• yillardir dinlerim bunu ve her seferinde de "bu davul ritmi doctor who'nun muzigine amma benziyor" diye mirildanir, sonra "her seferinde de ayni seyi dusunuyorum, zil calinca agzimdan salya aksa yeridir" protestosuyla kendime kizar, "ne bu miril miril, bir kere de sarkinin keyfine varayim" finaliyle tartismayi noktalarim.

    bugun de geleneksel pink floyd miriloguna girmisken, ancak gercekten de britanyanin kopegi olanlarin onemseyecegi bir aydinlanma yasadim: hakikaten doctor who bu. salt davul degil, meddle versiyonunun 3. dakikasindan itibaren ufak ufak, delicate sound of thunder'dakindeyse 2.45'ten itibaren bariz bicimde ve gitari aglatma teknigiyle 45 senelik emektar introyu araya yedirmisler.

    gugli'ye sordum, dunya uzerindeki her konuda oldugu gibi 1-2 milyon insan benden daha once farkedip, dusunup, ozetini cikarip yazmis ama bu sefer bireysel onemsizligimin beni yildirmasina izin vermedim. eureka gaziyla artik hangi organ hangi hormonu salgiliyorsa, gece gece yatagimdan kaldirip sucuklu yumurta yaptirtti, hatundan da yeterli ilgi ve tebrigi goremeyince buraya yazdirtti.

    bir iki dakikaligina omuza alsaniz, en buyuk anglosakson bizim anglosakson diye hoplatsaniz; annemden goremedigim sicak sefkati, babamdan goremedigim adam yerine konulma hissini verseniz yeter.
  • albümde bestecileri olarak tüm grup üyeleri olarak görülse de aslında gilmour'un fikirlerinden biridir.

    başta pek ciddiye alınmayan parça, daha sonra içerdiği oldukça yoğun psychedelic hava sebebiyle albüme pek yakışacağı gerekçesiyle ilgiye mazhar olur. malum, pink floyd o zamanlar, önce umma gumma ve sonra atom heart mother ile başladığı dönüşüm sürecinin yeni halkasındadır ve o yolun en önemli kilometre taşlarından biri echoes'in bulunduğu meddle albümü kaydedilmektedir.

    bu çok acayip parçanın o dönem kulaklarda şok yarattığı, david'in innovatif slidelı distortion denemelerinin zamanının epey ötesinde bir müzikal çizgi teşkil ettiği söylenir. aynı avant-garde durum, dark side albümüdenki on the run için de iddia edilebilir.

    david, parçanın uzun introsunu çift basla yapmak ister. delay efektli iki basi iki kanaldan roger ile çalarlar. roger'ın performansını beğenmeyen david'in diğer bası da kendi kaydettiği lafları dönse de bunu doğrulatamadık kaynaklara.

    ayrıca şarkını ortasındaki boğuk ses nick mason'a aittir.

    ayrıca mason'ın live at pompei'deki klipte 4:42'de bageti düşürmesi ve yeni bagetle devam etmesi efsane bir harekettir.
  • bas gitarda kullanılan efektler** açısından döneminde bir ilk teşkil eden pink floyd şarkısı*.
  • vokal(?) nick masonindir.

    parcanin adi, kaydedildigi gun kayit asamasinda bastan, zillere ve vokale kadar her seyin ters gitmesi sonucu konmustur.
  • korkunc guzellikte bir pink floyd sarkisidir, meddle albumunde oldugu icin goreceli olarak oldukca gec kesfedilmistir tarafimdan...

    buram buram deha kokar.
  • live at pompeii versiyonun da nick mason'ın çalarken sağ elindeki bageti elinden kaçırmasına rağmen, hiç ritim kaçırmadan yedek bagetlerinden birini alıp devam ettiği, nefis pink floyd eseri.
  • sözlerini de yazayım tam olsun:

    one of these days
    i'm going to cut you into little pieces
  • "günün birinde seni parçalarına ayıracağım" der pink floyd. ama bunu onlar der. siz sadece müziğe kapılıp, günün birinde asıl sizin payınıza neyin düşeceğini düşünmekte serbestsinizdir.
  • albüm versiyonunda bu parçadaki iki bas gitardan birini david gilmour çalmış.
  • diş gıcırtısı. evet. o kadar sert notalar var ki, müziğin verdiği hırsla dişinizi gıcırdatırsınız. bu eseri dinleyin, hitler kadar hırslı olursunuz.
hesabın var mı? giriş yap