• "sessizlik sevincin en güzel habercisidir;
    ne kadar mutlu olduğumu anlatabiliyorsam
    pek az mutluyum demektir" shakespeare *
  • oyunla ilgili bir detay, nothing ve noting kelimlerinin ingilizce okunuştaki benzerliğidir. bütün olayların hemen hemen başka biri tarafından yanlış anlanması nedeniyle gelişmesi, ispiyonlama nedeniyle bu motif çok tutulmuştur. fakat oyunların çevirilerinde bu motifin kaybolması anlamın yitmesine neden olmuştur.

    yine anglo sakson kültüründe kadın cinsel organını nitelemek için kullanılan "nothing" kelimesi çevirilerin azizliğine uğramıştır.

    ve ve efendim yine bir detay ; oyundaki asil insanların messina'ya gelmeden önce gittikleri savaş ise inebahtı deniz savaşıdır.
  • adında nükte bulunduran bir shakespeare eseri.

    şöyle iki bölüme ayırabiliriz:

    i) much ado about noting

    buradaki noting'i note kelimesi olarak ele almamız gerekmekte.

    bilindiği üzere bu eser karakterler arasındaki notlardan, mesajlardan, gizli iletilerden oluşmaktadır. bu nedenle shakespeare'ciğimiz nothing - noting arasındaki ses benzerliği ile başlıktan oyunun konusuna dair ipucu vermektedir.

    ii) bu daha ilginç ve komik olanı.

    shakespeare dönemi'nde vajina kelimesinin argodaki kullanımı "no thing" ya da "o thing" olarak geçmekteydi. kısacası kadınların bacak arasında "nothing", yani "hiçbir şey" olmadığını belirtmekteydi. ya da vajinanın başlı başına "bir şey" olmadığını söylüyordu. nothing bu demektiyse, something neye karşılık geliyordu bilemedim şimdi.

    neyse, bu çift yönlü okunabilecek bir mesele tabi. kadını bir hiç gibi görüp nothing demek de olabilir, ya da bir cinsel organın bu kadar da büyütülecek bir tarafı olmadığını da anlatıyor olabilir.

    velhasıl bu sebepten ötürü oyunun adı bir yandan "much ado about vagina" olarak da okunabilmektedir. oyundaki erkeklerin kadınlar karşısındaki tutumu göz önüne alındığında shakespeare gerçekten nüktedanlığını konuşturmuş diyebiliriz. bunu başlıkta da bırakmamış, oyunun içinde de sıkça tartışmasını, kritiğini yapmıştır kendisi.

    eser dilimize kuru gürültü ya da yok yere yaygara olarak çevrilmiştir. tabi ingilizce'deki ses oyunu tamamen yitirilmiştir ne yazık ki.
  • "...şimdiye kadar hiçbir adam görmedim ki ne kadar asil, ne kadar genç, ne kadar yakışıklı olursa olsun beatrice onun vasıflarını hep tersine çevirmesin: sarışınsa kız kardeşim olsun diye söylenir, esmerse tabiatın yüz karası, uzun boyluysa başıbozuk mızrak, kısa boyluysa kaba saba yontulmuş taş bebek, geveze ise her rüzgara göre dönen fırıldak, sessiz ise yerinden kımıldamayan kütük, der. işte böyle her adamın ters yüzünü dışarı çevirir..."
  • david tennant ve catherine tate'in oynadıkları versiyonda hikaye 1980'ler cebelitarık boğazına taşınmıştır. tahminen falkland olayından dönen denizciler (david tennant'a üniforma çok yakışıyor, evet) çeşitli aşklara yelken açarlar. bol bol 80'ler alet edevatı boy gösterir. bu oyunun uyarlamalarının hep en komik kısmı olan benedict ve beatrice'in kandırıldığı sahneler, bu versiyonda ekstra komiktir, gözden yaş getirir. acilen temin edilip izlenmelidir. online olarak da çeşitli video paylaşım sitelerinde mevcuttur. dadından yinmez.
  • izlenebilecek en iyi shakespheare uyarlaması filmdir.

    istenirki hayat aynen böyle tos pembe olsun, aşk meşk peşinde koşturup yaşayalım.

    (bkz: beatrice)

    not: değilmiş.
  • joss whedon versiyonu ile yine güldürmüş olan shakespeare başyapıtı. whedon siyah-beyaz fotoğraf işini iyi becermiş sanki, ya da bana fotoğraf estetiğini yakalamış gibi geldi bazı planlar. yalnız filmi izlediğim salonda başlangıçta hakim olan hava yüzünden beatriceciğimin güzelim nüktelerine tek başıma güldüm bir süre. neyse sonra aşıklara oyun etme kısmı başladı ve diğer bir efsane karakter dogberry ortaya çıktı da rahatlayıp kahkahaları koyverdim. bu arada fran kranz sevdiği kadına kur yapmaktan aciz, mıy mıy aşık claudio'ya olmamış, oysa gayet de iyi oynuyor. belki de ben claudio'yu sevmiyorum ama fran kranz'ı seviyorum ve onu o gıcık herif olarak görmek istemiyorum. işte öyle bir şey. nerdish bir rolde olmayınca yadırgadım mı nedir? amy acker burun farkıyla alexis denisof'tan önde. ama kimyası bu kadar tutan çift nadiren bulunur hakikaten. nathan fillion için söylenecek bir şey yok, o gönüllerimizin constable'ı zaten. yalnız beatrice-benedick atışmalarını seyrederken aklıma castle ile beckett gelmiyor değil. netice itibariyle gayet hoş bir uyarlama var, bu nasıl shakespeare diyenler, branagh'nın yıllar önce denzel washington ile keanu reeves'i kardeş yaptığını ve michael keaton'un görmelere seza dogberry performansını da unutmasınlar bir zahmet. ha bir de sigh no more ladies sigh no more... artık nasıl hoşunuza giderse...
  • 'sigh no more ladies, sigh no more'

    tadından yenmeyen, muhteşem shakespeare oyunu ve beyaz perde uyarlaması. bir shakespeare oyunu olmasından kelli, yine harika kelime oyunları, güzel anlatım, ince espriler, aşk, kıskançlık, tarih boyunca değişmeyecek sorunlar ve zıtların birbirini çekimi ile en komik shakespeare eserlerinden biri.

    filmde ise kusursuz oyuncu ve mekan seçimi, beatrice ve benedict'li süper performans... 'bunca zaman nasıl oldu da hakkında entry girmedim' diye hayıflandığım, kaç kere izlersem izleyeyim, okursam okuyayım beni mutlu edecek olan şaheser.
  • yıllar sonra tekrar izlenince, denzel washington'un, keanu reeves' in, robert sean leonard'ın, kate beckinsale'in ve emma thompson'ın vaktinde ne kadar çıtır olduğunu bir kere daha görüp, karşı cinsten saydıklarımın hepsine bir kez daha salya akıtmama sebep olmuş filmdir.
  • "sigh no more, ladies, sigh no more,
    men were deceivers ever;
    one foot in sea, and one on shore,
    to one thing constant never.
    then sigh not so,
    but let them go,
    and be you blith and bonny,
    converting all your sounds of woe
    into hey nonny, nonny!

    sing no more ditties, sing no mo
    of dumps so dull and heavy;
    the fraud of men was ever so,
    since summer first was leavy.
    then sigh not so,
    but let them go,
    and be you blith and bonny,
    converting all your sounds of woe
    into hey nonny, nonny!"

    bu dizelerle başlıyor william shakespeare'in much ado about nothing'inin en güzel yorumu. shakespeare uyarlaması dersi olsa, bu dersi alacağımız yegâne hocadır branagh.

    filmlerde genellikle ellerini nereye koyacağını bilemeyen bir yeni yetme gibi durmayı başaran keanu reeves; bu tiyatrovarî uyarlamada "kötü"yü güzel canlandırmış ve karakterin hakkını vermiş. kezâ, michael keaton adeta oyunculuk dersi veriyor;

    "and master, sir, do not forget to specify, when time and place shall assert, that i am an ass."

    derken.

    dün sabaha karşı içtiğim kahvelerden bulanan midem ve zehire çalan kafamla, dvd player'a bir defa daha yerleştirdim bu hârika eseri. bir defa daha izledim. kişisel "feel good movie"lerim arasında, hayao miyazaki & studio ghibli animeleriyle yarışan bu güzellik biterken gün ağarmış ve bendeniz kahvelerin zehirinden arınmış bir halde huzurlu bir uykuya yuvarlanıvermişim.

    n.b. mgm home video 'dan çıkan dvd 'nin special features'ında yer alan "making ado about nothing" adlı bölümü atlamamalarını meraklılarına ısrarla öneririm.

    ah, unutmadan; sıklıkla kenneth branagh ile çalışan ve bu filmin de müziklerini yapan patrick doyle 'u en içten duygularla selamlar, original motion picture soundtrack 'i de mutlaka edinin derim.
hesabın var mı? giriş yap