özcan özgür

• pek çok filmden aşina olunan; ama adı pek az insan tarafından bilinen pek kıymetli bir aktör. bir nevi nihat ziyalan.
  
  kendisi, oyunculuğa başlamadan evvel astsubaylık yapmıştır. bu rütbeyle, çanakkale'de plaj müdürlüğü yaparken ankara'ya tayini çıkmıştır. görevi ise nato'dan çift zarf ile gelen mektupların, içinde numara olanlarını deftere kaydedip; diğerini açmadan komutanlarına vermektir. fakat bir gün sahnede münir özkul'u izlemesiyle hayatı değişir. yalvar yakar kendini kabul ettirir. özkul, kendisine "bas istifayı gel," demiştir. gel gelelim astsubayların istifa hakkı yoktur. o da şizofren taklidi yaparak malulen emekli olur ve astsubaylıktan oyunculuğa terfi eder. nereden mi biliyorum...
  
  (bkz: başkaldıran kurşunkalem)
• iyi de kimdi bu adam, gozumun onune getiremedim diyenler icin; kapicilar kralinda, apartman sahibini soymak icin gelen kadin ile adamdan adam olani. kapicilar krali mi? animsayamadim diyenler icin: yuh!
• ne zaman aklıma gelse ''bızzzt ve dırrt efendim! vıjıtt... ve hatta gırç ve garçk efendim! ünlemleri ile yüzümde tebessüm oluşturan insan.
  
  ''buram sıcak 7 temmuz günü yeşilköy'den kalkacak uçaktayız. uçağın içi sauna gibi. bir türlü kalkamıyor. pistte pencereden gördüğümüz vişne çürüğü bavulun yüklenmesi bekleniyor, uçakta sürekli yapılan duyuruyla, bavul sahibi ali yılmaz'ın inip bavulunu göstermesi isteniyor. kalkıştan sonra yakacağı sigarası ve ona arkadaş kibrit kutusu elinde sabırsızlıkla bekleyen zil zurna özcan ayağa kalkarak, neredeyse hiç küfür etmeyen bir adam olarak hayatının en terbiyesiz ve tarihi küfürünü uçağın en arka sırasından kokpite doğru haykırıyor;
  -ali yılmaz'ın amına koyim efendim!
  hostesler uçaktan inmemizi istiyorlar, direniyoruz. sitivırt denilen kıl herif geliyor. hiç yüz vermiyoruz. özcan'ın;
  -gııırç ve zınk! bırttt!
  türü ünlemlerinden sıkılarak gidiyor sitivırt. izmir havalimanında tutuklanmamız söz konusu oluyorsa da karşılamaya gelen turne düzenleyicileri işi çözüyorlar.''
• kendisi hakkında çok az bilgi sahibi olunmasına rağmen, ferhan şensoy'un anlattıkları sayesinde özellikle oyunculuk dönemi ile ilgili bilgi sahibi olabildiğimiz insan. kendisi çanakkale de bir askeri kampın plaj müdürü iken, münir özkul'un oyununu izleyip oyuncu olmayı kafaya koyunca şizofren numarası yaparak maluluen emeklilğe ayrılarak tiyatroya başlamıştır. ayrıca içmeyi çok sevdiği ve karısını bir günde boşadığını da ferhan şensoy sayesinde öğrenmek mümkün olmuştur.
  ferhan şensoy, başkaldıran kurşunkalem'in bir yerinde kendisini şöyle tanımlıyor; "... malulen emekli ani zararsız şizofren denizci astsubay, nevi şahsına münaşır, benzersiz, çok acayip oyuncu özcan özgür."
• hayatının son yıllarında harbiye'de rastlamak mümkündü. gününü özellikle beşiktaş harbiye dolmuşları'nın karşısındaki tekel ve ganyan bayiinde geçirirdi.
• fransa'dan gelen çocuğun kankası.
  
  (bkz: başkaldıran kurşunkalem)
• ferhan şensoy başkaldıran kurşunkalem isimli eserinde tiyatro ve sinema emekçisi özcan özgür'ün tiyatro'ya ilk adımı atabilmek için münir özkul ile gerçekleştirdiği dialoğu aşağıdaki gibi anlatmıştır;
  
  " başta münir özkul olmak üzere sahnedekilere hayranlıkla bakmakta, onların yerinde, onlardan biri olmak arzusu kemirmektedir içini. bir gece oyundan sonra tiyatronun kapısında oyuncuların çıkışını bekler. münir özkul kapıdan çıkar çıkmaz saygıyla yanaşır ona;
  
  - elinizi öpebilir miyim efendim?
  diyerek önünde eğilir, öpmek üzere ustanın eline saldırır.elini geri çekerek;
  
  - sağol ben el öptürme sevmem.
  der usta,kendine özgü gülümseyen mahcubiyet içinde.
  
  - niye her gece geliyorsun sen?
  diye sorar ustanın eşi suna selen, biraz kuşkuyla.
  
  - münir beye, sizlere, tiyatroya aşık oldum efendim. bana tiyatronuza herhangibi görev verirseniz sizlerle olmaktan şeref duyarım efendim.
  
  münir özkul oyuncularla bakışır, gülümseşirler, sık yaşadıkları bir sahnedir bu. her gece tiyatro çıkışında heyecanlı biri tiyatrocu olmak arzunu arzeder.
  
  - bizim kadromuz tamam. oyuncu ihtiyacımız yok.
  diye yanıtlar usta.
  
  - oyunculuk şart değil. ben tiyatroda yerleri süpürürüm, tuvaleti temizlerim, ne iş verirseniz yaparım efendim, diyerek boynunu büker özcan.
  
  - bir işin yokmu senin?
  - subayım efendim.
  - yok yahu?
  - evet efendim.
  - subaylığı bırakıp tiyatrocu mu olmak istiyorsun?
  - müsadeniz olursa efendim.
  diyerek saygıyla eğilir ustanın önünde. özcan'ı ilginç bulur usta,kanı ısınır ona. ankara'da işler iyi gitmektedir. oyun dolu oynanmaktadır, izdiham münasebetiyle gösteriler dört hafta uzatılmıştır.
  
  - o zaman bas istifayı gel, sana da küçük bir rol bulunur komutan!
  deyince usta, özcan'ın gözpınarlarından yaşlar süzülür.
  
  - teşekkür ederim efendim... istisnai olarak bir kerecik elinizi öpemem değil mi?
  
  usta şakacıktan sert patron tavrı takınarak, bir kaşını kaldırıp;
  
  - bu tiyatroda el öpme yoktur! der."
  
  (bkz: başkaldıran kurşunkalem)
• kendisiyle ilgili bir anı, odatv'de yayınlanan aktör..
  
  --- spoiler ---
  
  1980’ler... okan pelit, trt’den 12 eylül darbesi sonrası atılınca yeşilçam’da ses teknisyeni olarak çalışmaya başlar. nesli çölgeçen de o dönem “kardeşim benim” isimli bir film çekmekte. başrolde aktör özcan özgür var. içkisi sigarası bol bir eski toprak. film zaten onun hayatından esinlenen bir hikaye. filmde bir aktörün evinden sahne var. evin boş içki şişeleri, dağınık bir görüntü vermesi gerekiyor.
  
  yönetmen nesli çölgeçen,okan pelit’ten yardım ister: “okan abi gel bu sahneyi özcan abinin kendi evinde çekelim. gider biraz ortalığı dağıtırız, şişeleri saçarız seninle” der. okan pelit ile çölgeçen, ellerinde boş içki şişeleri, eve bir giderler ki, ortalık felaket. her yer şişe, izmarit, darmadağınık. nesli çölgeçen, pelit’e döner: “abi biraz toparlayalım” der! bu arada film daha sonra simavi ödülü alır.
  
  http://odatv.com/…i-biliyor-musunuz-2301171200.html
  --- spoiler ---
• genelde sarhoş ama hep kibar olan özcan özgür'ün zaten başrolünde oldugu başkaldıran kurşunkalemdeki nadir küfürlü konuşması en güzel satırladır .
• ferhan şensoy'un son kitabı başkaldıran kurşunkalem de hayatı ile ilgil ibirçok anektodun anlatıldığı, çoğu zaman sarhoş ve parasız türk tiyatrocusu ve film yıldızı.