• kurallari vardir oculerin,
    ornegin yatak tek basina engel teskil etmez onlar icin,
    muhakkak kafaniza kadar cekilmis bi yorgan yada benzeri olmali ki engellenebilsinler,
    (bir nevi deve kusu sorunsali)
    isikta gorunemezler, isiklarin kapandigi ilk anda ortaya cikmazlar, ev dolu iken de rahat edemezler, evdeki insanin tek olmasi beklenir
    yas itibari ile herkese gozukmezler, belli bi yasin uzerindekiler onlara tad vermez,
    ebeveynlerle isbirligi icerisindedirler,
    biraz kutlesel olmalari gerekir, minnacik bi ocu olamaz, yetiskinlige erismeden ortaya cikmazlar,
    ortaya cikanlar da olsa olsa saka yapmak icin cukarlar...
  • beşiktaş taraftarlarının konu edindiği bir başka tezahüratta geçer öcü kelimesi. ama sanırım kafiye için kullanmışlar. sanırım. ! (ya da ona benzer bişey)

    (bir tribün): *tık tık*
    (diğeri): *kimo?*
    (ilk tribün): *öcü!*

    (davullar devreye girer ve hep berber) *** ananın aaamııı ankaragücüüüü! ***

    (beşiktaşlı değilim, ankaragücünü severim.)
  • hayal gucune gore çok korkunc , cok karanlik, cok kocaman , her yerden çıkabilecak kadar kötu çocuk düşmanı . anne babaların dostu yaratık
  • henuz kimligi tespit edilememis cocuklarin korkulu ruyasi..
  • öcü, yan komşunun çirkin kızı,
    mıstık’ların kapıcısı abdullah efendi,
    keçi sakallı sünnetçi,
    hayattan bezmiş öğretmen,
    “hiç acıtmayacak” diyen önlüğü kan lekeli dişçi,
    beyazıt meydanındaki telsizli simitçi,
    sokağın delisi,
    telefondaki ses,
    telefondaki sessizliktir.

    öcü’nün birimi; yazın kilogram, aşık olunca kilometre, amansız yarışta saniyedir.

    öcü bazen yanlış aşk, bazen nefrettir.
    ansızın gelen uyku, bir sınav öncesi
    zamansız adet, tam düğün gecesi
    kaydetmediğin yazının sonundaki elektrik kesintisi
    kaytan bıyıklı maliyeci,
    çalmamış saat, çok önemli randevu öncesi
    osman amcalarda dua okuyan hocanın gözleri
    anneannenin takma dişleri
    dar sokakta, önündeki çöp arabası, korkunç bir ishal gecesi
    suratsız müdürün suratsız karısı
    yüzbaşının öfkesidir, bayram izni öncesi.

    öcü; salondaki ana kuzusu görücü,
    çok bilmiş anası – muhafazakar babanın neşesidir.
    yan komşunun güzel kızı, sarhoş babasının öfkesi
    hep beklediğin maç öncesi gök gürlemesi
    ilk defa evinize gelenlerin yanındaki göt gürlemesidir.

    öcü işte böyle nereye çağırsan geliverecek, boktan birisidir.

    en tehlikeli öcü’ler;
    cağrılmadığında da gelen; aldığınız nefesin kimyasını bilen, azıcık ilerinizde sizi süzen,
    kod adı “dost” olan öcü’lerdir.

    (alintidir)
  • bir konuyu çocuğa kabul ettirebilmek için zahmetli olan açıklama yolu yerine kullanılan korkutma yönteminin ba$ kahramanı. bu $ekilde çocuğun özgüveni zarar görmektedir, pedagojik olarak pek doğru olduğu söylenemez. günümüz çocuklarında pek i$e yaramaz:
    (sınıfımda ya$anmı$ gerçek bir olay)
    (bir öğrencinin velisi, hazzetmediği bir başka velinin çocuğunu azarlamaya çalı$ır)

    - berkecan, niye oğlumun defterini boyadın? ayıp diil mi ?! hııııı! *
    - canım istedi de ondan... *
    - nea? bak bi daha yaparsan öcüye veririm seni haaaaaaaa!!! *
    - öcü mü? *
    - evet, öcü!!
    - veeer, hiç değilse senin yüzünü görmem.... *
    - hmpf.. *
    - (öğretmen, sessizce) ehehe.. (sınıfa) öhöm, haydi çocuklar ders ba$lıyor... *
  • ö satan kişi. bu kişinin üzerine kurulmuş ve çok eskiden galatasaray lisesi öğrencileri tarafından oynanmış minik oyun.
    ayrıca, (bkz: levent ünsal)
  • uyku öncesi çocukların feci tırstığı bir masal kahramanı.

    masal bu ya.. adamın biri(bu satırdan sonra öcü olarak anılacaktır) her gece çocukların yatma saatinde kapı kapı dolaşırmış. öcü bu ya, çok acıkırmış bu;

    -at eti it eti ille de bi adam eti ham huummmmm, dermiş mütemadiyen sokaklarda..uyumayan çocukları istermiş aslında.

    evde at ve it varsa ne ala, yoksa uyumayan çocuk bu öcüye verilir, öcü de karnını bi güzel çocukla doyururmuş. korkunçmuş hakkaten, şimdi bile tırstım iğreti durmadı.
  • çocukken annemin sözünü dinleyeceğime söz verdiğim yatakodası ortağım
  • ingilizce boogeyman öcü demektir.

    kelime 17.yüzyıldan itibaren bugünkü endonezya’yı sömürmek isteyen ingiliz ve hollandalılara direnen bugi halkından türetilmiştir.

    iyi denizci olan bugiler ingiliz ve hollanda ticaret gemilerine göz açtırmayıp bölgeden yağmalanan malları bugiler sürekli kapıp götürünce, ingiliz ve hollandalı denizciler bu kelimeyi öcü manasında kullanmıştır.

    çocuklarına mamalarını yemezlerse bugiler seni kapar diye diye güzelim endonezya denizci halkının ismi de öcüye çıkarmışlardır.

    bu işler böyledir.

    birilerinin çıkarına çalışırsın iyilik perisi, o çıkarlara çomak sokarsan bildiğin öcü olursun.
hesabın var mı? giriş yap