• new york'a tatile gittigimde sanssizlik eseri yanima bu kitabi almistim..kitabi bitirene kadar dogru duzgun evden cikmadigim gibi ciktigim zamanlarda da metroda olsun central parkta olsun kafamı kitaptan kaldiramadim..boyle bi kitap iste anlayin...
  • on üzerinden on puanı hak eden bir eser. edebiyatla ciddi anlamda ilgilenenlerin mutlaka okuması gerekli. en sevdiğim romanlar arasında ilk beşe girer.

    salman rushdie 'nin bu önemli romanı 1981 yılında yayınlanmıştır. orijinal ismi "midnight's children" dır. kitabın temaları arasında hindistan 'ın ingiliz sömürgesi olmaktan çıkarak özgürlüğünü kazanması ve hindistan topraklarının bölünerek yeni ülkeler kurulmasıdır. sömürgecilik sonrası edebiyat (postcolonial literature) ve büyülü gerçekçilik örneği büyük bir yapıttır. ayrıca çok başarılı bir tarihyazımcı üstkurmacadır (historiographic metafiction).

    hikaye kitabın kahramanı hindistan devletinin kurulduğu 15 ağustos 1947 günü gece yarısı saat on ikide doğan çocuklardan birisi olan salim sina tarafından anlatılır.

    kitap 1981 yılında ingiltere'de verilen önemli edebiyat ödüllerinden olan james tate black memorial ödülü ve booker ödülü nü almıştır. kitap ayrıca 1993 ve 2008 yılında booker ödülünün 25. ve 40. yılı sebebiyle verilern "booker of bookers" ödülüne de layık görülmüştür.

    salman rushdie okunması zor bir yazar. çok yoğun yazıyor. yazıları uzun araştırmaların, çalışmaların ürünü. uzun uzun düşünülerek yazıldığı belli. kolayca, çabucak okuyamıyorsunuz, yavaş yavaş sindire sindire gitmeniz gerekiyor. ancak bu çabaya da değiyor. işte edebiyat bu diyorsunuz. ağzınızda çok güzel, nadide bir tat kalıyor. geceyarısı çocukları da bu alanda zirve bence. defalarca okunması gerekli bir roman.
  • başlangıçta ne yediğinizi dahi anlamıyorsunuz. dişleriniz arasında yamulup duran şeyin tadı sanki çocukluğunuzda ısırıp durduğunuz dut dalına benziyor. yıllar önce tükürük köftesi yalanını söyleyen hayvanın elime tutuşturduğu bu kitabın ilk sayfalarında adem aziz’in burnunu taşa çarpıp, kitapta anlatıldığı gibi süzülen üç damla kandan mütevellit ağzına da gelmesi muhtemel kan tadı gibi kitabın ilk sayfaları bittiğinde benim de dilimde bahsi geçen tavuk göğsü tadı kalmıştı. yıllar sonra ilk seferde okumayı çeşitli nedenler ve tavuk göğsü tadından beceremediğim, bir bolivud filminde figüran olarak oynama teklifini reddetmek zorunda kalmamın akabinde merak saldığım hindu tarihi ve mitolojisine şöyle bir göz atıp bir solukta okuduğum bu kitabın hakkını teslim ediyor ve önünde saygıyla eğiliyorum (keza haşlanmış tavuk göğsü de tuz ve karabiber eklendiğinde nefis meze oluyor). 81’de aldığı booker, 93’te aldığı booker of bookers’dan sonra 08’de de 40 yılın best of booker ödülünü alması zaten hoş bir tesadüften ötesi olmalı.

    lessing’in abartısızca söylediği gibi salman rüştü’nün elinde kelimeler hokkabazın elindeki yumurtalar gibi dans ederken salim’in taşaklarının, yalnızca ulusunun-uluslarının taşaklarıyla değil aynı zamanda rüştü’nün taşaklarıyla da aynı kaderi paylaştığını zamanla, yazarın mütemadiyen tepe taklak etmeye bayıldığı olaylar örgüsü içinde, tezek ve nilüfer kokuları arasında öğreniyoruz. “geçmişin sadece insanın anılarında ve onları yakalamaya çalışan kelimelerde varlığını sürdürdüğü, sadece olduklarını söyleyerek geçmişteki olayları yaratmanın mümkün olduğu” sanrılarıyla yaşayan bir kahramanın ve benzer sanrıları paylaştığını düşündüğüm bir yazarın romanı geceyarısı çocukları. ama doğru ya, “sıcakta en iyi ne yetişir: hayal, mantıksızlık ve şehvet.”
  • başından sonuna kaptırdığınız, bitmesini hiç istemediğiniz bitince üzüldüğünüz kitaplardan biri ki onlardan çok yok.
  • "best novels" listelerinde devamlı gözüme çarpan bir kitaptı. bu nedenle büyük bir merakla okumak istiyordum. birkaç gün önce bitirebildim nihayet. nihayet çünkü sürükleyici bir konusu olmasına rağmen üslubunun biraz karmaşık olması nedeniyle kolay okunan bir kitap değil. hindistan, yaşamak isteyeceğim ülkeler arasında ilk elliye girmez sanırım. ne tarihi ile ilgilenirim ne kültürüyle ne de insanıyla. hindistan'ı salman rüşdi'den okumak lazımmış aslında bilememişim. hindistan'a yine ilgi duymuyorum ancak şimdi hakkında söyleyebileceklerim var en azından. yarı gerçek, yarı kurgu hatta yarı otobiyografik özellikleriyle ustaca bir anlatı eseri bu roman. biraz tarih kitabı biraz usta işi bir edebiyat ürünü. çokça da sorgulayan bir kitap. özellikle inançları ve tabuları. salman rüşdi'nin hayatına şöyle bir göz gezdirildiği zaman ondan başka bir şey de beklenemezdi herhalde.

    --- spoiler ---

    hindistan'ın bağımsızlığını kazandığı günün gece yarısı doğan çocukların ilginç özelliklerinden dolayı alıyor kitap adını. hakkında hiç bir şey okumadığım zamanlarda ben çok farklı bir konu tahayyül ediyordum.

    "hayatımızdaki en önemli olaylar biz orada yokken olur."

    "hepimiz ölüme bir hayat borçluyuz."

    --- spoiler ---
  • içeriği yoğun, karakterleri renkli, bütünü oldukça başarılı bir salman rushdie eseri...

    "gerçek ve doğru her zaman aynı şey değildir."

    "öğrendim; hayatımın ilk dersi; kimse sürekli açık gözlerle dünyaya tahammül edemez."

    "(tarihte sık sık görüldüğü üzre) insanın en büyük zaferini kazandığı an düşüşünün tohumlarını da içinde barındırır."

    "hayatımızdaki en önemli olaylar biz orada yokken olur."

    "çünkü çocuklar yetişkinlerin zehirlerini akıttıkları kaplardır."

    "düşünce fazlasıyla acı vermeye başladığında eylem en güzel devadır."

    "belki de insanın bitirdiği hikayenin başladığı hikayeyle hiç alakası olmuyor."
  • aynı çevirisi* can yayınlarında 700 küsür sayfa iken, metis'te 500 sayfa bile değildir.

    metis ve ayrıntı puntolarını o kadar küçük tutuyorlar ki, gözümün bozukluğundan %25 falan bunları sorumlu tutup bi dava açsam fena tazminat kazanmam heralde.
  • şu sıralar okumakta olduğum salman rushdie kitabı.

    kitabı, ekşi sözlükte yer alan yorumlara güvenerek alıp okuduğum için "belki bir gün işbu entry yayınlanır da birileri de bu yorumdan yola çıkarak fikir sahibi olur" diye unutmadan yazmak istedim.

    öncelikle, geceyarısı çocukları olarak tarif edilen çocukları kitaptan çıkarsak ve kalan kısımları hindistan tarihi üzerine bir tez çalışması olarak akademiye sunsak sanırım kabul edilir. siz esas konu olarak her ne kadar geceyarısı çocuklarından birinin hikayesini okuyor gibi olsanız da, hindistan tarihi konusunda da ciddi bir bilgi birikimine sahip oluyorsunuz. bu yönüyle farklı ülkelerin tarihine meraklı olan beni kendisini aldığıma pişman etmedi.

    ikinci olarak, sanırım piyasada iki kitapevi tarafından yayınlanan baskıları var. biri her ne kadar ucuz olsa da 300 sayfa kadar kısa. ben ikisine de göz attım, 3-5 fazla verip uzun olanı alın. hem hikaye kısaltılmayacak kadar güzel hem de baskı kalitesi daha iyi. 3-5 fazla verip alın diyorum çünkü kitap normal şartlar altında 43 lira. internetten ucuza alınabilir.

    anlatılan hikaye ise gerçekten akıcı ve ilgi çekici. 700 küsür sayfalık bir kitap sizi hiç yormadan sonuna birkaç günde getiriyor. mesela oğuz atay üstadın tutunamayanlar kitabı kesinlikle gözümde daha değerli ve vurucu fakat okurken insanı yoruyor bir kerede 200'lü sayfalara gelebilmeniz pek mümkün değil ama bu kitap oturup da bir kerede okunmalık neredeyse.
  • yarısında çıktığım kitaptır. tamamen iyi niyetliyim. daha doğru bir zamanda daha rahat bir kafayla okumak üzere görüşmek dileğimle efendim.

    edit : imla
  • film gösterime girmiş de kalkmış bile. bluray'i, ingilizce altyazısı falan ortalıklarda dolanıyor. kitabı bile sözlükte çok az ilgi çekmişken, filmle ilgili nerdeyse kimsenin bir şey yazmaması şaşırtmadı.
hesabın var mı? giriş yap