• en karanlık masaüstü oyunu budur herhalde. düşünsene amacın agresif fiyatlama ve tekelci satın alma politikalarıyla tüm rakiplerinin iflasına yol açıp gayrimenkul tekeli olmak. üstelik hukuki olmayan yöntemler de serbest. hükümet bağlantıların sayesinde ortada hiçbir somut kanıt yokken rakiplerin tutuklanıp hapse atılıyorlar. o arada sen yeni gayrimenkuller topluyorsun. eskaza yaptığın hukuksuzluktan hapse girersen yine hükümet bağlantılarınla hapisten elini kolunu sallayarak çıkıyorsun.

    kazanç diye varılan son nokta ise sektörün tamamen serbest piyasa niteliğini yitirdiği ve artık tekelin insafına kaldığı ekonominin fiilen çöktüğü an. iflas edenlerin yaşamlarını sürdürebilme şansı yok. resmen ülke çöküyor. yani oyun devam etse isyanlar iç savaş falan çıkacak buna "heyoo" diye seviniyorsun. kazanç falan değil yıkım resmen.

    monopoly'de bir kazanç noktası olsa olsa bu başlangıçtaki durum olur. hatırla bak: herkes eşit miktar parayla hayata atılıyor. istedikleri yerde kalıp harcayabiliyorlar. paraları biterse devlet sabit maaş garantisi veriyor.

    insani bir oyun tecrübesi için monopoly'yi tersten oynamak lazım. yani yıkılmış, ekonomisi çökmüş bir ülkeyle başlıyorsun. gelir dağılımı uçurumu tavan yapmış. insanlar aç ve işsiz. gayrimenkul fiyatları astronomik. bu durumda başlayan üç beş kişi yeniden huzur, refah ve eşitlik ortamını tesis etmek için işbirliği içinde çalışıyor. tekelin sahip olduğu gayrimenkulleri teker teker alıp kamunun kullanımına açıyorlar. sonunda herkesin eşit temel hak ve imkanlara sahip olduğu noktaya vardığında oyun kazanılmış oluyor. başarı da doğal olarak herkese ait oluyor.

    monopoly'yi tersten oynarsan norveç, finlandiya gibi bir ülke elde ediyorsun. resmen bugüne kadar yanlış oynamışız.
  • her oyun gibi çok oynayınca insanı psikopat yapabiliyor. bostancı taksim dolmuşunda dalgın dalgın camdan dışarıyı izlerken -muhtemelen ibb'nin verdiği- bir reklam panosunda geçen "9 iskele yaptık" cümlesini okuyunca zihnimden direkt "oraya düşmeyeyim zikerler" ürpertisi geçmesinin sebebi budur.
  • içimizdeki psikopatları ortaya çıkaran oyundur. misal, yeniköy gibi bir yerde otele geldiğinizde, karşıdaki oyuncuyu inceleyin. çünkü bu kimsenin yüzünde canlanan ifadedeki saf merhametsizliği başka hiçbir yerde göremeyebilirsiniz.
  • yakın bir zamanda yanılmıyorsam reddit'e elemanın teki bu oyunu kazanmanın efsanevi bir yolunu anlatmıştı. açılışa da, eğer ki monopoly'den sıkıldıysanız ve arkadaşlarınızı da bezdirmek istiyorsanız bunu yapın demişti.

    özetle; çabucak üçlü bir bölge kapatıp her birine dört ev koyuyorsunuz, daha sonra da yeni bölgeleri alıp evler dikiyorsunuz. bu kısım çok önemli çünkü sadece ev dikmeniz lazım otel asla dikmiyoruz. bunun sebebi; oyun kutusunda belirli sayıda ev var ve kural kitabına göre eğer kalan evlere sayılarından fazla talep varsa oyuncular açık artırmaya gitmek zorundadır. bu noktada oynadığınız kişiler size otel yapmanızı evleri bozdurmanızı söyleyecek, siz de kural kitabını koyup çelik bir iradeyle hayır diyeceksiniz. dolayısıyla evleri tekelinize alıp diğer oyuncuların zenginleşmesini engelleyerekten iğrenç bir oyunla herkesle kanlı bıçaklı olup oyunu kazanacaksınız. kimse de sizle bir daha monopoly oynamayacak ve bu sayede daha iyi kutu oyunlarına yöneleceksiniz.
  • şu oyunda öyle orusbu çocuğu bi kart var ki, tam "oh götü düzelttim üç gruba evleri döşedim otelleri de kurarım" derken hop çekiyosunuz bu kartı 15-20 ev varken.
    evet o kart.

    her ev için şu kadar her otel için bu kadar ödeyin. zehir olsun piç. çoluğundan çocuğundan çıksın.
  • monopoly'de bile oyuna başlarken herkese eşit para dağıtılıyor..
    heyhat! hayat sen çok acımasızsın..
  • nasıl yalan makinesi yalanı teşhis ederse; monopoli oyunu da hırsı teşhis eder.
    en munis,en güzide sandığınız arkadaşların, nasıl olup da nuri ergin'e dönüştüğüne inanamazsınız.
    özellikle birini kendinize eş seçip, alyans devlet olmuşsanız, hırslı kişilerin dudakları büzülmeye,sesleri titremeye başlar.
    "ama var mı böyle" diye mırıl mırıl söylenirler.
    "var tabi kavun adam" derseniz iyice agresifleşir, sadece taksim-beşiktaş hattına sahip,zayıf bir oyuncuyla ittifak kurmaya çalışırlar.
    ama levent desen benim; tarabya desen ortağımın.
    ah ah ah ne de hoştur monopol olmak...
  • turkiye'ye parker biraderler tarafindan orjinali getirilmeden once melis aile oyunlari serisinden borsa adiyla cikmisti bu oyun. oyunda iki turlu kart vardi kartonun ortasina yerlestirilen, birinin adi hede sandigi idi oburkusu ise "olaylara sasma" idi. evler ve oteller yumusak plastiktendi, agza atilip keyifle cignenebilirlerdi saatlerce, ama buyuklerimiz kizardi: "utanmiyor musun baba yadigari evi yemege" derlerdi. yutulursa carpik kentlesme kurbani yerlesim birimleri sicilirdi sonradan alli yesilli.
  • bu ilk cümle aşağı yukarı 10. deneme ve artık sıkıldığımdan bir derleme, düzenleme yapmadan doğaçlama yazma kararı aldım.

    efendim,bu oyun öyle bir oyundur ki 150 şer bin dağıtılıp, kimin oyuna başlayacağı zar atılması sonucu belli olduktan sonra heyecan başlar ve oyunun bitimine kadar -ki bu 10 saate kadar uzayabilir- devam eder. öyle bir masa başında oturan yaşını başını almış adamlar bile, oyunun heyecanı içerisinde kendilerini kaybedebilir, normal zamanlarda yapmayacağı hareketler sergileyebilirler. amaç, şehrin sefiri olmaktır. ülkemizde bu şehir istanbul dur.

    ilk tapu alındığında başlanan pazarlık süreci, çoğu zaman oyun bitene kadar devam eder monopoly de. eminim ki bu oyunu iyi oynayanlardan kurulu bir komisyon şu anda bizi avrupaya sokabilirdi, yazık bizim kaybımız...

    bu oyun hakkında şunu net olarak söyleyebilirim: ne insanlar gördüm yeniköy ü alınca sanki yılbaşı piyangosundan 20 trilyon vurmuş gibi sevinen, ne insanlar gördüm son parasıyla dolapderede bir otelde ziyaretçi olarak kalıp verdiği 45 bin in acısıyla piyonunu içi kırmızı plastik beyaz kutunun içine atmak zorunda kalan....

    saatlerce oynanır, yeniköy e veya bebek e gelen bir oyuncunun yıkımı, bir başkasının zaferidir. paralar, şans kartları kamu fonları, güzellik yarışmaları ve cadde onarımları, her şeyi bu oyunda bulmak mümkündür.

    not:bu yazı 7 saat 34 dakika sonunda kazanılmış bir monopoly zaferinden sonra sevinç içinde yazılmıştır...
  • küçükken monopoly alacak para olmadığı için mukavvaya kendi monopoly'mi cizerdim. kartondan kesip tapu ve sürpriz kartları yapar kağıtlardan da para yapar belirli renklere boyardim. tek sıkıntı zardı. onu da küp şekerin üzerine kağıt kaplayarak çözmeye çalışırdım. düşünüyorum da aslında ne de güzel olmuş öylesi. hayal gücüm artmış kafamda kalan parçaları birleştirip veya yeni şeyler bulup oyunu hazırlamışım. ancak en kötüsü bu oyunu sürekli tek başıma oynamamdı.
hesabın var mı? giriş yap