• o kadar acap bir ses tonu ile ''iyi uçuşlarrr!'' diyen pilotlara sahiptir ki; insana pilot birazdan bulunduğu kabinden çıkacak ve bütün yolcularla sevişecekmiş gibi gelir.

    halbuki ben namusumla uçmak istiyorum. şu anonsu biraz daha ciddi, biraz daha tane tane, biraz daha nefesini ayarlayarak yapsana be adam!
  • erzurum - istanbul uçuşu esnasında yanımda uyuyan adamı uyanana kadar dürterek, içtiği 1 tane suyun parasını isteyen ama ön koltuğumda oturan ve agop'un kazı gibi yemiş içmiş olan sergen yalçın'ın ücret sormasının üzerine yavşak yavşak gülümseyerek "ikramımız olsun" diyen kabin amirine sahip havayolu şirketi.

    sergen yalçın'a da afiyet olsun, adamın suçu yok. o da tc vatandaşı, ama yanımdaki adam da. sizin vereceğiniz hizmet anlayışına sıçayım..
  • "amacı, şehitlerimizin ailelerine ve van depremzedelerimize yapılacak yardımlara sosyal medyada dikkat çekmek olan kampanyamız bunu anlayamayan bazı takipçilerimiz nedeniyle sona erdirilmiştir. sizler adına gerçekleştirdiğimiz 110.000 tl'lik yardım makbuzlarımızın ilki ektedir, diğeri de gün içerisinde yayınlanacaktır.
    sağduyu sahibi takipçilerimize iletmek isteriz ki sosyal medya dışında ayrıca nakdi bağış yapılması, bölgeye ücretsiz uçak tahsis edilmesi ve çalışanlarımızın toplu yardımları gibi diğer katkılarımız sürmektedir ve sürmeye devam edecektir.
    yanlış anlamalar için, yanlış anlamayan takipçilerimizden özür dileriz."

    onur air.

    trip atmişlar.
  • bu firma ile çok yakın bir tarihte istanbul-samsun uçuşu yaptım.

    uçuş sırasında doktor anonsu yapıldı. müdahale için kalktım gittim. bir yolcu bayılmış, tanıyan kimsesi yok. her şey olabilir yani. klasik olarak nabzına, hava yoluna baktım, sıkıntısı yok. hosteslere tansiyon aleti ve acil çantası olup olmadığını sordum, varsa getirmelerini istedim. çantamız var dediler hemen getiriyoruz dediler. tamam. hastayı koridora boylu boyunca yatırdık, ayaklarını kaldırdık. bu arada çanta geldi, tansiyon aletini verdiler. tansiyonunu ölçtüm o da normal. buraya kadar her şey güzel. sonra gariplikler başladı.

    tansiyon aletini verip elimdeki olanakları görmek için arkamı döndüm baktım, acil çantası gitmiş. hosteslere sordum acil çantası nerede diye, biz onu geri götürdük dediler. neden? çanta ortalıkta olursa rahat geçiş yapamazlarmış. koridorda 180 adam uzanmış yatarken hem de. çantayı geri getirin, boş koltukların birine koyun ben bir bakayım ne var ne yok, hangi olanaklara sahibiz, hastaya nasıl yardımcı olabilirim anlayayım dedim. getiremeyiz, siz ne lazımsa bize söyleyin, biz size getiririz dediler. öncelikli olarak hastanın nesi olduğunu düşünmeye çalıştığım için uğraşmaya ne zamanım ne de hevesim vardı açıkçası. işim başımdan aşkın zaten. tamam dedim, airway getirin.

    2 dakika sonra hostes elinde maske ile geldi. bakın dedim, bu airway değil maske. şu çantayı şuraya getirin.. bu sefer neden bağırıyorsunuz diye bir cevap aldım. bağırmıyorum hanımefendi airway lazım. küçücük bir alet, hastanın hava yolunu açık tutmak için.. aradı buldular, yerleştirdim. ilaç var mı dedim. belki epilepsisi falan olabilir diazem falan bir şey varsa gerekebilir. ilaç vermek için imza atmanız gerekir dediler. alın o zaman sizin olsun diazeminiz.

    bu arada hasta ağrılı uyarana cevap vermeye başladı, iyiye işaret. olay sırasında aklı başında davranan tek uçuş personeli olan pilottan da haber geldi aynı sırada. acil iniş lazım mı? ambulans lazım mı? acil inişe gerek yok ama indiğimizde mutlaka bir ambulans olsun dedim. hastanın ne olduğu belli değil, hayati tehlikesi şuanda yok, önemli bir durumu olduğunu da düşünmüyorum ama yine de altından her şey çıkabilir, hastaneye gitmesi gerek. derken yine bir hostes yaklaştı, doktor kimliğimin yanımda olup olmadığını sordu. yanımda olmadığını söyledim, o zaman hastaya müdahale yapamayacağımı söyledi. tamam dedim ben de oturayım yerime o zaman. bir düşündü, ama sicil numaranızı biliyorsunuz değil mi? tabi ki biliyorum. tamam o zaman sıkıntı olmaz! peki anasını satayım ona da peki..

    bir üçlü koltuğu boşaltıp hastayı uzunlamasına oraya yatırdık, geri kalan yolculuk boyunca yanında gittim. uçağın tekerlekleri yere değer değmez de hastanın bilinci yerine geldi. klasik soruları sordum kimsin, neredeyiz, bugün günlerden nedir falan. sıkıntı yok. ambulansa bindi gitti.

    özet geç piç derseniz, uçakta fenalaşmayın derim. bu hastanın ciddi bir şeyi yoktu çok şükür ama ciddi bir şey de olabilirdi sonuçta. benim tahminim uçuş görevlilerine malzemeleri kullandırmayın diye bir talimatları var, onlar da bana vermek istemedi. doktor olup olmadığımı bilemezler, her önüne gelene de kayıtsız şartsız izin veremezler anlıyorum, bir nebze o konuda haklılar ama yöntem asla bu olmamalı bence. ya da en azından doktor ilanı yaparken yanında kimlik kartı olması lazım desinler de ne ben boşuna sinir strese gireyim ne de onlar sıkıntı yaşasınlar.

    yine söylüyorum. siz siz olun bu firmanın uçaklarında fenalaşmayın.
  • uzay zamani bukup, hava durumunu kontrol ediyor, onune kasitli olarak hava bosluklari uretip sonra icerisinden geciyor bu sirketin ucaklari.

    ooooyle de acaip bi sirket iste.
  • çağrı merkezi diyaloglarına hastayım onur air'in.

    444 66 87
    --------------
    -iyi akşamlar. onur air çağrı merkezine hoş geldiniz. çağrı merkezimizden kredi kartınızla bilet satın alabilirsiniz. müşteri memnuniyeti için yapılacak olan görüşme kayıt altına alınacaktır. sizi çağrı merkezimize aktarıyoruz.
    .....[3 saniye]
    -çağrı merkezimizdeki tüm elemanlarımız şu anda diğer müşterilerimizle ilgilenmekteler. lütfen bekleyiniz.
    .....[23 saniye]
    -çağrı merkezimizdeki elemanlarımız hala diğer müşterilerimizle ilgilenmekteler. lütfen bekleyiniz.
    .....[23 saniye]
    -çağrı merkezimizdeki elemanlarımız hala diğer müşterilerimizle ilgilenmekteler. lütfen bekleyiniz.
    .....[23 saniye]
    -çağrı merkezimizdeki elemanlarımız hala diğer müşterilerimizle ilgilenmekteler. lütfen bekleyiniz.
    +ananın amı
    -aaa. alo? buyrun beyefendi
    +kusura bakmayın uyandırdım.
  • 9 ytl'lik kampanyasindan sonra ilginç diyaloglar yaşandığı söylenen havayolu şirketi.

    -dokuz ytl'lik biletlerden istiyorum.
    -hangi yön ve tarihe olacak efendim.
    -hiç fark etmez. çoluk çocuk uçak görsün.

    -ben işadamıyım. utanırm acentadan 9 ytl'lik bilet istemeye. böyle telefonla direkt alamaz miyim?
  • bilet fiyatlarını makul seviyelere çekip bir çok insanı tüm bir geceyi tıngır mıngır otobüs yolculuğunda gecirmekten kurtaran firmadır.

    10 küsür saat otobüs koltuğunda ne rahat bulabilir bir insan bilmiyorum, onu herkes kendi kendine bir düşünsün. varsin bir saat dizlerim on koltuga değsin, düz tutamayım. ben bunu gecenin dördünde dinlenme tesisinde uyanip oramın buramın tutulmuş olmasına, tuvalete git, çay iç, bir de tost salla ustune ritüeline, gidecegin yere vardiginda o yolun yorgunlugunu cekmeye değişirim bir saniye düşünmeden. bir de su servis olayinda gelen tepkiler cok komigime gidiyor. bir saatlik ucusa 69 milyona bilet alip yolda ne tip bir servis bekleyebilir ki bir insan, sicak soguk menu mu verecekti adamlar. zaten otobusle gitseniz onlarda kekstra verecek. bunlarda kekstra veriyor.

    onca saat simdi kamyon carpacak, aman hatalı sollama olacak stresini cekmektense, ucuz ucus korkusunu biraz bastırmayı daha makul bulurum. üstelik karayolu/havayolu kaza istatistikleri oraninda havayolunun yolculuk guvenliginin binlerce kez daha yuksek oldugununu unutmamak gerekir.

    hep dusunmusumdur, bu ülkenin insanı ne zaman kurtulacak bu otobus firmalarının tekelinden diye. karayoluna rakip olacak denizyolu, havayolu ve trenyollarımızı geliştirmediğimiz için ulaşım sektörüde otobüs firmalarının tekeline kalmıştır. bu durumda vatandaşın daha kalitesiz, güvenli olmayan, zaman ve enerji israfi yaratan bir hizmete mahkum olmasına neden olmuştur. su an bu tekelin kirilmasi notkasinda onemli adimlar atilmaktadir ozel hava yollari sayesinde ve onur air gibi sirketlere yapici bir sekilde yaklasmak gerekir. umarim ileride, gelen tepkileri de dikkate alip koltuk mesafelerinde bir iyilestirmeye giderler.

    sunu belirtmek isterim ki, abd'de de kisa sayilabilecek mesafelerde cok ucuza cok sik ucuslar duzenlenmektedir ve bu ucuslarda da konfor arka plana atilmistir. cunku olayi islevsel kilan, insanlarin kucuk bir maliyetle, cok kisa surede bir noktadan digerine ulastirilmasidir.

    işte bu yüzden havayollarında rekabeti arttıran bu yolla fiyatlari dusmesine neden olan, bu sayede de artan musteri hacmiyle karliligini koruyabilen en nihayetinde vatandasi karayollarinda saatlerce surunmekten kurtaran bu tip ozel sirketlerin desteklenmesi ve varsa eksikleri, gerekli denetleme mekanizmalarinin devreye girip bu eksiklerin giderilecegini garanti etmesi gerekmektedir. yoksa zaten ucuz mala yaklasimi ters olan, biraz da marka hayrani olan milletin ustune birde aman oleceksiniz korkusu yayilirsa, hersey eski haline doner. bugun "aman bir saat dizim on koltuga degiyor bu ne rezalet" diyenler yarin kendilerini otobus firmasinin soforunun araci kullanmasindan, muavininin hizmetinden, dinlenme tesisinin cayindan sikayet ederken bulabilirler.

    edit: uzun sure sonra firmayla ilgili paylasilan tecrubeleri okudukca gordugum suki, onur air sadece servis kalitesi degil asil islevi olan kisa surede insanlari varmak istedikleri yere ulastirma amacini da artik tatmin edici bir oranda basaramaz duruma gelmis.
    yalniz diger uygun fiyatli firmalarinda bu konuda cok basarili olmadigini bir kac kez tecrube ettim.

    onurair ve ayni segmentteki diger firmalarin servis vermemesi yada kotu vermesini fiyatin dusuk tutulmasi kaydiyla kabul edilebilir buluyorum fakat musteriye ucuz musteri bu muamelesi yapmaya devam ederlerse kimse icin iyi sonuclari olmayacagi goruluyor.

    yurtdisi ucuslari, kaliteli yabanci firmalar yada thy'nin rahrahatina alisan icinde onurair in cok zor oldugunu belirtmek isterim.
  • allaha emanet bir havayolu firmasıdır.

    6 aralık istanbul izmir uçuşu. neyse iniş için hazırlıklar. lastikler yere değdi. yan sırada oturan haylaz bir çocuk. baba kanat yanıyor dedi. baba bi panik falan hostes arıyorlar. ben ayağa kalktım.. sakin olun dayım itfaiyeci...

    her neyse çağırdık kabin memurunu.. herkes panik halinde falan kıyamet kopuyor.. kabin memuru dedi ki o ışık yansıması siz yanlış görmüşsünüz. herkes çocuğu azarlıyor piç kurusu it falan hakaretler gırla

    anons geldi..

    sayın yolcular, kaptanınız konuşuyor. uçakla inişe geçtiğimizde, siz de farketmişsinizdir, motorlardan biri alev aldı ve kapattık öyle inmek zorunda kaldık. şu an için sorun yok..

    itfaiye araçları falan piste geldi. bu da böyle bir anımdır
  • yurt içi uçuşlarında yaşadığım tatminsizliği sağolsun yurt dışı uçuşunda da bana yaşatmış havayolu şirketi. e o zaman neden onur air'le uçuyorsun demeyin, money talks.

    24 ağustos pazar günü gerçekleşen izmir - nantes uçuşu tabiri caizse yolcuların sinirlerini yıpratmış, adama milyon kere küfür ettirmiştir. normalde sabah 7 olan kalkış saati tehir olduğu filan belirtilmeden 07.45 te kalkmıştır ki bunu uluslararası bir sefer olduğu için hoş gördük diyelim. sonrası ise tam bir felaket. kalkıştan yaklaşık üç saat sonra kaptandan bir anons geliyor; "sayın yolcularımız, fazla bagaj alımı yapıldığından ötürü uçağımız yakıt alımı için marsilya havalimanına inecektir. burada yaklaşık 15-20 dklık beklemeden sonra tekrar nantes'a dogru yola çıkacağız."

    yuh be diye geçirdim içimden, bu işin sonu metro turizm' hikayelerine benzemese bari diye düşündüm. aklıma geldikçe hala yarılıyorum, fazla bagaj alımından dolayı böyle bir durum mu olur?! olma ihtimali varsa bile buna sebebiyet vermeyeceksin. bu arada bilmeyenler için hatırlatmak gerekebilir, marsilya fransa'nın en güneyinde nantes ise kuzeyinde yer alır. git bari strasbourg'a in. neyse, haliyle uçaktan uğultular yükselmeye başladı.

    fransa saatiyle 10.45 gibi marsilya'ya indik. ilk başta gerçekten 15-20 dk içerisinde kalkabileceğimizi düşünmüştüm, ne kadar da safmışım. bekledik de bekledik. yaklaşık 45 dk sonra anons geldi; "sayın yolcularımız, yakıt alımı tamamlanmıştır lakin marsilya havaalanından yanlış evraklar alınmıştır, onların değişimini yapar yapmaz kalkacağız." hay sizin yapacağınız işe yani. tatilden dönen fransız turistler ve gurbetçilerimiz de artık dellenmeye başlamıştı. hatta 1-2 kişi madem uçak daha kalkmıyor, kapının önüne gidip sigara içeyim lan bari gibisinden bir taarruza girişti ama başarısızlıkla sonuçlandı.

    saat 12.15 gibi, yani marsilya'ya inişimizden bir buçuk saat sonra tekrar havalanabildik. nantes'a vardığımızda saat 13.30 idi. yani normalde sabah 7 de başlayıp fransa saatiyle 09.45 te bitmesi gereken yolculuk 13.30 da, neredeyse dört saat gecikmeyle bitiyordu. o gün o saatlerde thy'nin istanbul'dan kalkan new york uçağı filan var ise, ki vardır büyük ihtimal, adamlarla aynı süre yolculuk etmiş olduk neredeyse. varın gerisini siz düşünün.

    bu kadar yermişken, bir noktayı atlarsam objektifliğime gölge düşürmüş olurum. 32 kg valiz + sırt çantası ve küçük el valizi toplamda 50 kg yüküm için hiçbir ekstra ücret talep etmediler ve dolayısıyla takdirimi hakettiler. yalnız şimdi düşündüm de, bu adamlar fazla bagaj alımından dolayı iniş yaptık diye anons yapmışlardı. lan yoksa?!
hesabın var mı? giriş yap