• defolun okulumuzdan

    okulda 3. senemiz mi ne, arkadaşlarımızdan biri anlatmıştı. eres söylemez'in dersinde, artık nasıl bunaldıysa eleman, birden hocaya seslenmiş:

    - hocaaaam, siz niye bizi bu kadar eziyorsunuz?

    eres hoca denklem yazdığı tahtadan gözünü ayırmadan cevap verir:

    - sizi ilerde kimse ezemesin diye.

    bu okula girmek için gecenizi gündüzünüze siz katmadınız. a1 kapısından ilk girdiğinizde siz heyecanlamadınız. yurda ilk yerleştiğiniz gece "olm, bu yurtların altında gizli tüneller varmış, denizler oradan kaçmış" geyiğini siz yapmadınız. ayın başında çarşı'da, çatı cafe'de ve sunshine'da yiyip içip ay sonuna doğru yemekhane'ye talim etmediniz. her sene başında "bu sene bütün 8:40 derslerine gideceğim" diye gaza gelip daha ilk 8:40 dersini "bişi olmaz yaa" diye ekmediniz. ders programını yaptıktan sonra danışmanızın yanına gittiğinizde "bir terslik çıkarmasa bari" diye siz düşünmediniz. a1 kapısından otostopla bölümlere siz gitmediniz, yurtlardan mühendisliklere çıkılan yokuşu siz tırmanmadınız. akşam son dersten çıkınca bir sigara yakıp sallana sallana siz yürümediniz o yollarda. yurtlarında siz kalmadınız, finallerde elektrikler kesilince pencerelere çıkıp siz çığlık atmadınız. geceyarıları ders notu bulacağım, proje fotokopisi çektireceğim diye siz dolanmadınız ortalarda. naz gıda'ya gidip içkileri siz zulalamadınız paltonuzda, hoş içki de içmezsiniz içene de iyi gözle bakmazsınız ya. siz sarhoş olmadınız okulda, bahar şenliğinde siz dağıtmadınız. bahar şenliğine sınav konduğunda dersten kalmayı göze alıp siz gitmediniz konsere. gecenin bir yarısı sınava girmemek için rapor peşinde siz koşmadınız. sabaha karşı gökyüzünün maviliği çs'ye vurduğunda "bir kahve daha içeyim, uyumadan sınava girerim" diye siz plan yapmadınız. sınavalra hazırlanırken tertemiz bir masa ile başlayıp sınav haftasının sonunda darmadağın bir masada notlarınızı bile bulamaz hale siz gelmediniz.

    çimlerinde yatmadınız, kütüphaneye giden yolda arkadaşınızla ayaküstü geyik yapmadınız, müzesine gitmediniz, yollarında otostop çekmediniz. gece içki ile sevgilinizle stada gidip öpüşmediniz, hoş ne karınızı ne de malum dairelerdeki metreslerinizi de öpmezsiniz siz. sonbaharını ayrı, baharını ayrı sevmediniz. üçlü amfi'de film seyretmediniz, kogre merkeinde konser izlemediniz, çalışmaktan kayışı koparıp deliler gibi gülmediniz sabahı 5inde. finallerden çıkınca geçme kalma hesabı yapmadınız, "notlar açıklanmış" cümlesini duyunca bölüm panolarına siz koşmadınız, "curve" hesabı yapıp ortalamanızı hesaplamadınız.

    daha neler yapmadınız neler... siz sadece yaktınız yıktınız, okulla yaşıt ağaçları koklerinden sökğp araziyi vicdanlarınız gibi çoraklaştırdınız. amacınız yol falan değil, sizin amacınız stadında "devrim" yazan ve öğrencilerine her zaman "özgür düşünce"'yi aşılayan bir okula diş geçirmek. ama benim okulum direnir, gerekirse sabaha kadar okulunu korur sabah da dersine, sınavına girer. bizi hocalarımızdan başka kimse ezemez, onlar da öğrencilerini sizlere ezdirmez. orada değilim, okulundan uzak her odtü'lü gibi içim acıyor ama bu haykırmama engel değil:

    defolun okulumuzdan!
  • uzun yıllardır yurtdışında akademi ve akademi dışında bir çok işte bulundum. odtü de ki kadar potansiyeli olup kullanılamayan başka bir mekan yok. hem öğrencisi hem de altyapısıyla biraz fonlansa ilk 100 de ki okullara taş çıkaracak bir yer. hem öğrenci kalitesi yüksek hemde master programları ile araştırma üzerine muazzam bir altyapı kurulmuş. masterinde arkeoloji bölümü var ama o bile teknik. hocalarının yüzde 90 ı yurtdışı phd li. lisans kontenjanları biraz kısılsa hocalara yayın teşviği sunulsa, yurtdışından gelecek phd öğrencileri için burs sağlanacak bütçe çıkarılsa ve okul biraz daha araştırmaya odaklansa iddiam odur ki, avrupalı üniversitelerin çoğunun eline verir(almanya,fransa ve italya ), hollanda da ki üniversiteler ayarına oturur. zaten abd de ki okulların bütçeleri ile yarışmak ve rekabet etmesi imkansız.
  • odtü ve bilkent hakkında birtakım spekülasyonlarda bulunacağım. tartışılabilir birçok husus olabilir fakat anlık görüşüm şu şekilde:

    bence ankara türkiye'nin en iyi üniversite kenti. odtü de pek çok disiplinde bilkent ile denk. bilkent'in slight edge sahibi olduğu bazı konular var. network, yurt dışı tanınırlığı, öğrenci sayısının azlığı vs. lakin ikisinde de başarı öğrenci bir şekilde yolunu buluyor.

    eğer üniversiteyi hoca kalitesi + ders programı özelinde ele alacaksak bilkent daha iyidir.

    fakat üniversiteyi akranlarla sosyalleşmek ve diyalog esnasında yeni şeyler öğrenmek, yeni ortamlar görmek, farklı düşünceleri tanımak açısından ele alırsak odtü bir numaradır. bunun nedeni öğrenci profilinin bilkent'e kıyasla biraz daha homojen olması. benzer kökenden gelen öğrenciler çoğunlukta. orta anadolu tayfası, izmir tayfası, doğu tayfası, adana kliği vs. var ancak bu kişiler içinde bir dayanışma, gruplaşma da var.

    daha doğru bir tabirle, rekabet odtü'de çok daha yoğun. herkes ailesinden daha iyi bir noktaya gelmek için çaba harcıyor. bilkent'te burslu olan bir şekilde yolumu bulurum diyor ve salıyor kendini eee gibi istisnalar haricinde. paralı okuyan tayfanın da büyük bir bölümü daha ana rahmine düşmeden %1'lik kesime dahil olmuş durumda. akşam 17.40 dersinden sonra bilkent kampüsü boşalır çünkü büyük bir kesimin arabası vardır, okuldan ayrılır ders bitince. odtü'de ise esas cümbüş 17.40 dersinden sonra başlar. kampüste ve kampüse yakın semtlerde sürer hayat.

    odtü öğrenci profili kendi ailesinin ona sunduğu hayattan daha fazlasına sahip olabileceğini bilir (veya bilir idi) ve bu nedenle rekabet ortamı daha yüksektir.

    bayatlayalı 10 yıl olmuş bir savla mı bakıyorum iki üniversite arasındaki farklara, onu da bilemedim pek.
  • akp'nin universitelere ozellikle de odtü'ye saldirisi arttikca aklima hitler'in sirf dini ve ideolojik sebeplerle almanya'dan uzaklastirdigi bilim adamlari ve o bilim adamlarinin savasin kaderine etkisi aklima geliyor ister istemez.

    akp de boyle boyle basini yakacak ama maalesef sadece kendi basini degil, ulkenin de basini yakacak.
  • insanları diri diri yakmamış, kimseye burada bizim borumuz öter biz şöyle delikanlıyız deyip zorbalık uygulamayanların okuludur odtü. istisnasız her futbol maçında şiddet görüntüleri çıkarken alkolün su gibi içildiği şenliklerinde bir kişinin burnu bile kanamamış okuldur.
    bana en az yarısı sarhoş yada belli bir miktar alkol almış 50 bin insanın bir stadyuma toplanıp da kavga gürültü olmadan bir konser, toplantı vs. yaptığını gösterin şu ülkede sonra tamam lan odtü pis kabul edeceğim.
  • bir baltaya sap olamamış, gitmiş polis olmuş...
    çocuk yıllar boyunca çalışmış, belki 500 tam puan almış..
    çevik kuvvet polisi akıllı olun diye uyarı yapıyor, gerçekten trajikomik bir durum...
  • vakti zamaniyla güner umit'in turnike programinda acilimini sordugu ve yarismaci bayanin "ot derleme toplama unitesi" cevabini uygun buldugu kisaltma.
  • hazırlığın ilk günü sevindirik gibi en resmi kıyafetlerimi giyip gittiğimde taksici bana "hocam" diye hitap edince koşa koşa arkadaşlara "taksici beni hoca sandıaa" diye anlatıp irrezil olduğum okulumdur.
  • öğrencisini ayrı, öğrencisinin arkasında duran akademisyen ve rektörünü daha ayrı tebrik ettiğim kurum.
    bunlar türkiye'de pek alışık olduğumuz durumlar değil.
  • kendi içinde kültürü olan üniversitelerdendir.sorunlardan yakınmak yerine çözüm için uğraşan, kabul etmek yerine yargılayan bireyler yetiştirdiği için birilerinin sinirine dokunmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap