• eskiden bilgilerini unutan alimlere de metruk ismi verilirdi. isminin başına bu sıfat takılırdı. metruk ismail efendi gibi... burda güzel olan taraf ilim sahibinin ilmi terk etmesi akla getirilmez, ilmin ilim sahibini terk etmesi anlamında kullanılır.. ki çok incedir.
  • terk edilmiş*
  • harabe olmuş, ıssız, eski evleri getiriyor akla. "terk edilmiş"ler uzun zaman önce. nedense daha yeni boşaltılmış, terkedilmiş bir muhit için kullanılmaz da, aradan hayli zaman geçmişse kullanılır, metruk. belki de sadece tek bir duvar kalmıştır tüm yapıdan geriye, o da yıkık dökük muhtemelen.

    duvar annesiydi yalnızlığın. metruk ise "yalnız" sıfatının (c)isimleşmiş hali gibi.

    mezarlık yanından geçmeyi kimse istemez misal, mecbur kalmadıkça. bir gün kendisinin de toprağa gömülüp, bir zaman sonra, kimsenin uğramayacağını bilmek hissinden kaçar.
    asırlık mezarlara bakınca insanın içi sızlar. üstlerindeki yazılar bile silinmiştir neredeyse. bir eski taş vardır ucunda, bir insandan geriye kalan.. hatırlayanı kalmamıştır artık. belki onu hatırlayacak olanlar bile çoktan göçüp gitmiştir.

    işte tam da bu hüznün içe işlemesine mukabil durup düşünmeli. neden hüzünlenir insan? ruh giriyor mu toprağın altına?

    toprağın altında yatan şey bir insan mı, yoksa ona ait bir "araç" mı.. metruk olan insan değil aslında, ruhun terkettiği beden. çürüyen şey sadece bir ara yüz. ruhun dünyada sesini duyurmak için kullandığı, madde ile kodlanmış bir ara yüz.

    mezarın yeniliği ya da eski olması çok da mühim değil. mezar taşındaki isim hiç silinmese ne olur, hatırası unutulduktan sonra ? mühim olan unutmamak değil mi.. okunan bir dua, tahmin edilenden çok daha kıymetli.

    ölümün bir yok oluş olduğuna inananlar, niçin unutulmak istemiyorlar acaba? daha doğrusu ölümün akabinde var olmadıktan sonra, unutulmanın acısını bile çekemedikten sonra, unutulup unutulmamanın ne gibi bir önemi olabilir, onlar açısından?
  • hüzünlü bir kelime..

    "terk edilmek tüm canlılara aynı acıyı verir" sloganına sahip videolar vardı bir ara.. çok dokunaklı, sarsıcı ve gerçekti.. sanırım sadece "canlılar" değil terkedilmenin hüznünü taşıyan.. canlı olmadıklarına kendimizi inandırdığımız binalar, eşyalar, araçlar da o hüznü aynıyla taşırlar üzerlerinde..

    eminim, onların da canı çok yanıyordur terkedilince..

    http://www.abandoned-places.com/

    ---
    bonus: (bkz: vlora han)
  • terk edilmiş güzellikleri fotoğraflayıp arşivleyen bir başka başarılı proje için bkz:

    http://www.artificialowl.net/
  • (bkz: izbe)
  • en olmadık, en umulmadık mekânların, insanlarca um'ulur hale getirilmesidir: rokmanaca metruk; ayrıca, tüm matruşkalar da metruklardan çıkar valla, ona göre..
  • mehmet ali zaim'in 2019 yapımı sözde bilimkurgu ama fragmanından fantastik korku gibi gözüken filmi. zuzaylıları dünyayı istila etmeye çalışan şeytani varlıklar gibi göstermişler ve böyle bi kanıya varıyor insan da. neden dört yıl sonra sinemalarda geç gösterimde olduğunu da anlamadım. gider miyim? sanmam. zira korku filmi sevmiyorum, hele de böyle ne idüğü belirsiz türde türk filmi hiç sevmem. bi de kardeşi mi şiar zaim baş rolde. baktım daha önceki filmlerinde de bu kişiyi oynatmış yönetmen hiç izlemediğim. bu da ilginç. nepotizmin dibi gibi sanki ama pek ünlü olamamış ikisi de galiba sanırsam.

    edit: şiar zaim, kardeşiymiş ve aynı zamanda o da yönetmenmiş. zaim brothers diye ünlenmeye çalışıyorlarmış galiba diğer kardeş yönetmenler gibi. derviş zaim'in bi şeyiler mi diye baktım da instagramda takipleşmiyorlar. değiller sanırım ya da araları bozuk. derviş zaim de pek ünlü değilmiş ama bena ne.
  • 129 dakikalık bilimkurgu, pardon kişisel gelişim filmi.
hesabın var mı? giriş yap