• meryem karakterinin başına gelenlere hiç üzülmediğim dizi. seyirciye fedakarlık olarak yansıtılmaya çalışılan şey tam anlamıyla enayilik. adam pişkin pişkin seni yıllarca aldatsın, sen gözün kapalı sadece adamın arkasını topla, üzerine saftirik saftirik bir de onun yerine hapse gir. ee kardeşim sana az bile.
  • söylerken ilk ve son harflerinde dudaklarının iki kere kavuştuğu isim. bu kavuşmanın arasında ise s'onsuz bir özlem ve bekleyiş var sanki.
  • dün sanırım ikinci bölümünü yayımlamış dizi.

    ortalarından bir yerden başlayıp sonuna kadar gittim. tanıtımdan da anladığım kadarıyla evi yakan çocuk kesin gidip kızı kurtarıyor. bana kalırsa kızın, kuşu için alevlerin içine dalmasına şaşırıp olayı asıl yapanın o olmadığını anlayarak aydınlanacak. küçük bir kuş için alevlere dalan biri nasıl hamile bir kadına çarpıp kaçmış olabilir ki? zaten bunların birbirinden hoşlanmaya başlayacağı o kadar belli ki.

    bu arada o savcı çocukta tam bir cemaatçi tipi var, tövbestağfurullah, kızım sen ona layık değilsin.
  • herkes godaman bir meryem gariban.

    dizide inanılmaz bir orospu çocuğu popülasyonu var. hele savcı oktay ve anası öylesi bir yavşaklar ki.
    ya ne dram izlettiler akşam akşam. ben başrol oyuncularının iyi seçildiğini, 3-5 sezona yaymaya kalkmazlarsa güzel olacağını düşünüyorum.
  • filmi izlerken meryemin masumiyeti ve çaresizliği sizide sarıyor. film başarılı zeynep çamcıyı çok beğendim. niye bu adam filmleri böyle bitiriyor insan bir yere bağlar demi!
    --- spoiler ---
    psikopat oğlanin sütçüye söylediği cümle yarmistir beni; gel südünü sağayım senin!
    bu kadar saf masum bir insanın adı özellikle meryem seçilmiş belli. gene gerçek bir hikaye köy hayatı ile yüz göz etti beni. hala bu durumda olan kadınlar geldi aklıma. gece banyo yaptığı içinkayınvalideden azar işiten, hasta olmaya hakkı olmayan, henüz 6 günlük evliyken kocası gittiği için insanların gözünde kısır sayılan meryemler. o taşları sayarken mutlu olan, eşine utanarak özledim diyebilen, tek dostu bazen bir inek bazen konuşmasa bile yüreği ile meryeme dost olan o kocaman yürek! işte öyle çaresiz meryem; annesinin laf söz çıkmasın hakkında diye evlendirip sabret diye telkin ettiği, erişte bulgur tarhana mutluluk getirecek sanan bir anneye söz bulamayan meryem! kayinpederinin aşırı iyiliği kayınvalide cadılığı nasıl güzel ironi olmuş! evet film çok vurucu değil kimine göre ama beni etkiledi. hiçbirşeyi değilse bile çalgıcı amcanın hikayesi için izleyin derim. o nasıl güzel tarif etmek sevdayi. yıllar geçmiş olsa bile insanlar değişse bile kalpte olan değişmezmiş...
    ben onun güzelliğini sevmedim ki ben onu sevdim! kavuştun mu aşk olmaz!
    --- spoiler ---
  • yedi numara'nın şirin saftiriği.

    meryem - hastalanmışsın, başın sağolsun.
    recep - dostlar sağolsun. ev soğuk da ondan.
    m - hı, biz de size hediye olarak elektrikli ızgara aldık... yok, elektrikli... termosifon muydu acaba?!? biraz karıştı, hi hi hi...
    r - boşver. en azından elektrikli olduğu kesin.
    m - aaa, nerden anladın?
    r - malum oldu!..
    m- çok zekisin remziii...
    r - recep...
    m- recep kim?
    r - benim???
    m - e, rüstem nerden çıktı?
    r - bilmem? onu sana sormalu.
    m - ay bana ne tuhaf sorular soruyorsun remzi?
    r - seni özlemişim be meryem!
  • 19-meryem

    meryem sûresi, 98 (doksansekiz) âyet olup mekke'de nâzil olmuştur. bazı tefsircilere göre 58. âyet, bazılarına göre de 71. âyet medine'de nâzil olmuştur. bu sûre, diğer bahisler yanında, özellikle hz. meryem'den ve onun hz. isa'yı dünyaya getirmesinden bahsetmesi sebebiyle "meryem sûresi" adını almıştır.

    rahmân ve rahîm (olan) allah'ın adıyla.

    1. kâf. hâ. yâ. ayn. sâd.

    2. (bu,) rabbinin, zekeriyya kuluna rahmetinin anılmasıdır.

    3. hani o, gizli bir sesle rabbine niyaz etmişti:

    4. rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. ve ben, rabbim, sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım.

    5. doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum. karım da kısırdır. tarafından bana bir veli (oğul) ver.

    6. ki o bana vâris olsun; ya'kub hanedanına da vâris olsun. rabbim, onu rızana lâyık kıl!

    7. (allah şöyle buyurdu:) ey zekeriyya! biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı yahya'dır. daha önce ona kimseyi adaş yapmadık.

    8. zekeriyya: rabbim! dedi, karım kısır olduğu, ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?

    9. allah: öyledir, dedi; rabbin: o bana kolaydır. daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım, buyurdu.

    10. o: rabbim! dedi, (çocuğum olacağına dair) bana bir işaret ver. allah: sana işaret, sapasağlam olduğun halde üç gün insanlarla konuşamamandır, buyurdu.

    11. bunun üzerine zekeriyya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara: "sabah akşam tesbihte bulunun" diye işaret verdi.

    12. "ey yahya! kitab'a (tevrat'a) vargücünle sarıl!" (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.

    13. tarafımızdan ona kalp yumuşaklığı ve temizlik de (verdik). o, çok sakınan bir kimse idi.

    14. ana-babasına çok iyi davranırdı; o, isyankâr bir zorba değildi.

    15. doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağı gün ona selam olsun!

    16. (resûlüm! ) kitap'ta meryem'i de an. hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmişti.

    17. meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü.

    18. meryem dedi ki: senden, çok esirgeyici olan allah'a sığınırım! eğer allah'tan sakınan bir kimse isen (bana dokunma).

    19. melek: ben, yalnızca, sana tertemiz bir erkek çocuk bağışlamam için rabbinin bir elçisiyim, dedi.

    20. meryem: bana bir insan eli değmediği, iffetsiz de olmadığım halde benim nasıl çocuğum olabilir? dedi.

    21. melek: öyledir, dedi; (zira) rabbin buyurdu ki: bu bana kolaydır. çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kılacağız. bu, hüküm ve karara bağlanmış (ezelde olup bitmiş) bir iş idi.

    22. meryem ona hamile kaldı. bunun üzerine onunla (karnındaki çocukla) uzak bir yere çekildi.

    23. doğum sancısı onu bir hurma ağacına (dayanmaya) sevketti. "keşke, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"

    24. aşağısından (isa yahut melek) ona şöyle seslendi: "tasalanma! rabbin senin alt yanında bir su arkı vücuda getirmiştir."

    25. "hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün."

    26. "ye, iç. gözün aydın olsun! eğer insanlardan birini görürsen de ki: ben, çok merhametli olan allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."

    27. nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. dediler ki: ey meryem! hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın!

    28. ey harun'un kız kardeşi! senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi.

    29. bunun üzerine meryem çocuğu gösterdi. "biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"

    30. çocuk şöyle dedi: "ben, allah'ın kuluyum. o, bana kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı."

    31. "nerede olursam olayım, o beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti."

    32. "beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı."

    33. "doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır."

    34. işte, hakkında şüphe ettikleri meryem oğlu isa -hak söz olarak- budur.

    35. allah'ın bir evlât edinmesi, olur şey değildir. o, bundan münezzehtir. bir işe hükmettiği zaman, ona sadece "ol!" der ve hemen olur.

    36. (isa şunu da söyledi:) muhakkak ki allah, benim de rabbim, sizin de rabbinizdir. öyle ise o'na kulluk ediniz. işte doğru yol budur.

    37. sonra guruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler. büyük güne şahit olunduğu zamanda vay o kâfirlerin haline!

    38. onlar, bizim huzurumuza çıkacakları gün (başlarına gelecek olanları) ne iyi duyarlar ve ne iyi görürler (bir görsen)! fakat o zalimler bugün açık bir sapıklık içindedirler.

    39. (resûlüm!) sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar. çünkü onlar bir gafletin içine dalmış oldukları halde ve henüz iman etmemişken (bakarsın) iş olup bitmiştir.

    40. yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz (her şey gider, biz kalırız) ve onlar ancak bize döndürülürler.

    41. kitap'ta ibrahim'i an. zira o, sıdkı bütün bir peygamberdi.

    42. bir zaman o babasına dedi ki: babacığım! duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın?

    43. babacığım! hakikaten sana gelmeyen bir ilim bana geldi. öyle ise bana uy ki, seni düz yola çıkarayım.

    44. babacığım! şeytana kulluk etme! çünkü şeytan, çok merhametli olan allah'a âsi oldu.

    45. babacığım! allah tarafından sana azap dokunup da şeytanın yakını olmandan korkuyorum.

    46. (babası:) ey ibrahim! dedi, sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım! uzun bir zaman benden uzak dur!

    47. ibrahim: selâm sana (esen kal) dedi, rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. çünkü o bana karşı çok lütufkârdır.

    48. sizden de, allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve rabbime yalvarıyorum. umulur ki (senin için) rabbime dua etmemle bedbaht (emeği boşa gitmiş) olmam.

    49. nihayet ibrahim onlardan ve allah'tan başka taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman biz ona ishak ve yâ'kub'u bağışladık ve her birini peygamber yaptık.

    50. onlara rahmetimizden bağışta bulunduk; kendilerine haklı ve yüksek bir şöhret nasip ettik.

    51. (resûlüm!) kitap'ta musa'yı da an. gerçekten o ihlâs sahibi idi ve hem resûl, hem de nebî idi.

    52. ona tûr'un sağ tarafından seslendik ve onu, fısıldaşan kimse kadar (kendimize) yaklaştırdık.

    53. rahmetimizin bir sonucu olarak ona kardeşi harun'u bir peygamber olarak armağan ettik.

    54. (resûlüm!) kitap'ta ismail'i de an. gerçekten o, sözüne sâdıktı, resûl ve nebî idi.

    55. halkına namazı ve zekâtı emrederdi; rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi.

    56. kitapta idris'i de an. hakikaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi.

    57. onu üstün bir makama yücelttik.

    58. işte bunlar, allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, âdem'in soyundan, nuh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan, ibrahim ve israil (ya'kub) 'in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir. onlara, çok merhametli olan allah'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlardı.

    59. nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.

    60. ancak tevbe edip, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir. bunlar, cennete, girecekler. ve hiç bir haksığlağa uğratılmayacaklardır.

    61. o cennet, çok merhametli olan allah'ın, kullarına gıyaben vâdettiği adn cennetleridir. şüphesiz o'nun vâdi yerini bulacaktır.

    62. orada boş söz değil, hoş söz duyarlar. ve orada, sabah-akşam kendilerine ait rızıkları vardır.

    63. kullarımızdan, takvâ sahibi kimselere verdiğimiz cennet işte budur.

    64. biz ancak rabbinin emri ile ineriz. önümüzde, arkamızda ve bunlar arasında olan her şey o'na aittir. senin rabbin unutkan değildir.

    65. (o) göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin rabbidir. şu halde o'na kulluk et; o'na kulluk etmek için sabırlı ve metânetli ol. o'nun bir adaşı (benzeri) olduğunu biliyor musun? (asla benzeri yoktur).

    66. insan der ki: "öldüğüm zaman sahi diri olarak (kabrimden) çıkarılacak mıyım?"

    67. insan düşünmez mi ki, daha önce o hiçbir şey olmadığı halde biz kendisini yaratmışızdır?

    68. öyle ise, rabbine andolsun ki, muhakkak surette onları şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları diz üstü çökmüş vaziyette cehennemin çevresinde hazır bulunduracağız.

    69. sonra her milletten, rahman olan allah'a en çok âsi olanlar hangileri ise çekip ayıracağız.

    70. sonra, orayı boylamaya daha çok müstahak olanları elbette biz daha iyi biliriz.

    71. içinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. bu, rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür.

    72. sonra biz, allah'tan sakınanları kurtarırız; zalimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.

    73. kendilerine âyetlerimiz ayan beyan okunduğu zaman inkâr edenler, iman edenlere: iki topluluktan hangisinin (hangimizin) mevki ve makamı daha iyi, meclis ve topluluğu daha güzeldir? dediler.

    74. onlardan önce de, eşya ve görünüş bakımından daha güzel olan nice nesiller helâk ettik.

    75. de ki: kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan allah ona mühlet versin! nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi), veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir.

    76. allah, doğru yola gidenlerin hidayetini artırır. sürekli kalan iyi işler, rabbinin nezdinde hem mükâfat bakımından daha hayırlı, hem de âkıbetçe daha iyidir.

    77. (resûlüm!) âyetlerimizi inkâr eden ve "muhakkak surette bana mal ve evlât verilecek" diyen adamı gördün mü?

    78. o, gaybı mı bildi, yoksa allah'ın katından bir söz mü aldı?

    79. kesinlikle hayır! biz onun söylediğini yazacağız ve azabını uzattıkça uzatacağız.

    80. onun dediğine biz vâris oluruz, (malı ve evlâdı bize kalır); kendisi de bize yapayalnız gelir.

    81. onlar, kendilerine bir itibar ve kuvvet (vesilesi) olsun diye allah'tan başka tanrılar edindiler.

    82. hayır, hayır! (taptıkları), onların ibadetlerini tanımayacaklar ve onlara hasım olacaklar.

    83. (resûlüm!) görmedin mi? biz, kâfirlerin üzerine, kendilerini iyice (isyankârlığa) sevkeden şeytanları gönderdik.

    84. öyle ise onlar hakkında acele etme. biz onlar için (günlerini) teker teker sayıyoruz.

    85. takvâ sahiplerini heyet halinde çok merhametli olan allah'ın huzurunda toplayacağımız gün.

    86. günahkârları da susuz olarak cehenneme süreceyiz.

    87. o gün rahmân (olan allah)'ın nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefâata güçleri yetmeyecektir.

    88. "rahmân çocuk edindi" dediler.

    89. hakikaten siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız.

    90. bundan dolayı, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp düşecektir!

    91. rahmân'a çocuk isnadında bulunmaları yüzünden.

    92. halbuki çocuk edinmek rahmân'ın şanına yakışmaz.

    93. göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak rahmân'a gelecektir.

    94. o, bunların hepsini kuşatmış ve sayılarını tesbit etmiştir.

    95. bunların hepsi de kıyamet gününde o'nun huzuruna tek başına (yapayalnız) gelecektir.

    96. iman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.

    97. (resûlüm!) biz kur'an'ı, sadece, onunla allah'tan sakınanları müjdeleyesin ve şiddetle karşı çıkan bir topluluğu uyarasın diye senin dilinle (indirilip okutarak) kolaylaştırdık.

    98. biz, onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. sen, onlardan herhangi birinden (bir varlık emâresi) hissediyor veya onlara ait cılız bir ses işitiyor musun?
  • kuran-ı kerim'de geçen tek kadın ismi**

    edit: asiye ve aleyna da varmış..
    edit :
    başka bir kaynağa göre :
    kur'ân-ı kerîm'de, asiye ismi geçmiyor. ''firavunun hanımı'' tabiri geçmekte.
    aleyna ise, araplar tarafından kullanılan bir isim değil. arapça'da ''üzerimize, üstümüze'' anlamına gelmektedir.
  • kurgu ve tempo diğer dizilerden ayırt edilmesini sağlasa da meryemin salaklıklarına sinir olmamak elde değil.bi süre sonra kanal değiştirmek istiyor insan.bunun dışında oyunculuklar da iyi ve genel olarak başarılı buldum diziyi.
    ayrıca oktay da savcı turguttan geri kalmıyor.hep dört ayak üstüne düşmeler bi yerden sonra sıkıcı olabilir.
  • kanal d nin bu yıl yayınladıgı en güzel dizi. elbette bütün alkışlar her seferinde aynı iğrenme hissini yaratacak kadar rolünü iyi yapan savcıya. adamı gerçekten boğmak istiyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap