music

• john miles'ın harika bir şaheseridir.. mutlaka dinlenip hayran olunnması gereken bir şarkıdır.. uzun yıllardır beğenerek dinlenmektedir..
  
  music was my first love
  and it will be my last.
  music of the future
  and music of the past.
  
  to live without my music
  would be impossible to do.
  in this world of troubles,
  my music pulls me through.
  
  <instrumental>
  
  music was my first love
  and it will be my last.
  music of the future
  music of the past
  and music of the past
  and music of the past.
  
  <instrumental>
  
  music was my first love
  and it will be my last.
  music of the future
  and music of the past.
  
  to live without my music
  would be impossible to do.
  'cause in this world of troubles,
  my music pulls me through.
• yeni milenyumun ilk madonna albümü olan bu albümde madonna '80'lerden beri yapamadığı bir şeyi yapıyor ve hem ticârî, hem de eleştirel düzeyde başarılı olduğu bir albümü yine hem ticârî hem eleştirel anlamda başarılı başka bir albümle izliyordu. like a prayer sonrası erotica'nın, confessions on a dance floor sonrası hard candy'nin, bu albüm sonrası da american life'ın durumu mâlûm. üstelik de bunu belki de en başat, en takdir edilesi özelliği olan kendini olabildiğince az yineleme inadı ile yapıyordu. 2000'lerin ortasına dek de bu tavrını sürdürdü.
  
  1998'de kariyerindeki sayısız küllerinden doğma öyküsünün en görkemlisi olan, ayrıca kanımca yaratıcılığının, orijinalliğinin, öncülüğünün doruk noktası olan ray of light albümünü çıkaran ve grammy'lere boğulup kraliçeliğini tescilleyen madonna kadını, aile işlerine eğilip tası tarağı da toplayıp ingiltere'ye yerleşirken, üzerine bir de film çalışmalarını (bkz: the next best thing) sürdürürken yeni albüm kayıtlarını da ihmâl etmiyordu (vallâhi eli öpülecek kadın.). ray of light sonrası ne yapacağını herkes merak ediyordu; çünkü söz konusu albüm o kadar başkaydı ki, madonna ya kendini yineleyecekti, ya da bambaşka sularda yüzüp bu dönemki başarısını yakalama amacı olmaksızın çalışacaktı. ikisini de yapmakta sakınca görmedi. bir yandan ray of light'ın mimarı william orbit ile yola devam ediyor, öte yandan mirwais ahmadzai diye fransız bir adamı göreve getiriyordu. madonna'nın tâze yetenek kokusunu alıp albüm yaratım süreçlerinde çoğunlukla ismi duyulmamış isimlerle çalıştığı mâlumdur, böylece bu albümde de âdeti bozmamış olmuştu. bu ortaklık "music"te başlayıp confessions on a dance floor'a dek uzanacaktı. tee true blue'dan beri onunla çalışan ve kariyeri boyunca âdetâ birlikte büyüdükleri patrick leonard'sız ilk çalışmasıydı bu ayrıca madonna'nın.
  
  ray of light'ın bu albüm aşamasında etkisini sürdürdüğü nokta, electronica idi kuşkusuz. madonna elektronik müziği bir üst düzeye almış ve etkisini arttırmıştı. ancak avrupa'ya taşınmış olmasına karşın albümde o ara elektronik müzikle son derece minimal etkilenen amerika'nın etkisinde kalarak daha rockvarî düzenlemeler yeğlemiş, gitarları bol tutmuş, ray of light'taki yoğun orkestrasyon katmanlarını albümün kimi kısımlarında kısarak akustik kullanımlarda bulunmuştur. öte yandan yine amerikan bir tavır alarak vatanının halk müziğini de müziğine yedirmiş, hazır eline gitarı almışken folk öğelerini de inanılmaz bir ustalıkla dans müziğine uydurmayı bilmiştir. burada mirwais'nin dehâsını madonna'nın şâhâne gözlemciliği ile sentezlediğini düşünebiliriz pekâlâ. ayrıca shania twain ve faith hill gibi isimlerin country'yi ana akıma yeniden sokmasını da madonna'nın en basitinden kovboy müziği olarak tanımlayabileceğimiz country-folk öğelerinden bolca yararlanmasının nedeni olarak gösterebiliriz tabii. ne de olsa ticârî başarıyı önemsemektedir kendisi.
  
  ray of light'ın aksine burada türler biraz dağınık bırakılmıştır. albümün isim parçası olan ve madonna'nın kariyerinin en büyük hitlerinden olan 'music' ve ikinci parça olan impressive instant, güçlü basları ve bol vocoder etkili vokalleri ile "hardcore" electronica bombardımanında bulunurlar. albümün ray of light'a tutunduğu nokta olan runaway lover da onları destekler ama guy ritchie'ye serenat yaptığı i deserve it minimal düzenlemesi ve gitar ağırlıklı yürüyüşü ile bu üçlüye tam bir tezattır. sonrasında yine iki elektronik iki akustik, hop bir elektronik bir akustik biçiminde dağınık bir yürüyüş ile ilerler albüm. tabii burada homojen düzenlemeler söz konusu değildir, türler aslında iç içe geçmiştir ama her bir parça üzerinde hangi türün daha etkili olduğu da bâriz bırakılmıştır. öyle baştan sona bir elektronik-folk kırması söz konusu değildir yâni.
  
  kanımca albümün en duygusal parçası, kırılganlığın doruk noktası paradise not for me'dir. parça single olarak yayımlanmasa bile drowned world tour için özel olarak çekilen geyşa temalı klibi olağanüstüdür. üstelik daha iki sene öncesinde nothing really matters'a da aynı tema ile klip çekilmişken... kimbilir, belki de bu onun devâmıdır. sonrasında gelen gone da tıpkı ray of light'taki frozen-the power of goodbye-to have and not to hold kompozisyonu gibi şâhâne bir devam etkisi yaratır ve albümü dinleyicide kekremsi bir tat bırakarak bitirir. albümü abd dışında satın alan dinleyici ise american pie bis'i ile müzik setinden daha mutlu ayrılacaktır. paradise öncesinde tempoyu düşüren sosyal eleştiri içerikli what it feels like for a girl, elektronik müziği country ile en kör parmağım kör gözüne kucaklaştıran don't tell me, beautiful stranger'la belli ki hızını alamayan madonna'nın âdetâ bu şarkının ikinci kısmını icra ettiği amazing, kariyerinin en vocoder'a bulanmış şarkısı olan nobody's perfect derken farklı duygulara savuran, nispeten kısa, samanlıkta dans edip salloon'un birinde adam vurma isteği uyandıran, ray of light sonrası zorlu görevini başarıyla yerine getiren bir albümdür "müzik".
  
  madonna'nın kapağında giydiği lâcivert gömleğin ve kartonetinde içtiği şey her ne ise bir de onun ayrıca hastasıyım.
• "music is the first open source programming language." tanımlaması bu kelimeyi muhtemelen tam olarak özetleyendir.
• en sevdiğim madonna şarkılarından biri. ilk dinlendiğinde herkes ''madonna bitmiş.'' demişti de sonra listelerin mına koymuştu.
  
  ayrıca bu şarkı hayatımda dinlediğim en klas ''eller havaya'' şarkısıdır. keşke yeniden böyle bir şarkı yapsa.
• sertab erener'in soyledigi versiyonuna az once ilk defa maruz kaldim (bugune kadar hic duymamisim hayret). iyi ki de duymamisim, ne eziyettir o yarabbim! o kadar rahatsiz etti ki beni bu cover, geldim bu anlamsiz entry'i yaziyorum, o derece.
• simdilik son madonna albumunun adi..
• ayrica helloween'in chameleon albumunde yer alan guzel bir parcadir.
  
  music
  
  when i was a young boy
  i had no aim
  neither experience
  it wasn't a shame
  most of the time
  it satisfied me
  but one day i realised
  music is like a rising sun
  
  time are changing now
  and memory fades
  i gaze at the photos
  a look in the haze
  you cannot imagine
  how many friends i've lost
  it's much too late
  for calling them back
  
  music is like a sunrise for me
  it's joyful like a trip in a time machine
  music is like a sunrise for me
  it's like coming home
  
  i was always insecure
  sometimes i still am
  but i made up my mind now
  and look here i stand
  i ask myself sometimes:
  
  is it all worth it?
  to fly over mountains
  makes you fall down again
  
  but music...
  
  (solo)
• istanbul calling'de bulunani enteresan guzellikle bir eserdir. bence 3:46 kendisine az biledir, keske daha uzun, soyle 7-8 dakika olsaymistir.
  
  ayrica dunyanin en guzel cep telefonu melodisi^* de olabilir kendisi. yapabilen arkadaslar denesinler.
• madonna'nın ray of light'tan sonra elektronik müziğe kaydığı albümü. albüme adını veren şarkı grammy'e aday olmuş; birçok listede 1. sıraya kadar çıkmıştır. madonna'nın 2. çocuğu rocco'ya hamile olduğu dönemde klibi çekilmiştir. yüzünden şiştiğini görebilirsiniz zaten. ali g denen şahsen zeka özürlü olduğuna inandığım adam da klipte oynamıştır, komiktir gerçi. o dönem popülerdi zaten.
  
  4 hit çıkmış, oğlu rocco doğduktan birkaç ay sonra da madonna drowned world tour 2001'e amerika'da start verilmiştir.
• istanbul calling albümünde demian parçasıdır. melodisi insanı şaşırtır.