• jose barea, luke ridnour, alexey shved, ricky rubio, andrei kirilenko, kevin love, nikola pekovic... minnesota değil; adeta bir cska, bir maccabi, bir pana. royal halı gaziantep büyükşehir belediye spor bile joey dorsey gibi gerçek bir afroyu kadrosuna katmışken, nasıl olur da bir nba takımının en esmer oyuncusu ricky rubio olur?
  • 1989'da bir genişleme (expansion) neticesinde kurulmuş nba takımı, franchise'ı. minnesota eyaletinin bu takımı o kadar vasıfsız bir tarihe sahiptir ki, kevin garnett dışında akıllarda kalan bir şeyi yoktur. renkleri ve logosu hoş denebilir, biraz ordan kurtarıyor. ilk yıllarında bu expansion draft adı verilen ve yeni takımların ancak diğer takımların elden düşme adamlarını takıma katabildikleri draftler neticesinde bu takımlar ilk yıllarda biraz vasat oluyorlar. ilk birkaç sene 20'li galibiyetlerin üzerine çıkamıyorlar. neredeyse her expansion takımında bu durum aynı şekilde gerçekleşti. minnesota'da da bu oldu. bunlar da ilk yıllarında tony campbell tarafından taşındı. tyrone corbin , sam mitchell gibi düzlükleriyle hatırlayacağınız elemanlar da vardı. pooh richardson'u da bunlar draft etmişlerdi. sonra takımın içinde doug west yükselmişti ki; garnett öncesi yıllarda bir taraftar gözdesiydi.

    underrated bir şutör olan chuck person, koçluğundan da bildiğiniz scott brooks, michael williams, nba tarihinin belki en nefret edilen adamlarından, ncaa'de çok popüler olduğundan nba'de bekleneni verememiş addedilen abd 92 olimpiyat takımının üyesi christian laettner, bulls'un bir dönemki pivotu luc longley gibi çeşitli sebeplerle nba tarihinden hatırlayacağınız adamların yolu wolves'tan geçti (longley 91'de 7. sıradan, laettner 92'de 3. sıradan wolves draftiydi) uzun yıllar boyu minnesota, 10'lu 20'li galibiyetlerle yaşamına devam etti. 1993'te çok yetenekli, smaç yarışmalarının da vazgeçilmez ismi isiah j.r. rider draft edildi (nba kariyeri kendi arızalığı ve yaşam tarzı nedeniyle çok patlak geçti). 94'te 4. sıradan donyell marshall gibi seçildiği sıraya göre kötü kariyer geçiren bir başka isim geldi. yine geçmişte chris webber ile takas edildiği nba skandalının bir parçası olan tom gugliotta 94'te bu takıma geldi. birkaç sene 20 civarı sayı ortalamarına ulaşarak iyi dahi oynadı.

    ama minnesota'nın olayı şuydu: takım diğer takımlara kıyasla o kadar vasat ve başarısızdı ki (yüksek sıralara karşın iyi draftler de yapamıyordu - biraz da minnesota'nın abd içindeki konumundan ve minneapolis şehrinden olsa gerek, takas pazarında etkisizdi), diğer takımlar için vasat olan az buçuk kalbürüstü kimi koysan çok top/şut kullandığı ve çok süre aldığı için istatistikleri ister istemez fırlıyordu. bu adamların hiçbiri zaten minnesota öncesi veya sonrası takımlarında minnesota istatistiklerine ulaşamıyordu.

    95'te takımın kaderini değiştiren olaylar başladı. gm'liğe ünlü eski celtics oyuncusu kevin mchale geldi. 5. sıradan kevin garnett draft edildi. flip saunders'ın da wolves'taki koçluk kariyeri başlıyordu. 96'da da ray allen'ı draft ettiler, ancak sonradan ne kadar büyük olacağı anlaşılan bir denyolukla stephon marbury ile takas ettiler (ilk yıllar için bu tam geçerli denmeyebilir, marbury iyi bir ilk dönem geçirmişti). 96-97'de marbury ve garnett'in bulunduğu (gugliotta da o dönem iyi performans veriyordu, all-star'a kadar çıktı garnett ile birlikte; franchise efsanesi sayılabilecek doug west de duruyordu) bu takım sonunda playoff yapabildi (şampiyon houston'a ilk turda elenmek üzere). 97-98'de de, 98-99'da da playoff yaptılar.ancak playofflara genelde alt sıradan girdikleri için rakipleri hep babalar, dönemin gözde takımları oluyordu, birinde sonics'e, diğerinde spurs'e ilk turda elendiler.

    98'de gugliotta gitti (suns'a). doug west miadını doldurdu. nba tarihinin en kötü 1 numarada seçilen draftlerinden 4 numara joe smith de takıma katıldı (kwame brown'a kadar bu unvanı kaptırmadı kimselere -- sonra bir de basiretsiz bir takım olarak minnesota, joe smith ile sonraki dönemde bir anlaşma imzalamaya çalışırken bir usulsüzlük yapıp nba'den draft seçimlerini atlama cezası alacak, bir süre draft'lerde seçim de yapamayacaktı). fakat marbury ve garnett arası karşılıklı uyumsuzluk ve birbirine kıllık hali had safhadaydı. daha çok problem çocuk olarak anılan marbury idi. marbury takas istedi ve takımdan gönderildi. onun gönderildiği takasta, nba'in emektar ve cefakar oyun kurucularından, cavs'te de iyi yıllar geçirmiş, all-star, defansif kudreti ve asist yeteneği yüksek terrell brandon takıma geldi. 99-00'de yine ilk turda portland'a elenmek üzere playoff yaptılar. franchise'ın bayrak adamı olmaya başlamış (hatta çoktan olmuş) garnett ve yanına doğru düzgün bir adam olduğu sürece playoff garanti gibiydi; ama fazlası olmuyordu. takımda birkaç adam dışında çok kabiliyetli bir görüntü yoktu; draft hakları da playofflara girmeleri nedeniyle düşük sıralara düşmeye başlayınca çok iyi yeni giri de olmuyordu. rasho nesterovic'in ve lakers'tan bildiğiniz anthony peeler'ın takıma gelişi bu yıllara rastlar (sacramento'dan bildiğiniz bobby jackson'un da 2 senelik wolves dönemi vardır kings öncesi)

    2000'de 6. sıradan draftleri vardı ve hiç de kötü denemeyecek wally szczerbiak'ı seçtiler. wally uzun yıllar garnett'e iyi destek oldu. chauncey billups 2000 yılında takıma katıldı (brandon'un yedeği olarak) ve nba'de ilk ışıltılarını göstermeye başladı (brandon kendisine basketi bıraktıracak sakatlığı yaşayınca düzenli oynamaya başlayacak ve iyi performans verecekti - terrell abisinin mentorluğunu da her ortamda dile getirirdi de); fakat denyo wolves 2002'de kontratı bitince, billups istemesine karşın makul bir yeni kontrat önermedi (üstelik brandon'un da diz sakatlığı vardı ve bundan dolayı 2002'de basketi erken bırakmak zorunda kaldı); adam da gitti pistons'a şampiyon oldu. minnesota da oyun kurucusuz kaldı (troy hudson'a falan muhtaç oldular) franchise'ın yaptığı en ciddi hatalardan biri de bu olabilir. 2000-2001, 2001-2002, 2002-2003'te de bu düzgün kadroyla playoff yaptılar; ama yine hep karşılarına hep de ilk turda denk gelen baba takımlara elendiler. garnett çoktan bir süperstar olmuştu. wally de yanına iyi destekti (çok sakatlık geçirmeyeydi bir de kariyeri boyu). ama takıma yeni getirilen isimler ya böyle yaş almış ve iyi zamanları geçmiş kişiler, ya da vasıfsız elemanlardı. bir de bu joe smith ile imzalamaya çalıştıkları kontrat usulsüzlüğünden dolayı draft seçimleri de gidince, draft'tan da doğru düzgün oyuncu ekleyemediler.

    2003-2004'te sam cassell'le oyun kurucu boşluğunu doldurdular. cassell'i severim. yıllar içinde kendini çok geliştiren, bulunduğu takımlara hep iyi yönde katkısı olan bir herifti. latrell sprewell de resmen havadan takıma katıldı. sprewell kıl bir herif olarak böyle bi bad-ass olarak tanınır nba'de; ama iyi oyuncudur. o dökülen knicks takımında da bir parasının hakkını veren, doğru dürüst oynayan oydu zaten. yaşlandığı ama olgun da olduğu bir dönemde geldi minnesota ya. eski gençliği yoktu tabi ama kötü de performans vermedi. garnett'in mvp olduğu sezonda, ilk kez ilk raundu aşıp batı yakası finallerine kadar yükseldiler. lakers'a 4-2 yenildiler. kötü kadro değildi. sonics'ten beri şampiyonluğa oynayan takımların lisanslı pivotu olarak bildiğiniz kazma ama defansif yönü kötü olmayan ervin johnson 5 numarada, diğer pozisyonlarda da garnett - szczerbiak - sprewell - cassell. wolves'un en iyi sezonuydu. tekrarı da olmayacaktı.

    ertesi sezon (04-05), son sıradan playoff'u 44-38'le kaçırdılar. sezonun başında kadro toptan geçen yılki başarıyı istismar etme derdindeydi. trenton hassell ve troy hudson'a, garnett ile iyi ilişkilerinin de payıyla saçma ölçüde yüklü kontrat verdiler. cassell ve sprewell hani bize dediler, daha çok para kontrat uzatımı istediler - sonra da arıza çıkardılar (cassell kampa geç katıldı, arıza elemanınız sprewell "neden şampiyon olmalarına yardımcı olayım ki?" diye açıklama bile yaptı.. bu sezon yıllardır beklenen atılımı yapamayan, atılım olur gibi olduktan sonra yine patlayan takımın koçu saunders ve gm'likten koçluğa kendini alan mchale'in koçluktan şutlandığı sezon oldu (ne hikmetse hala gm'likte kaldı). sprewell'in de emeklilik sezonuydu. cassell clippers'a gitti. takım gene dağıldı. 2006 başında szczerbiak da, iyi bir sezon geçiriyorken, ricky davis'li bir paket karşılığı boston'a gidecekti; ama diz sakatlığı nedeniyle wally'nin geri kalan kariyeri de pek parlak olmadı, doğru düzgün maç oynayamayacaktı. 2005-2007 arası da playoff yapamadılar. 2000'de wolves oyuncusu malik sealy'nin başına geldiği gibi yine bir wolves oyuncusu eddie griffin de bir trafik kazasında öldü. 2007, wolves'ta garnett'in son sezonu oldu (gitmeye çok niyeti yoktu aslında da, yüzük uğruna biraz da..). al jefferson, theo ratliff, ryan gomes, sebastian telfair, gerald green ve iki adet birinci tur draft hakkı ile garnett, bir oyuncu için verilen en çok sayıda oyuncu rekorunu kırarak (1'e 7) boston'a gitti. aralarından bir jefferson'un hayrını gördüler.

    gomes bir süre wolves'ta ilk beş oynadı, ama kariyeri ciddi inişe geçti sonradan. ratliff yaş almıştı ve sakattı. kalanı da çöptü (telfair zaten bir draft hezimeti haline geldi). garnett gitti gideli de zaten, 2012-2013 sezonuna kadar 30+ maç kazanamadılar ve 2017-2018 sezonuna kadar bir daha playoff yapamadılar (bu alanda da bir rekorun sahibiler - en uzun süreyle playoff'a kalamama rekoru). üstüne üstlük uzun yıllar 10 küsür 20 küsür galibiyetli sezonlarla nba'in diplerinde dolandılar.

    garnett ve wally haricinde franchise'in adeta genetik kodlarından biri olan draft öküzlükleri yine sürdü (bravo kevin mchale). brandon roy'u seçip randy foye ile takas etmeyi başardılar (roy portland'dan sonra son yıllarında minnesota'ya geri geldi, ama iyi olmak için fazla sakattı). mchale bütün bu vaziyetlere rağmen 2009'a kadar kaldı takımda bir şekilde, ya gm ya koç olarak. gerçi o gitti yine bir şey değişmedi, hoş..

    wolves'un dipte yüzdüğü bu yıllarda, yüksek sıralardan kötü oyuncu seçme huyları hep sürdü. bu konuda hatta kötüler arasında en kötüler sanırım. corey brewer, nba performansını hep harden'ı fortlamasıyla hatırlayacağım ricky rubio, jonny flynn, wesley johnson, derrick williams bazı çok muazzam ve güzide örnekleri .

    2008'de kevin lovetakıma geldi. 2007-2010 arasında bu berbat takımın yıldızı olmuş olan al jefferson, inanılmaz saçma bir takasla iki draft hakkı ve kosta koufos karşılığı utah'a gönderildi (buna "geleceğe yatırım" diyorlar sanırım; yıldızın zaten bir tane var, onu da belirsiz bir karşılıkla gönderiyorsun). bu noktada kevin love takımın yıldızı haline geldi. sayı ortalamaları 25 üstüne, ribaund ortalamaları 15 civarına kadar çıkacaktı bu yıllarda kevin love'un (2011'den itibaren all-starlığa başladı zaten). o adamı da andrew wiggins, draft balonu anthony bennett ve thaddeus young (young'da bir senenin sonunda garnett dede ile takaslanacaktı) karşılığı 2014'te gidip elden çıkardılar. bütün bu yıllar içinde andrei kirilenko, brad miller, juan jose barea gibi bazı bilinen, ancak bazısı yaş almış isimlerin yolu bu takımdan geçti ama, anlamlı bir değişiklik yaratamadı bunlar da.

    love takasından sonra, 2014-15 sezonunda flip saunders'ın da dönüşüyle 16-66 ile hep bilinen hallerindeydi. ertesi sezon oyunculuğundan kıl olduğunuz sam mitchell koç oldu. ve basketbol için bir dinozor yaşına gelmiş (39) garnett'in de final sezonunu geçirmek üzere geldiği sezondu. karl-anthony towns ile iyi bir draft yaptılar (cedi osman'ı da 2015'te aynı draftta ilk bunlar draft etmişti). ama saçma bir takım; mesela kris dunn'ı draft ettiler, adam hiç performans veremedi; sonra bulls'a gidince adam oynamaya başladı. towns ve wiggins takımın taşıyıcıları olmaya başladılar, jeff teague free agent geldi, jimmy butler da bir takasla wolves'a geldi (ki bu takas da sorgulanabilir - karşılığında gidenlerin hepsi bulls'ta güzel iş yaptılar ve kendilerini geliştirdiler - lauri markkanen, zach lavine ve kris dunn) ve bunların sürüklemesiyle 2017-18 sezonu (hele şükür) playofflara kaldılar ve her zamanki gibi ilk turda elendiler (bu arada derrick rose da free agent katılmıştı ama müzmin sakatlıkları sürdüğü için 2018-19 dışında çok da faydası olmadı).

    2018-19'da yine playofflara kalamadılar ki, bunun bazı sebepleri var. butler gitmek istedi, huzursuzluk çıkardı ve takasla gitti (karşılığında aldıklarının pek de matah olduğu söylenemez). wiggins'e devasa bir kontrat vermişlerdi; wiggins de namını, şanını haksız çıkarmadı ve bir kontrat yiyicisi balon olmak yolunda emin adımlarla devam etti; istatistikleri yıllar içinde epeyce düştü. yıllar içinde hep iyi rol oyuncularını da başka takımlara ya kaptırdılar, ya takasladılar (örn. nemanja bjelica, dario saric). jeff teague'in de sağlam bir kontratı var ve muhtemelen o da bu yolda ilerleyecek (geçen yılın yarısı sakattı). gorgui dieng, taj gibson, robert covington ve jerryd bayless'ın kontratları bile olduklarından ve performanslarından kat be kat fazla (dieng - gibson - covington üçlüsünün toplam maaşı lebron'la aynı düzeyde - bkz: https://www.basketball-reference.com/…acts/min.html). bu sene de zaten kadroda hiçbir oynama da yapamadılar (o maaşlarla biraz zor o iş - wiggins'le teague'i ve diğer çer çöpü kimseye sepetleyemezsin). bu sene de muhtemelen 35-40 civarı galibiyetle biter, playoff göremezler (yeni draft ettikleri 2 numara jarrett culver için de inceden bir draft balonu havası çekiliyor, ne diyelim, allah utandırmasın ne bizi ne minnesota'yı)

    en kötüsü knicks'in kontrat balonları ve takas hataları döneminde (99-04) genel menajeri olan scott layden, 2016'dan beri minnesota'nın gm'i. bu durumda franchise'ın geleceği konusunda çok isabetli kararlar beklememek lazım..ne idiyseler, muhtemelen o olarak devam edeceklerdir.
  • gersson rosas'ın genel menajerliğe gelişiyle beraber 1 senede çehresini değiştirdiği takım. bugünkü draft lotaryasıyla da 2020 draftinde 1.sıra hakkını aldılar.

    rosas gelene kadar takımın vaziyeti şu şekildeydi: jimmy butler gibi bir oyuncu robert covington ve dario saric gibi iki rotasyon parçası kanada dönüşmüş. takımın maaş boşluğu jeff teague, gorgui dieng, andrew wiggins gibi isimlerin yüklü kontratlarından dolayı ayvayı yemiş halde. takımın geleceği olarak gösterilen iki isimden biri olan "kanadalı michael jordan" andrew wiggins 5 senedir ilerleme göstermemiş. takımın öbür genç yıldızı karl anthony towns gidişattan huzursuz ve her an takasını isteyebilir.

    peki rosas neler yaptı da takımın çehresi değişti? öncelikle 2019 draftindeki 11.sıra hakkını sözleşmesi bu sezon bitecek (ve muhtemelen uzatma alıp minnesota'ya kambur olacak) dario saric'le beraber phoenix suns'a yollayarak 6.sıra hakkını aldı ve 6.sıradan jarrett culver'ı seçti. culver 6.sıranın adamı olup olmadığını daha gösteremese de aşağı yukarı ne olacağını gösteren ve towns gibi zaten yumuşak bir uzunun yanında hiç olmayan dario saric'e uzatma vermektense culver gibi bir isme yatırım yapmak daha mantıklı.

    sezonun başlamasıyla beraber minnesota 10-8'lik kimsenin beklemediği bir giriş yapsa da bu uzun sürmedi ve aşağı sıralara düştüler. ancak ocağın gelmesiyle rosas esas neşteri vurdu.

    1- ilk olarak sözleşmesi bu sezon bitecek olan yüklü kontratı olan jeff teague'i treveon graham'la beraber atlanta'ya yolladı ve karşılığında gene sözleşmesi biten başka bir yüklü kontrata sahip oyuncu olan allen crabbe'i aldı. bu hamleyle beraber towns'un yakın arkadaşı d'angelo russell'ı getirmek için gereken maaş boşluğu açıldı. (16 ocak 2020)

    2- gersson rosas'ın mucize yarattığı takasların ilki yaşandı. robert covington'ı houston'a, clint capela'yı atlanta'ya yollayan 4 takımlı takastan en karlı çıkan takım oldular. bu takasta sadece covington'ı kaybederlerken (jordan bell, keita bates diop, shabazz napier, noah vonleh garnitürlerini saymıyorum) denver'dan malik beasley ve juancho hernangomez'i kadrolarına kattılar (sözleşmesi bu sezon bitecek olan evan turner da geldi), üzerine bir de 1.tur hakkı (brooklyn'in) aldılar. (5 şubat 2020)

    3- gersson rosas mucizesi part 2. andrew wiggins ve iğrenç kontratını golden state warriors'a itelediler ve 2019 yazından beri towns'u takımda kalmaya ikna edebilmek için hedefledikleri isim olan d'angelo russell'ı kadrolarına kattılar. üstelik bu esnada sadece bir tane 1.tur hakkı verdiler. (6 şubat 2020)

    4- andre iguodala'yı memphis'ten miami'ye yollayan takasa dahil oldular ve gorgui dieng'in berbat kontratını elden çıkardılar. kadroya james johnson'ı kattılar (6 şubat 2020)

    an itibariyle ellerinde 2 all-star (towns-russell), 2 tane yüksek potansiyelli iyi oyuncu (beasley-juancho), 2 tane potansiyelli oyuncu (culver-okogie), naz reid gibi bir f/p oyuncusu ve 2020 1.sıra hakkı var. james johnson'ı elden çıkarabilirlerse hem juancho'ya hem beasley'e maaş boşluğunu aşmadan uzatma verebilirler, çıkaramazlarsa da çok sorun değil. her halükarda takımın karanlık gözüken geleceği 1 senede tersine döndü, tüm iğrenç ve yüklü kontratlardan kurtuldular, takımdaki all-star sayısını 2'ye çıkardılar ve potansiyelli oyunculara sahipler. takımın şu an görünürdeki tek sorunu savunma sertliği ve bu da bu yaz yapılacak takviyelerle/koç saunders'ın müdahaleleriyle bir nebze çözülebilir.

    minnesota thibodeau denen can sıkıcı ve vizyonsuz herifin gidişiyle bir anda heyecan verici bir takıma dönüştü. minnesota ve golden state'in ayağa kalkmasıyla beraber önümüzdeki sene batı daha da vahşi olacak.
  • 2013/14 nba sezonunda playoffa kalma mücadelesi verecek takımlardan.

    -------

    biraz entrydeki genel içerikten bağımsız sayılabilecek bir giriş yapayım: nba’de en uzun süredir playoff’a kalamayan takım hangisi biliyor musunuz???

    charlotte bobcats diye düşünenler varsa yanıldılar. başlık ele veriyor gerçi ama muhtemelen çoğu kişi farkında değildir, minnesota en son 2004’te kalmış ve 30 franchise içinde en uzun süredir playoffa kalamayan takımdır an itibariyle.

    -------

    şimdi bu playoffa kalamama serisinin son sezonuna geri dönelim;
    ligde en beğendiğim koçlardan biri olan rick adelman’ın yönetiminde, minnesota, geçtiğimiz sezon -türk basını klişesiyle- revire dönmüş hâliyle beklenenleri vermekten oldukça uzak kalmıştı.

    o yüzden özellikle önemli oyuncularının sağlıklı kalması -kalırlarsa- minnesota’nın bu sezonki en büyük kazancı olacaktır. (misal kevin love, ricky rubio, nikola pekovic, chase budinger dörtlüsü geçen sezon sırasıyla 64, 25, 20, 59 maç kaçırdılar - ki oynadıkları maçlarda da sakatlığın etkisi/dönüşü gibi zamanlarında performanslarında düşüş yaşamaları da son derece normaldir)

    tabi yaz sezonunda da kayıplar oldu. gidenlerden özellikle andrei kirilenko ve luke ridnour gibi abilerin hem saha içi hem saha dışı katkıları aranacaktır.

    gelenlerden ise kevin martin’i iyi bir fiyata bağladılar bence (4y/28m). ancak gel gör ki ne kadar gerekliydi orası tartışılır. geçen sezon ligin % 30 ile en kötü üçlük atan takımı olmalarının da etkisiyle bu derdin dermanı olarak düşünmüş olabilirler. hoş o zaman da iyileşecek chase budinger ve kevin love’ın katkıları ile zaman içinde iyice oturup akıcı hâle gelecek wolves hücumları kendi içinde de bu sorunu çözebilecekti bence..

    martin’i almak yerine daha defansif yönlü bir oyuncu almaya/takas etmeye yönelseler daha uygun olurdu diye düşünmekteyim bu yüzden..

    defansif dediysem de corey brewer’ın kontratını ise (3y/15) biraz yüksek buldum. aslında minnesota’nın fazla ofansif görünen kadro yapısı içinde defansif nitelikleri ile ihtiyaç duyulan bir oyuncu tipi olduğunu söyleyebilirim ama yine de kendisinin bu niteliklerinin ne kadar etkin olduğu, bunun ne kadar oyun süresine ve faydasına dönüşeceği ve fiyat/performans açısından bu kontrata değip değmeyeceği konusunda ciddi şüphelerim var.
    gelenlerden bir diğer isim ronny turiaf (2y/3m) ise makul bir yedek hamlesi.

    onun dışında sözleşme yenileyen oyunculardan chase budinger’in (3y/15m) ve yeniden imzalama süreci çok uzasa da nikola pekoviç’in (5y/60m) kontratları ise piyasada olması gerektiği kadardı bence.

    bench oyuncularının iyi katkı vereceğini düşünüyorum, hiç olmadı iyi takas malzemesi olacak isimler de var orada (derrick williams, shved, barea) ayrıca ilk tur çaylakların katkısı olursa da ekstra kaymak olur ;)

    sonuç olarak yukarıdaki düşüncelerim ışığında vurgulamak isterim: sağlıklı kalırlarsa son sıralardan da olsa playoffu yapar ve kötü seriyi sonlandırırlar. net.

    pg: ricky rubio, j.j barea , a.j. price
    sg: kevin martin, alexey shved, shabazz muhammad
    sf: chase budinger, corey brewer, dante cunningham
    pf: kevin love, derrick williams, chris johnson
    c: nikola pekovic, ronny turiaf, gorgui dieng

    (bkz: nba 2013-2014 sezonu/@juvares)
  • yeni koç olarak fred hoiberg'ü düşünüyorlarmış. söyleyeceklerim bu kadar.

    tanım: nba'de inatla başarısız olmak isteyen takım.
  • önemli oyuncuların, basamak olarak kullanılan takım. garnett şampiyonluk için boston'a gitti, oldu. adaşı love şampiyonluğun en büyük adayı cleveland'a gitti. yeni yetme wiggins da zamanı gelince ona da bi haller gelip ben 'los ancılıs istiyom, ben niyork istiyom' diye kıvranır, kıvranacak.

    buradan yetkililere sesleniyorum: yeter ulan yeter. ulan bırak şampiyonluğu kaç yıl oldu play-off yapamadı takım. şu oyunculara bi sahip çıkın amk. topuğuna sıkarım filan deyin gerekirse tehdit edin.
  • garnett hamlesiyle bana karışık duygular yaşatmış, nba'in en güzel logosuna sahip takımıdır.

    ha bu arada bu garnett denen arkadaş 20 yıllık nba kariyerinde, 30 takımın olduğu nba'de toplamda minnesota dışında sadece 2 takımın formasını giymesine rağmen son yıllarda gitmediği takım bir tek miami heat kalmış. boşuna hesap kitap yapmayın soyut matematik bu seviyeniz yetmez.

    ekşici nba alimlerine yine fazla mesai yapmış.
  • 9 yıldır nba'de oynayan ve herkesin çok iyi tanıdığı rudy gobert için, sanki genç bir süperstar gibi bir kamyon draft hakkı ve oyuncu verip takıma katan gerizekalı yöneticileri olan takım.

    danny ainge'de de nasıl bir şeytan tüyü varsa önce celtics ile nets'i kafaladı, şimdi de utah jazz'a gidip bir de wolves'ı elden geçirdi. nba'in sülün osman'ı gibi adeta.
  • uzun yıllardır taraftarı olduğum ve yeniden kevin garnettli dönemlerindeki yarışmacı kimliğine bürünmesine ramak kalan nba organizasyonu. aslında jimmy butler'i takıma kazandıran takas geçen yıl da gündeme gelmiş ancak gerçekleşmemişti. (bkz: 2016 nba draft'i/@defansin emniyet subabi) dolayısıyla şahsımı şaşırtmamıştır.

    wolves kesinlikle muhteşem bir iş yaptı butler'i takıma kazandırarak. müthiş potansiyelli ve yüksek patlayıcı güce sahip bu takıma gereken butler gibi çok yönlü bir yıldızdı ve bu parça ile taşlar yerine oturdu. bu saatten sonra, eski tip oyun kurucu olduğu ve yeterince skorer olmadığı için eleştirilen ricky rubio'nun da takımda kalması gerektiğini düşünüyorum. skor gücü bu denli yüksek bir ekipte steve nash etkisi yaratabilir.

    işin savunma yönünde de kağıt üzerinde güçlü bir ekip oldular. umarım "getir, kaldır, at" basketbolundan ziyade hücum ve savunmanın harmanlandığı hakiki bir basketbol oynarlar ve uyumlu bir takıma evrilirler. (bkz: san antonio spurs)

    yıllardır tanking yapan ve formalite maçları oynayan takımımın şahlanışını izlemek keyifli olacak. türkiye'deki sayılı taraftarlarından biri olarak bunu en çok hak edenlerdenim herhalde.* takım zirveye oynamaya başlayınca golden state warriors örneğinde olduğu gibi "biz dededen minnesotalıyız" naraları atmaya başlamayın, pipinizi koparırım.
  • 13.8 sayı ortalması olan oyuncuya franchise player muamelesi yapar takasta vermediğin bir köyün anahtarı kalırsa sefil olursun.
hesabın var mı? giriş yap