• kökeni eski yunancadaki miso+gyny (mis(o)= nefret, korku; gyny= kadın) kelimelerine dayanan, kadınlara karşı duyulan nefret anlamında bir terim.

    benzer sözcükler için (bkz: misanthropy), (bkz: gynaecology), (bkz: gynaecomastia)
  • kadinlardan nefret etmek. kadinlara karsi onyargili olmak. kadinlari anne ya da fahise olarak gormek. cumle icinde kullanalim: "hanim bak, sozluk mizojinist dolmus".
  • kadın doğasını ''gerçekten'' anlamış bir erkek için artık iki şey mümkün değildir: birincisi aşık olmak, ikincisi kadınlardan nefret etmek. birbirinden hayli uzak bu iki uç duygunun tam ortasındasın. sükun içindesin. herhangi bir tarafa savrulman imkansız. ancak dediğim gibi gerçekten anladıysan, inkar ve kızgınlık fazını atlatabildiysen. sadece biliyor olmak çoğu kişiye yetmiyor çünkü, bazı hakikatleri hazmetmek, kabul etmek de lazım. diğer türlü söylenip duran mızmız bir oğlan çocuğuna dönmek olası.

    sevebilirsin; birlikte vakit geçirmeyi, eğlenmeyi, cinselliği, karşılıklı kur yapmayı, adım adım tanıyıp çözmeyi -bu şimdilerde imkansız- bu heyecanlı duyguları sevmeye devam edebilirsin. etmelisin de zaten. fakat bir uyanış hali, tüm bu duyguları bir şahsa atfetmekten, bir kişiye kapılmaktan meneder seni tıpkı olması gerektiği gibi. kaldı ki aksi durumdaki bir imaj, teslim olan, tutulan bir erkek zaten başta kadınların midesini bulandırdığı halde pek çoğu neden buna dair olumsuz bir söz söylemez anlamak zor. (ilgiden çok hoşlanıyorlar sanırım, bu yüzden olabilir.)

    bazı şeyleri anlamak için zamanında kazık yemiş olmaya falan gerek yok, yine pek çok kadın bu tarz mevzularda erkeği utandırmaya çalışmaya bayılır. halbuki biraz kafası çalışan, bir miktar gözlem yapabilen her adam zaten doğuştan var olması gereken bir zihin yapısına olumsuz tecrübeler yaşamadan da sahip olabilir. çok kadınla ilişki yaşamış olmayı boşverin, annenizi gözlemleyin, o bile çeşitli psikolojik tetikleyiciler sebebiyle evlatlarından birini daha az seviyor olabilir. teyzenizi, anneannenizi, onların evliliklerini müşahede edin. sevgilisinden ayrılan arkadaşlarınızı hatırlayın, ilişki dinamiklerini aklınıza getirin; beraber çekilmiş fotoğraflarında dahi ilişkilerine dair o kadar fazla ipucu göreceksiniz ki. hiçbiri olmuyorsa açın burayı okuyun. göte göt diyebilen kadınların sayısı çok az olsa da gözünüze kayda değer bir şeyler çarpacaktır umarım.

    sevgililik, fuckbuddy olmak veya evlilik, adı her neyse; ancak kadının gözündeki ''erkekliğin'' varlığını koruduğu sürece devam edecek. aksi durumda gidecekler veya gitmemiş gibi yapacaklar. yanında veya koynunda olduğunu düşündüğünde çoktan gitmiş olacaklar. kendini saldığın an, ilişkinin mesuliyetinden kaçınır olduğunda, tökezlediğinde veya motivasyonunu kaybedip eskisi kadar ateşli sevişmediğinde gidecekler evet. çok tecrübelisin ama artık yoruldun ve sana huzur verecek, bağlanabileceğin o mükemmel kadının hayalini mi kuruyorsun? demek ki kadınların gerçekten ilahi bir sadakat istediklerini zannediyorsun. heyecanı diri tutamadığında o mükemmel kadın da gidecek. kadınlar gelecekler ve gidecekler. daha kötüsü: bazı erkeklere hiç uğramayacaklar bile. görünmez olacaksın. bin sene önce de böyleydi, şimdi de böyle, bin sene sonra da böyle olacak, kadınlar bu stratejiye bir günde sahip olmadı. milyon defa yazıldı bu cinse dair pragmatizm, hipergami vs. konular, hiçbirini tekrar edecek değilim. buna fıtrat, arıza, maraz, defekt, orospuluk veya sadece ''kadın olmak'' diyebilirsin. seçeceğin kelime senin hangi tarafta nasıl bir duyguyla yer aldığını belirler.

    nefret sevgiden daha kuvvetli, daha yorucu, daha takıntılı bir duygu. ancak sevginin olmayışı öfkeyi doğurmak zorunda değil. ben terazinin nefret tarafında yer almayı gerçekleri kabullenemeyişe bağlıyorum. gördün, duydun, yaşadın, öğrendin fakat sindiremedin, kristal taşakların bazı hakikatleri taşıyamadı ve kırıldılar. bunu anlarım ama doğru bulmam. iyileşememeyi doğru bulmam. iyileşmek istememeyi ve buna rağmen sızlanmayı doğru bulmam. bu biraz kolaya kaçmak gibi görünüyor.

    şimdi oturup böyle bir cinsin geneline öfkelenmenin, yaramazlık yaptığı için bir çocuğa kızmaktan hiçbir farkının olmadığını, dahası senin gibi sinirli erkekler ve her konuda sırtını sıvazlayan annen hariç hiç kimsenin öfkeni veya üzüntünü sallamayacağını, sadece kendine ettiğinle kalacağını en kısa zamanda idrak etmeni umarım.

    aldatıldın mı? gitmek mi istiyor? gitsin. niye diye sorma bile. güle güle gitsin kuş koysunlar yoluna. terk edildiği için ağlayıp kadın geri dönsün diye yalvaran bir erkekle gidip o kadını döven veya öldüren erkek arasında acziyet açısından hiçbir fark yok. görünürde ikisi de iki karşıt uçta fakat aynı muhtaçlık ve zeka geriliği noktasında birleşiyorlar. özellikle bizimki gibi ülkelerin arabesk kültürüyle beslenmiş/zehirlenmiş insanlarında denge denen şey hak getire. ya baş tacı edeceksin ya yerin dibine sokacaksın. ayar yok. halbuki kadın bu iki yaklaşımdan da aynı şiddette iğreniyor. memleketin küskün doğum günü çocuğu kadını sikmemekle, memleketin radikal feministi erkeği seks vermemekle tehdit ediyor, olaya bak.

    hülasa kardeşim malzeme bu, değiştiremezsin ancak sen... sen değişeceksin. bir defa iffet adı saçma, anlamsız. bundan sonra adın demet olacak! bakışların, saçların, yüzün, gözün, baştan aşağı, tepeden tırnağa bambaşka bir insan olacaksın! kitap oku, kursa git, oturmasını kalkmasını konuşmasını öğren, entelektüel zamparalara karşı hazır olman lazım. çekler yazacaklar, milyonluk! takılar takacaklar... ama sen de karşılığını vereceksin. kesinlikle kimseye aşık olmayacaksın! hele hele evlenmek isteyenlere sakın inanma, vur ve kaç! senin işin bu. şimdi, bedelini ödemeye hazır mısın?
  • turkiye'de cok yaygin olan psikolojik rahatsizlik. bir erkege kadin dusmani oldugunu soyleseniz, "ama ben kadinlari cok seviyorum!" diyerek agzinin salyalarini akitir. halbuki, "mizojini" tam da budur! kadinlari cinsel bir obje olarak gorup, o sekilde "severek"; aslinda onlara dusman olmadigini filan lanse etmeye calismak ...
  • aslen "kadin düsmanligi" manasina gelse de biz mizojini kelimesini kullanip ne kadar entellektüel oldugumuzu cümle aleme ve yavru vatan kibris'a gostermek istiyoruz..

    eksi sozlukde gani gani bir sekilde oldugunu farketsek de (son ornegi için (bkz: cezalandirilircasina sikilmeyi hak eden kadinlar)) aslen misantropiden yani insan düsmanligindan farkli bir kavram degildir.. mizojini illetine tutulmus insanlarin, erkek arkadaslarinin da oldugunu, onlari da gani gani sevdiklerini, her biri için bir esra ceyhan olduklarini düsünmüyorum ben..

    ilk kadin dusmanlarina, en azindan kayit altina alinan ilk kadin düsmanlarina her bi bokta oldugu gibi antik yunanda ve romada karsilasiliyor.. bu arkadaslar o kadar hadiseyi abartiyorlar ki "ask dedigin kutsal bir seydir, ve kadin dedigin yaratik, pis mahluk kutsalligin yanina bile erisemez.. o yüzden hadi gencler birbirimize kayi kayi verelim" diyorlar.. cicero dediginiz, fikirlerini bagriniza bastiginiz adam aleni bir kadin dusmani mesela.. kendisi "vebadan daha büyük bir derttir bir kadini arzulamak" gibi bir seyler soyleyebiliyor mesela..

    hoş mitolojik olarak da karsilasilan mizojinik yaratiklar var.. mesela prometyus ateşi caldiktan sonra, insanligin zeus tarafindan lanetlenmesinin ardindan, pandora'nin bir kutu buldugunu kesfediyor.. "acma güzelim, acma bir tanem" dese de lafini dinletemiyor.. sonrasinda ise bok ettin bayan demeler, "bak kardesim, senin annen, benim annem haric bu kadinlarin hepsi orospu" demeler, boyle bir kahve agizlari falan..

    nasil ki kemalistlere gore , dini ile barisik herkes "fetocu" olabiliyorsa, feministlere gore de kadinlar hakkinda en ufak bir olumsuz gorusu olan her erkek mizojinikdir.. sacmalik tabii.. o kadar da degil..

    bir üstnoktasinin gynophobia, yani kadin korkusu oldugunu soyleyebilirim ben..
  • arthur schopenhauer'in aşka ve kadınlara dair kitabının ilk bölümünde yer yer ortaya çıkar.

    "onlara güzel demek yerine estetikten yoksun cins demek daha doğru olurdu. ne müzik, ne şiir, ne de güzel sanatlar için gerçek anlamda bir duygu ve duyarlılığa sahiptirler."
  • kaza yapan tramvayla ilgili haber yapılırken, anlamsız biçimde kazayı yapan tramvayın makinistinin cinsiyetinin vurgulanmasıyla da ortaya çıkabilir:

    "kaza, ismi öğrenilenemeyen kadın makinistin kullandığı tramvayın zübeyde hanım bulvarı'nda yolun karşısına geçmeye çalışan elif beyza çelik'e çarpmasıyla meydana geldi."

    "tramvayı kullanan kadın makinist ise arkadaşları tarafından gazetecilerin görüntü almasını engellemek için yüzü kapatılarak araçtan indirilerek polis merkezine götürüldü."

    radikal - test sürüşünde can pazarı
  • mizojinlerden biri de ünlü filozof kant'dır. metinlerinin birinde rastladığım şu cümlesi manidardır: "kadınlarla bilim ve felsefeye dair asla konuşmayınız."
  • sebeplerinden önemli bir tanesinin feodal toplum yapısı içinde karşı cinse ulaşma ve sağlıklı sosyalleşme yollarının bilinemeyişi olduğunu düşündüğüm düşünce ve bunun dışa vuruluş biçimleri.

    basitlestirmek gerekirse bir nevi kedi ve ulaşamadığı ciğer sorunsalı. ama basitleştirmek de gerekmiyor tabii.
  • her "düzgün" ve "iyi niyetli" erkek ömrünün bir noktasında bunu yaşayacaktır.
hesabın var mı? giriş yap