• emir kusturica'nin en guzel filmi. hatta cingeneler zamanindan bile guzel. cocuklugumun yoksul gunleri, devlete olan muhalifligi yuzunden babamin oradan oraya atanip 35 yillik ogretmenlik yasami boyunca cektikleri, onunla okula giderken bana verdigi harcliklar (ki tum parasiydi, bilirdim), annemin yun kazak isleyerek bizi okutmasi, 23 nisan'da yenilen yilin ilk dondurmasi (ki kulahta, sutlu ve ustu donmus cikolata kapli bir seydi ve tum yaz boyunca da sayisi besten fazla olmazdi), dayimin dugununde tum ailenin bir araya gelmesi, o dev gibi gordugumuz adamlarin dugun yemeginde sarhos olmasi, cocuk aklimizla bize cok acayip gelmesi kafamda donup durdu film boyunca. do you remember dolly bellle beraber ayni hafta icerisinde izlenmesi cok keyifli olur. bazen goran bregovicsiz emir kusturica olur mu diye dusundugumde beni utandiran 2 filmden biridir.
  • derler ki, cannes'da oynarken bu film, emir* 'bu herifler odul modul vermez bana' diyerek evinin parkelerini tamir ettirmeye koyulmus. bu nedenle altin palmiye'yi kucaklama zamani geldiginde, sahneye kendisi degil, yapimcisi mirza pasic cikivermis. yaa..
  • 1985 yapimi film, o yil cannes'da buyuk odulu almisti. basrolde baba rolunde kusturica'nin favori oyuncularindan miki manojlovic vardi..
  • su sirada trt2'de gosterilmekte olan, beni eskilere goturen guzide kusturica filmi. burada garip bir kopyayla vizyon gormustu. kopyadaki ingilizce altyazilar turkce altyazilarla cakisiyordu hafizam beni yaniltmiyorsa. ama yaniltiyor da olabilir zira ben dolly bell'i de animsamiyorum...
  • altın palmiyeyi kucaklayan bu film, kusturica'nın ikinci uzun metraj çalışmasıdır. fazla bilinmiyor olmasından mıdır bilinmez, kusturica hayranları için özel bir yere sahiptir. ilk film "do you remember dolly bell"e benzer bir yugoslavya betimlemesi olarak görülebilir. hatta biraz daha kasarsak underground'ı da içine alan bir yugoslavya üçlemesinden bahsedebiliriz.

    --- spoiler ---

    pek bir sevdiğim bu sinema yapıtını trt 2'de izlemiştim. o zamanlar emir kusturica'nın siyasi diline daha yatkın olmamdan mütevellit filmin politik söylevi konusunda oldukça etkilenmiştim. tito'nun komünform'dan yavaş yavaş çıkıp kendi bağımsız hareketini başlattığı yıllara denk düşen bu filmde kıyasıya bir tito eleştirisi görülebilir. kusturica'nın yıllar geçtikçe pro-sırplaşan duruşunu düşündüğümüzde buna da pek şaşırmamamız gerekecektir. zira sloven-hırvat orijinli tito, çok dikkatle taşınması gereken bir kristale benzettiği ülkesinde herkese eşit yaklaşmaya çalışırken, sırplar daha fazla eşitlik istediklerinden olsa gerek hep menuniyetsiz kalmışlardır. ondandır ki tito'nun ölümünden sonra yönetim fırsatı ellerine geçtiğinde ülkeyi iç savaşa sürüklemişlerdir.

    benim fazlaca subjektif fikirlerimi içeren bir önbilgilendirmeden sonra yeniden "babam iş gezisinde"ye dönelim. bu dönem bir nevi komünist avı olarak yansır kusturica'nın sahnesine. çok da yanlış olmasa gerek. tito kendini sscb'nin boyunduruğundan kurtarırken kendi yapılanmasını kurabilmek adına ülkesinde direkt sscb bağlantısı olanlara pek insaflı davranmamıştır. işte kusturica da bu dönemi muhteşem dili, mizahıyla harmanlayarak anlatır. filmin kahramanı küçük bir çocuktur ve film de genel olarak onun büyülü gözlerinden akar. babası iş gezisindedir ya kendisi de tüm bu olağandışılığı küçük gözleriyle anlamlandırmaya çalışır. fakat ülkedeki kaos o kadar büyüktür ki onun müthiş hayalgücü bile bazen çaresiz kalır.

    --- spoiler ---

    güzel bir umut olan yugoslavya'ya dair bir ağıttır bu da şüphesiz. kusturica bir zamanlar ne güzel filmler çekiyormuş diye düşünmek için izlenmelidir defalarca...
  • babam iş gezisinde.
    bir tarihî aşk filmi.

    emir kusturica bir keresinde, insanın kendi yaşamından ancak iki filmlik malzeme çıkarabileceğini, sonra farklı alanlarlara yönelmesi gerektiğini söylemişti. bu, kendisi için o filmlerden ikincisi. sonrası malum, çingeneler zamanı'yla başlayan pek sevdiğimiz bir kakofoni.

    film, chiquita diye bir meksika şarkısı söyleyen ayyaş franjo ile açılıyor. sonradan, en tehlikesiz olanların meksika şarkıları olduğundan başının derde girmesini engellemek için bunları söylediğini öğreniyoruz. (bir dönem radyoda türkülerin yasaklandığı bir ülkede yaşayan bizim gibiler için çok yabancı değil sanki.) filmde mizah kuvvetli ama trajedinin önüne hiçbir zaman geçmiyor. sadece onu desteklemek, hatta daha belirgin kılmak için var. (her ne kadar sidran tek senarist olarak geçse de) kusturica’nın abdullah sidran'la yazdığı senaryo, tito döneminin - ve insanların hayatlarının merkezine oturan tüm rejimlerin - keskin bir hicvi. insanların çocuklarını severken bile "küçük komünist" (veya "küçük x" çok fark etmez) demelerine sebep olan, kardeşi kardeşe düşman eden ve hayatı öldüren bir rejim budalalığı portresi bu. kusturica’nın çingenelere ve devlet bağımlılığı olmayan yersiz yurtsuzlara düşkünlüğü böylece daha iyi anlaşılabilir.

    filmde meša'nın hakkında yorum yapınca başını belaya sokan, arkasında stalin portresi olan marx karikatürü gerçekten de temmuz 1950'de politika gazetisinde yayınlanmış. kusturica'nın aktardığına göre çizerinin ismi de zuka dzumhur. filmin en absürt kısmı, franjo'nun meksika şarkısı ise ingilizce altyazılardaki haliyle şöyle:

    chiquita
    spanish land, flowers of may
    every child loves you
    while listening to castanets
    i have a sombrero
    you're a darling girl
    chiquita
    you're the woman of my dreams
    you're my new love
    but you give yours to another
    i have a sombrero
    you're my darling girl
    carmelita
    lead me to barcelona
    so i can see my love
    chiquita
    i thought i was the first to come
    i am a stranger
    but, chiquita
    i'll be yours
    i have a sombrero
    you're a darling girl
  • filmdeki esas oğlanın abisi, dom za vesanje'nin perhan'ıdır...babanın metresi rolünde ise, neredeyse 20 sene sonra lost dizisindeki danielle rousseau rolü ile tanıdığımız mira furlan vardır.

    kusturica filmlerinde alışageldiğimiz "olağanüstü haller" ve baskın mizah, yerini, biraz daha olağanlığa ve hüzne bırakmıştır.
  • ailenin küçük komünisti malik'e hayran olduğum film. aileye şiir okumak ile törende başkana şiir okumak arasındaki heyecan farkını oynamıyor, yaşıyor çocuk resmen.. kıza aşık olurkenki utangaçlığı ve "onunla bir ömür boyu ödev yapabilirdim" iç sesi çok gerçekçi ve etkileyiciydi.

    filmin politik yanıyla, tito ile de rutkay aziz ilgilensin banane.
  • çapkın ve komünist bir baba. uyurgezer bir çocuk. yine akordiyon çalan sevimli bir küçük perhan ve ailesi için herşeyi yapmaya göze almış bir anne. yugoslavya, komünizim ve aile hakkında güzel bir film.

    bu arada anne rolünde grbavica filminde de oynayan mirjana karanovic oynar. güzelde oynar.
  • sizi 80-90'lı yıllara götürecek balkan filmi. dede ile beraber yaşamak, kıçıkırık bir top için para biriktirmek, dikiş-nakış ile ev ekonomisine katkı sağlayan anne, tren yolculuğu, baba özlemi, ana-baba kavgası arasına dalan küçük çocuk, bir anda herşeyin süt liman olması, radyodan maç dinlemek.
    ayrıca filmdeki trenin transsiberian'daki tren ile hiçbir alakası yoktur. ne bilim benzetecek bir artis bulamadım.
hesabın var mı? giriş yap