• teoride mukemmel, uygulamada gaddar, igrenc, rezalet olabilecek bir dusunce tarzidir.
  • entelektüel temeli olan derin bir ideoloji değildir. bunu söyleme ihtiyacı hissettim, çünkü insanlarda tuhaf bir nazizm algısı var. bu algıya göre: nazizmin oluşmasında pay sahibi olmuş bir filozofun/düşünürün olması gerek.

    kant'ın ahlak felsefesi nazileri etkiledi, hegel'in idealizmi nazileri etkiledi, herder'in volk'u nazileri etkiledi, nietzsche'nin übermenschi nazileri etkiledi...

    maşallah bayağı entelektüel abilermiş bu naziler.* bakın muhteremler, şahsen tarihsel revizyonizme çok sıcak bakan biriyim, tarihsel olgulara yeni bir bakış açısı getirmek her açıdan iyi ama bir puro bazen sadece bir purodur. naziler üzerine söylenen çoğu söz olayı karmaşıklaştırmaktan başka bir işleve sahip değil. insanlar umarsızca nazizmin resmi filozofunu seçiyor.

    siz birinci dünya savaşı'nı başlatan alman kibrini biliyor musunuz? milliyetçilik ve militarizmin zirvede olduğu, ekonomik olarak kalkınmış almanya'da kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir üstünlük duygusu var; işte o duygu yüzünden zaten "acaba savaşı kaybedersek n'olur" diye bir düşünce yok, çünkü kaybetmek seçenekler arasında yok. peki siz böyle artist bir ülkenin versailles gibi -"götten kan almak" tabirinin doğmasına sebep olan- bir anlaşmayla yaşamak zorunda kalması nasıl bir şeydir bilir misiniz? onun nesilleri nasıl etkilediğini bilir misiniz? ülkede nasıl "iç mihraklar" aranmasına sebep olduğunu... ve 29 krizinin almanya'yı nasıl vurduğunu bilir misiniz?

    şayet "nazizmi x kişisi çok manyak etkilemiştir" diyen biriysen, muhtemelen bunları bilmiyorsun, çünkü bu saydıklarım nazizmin doğması için yeterli sebebi veriyor zaten, filozof avına çıkmaya lüzum yok yani. nazizm, almanya'da varolan yabancı nefretini sistemleştirdi ve radikalleştirdi. hitler ve nazizm, alman toplumunun bir ürünü, zannetmeyin ki hitler uykusuz gecelerinde hegel üzerine düşünüyordu. elbette nazizm denen şey normal bir zenofobiden çok çok farklı ama olayı "nietzsche'nin üstün insanı"na indirgermemek ve nazileri de felsefi açıdan fazla ciddiye almamak lazım.

    "insanlar voltaire'den, rousseau'dan çok etkilendiler onun için fransız devrimi oldu" demek gibi bir şey naziler üzerine söylenenler. meselenin özünü kaçırıyorsunuz.
  • dinine* bağlı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen fromm,* nazizm ve nazizm psikolojiyle iligili analiz/çözümlemeleri kayda değerdir. efenim fromm der ki:
    nazizmin aslında içten politik ya da ekonomik ilkeleri hiç olmamıştır. nazizmin temel ilkesini, radikal oportünizm olduğunu anlamanın öneminden yola çıkarak; normal gelişmelerde para ya da güç kazanma şansı pek az olan yüz binlerce küçük burjuva, nazi bürokrasisinin birer üyesi olarak üst sınıfları kendileriyle paylaşmaya zorladıkları zenginlik ve prestijin hatırı sayılır bölümünü elde edebiliyorlardı. nazi işleyişinin parçası olmayanlara, yahudilerin ve politik düşmanların elinden alınan işler veriliyordu. geriye kalanlarsa ekmek olmasa bile, eğlence elde ediyorlardı. sadistçe gösterilerin ve kendilerine insanlığın en üst ırkı duygusunu veren ideolojinin getirdiği duygusal doyum, hiç değilse bir süre için, hayatlarının hem ekonomik hem de kültürel açıdan yoksullaşmasını kapatıyordu....nazizm, bir yandan alt orta sınıfı psikolojik açıdan canlandırırken, bir yandan da sosyo-ekonomik durumun yıkımına katılıyordu. bu sınıfın duygusal enerjisini harekete geçirerek, alman emperyalizminin ekonomik ve politik mücadelesinde önemli bir araç olarak kullandı.

    (bkz: nazi toplama kamplarındaki sınıf ayrımı)
    (bkz: nazizmin psikolojisi)
  • kitleleri peşinden sürükleyen her ideoloji gibi sonunda sürüklediği kitlelerin felaketine yol açmakla beraber modern dünyayı anlamlı bir sembolden (bkz: svastika), güzel bir isimden (bkz: #14573136), ve cool bir selamlaşmadan (bkz: roma selamı) mahrum bırakmıştır.

    modern siyaset, ekonomi ve kültürün neredeyse tamamı ikinci dünya savaşı sebebiyle şekillenmişken sen bunlara mı kafayı taktın diyenler olabilir. yerden göğe kadar haklılar.
  • nazi ideolojisinin italya'daki faşist ideolojiden farkı, devleti kutsal bir unsur olarak değil de, bir araç olarak görmesidir. zira kavgam adlı kitabında hitler, ırkların saflığının korunması ve üstün ırkın dünyadaki uygarlığı koruyabilmesi için devlete ihtiyaç duyacağını, devletin bu hususta vazgeçilmez bir araç olduğunu ifade eder. bununla birlikte genel olarak faşizmin yüklendiği anlam nazizmi de kapsar, bu yüzden nazizm de, faşizm olarak nitelendirilebilir.

    (bkz: #15064626)
    (bkz: nazi partisi'nin sosyalizm yalanı/#152733254)
  • gelişim sürecinin türkiyenin şu anda içinde bulunduğu durumla enteresan şekilde benzerlikler taşıdığını dehşetle farkettiğim akım.
    geri kalmışlığı ülke içindeki etnik bir gruba bağlamalar, aslında herkesin türkiyenin düsmanı olduğunu iddia etmeler, türkiyenin işgal edilmeye doğru adım adım gittiği yönündeki inanılmaz, saçma, paranoyaklık derecesine varan senaryolar.
    (bkz: sekizinci gezegen teorisi)
    (bkz: metal firtina)
    yakında bir kürt kristal gecesi yasarsak hic sasmayın.
    insan ister istemez nereye gidiyoruz diye sormaktan kendini alamıyor.
  • bir çeşit alman disiplini.
  • (bkz: bertrand russel)'a göre şöyledir;
    "…krallar ve soylular,
    küçük esnaf, yaratılışları itibariyle dinsel hoşgörünün karşısında olanlar ve erkeklerin kadınlara egemen olduğu günleri özleyenler kesinlikle yere serilmiş görünüyorlardı;
    iktisadi ve kültürel gelişmelerin bu gruplara çağdaş dünyada bir yer bırakmadığı düşünülüyordu.
    pek tabii ki, bunlar hoşnutsuz ve sayıca çok kalabalıktılar. nietsche felsefesi psikolojik bakımdan bunların anlıksal gereksinmelerine uyarlandı ve sanayicilerle militaristler
    bunu, yenilgiye uğramış grupları bir parti —sanayiden ve savaştan başka her şeye karşı gösterilecek ortaçağ usulü tepkiyi destekleyecek olan bir parti— içinde birbirine kaynatmakta araç olarak kullandılar.
    sanayi ve savaş alanında teknik olarak ne varsa hepsi çağdaş olacaktı, ama barış sonrası mevcut sanayi kaptanları için tehlikeli olan sosyalistler ile iktidarın paylaşılması çağdaş olmayacaktı.
    bu şekilde, nazi felsefesi içindeki usdışı öğelerin varlık nedeni, politik anlamda, artık varolmaları için bir sebep kalmamış bulunan grupların desteğine duyulan gereksinmelere dayanırken, aklı başında öğeler de sanayicilerle militaristlere dayanmaktadır.
    önce saydığımız öğeler usdışıdır, zira mesela küçük esnafın, kendi umutlarıyla fantastik inançlarının kendilerini kopkoyu umutsuzluktan kurtaracak bir sığınaktan başka bir şey olmadığını algılamaları pek mümkün değildi;
    buna karşılık, sanayicilerle militaristlerin umutları faşizm yoluyla belki gerçekleşebilirdi, ama faşizm’den başka bir yolla asla.
    sanayicilerle militaristlerin umutlarının ancak uygarlığın yıkımı pahasına gerçekleşebileceği olgusu, sanayicilerle militaristlere usdışı bir nitelik kazandırır. bu adamlar, bu akımın içinde kafa bakımından en mükemmel, ama töre bakımından en berbat öğeleri meydana getirirler.
    geri kalanlar ise, şan, şeref, kahramanlık, fedakarlık düşleriyle gözleri kamaştırılmış olduğundan, ötekilerin ciddi çıkarlarını göremeyip, bir heyecan tufanı içinde
    kendi çıkarlarına zıt amaçlara alet olmuşlardır.
    nazilik denen akıl hastalığı işte budur."

    bir yerlerden tanıdık geliyor ama.
  • çağımızın süper gücüne asla yapılan sert uygulamaların öznesinin devlet olarak görülmemesi gerekliliğini öğreten akım.
  • "alman milleti gibi medeni, kültürlü bir millet nasıl oldu da hitler'e inandı ve bu ideolojiyi bu kadar geniş çapta benimsedi?" sorusunun cevabını ilber ortaylı ve celal şengör veriyor:

    https://youtu.be/oxlskmhas90?si=r7ax9yi-xirnpmxe

    güzel soru, güzel cevap.
hesabın var mı? giriş yap