevrelerin zihninde gayet yerli yerine oturuyor. uzun uğraşlar sonucunda escobar'ın düşmanları organize edilerek (bkz: pepes) escobar elimine ediliyor ve piyasa bir anda kaos ortamına sürükleniyor. işte bu kaos ortamındaki mücadele uyuşturucu piyasasındaki fiyatı da tam rekabet piyasasın yakınlaştırıyor. uzun sözün kısası en başta dediğimiz gibi serbest piyasanın palazlandığı dönemde tekel olmak pablo escobar'ın sonunu getirmiştir. uyuşturucu satması değil.

    ayrıca (bkz: the two escobars)
  • ailesine karşı büyük zaafı olan , yakalanmasında da bu zaafın büyük etkisi olan bir zamanların uyuşturucu baronu.

    devlete savaş açtığı zamanda medellin'de öldürülen her polis başına bin dolar , amerikan subayı başına 30 bin dolar ve çeşitli hedeflere de bir kaç yüz bin dolar ödül koymuştur. bu süreçte 147 polis öldürülmüştür.

    yakalanıp öldürülmesinde amerika birleşik devleti'nin de büyük yardımı söz konusudur.

    edit : 147 bin yazmışız , sanırsın cephe savaşı..
  • kendisi hakkında tarafsız bilgiyi ,belgesellerden elde etmek istiyorsanız. national geographic'in değil de espn'in hazırladığı the two escobars ı izlemenizi tavsiye ettiğim kolombiyalı.

    national geographic'in hazırladığı belgesel, escobar'ın hayatını anlatmaktan daha çok resmi ideolojinin ve amerikanın askeri operasyonlarının propagandasını yapmak için hazırlanmış. espn'in belgesinde ise dönemin kolombiyasının sosyolojik tahlillerini, bir uyuşturucu kaçakçısının nasıl bu kadar sevildiğini, devletin bu sevgiyi kırmak için nasıl oyunlara başvurduğunu ve ölümden sonraki dönemde ülkenin düştüğü durumu daha tarafsız şekilde açıklıyor.
hesabın var mı? giriş yap