• babama göre tüm zamanların en akıl almaz icadı. o fırın her çalıştığında illa ki bi gidip bakacak. ve illa ki her seferinde "yooo bu nosul büşöy yömöğü usutuyo omo toboğo usutmuyo olloh ollooohhh" diye şaşıracak. mütemadiyen şaşırıyor efendim tutamıyoruz.

    kendisiyle mikrodalga fırınla ilgili örnek bir diyaloğumuz şu şekilde;

    baba: acıktım ben ya ne yesek ki?
    ben: börek vardı ısıtayım mı?
    baba: olur. mikrodalgada mı ısıtacaksın?
    ben: evet.
    baba: tamam dur ben de geliyorum.

    eheh koskoca adam yahu. yerim.
  • tüm yiyecekler organik bileşiktir *... ve tüm organik bileşikler temel olarak karbon, hidrojen ve oksijen içerir. bir * mikrodalga fırında ısıtmak ya da pişirmek için kullanılan tek element hidrojendir. burada şu yazıyı okumakta fayda var:http://www.eksisozluk.com/…laşma enerjisi/#28035924

    yiyeceklerde bulunan temel haldeki hidrojen atomu fırın iç sisteminde üretilen uyarıcı elekto-magnetik dalga ( emd )'yı soğurarak uyarılır. üst enerji seviyesine "sıçrayan" elektron "temel hale" geri dönerken aldığı fazladan enerjiyi "emd" olarak dışarı salar. işte salınan bu mikro-dalga enerjisi ısı taşır ve hidrojen atomunu içinde bulunduran nesneyi ( yiyeceği- suyu vs... ) ısıtır.

    bu fırınlar genel olaral kapak açıkken çalışmayacak şekilde tasarlanır... ancak olası bir "kaçak" durumunda en yakından başlayarak su taşıyan ( hidrojen taşıyan ) hemen her nesneyi / yiyeceği ısıtmaya- pişirmeye başlar... en çok risk altında olan organlar da böbreklerdir... çok çabuk "pişerler" çünkü... hamile kadınların da malum nedenle uzak durmalarında fayda var.

    bir kaçak var ise çok basit bir deneyle bulunabilir... öncelikle şu yazıyı okuyun lütfen:(bkz: #26525745)

    olay tamamen bu deneyle ilgilidir... cep telefonunu çalışmayan fırının içine koyun; fırın kapağını kapatın ve telefonu arayın. eğer faraday kafesi fonksiyonu gören fırın kaçak yapmıyorsa telefona ulaşamayacaksınız. ulaşıyorsanız fırınınız sizi de dışarda iken pişirecek demektir. zira bedenimizin %65'i su ve bu su miktarındaki hidrojen atomu sayısı bizi pişirmeye yeter!!!*
  • içine snickers yada mars koyarsanız patlıyorlarmış.. (çikolata patlıo fırın değil)
  • mikrodalganın verdiği enerjiyi ancak iyonik maddeler emebilir. ki bu sorun çıkarmaz bize, çünkü çoğu yiyeceğin içinde bir miktar su vardır. dünyadaki en iyi çözücü su olduğundan, içinde su olan her yemek de az veya çok iyoniktir.

    mesela cam oda sıcaklığında iyonik değildir, o yüzden ısınmaz, ama ısıtılmış cam iyonikleşir. hikaye de burada ilginçleşiyor zaten.

    gaz püskürtmeli çakmaklar var ya, hani kaynak aletleri gibi yanan. onlardan alıyoruz. cam bardağın belli bir noktasını bu çakmakla ısıtıyoruz.

    sonra bu cam bardağı mikrodalgaya koyuyoruz, çalıştırıyoruz. (mikrodalganın içindeki tepsiyi çıkarıyoruz bu noktada)

    1-2 dakika sonra ne görüyoruz? cam ısıttığımız noktadan erimeye başlıyor. camın diğer kısımları da giderek ısınacağı için hepsi eriyor camın.

    mikrodalgayı durdurduktan sonra bardağa ellemiyoruz yalnız. çok sıcak olmasını geçtim birden parçalanıyor.

    abuk subuk bardaklar yapmak için kullanılabilir... büyük ihtimal yaralanırsınız ama bir noktada. nasıl olur bilmiyorum ama kesin olurmuş gibi geliyor.

    kendinizi öldürmeyin, iyi sabahlar...
  • kullanmayi bilmeyen beyinsizler icin hersey tehlikelidir.
    ekmek bicagini da dogru kullanmayip birine saplarsaniz tehlikeli olur.
  • birkaç denemenin sonunda gördüm ki mikrodalga yardımıyla en fazla on dakika içinde mükemmel bir kumpir hazırlamak mümkün:

    - orta boy ya da daha küçük bir patates, su altında mutfak fırçasıyla iyice temizlenip toprağından arındırılır.

    - fırında bomba gibi patlamaması için çatalla birçok yerinden delinir.

    - ardından da hiçbir yeri açıkta kalmayacak şekilde bolca ıslatılmış bir - iki parça kağıt havluyla kaplanır.

    - ıslak kağıt havluyla sarılı patates, fırının 2/3 gücünde (bu genellikle 600-700 w oluyor) beş - altı dakika pişirilir. bu sürenin ortasında patatesi çevirmeyi sakın unutmayın yoksa bir yarısı çiğ kalıyor. süre haliyle patatesin büyüklüğüne göre değişiyor, deneye yanıla bulursunuz. ya da daha iyisi ince bir bıçağı batırıp kontrol eder, gerekirse ek süre verirsiniz. patates aşırı ısınacak, o yüzden mikrodalgaya dayanıklı bir tabak kullanmak lazım. dayanıklılıktan kasıt, bir tarafı çok ısındığında çatlamaması.

    - pişirme sonunda patates mikrodalga fırından çıkarılıp ıslak kağıt havlularla birlikte sıkıca alüminyum folyoya sarılır*. bu işlem patatesin kendi sıcaklığıyla pişmeye devam etmesini sağlar. peki neden bu fazladan süreyi de mikrodalgada geçirmesine izin vermiyoruz? kurumaması için.

    - alüminyum folyo içinde 2-3 dakika beklettikten sonra kumpirlik patatesiniz hazırdır. güzelce yarın tepesini, yedirin tereyağla kaşarı, istediğiniz malzemeleri ekleyin. afiyet olsun.
  • harika sucuk pişirteci.. (sucuklar seramik kaba dilimlenir, aralarına kaşar konu, buyrun size muhteşem bir pazar kahvaltısı şeysi)

    enfes yemek ısıtıcısı.. (cimrilik yapmayın, 2 dk daha tutun çorbanızı içerde. bırakın biraz kaynamış olsun çorba)

    mısır patlatıcı.

    nescafe yapıcı. (su ısıtmakla uğraşmayın, biraz su, biraz süt, biraz nescafe, atın mikrodalga'ya, ve mhp'nin kırkıncı yılı..)
  • geç tanışıp feci sardırdığım cihaz oldu bu. her boku bununla yapmaya başladım.

    - kahve: normal şartlarda sütü ayrı ısıt ya da soğuk süt koy, suyu ayrı ısıt vs. uğraşacağıma koyuyorum su-süt karışımını, ısındıktan sonra salla içine kahveyi al sana 2 dakikada kahve.

    - dondurulmuş et ürünleri: donmuş etin çözülmesi için saatlerce beklemek yerine koy mikrodalgaya birkaç dakikada çöz, gönder ocağa.

    - yemek ısıtma: örneğin çorba ısıtılcak, mikrodalga olmasa ya koca tencereyi ısıtıp hem gereksiz enerji harcayıp hem de içmeyeceğin çorbayı ısıtıp çorbanın ömründen yiyeceksin ya da ayrı bir kaba koyup ekstra bulaşık yaratıp bir de başında bekleyeceksin. mikrodalgada ise içeceğin kaseye koy iki dakika sonra çorban kabıyla beraber ısınmış olarak içilecek hale gelsin, müthiş.

    bunun yanında ızgara özelliği, ızgara+mikrodalga gibi pek çok fonksiyonunu kullanmadım.

    kısacası, mağaramdan yeni çıktım mikrodalga ile tanışma heyecanım devam ediyor.
  • ii. dünya savaş’ı sırasında müttefiklerin alman denizaltılardan atılan torpidoları tespit edebilmek için kullandıkları mikrodalga ışınlarının percy spencer adlı mühendisin cebindeki şekeri eritmesiyle bulunmuş.
  • hafif yağlı, börek çörek gibi şeyleri, mesela bi tabak makarnayı kısa ötesi denebilecek sürede (15-20 sn) ve her tarafı eşit şekilde ısıtabiliyor. böyle yemekle pek işi olmayan atıştırmalık takılan kişilere ve bekarlara şiddetle önermekteyim. maliyet performans açısından 10 numara, 10 yıldız.

    ps: 10-20 yıl sonra mutasyon geçirir de alnımda üçüncü gözüm falan çıkarsa işbu entry'i editlerim.
hesabın var mı? giriş yap