• az önce evi temizlerken bir tanesiyle müşerref olduk. kendisi oldukça büyük ve kararlı görünüyordu. 3 oda bir salon ağ örmüş kendine, üstelik lokasyon olarak da gayet güzel, tramvaya 5 dakika yürüme mesafesinde, şehir merkezine yakın. bu ev ikimiz için fazla küçük. ev aramaya başlasam iyi olur.

    sevgili örümcek dayı (sadece örümcek ya da örümcek adam biraz naif kalır kendisi için) bunu okuyorsan (o kadar büyük ki, internete giriyorum dese, inanırım hatta yazar bile olabilir.) abi kusura bakma az önce elektrikli süpürge falan açtım, gürültüden rahatsız olmamışsınızdır inşallah, yengeye selamlar.
  • pıtır pıtır yürür. onda hamamböceklerinin korkutucu meydan okuması yoktur. aha burada duruyorum işte, bu ev benim lan aslında diklenmesi mevcut değildir. o çaktırmadan yurt edinir evin unutulmuş tenha köşelerini. sessizdir. hamamböcekleri de konuşmaz diyenler yanılır. onların nasıl küfrettiklerini karanlıkta duyarsınız en çok. ananı bacını mikicem senin, bu ev benim lan, uyu sen yüzünde halay çekicem, samba yapıcam tehditlerini işitmemek mümkün müdür. örümcek, beyefendidir, hanımefendidir. gözgöze gelinince ben gidiyim abi der. pıtır pıtır yola düşer. fiske vurmak, terlik altında ezmek yakışmaz. gazete kağıdının ucunda gideceği yere kadar servis edilir sadece. iyi yolculuklar dilenir arkasından. canım örümcek.. yolun açık olsun.
  • oncelikle orta okuldaki ve lisedeki din derslerinde sokmuslardi kafama orumcek denen hayvanin ne kadar "kutsal" birsey oldugunu, hz. muhammed'i bile koruyabildiklerini, ve benzeri "ulan ne isime yarayacak peki bu?" tarzi bilgileri.

    daha sonralari, biraz da bunun verdigi bir cocukluk gazi ile, evimde sagda solda cikan tek tuk ufak orumceklere sevecen yaklasmaya baslamis, oldurmemeye gayret gostermis ve genelde pencerenin disina, kapinin disina, bahceye birakmaya birakmistim.

    ancak o donemlerde sahip oldugum dini inanclarim, yasim ilerledikce yavas yavas yok olmaya basladiklarinda bile, orumceklere olan saygim ve sevgim asla yok olmadi. bacaklari ne kadar killi, vucutlari ne kadar benekli olsa bile, inanilmaz seviyordum bu hayvanlari.

    ozellikle de yazlikta gordugum her devasa orumcege tapmaya, deli gibi fotografini cekmeye baslamistim. dijital kamerami aldigimda ise arada sirada orumcek fotografi cekmek icin yazligin cevresini turlardim. hatta yazliktaki odamin tavaninda gezinen, gozum buyuklugundeki orumcekleri bile izlemeye dalar, urkutmemek icin isigi acmaz, sirf izlerdim. ilk baslarda biraz "ya isirirsa?" korkusu tasisam, sicak yaz gunlerinde bile corapsiz yatamamaya baslasam da, daha sonralari bu korkum da gecti gitti. hatta orumcek isiriklari birer onur madalyasinin verecegi hisleri yasatmaya baslar hale gelmisti.

    artik orumcek denen hayvana saygim o kadar artmisti ki, yazlikta park edilmis enistemin arabasinin icine giren yaklasik 3 cm capindaki o devasa orumcegi gormemlen birlikte, normalde herkesin ciglik atacagi o noktada ben, hayvana gayet sefkatli davranabilmis, elimlen arabadan cikarabilmistim.

    yazlik, bir gol kenarinda oldugu icin sicak yaz aksamlarinda cok fazla sivrisineklen muhattap olmak zorunda kalirdik. "off" tarzi sivrisinek uzaklastiricilarini suren ben, bir sure sonra bu hayvanlari kendime cekmek maksadiyla ortaya kendimi yem olarak sunmaya baslamistim. maksadim, olabildigince cok sivrisinek yakalayip, tam olarak ezip oldurmeden, canli ve titrer haldeyken aluminyum folyodan yaptigim ufak bir kabin icinde toplamakti. kultablasi seklini verdigim icindir ki, gayet genis olan bu kabin icinden titreyen sivrisinekleri ayiklamak cok daha kolay oluyordu.

    yazligin her kosesinde, bahcenin her yaninda bulabildigim butun buyuk orumcek aglarini gezer, eger de tam kenarda pusuya yatmis bir orumcek gorursem (ki eger agin tam ortasinda duruyorsa ya yemek yiyor, ya dinleniyor, ya da gunes isigindan filan yararlaniyordur, ama avlanmiyordur) hemen kabin icinden bir sivrisinegi cikarip agin ustune atardim.

    sivrisinegin ag ustunde yaydigi titresimleri hemen hisseden deve kadar buyuk orumcek, hemen hayvanin uzerine atilir, bir guzel sarmalar, isirir, emmeye baslardi. sivrisinekler de, dedigim gibi, gol kenarinda oldugumuzdan, bu boy bir orumcege bir gun yetecek yiyecegi saglamaktaydi. bu aglardan bir tanesine ufak bir cekirge attigimi bile hatirlarim; zevkten dort kose olurdum. menunun icinde gece kelebeginden ugur bocegine kadar hersey vardi.

    arilari da, orumcekler kadar olmasa da cok severdim. hayatim boyunca siyah bir yaban arisi disinda hicbir ari tarafindan sokulmamis oldugumdan, ayriyeten ozel yaptirdigim testlerde ariya karsi hicbir alerjim olmadigindan onlari da itinayla korurdum. eger ki orumcek agina takilmis bir ari gorursem, aga zarar vermeden hayvani kurtarmaya bile calistigimi hatirlarim. ancak eger orumcek ariyi yakalamis ise, o zaman orumcege yine saygi duyardim (ilkokul yillarinda, orumcekten once arilara tapardim, onun hakkinda ogrenmek icin de (bkz: ari/@spincrus)).

    gunlerden bir gun, cin'e seyahate giden annem ve babam, bana icinde bir kocaman kurutulmus orumcek ve akrebin bulundugu bir cerceve hediye ettiler. benim bunu sevecegimi cok iyi biliyorlardi -nitekim oyle de oldu. hatta buyuk orumcegin altinda yazan eurypelma spincrus yazisi, daha sonradan nick'ime de ilham kaynagi oldu.

    iste o cerceveyi edindikten sonra orumcekler hakkinda okumaya, arastirmaya basladim. dini inanclarim her ne kadar gercekten de zayif olsalar bile, bu hayvanlari kutsal olarak gormeye her zaman devam ettim.

    gunun birinde amerika'ya tasinip, aslinda gercekten hamambocegi denilen hayvanlarin basima ufak capli bir sorun olacagini hic tahmin etmezdim. ne kadar ilac denediysem (ozellikle yem bazinda), en iyi cozumun evde iki uc kosede orumcek beslemek oldugunu anlamistim. apartmanin onundeki parktan topladigim uc-dort buyukcene orumcegi eve saldigimda ev arkadasima hic caktirmamaya calismistim.

    kendileri, gayet basarili bir sekilde evi ufak hamamboceklerinden temizlerken, ev arkadasim tarafindan bir gun iki tanesinin katledildiklerini ogrendim. ucuncusunu ise her zaman yuva yaptigi bolgede artik goremiyorum, o yuzden onunda oldugunu veya baska bir yere "goc ettigini" tahmin ediyorum.

    koc ozel lisesi gibi bir dag basi okulunda okudugumdan dolayi, ozellikle sonbaharin ortalarinda ve ilkbahar aylarinin baslarinda, okul yolunun cevresindeki otluk alanlar tamamiylen orumcek agi dolardi. herkese cirkin gelen bu sahne bana inanilmaz cekici gelir, "keske arabadan simdi inip, okulu filan kirip onlari besleyebilsem" diye icimden gecirirdim.

    ancak lisede, bir edebiyat dersinde, bos vakit doldurmak maksadiyla, cok cok sevdigim ogretmenimin (baris sayber) istegi uzerine yazmak zorunda oldugumuz, ancak herkesin dalga gecerek yazdigi kompozisyonlarimdan birinde, bir eve girip ayak altinda ezilmek sureti ile olen bir orumcegin agzindan yazdigim traji komik hikayem, aslinda o derste uretilmis gelmis gecmis en basarili hikayelerden biri secildi. halen daha dusunur ve gurur duyarim, hatta ayni kompozisyonu (eger kopyasini evde bir yerde bulamazsam -ki bulabilecegimi hic sanmiyorum) tekrardan bir ara yazip eksi sozluk'e entry olarak girmek istiyorum.

    isin ironik yani, vaktinde izlemis oldugum arachnophobia isimli filmin ruyalarima girip, bana yatagimin altindan cikan binlerce tarantula tarafindan saldirildigini gormeme neden olmasidir diyebilirim. ancak orumceklere olan sevgimi ve bu sacma sapan korkumu, vaktinde feci sekilde sahip oldugum kopekbaligi korkusunu yenmek icin giristigim, ve su anda gayet yuksek bir derecede lisansimin oldugu dalis sporunu yapmama benzetiyorum.

    kissadan hisse, orumceklerin, dunyamizin ekosisteminin vazgecilmez bir parcalari oldugunu, hicbirinin cirkin olmadigini, aslinda gayet asil hayvanlar olduklarini, evrimlerinin muthis evrelerden gecmis oldugunu, hemen hemen kendi caplarinda bir "ustun irk" yaratmis olduklarini, hepsinden ote, tamamiylen dogal yollardan, elinizi bocek kanina bulamadan evcagizinizi muthis bir sekilde temizleyebildiklerini hatirlatmak isterim.

    o yuzdendir ki, kim olursaniz olun, boceklerden ne kadar hoslanmazsaniz hoslanmayin, orumcek denen ustun varliga her zaman saygi gosterilmesini isterim. gerek dini inancinizdan olsun, gerekse benim gibi bu hayvanlara olan dogal bir ask nedeniyle olsun, onlara her zaman farkli gozle bakmanizi, el ustunde tutmanizi isterim. kendilerini "bocek" olarak adlandirip onlara da "tipki digerleri gibi" gozuylen bakmak, bu muthis varliklara hakaretten oteye gitmeyecektir.
  • nacizane ilginc gercekler:

    -simdiye kadar hic eceliyle olen orumcege rastlamadim. yani evde gordugunuz kucuk sinekler gibi iki gun sonra bir kosede nallari dikmis halde bulamazsiniz. orumcek o evde yasar. kafasina terligi yiyene kadar yasar, ya da buyur, kemiklenir, yavrular, palazlanir...

    -ev sahibiyle gozgoze geldigi an orumcek icin panik anidir. aslinda istedigi sey size gorunmeden bir koseden otekine gitmektir. ama siz onu farkedip "hay esiktekini, besiktekini...bu ne laaaaannnn" diyince hayvan da bi panik olur. bi durur. ya geri geri gider, saklanir, ya da ya allah bismillah diyerek fitifitifitifiti kosar gider gidecegi yere. az once bi tanesi ben korkunca tam on dakika saklandi. sonra duvar kenarindan giderken gordum mesela. hayvan resmen mission impossible egitimi almis.

    -agini temizlemesini izlemek cok ilginctir. aga takilan seyleri, avlari degil ama mesela acik havadaysa tohumlari sunlari bunlari, on taraftaki bacaklarini kullanarak agdan koparir, ve yere atar. evet, resmen yere atar.

    -es bulunca mutlaka urerler. evinize iki orumcek girdiyse, sayilari pek yakinda logaritmik olarak artacaktir. kucuk bebeklere merhaba demeye hazir olun.
  • orumcekler icin uremek-neslinin devam etmesi hayatta kalmaktan daha onemlidir.cogu orumcek turunde erkek orumcek on kati buyuklugunde ki disi orumcegi 7-8 saat etkileyebilmek icin ugrasir.eger disi orumcek cagirirsa ciftlesirler,disinin keyfidir cagirmak ve erkek orumcek tam birlesmenin ortasinda ters doner ,disi orumcegin karninda birakir kendini-yem olmak icin.bunun sebebi disinin erkegi yedikten sonra bir daha ciftlesmemesi ya da ilerideki cocuklarina biraz olsun besin birakmasi olabilir.
    orumcek agi dunyadaki en guclu ayni zamanda en hafif maddedir.bir santim capindaki orumcek agi en buyuk jumbo jet i kaldiracak guctedir.bu kalinlikta orumcek agini ormek icin bin tanesinin bir saat calismasi yeterli oldugu halde insanlarin bunu kullanamamasinin sebebi bin orumcegi yanyana getirince son teki kalana kadar birbirlerini yemeleridir.
    orumceklerin bircok türü kör denecek kadar kotu gorur,isitmeleri ya da tad almalari gormelerinden daha iyi halde degildir.onlar icin en onemli olay hissetmektir ve gercekten en iyi hissederler.
    dunyadaki orumceklerin en az ucte biri yuksek yere cikarak kendilerine parasut gorevini gorecek birseyler orer,iyi bir ruzgari yakaladiklarinda ucmaya baslarlar.nereye gidecekleri ruzgara baglidir bu yuzden de gidilmemis her yere orumcekler daha once gitmis olabilir.
  • dunden beri masa lambasinin arkasindaki duvarda dikkatimi dagitan 8 ayakli cuce. seni dun oldurmeden disari birakayim dedim, beceremedim. incitmemek icin biraktim, telasla kactin. bugun gene ciktin karsima. bombos duvarda geziniyorsun oglenden beri. kucuksun ama dikkatim dagiliyor. hem ne yer ne icersin orada? gitsene baska yere.
  • gerçekten severim bu hayvanları. izlerim rastladığımda. iş ahlaklarına, estetik anlayışlarına falan hastayım.

    fakat iki ay önce şu nehir kenarındaki rutubetli eve taşındığımdan beri çok değişti düşüncelerim. tamam, burada popülasyonun biraz daha fazla olmasını anliyorum. evin kenarında köşesinde rastlayınca da şaşırmıyorum.

    ama bu ne ağ örme azmidir lan?!

    duvarın köşesine ağ ör, takıl orda birkaç gün, av bekle. değil mi? evin bir ucundan diğerine otoban örmenin anlamı ne ulan göttenbacak! sizdeki düşünce tcdd'de olaydı, demir ağlarla boğmuştuk ana yurdu dört baştan.

    haftada bir süpürgeyle geziyorum evde ve bir saat içinde, sergen ile juninho'nun kariyerleri boyunca aldıklarından çok örümcek ağı alıyorum kenardan köşeden.

    bir de ısırıyorsunuz beni. neden? bacınıza mı sarktım, komşunuzu duvara mı gömdüm, ne yaptım? şiddet mi uygulayım lan, koca evrende takılıyoruz işte ne güzel.

    otuz tanesi bir oldu bu ipek üreticilerinin, kobi gibi takılıyorlar evde. yaz geliyor bakalım nolcak.
  • şurada hakkında sekiz sayfa entry girilmesine rağmen bir kişi dahi kelimenin kökeninden bahsetmemiş.

    ör-mek fiilinden. arkaik türkçede örümçi, örmekçi yani ağ ören kelimesinden evrilmiştir.
  • benim de penceremde bir tane var. pet edindim ben onu. masrafı yok, pisliği yok, üstelik haşerattan koruyor. penceremin bir köşesine ördüğü ağ sineklik oldu bana. bir de güneşte çok güzel parlıyor. gece odamın ışığına üşüşen küçük sinekler sayesinde örümceğim bolluk içerisinde yaşıyor. onları bir güzel sarmalıyor, hepsini hemen yemeyip bir köşede depoluyor. bir yandan canlı canlı belgesel izliyorum. saçma gibi ama biliyorum ki doğru yoldayım. bakınız peygamber efendimiz de böyle bir hobiye kapılmış, hayrını da görmüş. bir çeşit sünnet bu yani.
  • erkek ciftle$me zamani fellik fellik di$i aradigi (erkek orumcegin yuvasi yoktur) icin bitap duser, son kur$ununu da hatun orum bocuk'u hamile birakmak icin harcayinca, di$isinden kacmak icin mecali kalmaz. di$i de a$ erme modunda oldugundan afiyetle erkegi yer. yine de erkegin kurtulmasi da sikca gorulen bir olaydir. ama genelde bunlar bir iki bacagi kaptirmis olurlar.
hesabın var mı? giriş yap