• onat kutlar'ı öldüren bomba ile hayatını kaybeden yasemin cebenoyan'ın kardeşi cüneyt cebenoyan'ın bombalama olayının ardındaki bilinmeyenler ile ilgili birgün'deki yazısı ülke hakkında düşünen konuşan ve hatta sadece sandıkta oy kullanan herkes tarafından okunmalı.

    "
    ...

    hemen hemen herkes ya bombayı koyanların yakalanmadığını, dolayısıyla olayın faili meçhul olarak kaldığını düşünüyor ya da cinayeti islamcı bir örgütün işlediğini sanıyor. bilinmeyen ise şu: pkk bu eylemi yapan örgüt olarak belirlendi ve deniz demir adlı pkk militanı bu cinayeti üstlendi. yargıtay’ın da onamasıyla demir’in cezası 2007’de kesinleşti. iki kişinin ölümüne, birçok kişinin yaralanmasına neden olan demir’in topu topu 11 yıl yatması gerekiyordu. ama yargıtay kararı açıklandığında, demir serbestti; 9,5 yıl yattıktan sonra serbest bırakılmıştı. devlet 2.5 yıllık alacağını demir’den aldı mı, almadı mı bilmiyorum. pek de umursamıyorum doğrusu. pişmanlık yasasından yararlandığı için cezası indirilen ve davası sonuçlanmadan tahliye edilen demir’le devletin arasındaki sıcak ilişki beni ilgilendirmiyor. bu ilişkiden beni rahatlatacak bir sonuç çıkmaz.
    peki, ne biraz içime su serperdi? bu gelişmeleri herkesin bilmesi ve takip etmesini isterdim. onat kutlar’ı öldüren bombayı koymaktan dolayı pkk’nin mahkûm edilmiş olduğunu herkesin bilmesini isterdim. pkk’yle arasına mesafe koymayan siyaset ve kültür insanlarının bu cinayetlerin ağırlığını taşımasını isterdim.
    ... "

    http://birgun.net/…513874&day=26&month=01&year=2010
  • "sordum kendi kendime ne yapılabilir çamurdan? heykel
    acılardan? aşk.
    yoksulluklardan bir devrim bile yapılabilir.
    ama hiçbir şey
    hiçbir şey yapılamaz ayrılıklardan" ayrılıktan sonra gelen anlamsızlık ve boşluk duygusu sanırım daha güzel anlatılmazdı.
  • "sen gittikten sonra iki çalgıcı turnalar semahını çaldı ve kimse dinlemedi onları benden başka" sözlerinin sahibi şair, daha önemlisi insan.
  • "ara" tuşuna klik'lediğimde, bu başlığın altının uzayıp giden gazyağı kuyrukları gibi dolu olacağını zannettiğim, ama sadece yazarın hayaletiyle karşılaştığım entry. belleğin unutuşa yenilişinin hem ispatı hem de sağlaması olan entry!

    15 ağustos 1939 tarihinde alanya'da doğdu. 11 ocak 1995 tarihinde istanbul'da öldü(rüldü). istanbul üniversitesi hukuk fakültesi'ndeki öğrenimini yarıda bırakarak fransa'ya gitti. iki yıl paris üniversitesi felsefe bölümü'nde okudu. türk sinematek derneği kurucuları arasında yer aldı, on yıldan fazla bir süre yöneticiliğini yaptı. istanbul kültür ve sanat vakfı yönetim ve yürütme kurulu üyesiydi. gösteri, hisar, ilke, küçük dergi gibi dergilerde şiirlerini yayımladı. duyarlı, ayrıntılara inen, açık bir söylemle yazdığı şiirlerinde toplumsal durumlar ve konumlar öne çıkmaktaydı.

    şiir kitapları:
    pera'lı bir aşk için divan (1981), unutulmuş kent (1986).
  • bahar isyancidir(onat kutlar'dan) incecik 75 80 sayfalık bi kitap. okulda hocamızın ısrarıyla okumustuk ve hic sevmemistim o zaman. gecenlerde bi daha elime gecti. okudum, hani ogretmen zoruyla olunca sevmezsin anladık da guzeli gorunce hiç mi tanıyamazsın. neredeyse gordugum en etkileyici tasvirleri barındıran kitabın yazarı...
  • "biz ölümlü insanlarız. yaşamayı ve baharı bu yüzden severiz. doğan herşeye inanırız. çocuklara, güneşe, bize düşler sunan ay ışığına. sevdiğimiz kadınların boynunu okşamak isteriz ve çocuklarımızın. günü kızarmış bir ekmek gibi tazeyken bölüşürüz ve akşamın kızıl tüyleriyle gelip sabahın yumurtaları üstüne oturmasını severiz. karız şarabı acılarla da mayalanmış olsa, sarhoş eder bizi. ve çocuklarımıza ekilmiş toprak kadar gerçek bir gelecek bırakmak isteriz. o sonsuz düşü... " diyen ve doğu-batı ikilemini imbikten süzülen bir tat olarak önümüze koyan şair yazar.
  • unutulmuş kent

    vermeme olanak yok bana verdiklerini
    ama ayrılırken bir hesaplaşma da gerekli
    geçmiş bunca güzellikten bir anı olarak
    ben seni alayım istersen sen de beni
  • unutuluşlara çok erken terkedilen güzel insan...öngörmüş de zaten, unutuşun kolay ülkesinde yaşayıp ve hatta bir gün ölebileceğini...

    şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşüncenin,
    unutmamak için, çünkü unutuşun kolay ülkesindeyiz...

    ölü balıklar geçiyor kırışık bir denizin sofrasında,
    ve ellerinde fenerleriyle benim arkadaşlarım...

    durmadan düşünüyorum;
    ne kadar çok öldük, yaşamak için...
  • "durmadan düşünüyorum,
    ne çok öldük yaşamak için."
  • patlamanın üstünden 19 yıl geçmiş.

    beyoğlunun kayıp rum meyhanelerinde ya da salacakta rakı içiyordur o çok sevdiği dört ustayla beraber.
hesabın var mı? giriş yap