• günün birinde kaptan bravo’nun gemisi açık denizlerde yol alırken, gözcü direğin tepesinden seslenmiş: ‘uzakta bir korsan gemisi göründüüüüü!’

    bunun üzerine tüm mürettebat dehşet içinde sağa sola koşuşturmaya başlamış. kaptan bravo sakin bir sesle yardımcısına seslenmiş: “bana kırmızı gömleğimi getirin!”

    yardımcı derhal kaptanın kırmızı gömleğini getirmiş… bravo gömleği giyerken adamlarını savaş düzenine sokmuş ve korsanları yenmiş...

    daha sonra, gözcü bu kez bir değil, iki korsan gemisini tespit etmiş...

    kaptan bravo bu kez de kırmızı gömleğini istemiş ve yine korsanları duman etmiş.

    o akşam, bütün mürettebat güvertede oturmuş, o günkü zaferi konuşurken, adamlardan biri kaptana sormuş:
    ‘kaptanım, çok merak ettik, niye hep savaştan önce kırmızı gömleğinizi istiyorsunuz?’

    bravo cevaplamış:
    “eğer saldırı sırasında yaralanırsam kırmızı gömlek akan kanımı belli etmez, böylelikle siz de korkusuzca düşmanlarımıza direnmeyi sürdürürsünüz.”
    ortalığı bir sessizlik kaplamış... adamların yürekleri kaptanlarının cesaretine duydukları hayranlıkla güm bede güm atıyormuş...

    şafak sökerken gözcü bu kez bir değil, iki değil, tam on korsan gemisinin yaklaşmakta olduğunu tespit etmiş. mürettebat kutsayıcı bir sessizlikle kaptanlarına bakarak, onun o artık alışılagelen kırmızı gömlek talebinde bulunmasını beklemeye başlamışlar.

    kaptan bravo çelik gibi gözleriyle gemisine yaklaşan korsan filosuna bakmış, sonra korkusuzca adamlarına dönmüş ve sakin bir sesle bağırmış:
    bana kahverengi pantolonumu getirin!

    mustafa denizli şimdilik kırmızı gömleğini istiyor ama bence kahverengi pantolonu isteme zamanı geldi.
  • öncelikle şunu belirteyim.. galatasaray'ı kariyerinde şampiyon falan yapmamıştır!

    galatasaray'ı 86-87'de derwall şampiyon yapmıştır, 87-88 bu hoca olarak başlasada bir kaç maç sonra derwall sahaya inmiştir..

    bu bir.

    ikincisi hayatının hiçbir evresinde büyük bir hoca da olmamıştır..

    1986-97 ve 1987-88 ile derwall ile şampiyon olan takım zaten simoviç-ismail-semih-cüneyt-erhan-yusuf-prekazi-uğur-muhammed-tanju-mirsad'lı takımdır. ilk sezon tanju yoktur, ilyas, arif, metin falan zaten galatasaray'ın oyuncusudur..

    ha alt yapıdan bülent korkmaz'a güvenmiş oynatmıştır ki aslında 21 yaşındaki bir oyuncudan bahsediyoruz aslında çok genç sayılmaz. aynısını bülent, hamburg'a karşı yapamamıştır ve semih kaya'yı oynatmamıştır. belki de tur gitmiştir.

    neyse zaten iyi olan kadro havasını yakalamış yarı final oynamıştır ama ligde 4. olmuştur yanlış hatırlamıyorsam..

    sonra kalkıp milan'a falan hoca olmadı, almanya 2.liginde hoca oldu!

    1 sezon sonra takıma döndü, başarısız oldu, 5 puan öndeyken şampiyonluğu beşiktaş'a verdi falan.

    ardından atv'de spor haberlerini sunmaya başladı. düşünsene fatih terim spor haberlerini sunuyor!

    43 yaşındasın ve buyuk teknık dırektorum dıye egoların var ama spor haberleri sunarak para kazanıyorsun!

    neyse, kocaelispor'a transfer oldu. öyle böyle bir kaç başarılı sonuç aldı kocaeli ile. ha tabi buradada sefa sirmen'in kurduğu müthiş takım vardı..

    moşe, saffet, faruk, mirkoviç, ömeroviç, osman, volkan, evren, turan.. adam alıyor satıyordu falan..

    sonrası milli takım..

    türk futbl tarihinin en iyi kadrosunu dunya kupasına götüremedi!

    rüştü, engin, umit davala, bülent, alpay, ogün, abdullah, k.hakan, okan, suat, tugay, sergen, ertuğrul, oktay, hakan şükür, arif vs. vs. vs.

    ne ararsan var kadroyu götüremedi!

    tabi ki basın bir şey demedi neden? çünkü adam herkesle iyi olmuş, basın da çevresi çok!

    sonra 2000 elemelerinde, galatasaray gerçeği varken sahaya rüştü-ali eren-ogün-ayhan-tayfur-oktay-tayfun- abdullah'larla çıktı!

    play off larda galip gelemeden irlanda'yı eledi!

    belkide şampiyon olacağımız euro 2000'e emre belözoğlu'nu götürmed! uefa şampiyonu takımın iskeletiyle oynamak yerine ( fatih-bülent-k.hakan-suat-emre-okan-arif hakan. koy rüştü, alpay ve sergen'i) abuk subuk adamlarla, mustafa izzet'lerle falan oynadı!

    üstelik turnuva esnasında sergen ve tugay ile takışıp kadro dışı bıraktı! ulan turnuva la bu! sezon mu adamı kado dışı bırakıyorsun vakit mi var!

    burada 4 puanla gruptan çıkmış, portekiz'e elenmiştir. belkide türk futbol tarihinde en önemli fırsatı tepmiştir!

    sonrası malum zaten aziz yıldırım'ın transferleri ve masa başı oyunlarıyla yaşanan fenerbahçe'de şampiyonluk!

    ardından daha 50'li yaşların başında manisa'lar, iran takımlarında sürünmeler!

    aç kalınca ligtv'de yorumculuk! şansal abimizin lobisiyle, ligtv'de yorumcu olan her hoca gibi beşiktaş'a hoca olması!

    fenerbahçe ve galatasaray'ın geride kaldığı ligde sivasspor ile çekişerek şampiyonluk yaşaması!

    sonrası yine abuk subuk takımlar ve rize falan..

    bu adamın lobisi var arkadaşlar, arkası sağlam ve torpilli. hayatının hiçbir evresinde başarılı bir hoca olmamıştır! ersun'lar, hamza'lar hatta cevat güler'ler bile buyuk takımları şampiyon yaptı! ersun yanal'dan iyi bile değildir! 30 sene evvel galatasaray'ın yarı final oynamasının ekmeğini, edindiği çevreyle yiyen adam..

    fatih terim, 1996'da buyuk takıma hoca oldu. 20 senede 6 lig, 2 türkiye kupası, 4 türkiye süper kupası, 3 tsyd kupası, 1 uefa kupası kazanmışken..

    1987'de buyuk bir kulüpte başlayan kariyerinde 30 senede kazandığı 2 tane lig, 2 tane de türkiye kupası kazanmıştır!

    mustafa denizli tam bir balondur!

    edit: yazı içerisinde geçen "sonrası malum zaten aziz yıldırım'ın transferleri ve masa başı oyunlarıyla yaşanan fenerbahçe'de şampiyonluk!" sözü bazı fenerbahçeli arkadaşlarımızı üzmüş. bu konuda hepsinden kusura bakmamalarını rica ediyorum.

    ancak bu şahsi düşüncem değil aziz yıldırım'ın bizzat denizli'ye " takımı sen mi şampiyon yaptığını zannediyorsun", "şampiyonlukların sahada kazanılmadığını öğrendim" sözleri ve ersun yanal'ın ankaragücü'ne gelen teşviği kalem kalem bölüp bütün oyunculara dağırması, cafer aydın'ın itiraflarından ötürüdür..
  • "geldiğimde 'ben bir yara alırsam bu camia için alırım' demiştim. aldığım bir yara varsa galatasaray için helal olsun." geldiğinde liderle fark 5 puandı şimdi 15 puan. takımın anasını sktim diyeceğine hala şekil peşindesin hoca.
  • eylül sonunda* istanbula dönerken abimle prag havaalanında karşılaşmıştık kendisiyle. o kadar hoş sohbet bir insan ki, muhabbetin tıkandığı yerde "ee nasıl geçti tatil, beğendiniz mi prag'ı?" diyerek lafı uzatmıştı. sanki o ünlü değil de biz ünlüymüşüz gibi.

    kendisine var mı hocam yeni bir takım düşünüyor musunuz diye sorduğumuzda valla bişeyler var bakalım devre arasında netleşir demişti. biz de bunun üstüne hocam hamza hocadan hiç memnun değiliz galatasaray'ın başına geçin çok isteriz demiştik, bakalım hayırlısı olsun cevabını vermişti.

    çalışmalarımızın olumlu sonuçlanmış olması gururlandırdı. kendimi şuan haldun üstünel, ünal aysal gibi hissediyorum. dursuncum hiç üstüne alınma tamamen bizim başarımız*
  • iranin pas takimina gidecegi soyleniyor..boyle gitgel gitgel,insanin mazot ticareti yaptigina dair supheleri de doguyor ister istemez.
  • 60 yaşına gelse de cevval ekşi sözlük yazarlarına yaranamayan teknik direktör. beceriksiz bir başkana ve parçalanmış bir camiaya rağmen inanılmaz işler yapan bir teknik adam, ama gelin görün ki kimseye yaranamıyor.

    bakın ekşi sözlüğün herşeyi bilen yazarları dışında kimler bu sezon salladıklarını yemek zorunda kalmış.

    ------------------------------------------------------

    2009 - 6.hafta beşiktaş 12 puan geride

    ridvan dilmen: beşiktaş’ın 12 puanlık farkı kapaması imkânsız. mustafa denizli geçen yıl sadece teknik adam olarak yorulmadı. özel problemler oldu, rahmetli ağabeyini kaybetti. bu yıl denizli yüzde 100 bırakmalıydı. beşiktaş’ın 12 puanlık farkı kapatması mümkün gözükmüyor.

    erman toroğlu:mustafa ve ekibi sınıfta kaldı. beşiktaş bundan sonra da iyi olmaz. iyi olmayacağı kesin. zannediyorum kayseri kolay bir beşiktaş bekliyordu ama bu kadar kolayını da beklemiyordu herhalde. beşiktaş, 5 futbolcuyla rakibin iki hücumcusunu durdurmaya kalkıyorsa, bence 1-0’a dua etsin.

    ahmet çakar: beşiktaş, maalesef tarih yazıyor. çok başarılı bir sezondan sonra hiçbir sezon böylesine kötü başlamamıştı. ve kenarda bir hoca. adı denizli. sadece beşiktaş’ın papatya falına bakıyor. hocadan çok alzheimer olmuş bir balıkçıya benziyor. bir şampiyonluk sonrası yaşanılan “dolce vita” (tatlı hayat) nedeniyle gelinen noktaya bakın. hoca çeşme’de tatil yapıyor, yöneticiler geziyor.

    sergen yalçin: beşiktaş için ne yazık ki bu sezon bitti. siyah-beyazlı ekip dünkü yenilgiyle lige havlu attı. ve bu saatten sonra mustafa denizli’nin durumu da çok ama çok zor görünüyor. kartal’ın g.saray ve f.bahçe’yi yakalaması artık mümkün değil. beşiktaş sıradan oyunculardan kurulu bir ekip. sıradan takımlar ancak ‘takım’ gibi oynarlarsa başarılı olurlar.

    ----------------------------------------------------------

    2009 - 13. hafta puan farkı 4'e inmiş

    rıdvan dilmen: denizli’nin f.bahçe karşısında yaptığı bütün değişikleri iyi oturdu. müthiş hamleler yaptı. denizli kriz yönetmeyi çok iyi biliyor. sezon başında konsantre değildi ama sonra takımı toparlamayı başardı. 6’da 6 yaparak beşiktaş’ı yine yarışa ortak etti.

    erman toroğlu: dün gece formda olan denizli, formsuz ise daum’du. beşiktaş bu ligin defans anlayışı en istikrarlı takımı. "beşiktaş’tan bir cacık olmaz. denizli takımı iyi çalıştırmıyor” diyorlardı. n’oldu şimdi? beşiktaş geldi, tepeye yerleşti. n’oldu o “bizi iyi çalıştırmıyor” diyen beşiktaşlı oyuncu? herhalde sakatlarda.

    ahmet çakar: lige verilen ara beşiktaş’a yaramış. beşiktaş f.bahçe’yi sürklase etti. eğer yakaladıkları diğer pozisyonları da gole çevirseler, sonuç dün geceden de daha korkunç, hatta daha farklı olabilirdi. beşiktaş bu sezon dün geceki gibi iyi maçlar oynamış; birçoğunu ise kazanamamıştı. aslında beşiktaş’ta her oyuncu iyiydi. beşiktaş kazandı ve ligin zirvesine renk geldi.

    sergen yalçın: fenerbahçe uyurgezer haldeydi, beşiktaş ise ‘pitbull’ gibi saldırıyordu.. ernst-fink ikilisi müthiş oynadı.. herkes sahip olduğu tüm enerjiyi, yeteneği, gücü sahaya yansıttı.. düşünün uğur bile gol attı..itiraf etmek gerek: beşiktaş f.bahçe’yi ezdi.. bir derbide şu fark yaratılıyorsa, ‘ezdi’ ifadesini çok rahat kullanabiliriz.. beşiktaş’a helâl olsun.

    -------------------------------------------------

    bu sezon isterse beşiktaş küme düşsün, umurumda değil. bu kadar adama bu kadar lafı "itinayla" geri sokmuş bir adam benim başımın tacıdır.

    helal olsun mustafa hocam.
  • (bkz: mustafa denizli'nin galatasaray'ın başına gelmesi)

    https://pbs.twimg.com/media/cuqyny9wwaaaxah.jpg

    - galatasaray burak yılmaz'sız oynama lüksüne sahip değil
    - sabri galatasaray'da oynadığı oyunun ve verdiği emeğin karşılığını alamıyor
    - sabri oyuna girdiği zaman her şeyini sahaya yansıtıyor
    - burak yılmaz galatasaray'ın en yetenekli oyunularından bir tanesi
    - hakem düdük çaldığında, melo, sabri, sneijder hemen itiraz ediyor. büyük takım oyuncuları bunları yapmamalı
    - rodriguez'in en iyi hali, en kötü selçuk'tan iyi değil
    - galatasaray olsun başka takım olsun maça savunmayla başlar
    - sabri sahadaki oyuncularının yapısını biliyor

    bu yorumlarla biz daha çok hayır dileriz......

    bonus: http://www.ajanshaber.com/…ages/b3b-7k3caaatvmu.jpg
  • büyük mustafa; nereden nereye...
    70li yıllarda büyük takımlara kök söktüren, dönemin "kupa beyi" galatasaray'la oynadığı türkiye kupası finali'ni kazanarak izmir'de bir avuç taraftarının "şampiyon" tezahüratlarıyla karşıladığı altay'ın yıldızı ve kaptanıydı büyük mustafa. izmir'e ve altay'a o kadar bağlıydı ki, penaltı atar gibi kornerden gol attığı dönemde ali şen'in "açık çek" teklifini kabul etmeyerek kulübünde kalmıştı. altay ve milli takımda başarılı bir futbol kariyeri yaşadı. 1984-1985 sezonunda derwall'in galatasaray'ına transfer oldu. meşhur 9 - 2 lik gs - adanademirspor maçında 2 gol atmıştı. 1985'te futbolu bıraktı ve derwall'in yardımcısı olarak antrenörlüğe başladı.
    1987'de, türkiye'ye çağdaş futbol ve hücum futbolu kavramlarını ilk kez getiren ve doğru uygulatan derwall'in emekli olmasıyla galatasaray'da teknik direktörlük kariyerine başladı. aynı sezon milli takımın da başındaydı. "bir tek simoviç'i almadı milli takıma, almıştı da simoviç'in yabancı olduğu hatırlatıldı kendisine" şeklinde alaylı tepkilere maruz kaldı. milli takım ile "wembley'e ingiltere'yi yenmeye gidiyoruz" dedi, sonuç 8 - 0 lık hezimet. gerçekten "fazla cesur " oynayıp rezil olmuştu o maçta türkiye. ingiltere'den tarihimizdeki tek puanı da denizli'nin milli takımı ile almıştık. o tek puan da 8 - 0 ın karşısında ezildi, unutuldu, gitti. (birçoklarına göre 8 - 0 yenilen denizli, 0 - 0 ile puan alan oyunculardı. ve bu kısır döngü uzun yıllar yakasını bırakmayacaktı denizli'nin) 1988 kasım ayında ünlü neuchatel maçı öncesi trt spor stüdyosu programında canlı yayına katıldığında "neuchatel bizi 3 - 0 yenebiliyorsa biz de onları 4 ya da 5 - 0, 5 - 1 yenebiliriz. biz bu neuchatel'i yeneriz, eleriz" dediğinde spiker levent özçelik denizli'nin yüzüne karşı alaylı bir ifadeyle gülmüştü. milliyet'in futbol uzmanı (!) yazarlarından "baba" (rahmetli) islam çupi "denizli'nin kafasına saksı düşmüş olmalı, vah vah, pek de genç" türünden hakaret içerikli bir yazı yazmıştı bu program ertesi ve neuchatel maçı öncesi. sonuç malum : denizli ile alay eden levent özçelik maçı anlatırken 5. golden sonra sevincinden ağlıyor, islam çupi kendisine gelen tepki mektuplarına "çevir kazı yanmasın" türü (zaten çok zor anlaşılan alegorik bir üslubu vardı, neyse) bir yazılyla cevap veriyordu. aynı sezon ünlü 3- 0 dan 4 - 3 lük gs - fb maçı sonrası islam çupi maç yazısında denizli için "soytarı, şımarık mustafa; general veselinoviç ve askerleri böyle eline verirler " diye yazarak denizli'den intikamını almış sayacaktı kendini. iki maç arasındaki fark : gs - fb maçı 350 kere oynanmış derbi maçlardan sadece biriydi, oysa 5 - 0 lık gs - neuchatel maçı türk futbol tarihinin çok önemli bir dönüm noktasıydı. "biz yenemeyiz abi, avrupa kim biz kim " aşağılık kompleksimiz o maçla ortadan kalkmıştı. oysa fb 4 - 3 lük maçla türkiye kupasında final oynamaya hak kazanmış ve tabii ki (20 yıllık hasret, neyse, ayrı konu) kaybetmişti.
    1989 - 1990 da almanya 2. lig takımlarından alemania achen'ı çalıştıran denizli, o dönem ülkemizin futbolda yurtdışına yapabildiği tek ihracattı. zayıf bir ekip olan achen, denizli ile kümede kalmayı başardı.
    1990 - 1991 de tekrar galatasaray'ın başına dönen denizli sezon açılışı töreninde taraftara tek bir cümle söylemişti : "bıraktığım yerden devam etmeye geldim"
    o sezon gs türkiye ve cumhurbaşkanlığı kupalarını kazandı, yusuf'un dramatik ıskasıyla şampiyonluğu beşiktaş'a teslim etti. 1991 - 1992 kupa galipleri kupası'nda gs ve denizli'nin yarı final oynamasını kar ve rotariu'nun kaçırdığı ölümcül gol engelledi. ligin son maçında okan buruk'u ilk kez oynatıp, hakan şükür'ü transfer ettirip bir daha dönmemek üzere galatasaray'dan ayrılan denizli kendisi için "sonun başladığından " habersizdi.
    hızlı geçelim ; atv'de spor yorumculuğu, kocaelispor'da teknik direktörlüğü sırasında alıştığı korkak futbol ilkesi (!), milli takım ile avrupa şampiyonası'nda aynı korkak futbol anlayışı ve şans ile gelen çeyrek final, kendisine ve takımına zarar veren körü körüne inatlaşmalar, fenerbahçe'ye geldiğinde "ben doğuştan fenerliyim " sözüne ise en fanatik fenerliler bile güldüler. 2001 lig şampiyonluğu bile denizli'yi hazin kaderinden kurtaramayacaktı. bir zamanlar "wembley'e ingilizleri yenmeye gidiyoruz" diyen denizli derbi maçlarında 7 savunma oyuncusuyla oynatır oldu fenerbahçe'yi. o kadar korkaktı ki, tsyd maçlarının bile futbol literatüründen kalkmasını sağladı. yenilgiler arka arkaya geldi, "vezir" olan denizli kısa zaman içinde "rezil " oldu, heyecan ve cesaretini yitiren bir teknik adam olarak iyi bile dayandı bir zamanlar kendisini "dürülülü" diye çağıran bir camiada. ama beklenen hüzünlü son, kaçınılmazdı...
    bir kuşak onu "büyük mustafa" olarak tanıdı, bir kuşak "denizli", bir çok futbolsever her ikisi olarak. haklı azınlık onu "büyük mustafa" olarak hatırlamayı tercih edecek...
  • az önce galatasaraya hiç düşünmeden ruhumla vs geldim dedi.
    4.5 milyon dolar için değil yani. oh rahatladım
  • dile kolay, kendisini var eden camiayi 18 sezon sonra tekrar hakettigi yere cikarmis, bir nevi borcunu fazlasiyla odemistir. turkiye'deki en onemli birkac futbol insanindan birisidir.
hesabın var mı? giriş yap