• mustafa kemal atatürk'ün milli mücadele yıllarında kullandığı takma isim. ülkesini kurtarma motivasyonu düşünülürse çok anlamlı bir seçim.
  • hûd suresi'nde şöyle anlatılmaktadır, âyetleri yavaş yavaş okuyalım ki ince mesajları alalım:

    25. yemin olsun biz, nûh'u da toplumuna resul olarak göndermiştik. "ben sizin için açık bir uyarıcıyım."
    26. "allah'tan başkasına kulluk etmeyin. korkunç bir gününün azabına uğramanızdan korkuyorum." demişti de,
    27. toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman şöyle konuşmuştu: "bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası değilsin. bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası ardına düşmüyor. sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. aksine, sizi yalancılar sayıyoruz."
    28. nûh dedi ki: "ey toplumum! bir düşünün! ya ben rabbimden gelen bir delil üzerindeysem; katından bana bir rahmet vermiş de o rahmet sizin gözlerinizden saklanmışsa! siz ona tiksintiyle bakarken, biz sizi ona zorla mı ulaştıracağız?"
    29. "hem ben sizden buna karşı bir mal da istemiyorum. benim ücretim allah'tandır. ama ben iman edenleri paylayıp kovamam. çünkü onlar rablerine varacaklar. ama sizin cehalete batmış bir toplum olduğunuzu görüyorum."
    30. "ey toplumum! eğer ben onları paylayıp kovarsam, allah'a karşı bana kim yardım edebilir? hâlâ düşünmüyor musunuz?"
    31. "ben size demiyorum ki, allah'ın hazineleri benim yanımdadır. ben gaybı bilmem. ben bir meleğim de demiyorum. ama gözlerinizin horlayarak baktığı kişiler için, "allah bunlara hiçbir hayır vermeyecek" diyemem. onların benliklerinde neyin saklı olduğunu allah daha iyi bilir. başka türlü davranırsam kesinlikle zalimlerden olurum."
    32. dediler ki: "ey nûh! sen bizimle uğraştın, bizimle mücadelede çok da ileri gittin. eğer doğru sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir."
    33. nûh dedi: "onu size, dilediği takdirde ancak allah getirir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız."
    34. "eğer allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. o'dur sizin rabbiniz ve o'na döndürüleceksiniz."
    35. yoksa, "onu kendisi uydurdu." mu diyorlar? de ki: "eğer onu uydurmuşsam işlediğim suç benim aleyhimedir. ama ben, sizin işlemekte olduğunuz suçlardan sorumlu değilim."
    36. nûh'a şöyle vahyolundu: "toplumundan, daha önce inanmış olanlar dışında hiç kimse iman etmeyecektir. artık onların yaptıkları yüzünden tasalanıp durma."
    37. vahyimize bağlı olarak gözlerimizin önünde gemiyi yap. ve zulmedenler hakkında benimle karşılıklı laf edip durma. onlar, mutlaka boğulacaklardır.
    38. gemiyi yapıyordu. toplumundan herhangi bir grup yanından geçtikçe onunla alay ediyorlardı. dedi ki nûh "bizimle alay ediyorsanız, biz de sizinle alay edeceğiz. tıpkı sizin eğlendiğiniz gibi."
    39. "rezil eden azabın kime geleceğini, sürekli azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz."
    40. nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik: "yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları." ama nûh'la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti.
    41. nûh dedi: "binin içine! onun akıp gitmesi de demir atması da allah'ın adıyladır. benim rabbim elbette ki gafûr'dur, rahîm'dir."
    42. gemi onları, dağlar gibi dalgalar üstünden yürütüp götürüyordu. nûh onlardan ayrı bir yerde duran oğluna seslendi: "oğulcuğum, bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma."
    43. oğlu cevap verdi: "bir dağa sığınacağım, beni sudan korur." nûh dedi: "allah'ın merhamet ettiği dışında bugün hiç kimse için allah'ın kararından kurtaracak yoktur." ve ikisi arasına dalga girdi de o, boğulanlar arasına katıldı.
    44. ve denildi: "ey yer! suyunu yut ve ey gök, sen de tut." ve su çekildi. iş bitirilmişti. gemi, cûdi üzerine oturdu ve haykırıldı: "o zalimler topluluğu geri gelmez olsun!"
    45. bu arada nûh, rabbine yakardı da dedi ki: "rabbim, oğlum benim ailemdendi! senin vaadin elbette haktır. sen hâkimlerin, hükmü en güzel verenisin."
    46. allah buyurdu: "ey nûh! o, senin ailenden değildi. yaptığı, iyi olmayan bir işti. hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. cahillerden olmaman hususunda seni uyarırım."
    47. nûh dedi: "rabbim! hakkında bilgim olmayan şeyi senden istemekten sana sığınırım. eğer beni affetmez, bana acımazsan hüsrana uğrayanlardan olurum."
    48. şöyle denildi: "ey nûh! sana ve seninle beraber olanlardan diğer gruplara bizden bereketler ve bir selamla aşağıya in. bazı ümmetler de var, kendilerini önce nimetlendireceğiz sonra bizden acıklı bir azap hepsini kucaklayacak."
    49. işte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. bundan önce onları sen de bilmiyordun, toplumun da... artık sabırlı ol! sonuç, takvaya sarılanlarındır.
  • tevrat’daki hikaye doğruysa kendi tanrısına ibadet etmeyenlerin acılar içerisinde ölüp cehenneme gitmelerine göz yummuş bir zalimdir. milyonlarca türden canlıyı (küfüyle, böceğiyle, tuzlu suda yaşayamayacak bakterisiyle milyonlarca tonluk biyokütleden bahsediyoruz) taşıyabilecek fizik kurallarına aykırı gemiyi ilahi kudret yardımıyla inşa ettikten sonra, merhamet için gelen gemideki canlıların ağırlığının küçük bir kısmı kadar yer kaplayacak insanları gemisine almamış, onlara cennete gitmeleri için bir şans tanımayıp boğulup helak olmalarını gemisinden izlemiştir.

    bu davranış sadece modern ideolojiler sayesinde oluşmuş insan hakları fikriyle çelişmekle kalmaz, insanların kazığa bağlanıp yakıldığı, hırsızlık yapanın elinin kesildiği ortaçağ anlayışının bile gerisinde kalır. çünkü nuh allah adına davranıp ruhu olan varlıklara bir şans tanımamıştır. onları kurtarabilecekken cehenneme gitmelerine seyirci olmuştur ve bu vahşete yaratıcının emriyle ortak olmuştur. şüphesiz ki bu yapılanlar roma imparatorluğunun kurumsallaştığı, hukukun yaygınlaştığı dönemin sonrasında ortaya çıkmış dinlerle çelişir. bu dönemde rab bağışlayıcıdır, ilk dönemdeki çocuksu kindarlığından da iz kalmamıştır.

    nuh’un hikayesi bize tek tanrının sıfatlarının zamanla değişmesini gözleme imkanı tanır. sosyal anlayışımız geliştikçe; rasyonalizm ve hümanizm gibi felsefi düşünceler ağırlık kazandıkça tanrının bağışlayıcı ve sevgi dolu yanları ön plana çıkartılıyor. yaratıcı hikayesinin topluma ayak uyduramadığı yerde de insanlar tanrının yolundan ayrılmaya başlıyor (bkz: ateizm). elbette ki bu sonuç çağdan bağımsız bir evrensel ahlak anlayışının var olduğunu ve bu etiğin de sınırlarının din tarafından çizildiğini iddia eden dogmatik düşüncelerle çelişir. çelişirse de çelişsin zaten. fiziği, kimyası, biyolojisi, astronomisi komple bilimin çeliştiği 4000 yıllık düşünce sistematiği ile bırakın da modern ahlak anlayışımız da çelişiversin.
  • 71-nuh

    mekke döneminde inmiştir. 28 âyettir. sûrede başlıca, nûh peygamberin mücadeleleri ve nûh tufanı konu edilmektedir. sûre, adını konusundan almıştır.

    1. şüphesiz biz nûh'u, kavmine, "kendilerine elem dolu bir azap gelmeden önce kavmini uyar" diye peygamber olarak gönderdik.

    2. nûh şöyle dedi: "ey kavmim! şüphesiz, ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım."

    3, 4. "allah'a ibadet edin. ona karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. şüphesiz, allah'ın belirlediği vakit gelince ertelenmez. keşke bilseydiniz."

    5. nûh şöyle dedi: "ey rabbim! gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim."

    6. "fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı."

    7. "kuşkusuz sen onları bağışlayasın diye kendilerini her davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir kibir gösterdiler."

    8. "sonra ben onları açık açık davet ettim".

    9. "sonra, onlarla hem açıktan açığa, hem de gizli gizli konuştum."

    10. "dedim ki: ?rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü o çok bağışlayıcıdır.'

    11. (bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.'

    12. sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve sizin için bahçeler var etsin, sizin için ırmaklar var etsin.'

    13. size ne oluyor da allah için bir vakar (saygınlık, büyüklük) ummuyorsunuz?'

    14. halbuki, o sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır.'

    15. görmediniz mi allah yedi göğü, tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?'

    16. onların içinde nasıl ayı, bir ışık, güneşi de bir kandil yapmıştır?'

    17. allah, sizi (babanız adem'i) yerden (bitki bitirir gibi) bitirdi (yarattı.)'

    18. sonra sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle sizi (yeniden) çıkaracaktır.'

    19, 20. allah yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır ki, oradaki geniş yollarda yürüyesiniz.' "

    21. nûh dedi ki: "rabbim! gerçekten onlar bana karşı geldiler, malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular."

    22. "bunlar da, çok büyük bir tuzak kurdular."

    23. "şöyle dediler: sakın ilâhlarınızı bırakmayın. hele hele vedd'i, süvâ'ı, yeğus'u, ye'ûk'u ve nesr'i hiç bırakmayın."

    24. "onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (rabbim!) sen de bu zalimlerin sadece sapıklıklarını artır."

    25. hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular da kendileri için allah'tan başka yardımcılar bulamadılar.

    26. nûh şöyle dedi: "ey rabbim! kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!"

    27. "çünkü sen onları bırakırsan, kullarını saptırırlar; sadece ahlâksız ve kafir kimseler yetiştirirler."

    28. "rabbim! beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. zalimlerin de ancak helâkini arttır."
  • rahatlık anlamına gelen isim. şöyle ki;

    eski ahit
    yaratılış
    bap 5

    28- lemek 182 yaşındayken bir oğlu oldu.
    29- “rab'bin lanetlediği bu toprak yüzünden çektiğimiz eziyeti, harcadığımız emeği bu çocuk hafifletip bizi rahatlatacak” diyerek çocuğa nuh adını verdi.
    30- nuh'un doğumundan sonra lemek 595 yıl daha yaşadı. başka oğulları, kızları oldu.
    31- lemek toplam 777 yıl yaşadıktan sonra öldü.
    32- nuh 500 yıl yaşadıktan sonra sam, ham, yafet adlı oğulları doğdu.
  • ihsan oktay anar ' ın karanlık atmosferli romanı amat ' ın esrarengiz marangozu. belirsiz bir yolculuğa çıkan lanetli bir geminin serüveninin anlatıldığı romanda nuh ; geminin gizemli kaptanı diyavol paşa ' nın yardımcılığını ve sırdaşlığını üstlenmiştir.
  • aynı zamanda afyonkarahisar'ın sinanpaşa ilçesine bağlı bir köy.
  • dokuzyüzelli yıl yaşamış bir peygamber.
  • (bkz: hz. nuh)
  • pera grubuna ait olan yeni şarkı.
hesabın var mı? giriş yap