• formül basit.

    camdan evde oturuyorsan başkalarının evine taş atmayacaksın.

    formülü bu duruma uyarlarsak. yıllardır sinema programı yapıp, özellikle türk filmlerini asla beğenmeyip yerden yere vuruyorsan, kendin sinema yapmaya soyunmamalısın. yapıyorsan da biz böyleyiz gibi kötü bir film yapmamalısın. öyle bir şey yapmalısın ki insanlar "adam türk filmlerini gömüp duruyordu ama hakkı varmış" desinler. ki o bile problemli bir tavır olurdu.

    nuri bilge ceylan, zeki demirkubuz, emin alper ya da yavuz turgul, veya çağan ırmak gibi türk sinemasının en popüler sinemacılarını düşünelim. bu insanlar bence saygınlıklarını sadece kendi işlerine odaklanmaya, başkalarının filmlerini gömmeye çalışmamaya borçlular. yoksa eminim onun bunun filmini kötüleyip duran bir nbc bile bir şekilde haterlar edinir ve kötülenmeye başlanırdı. mesela gözlemlediğim kadarıyla kaan müjdeci tam da bu yanlış yolda şu anda. neyse konu o değil. uzun lafın kısası, sanat gibi göreceli bir alana bulaştıysan bir tercih yapmalısın. üreten mi yoksa eleştiren tarafta mı olmak istiyorsun? ikisi bir arada olmaz. hele ki çok çok iyi eserler üretemiyorsan.

    kendisini en son cüneyt özdemir'in yayınında izledim. kankası berrak tüzünataç ile birlikte biz böyleyiz filminin netflix türkiye'de 1 numara olması üzerine hava atıyorlardı. hatırlatmak isterim ki geçen ayın birincisi de recep ivedik 6 isimli filmdi. bununla övüneceksen şahan gökbakar, ata demirer, selçuk aydemir gibi, kalitesiz film yapmakla suçlanan ancak popülaritesi yüksek filmler üreten kişilere yönelttiğin bütün eleştiriler boşa çıkar.

    şimdi diyebilir ki "biz böyleyiz filminin sadece öyküsü bana ait. senaryoyu yazan ve yöneten caner özyurtlu olduğuna göre filmin kötü oluşunun sorumluluğu da ondadır." öyleyse de sadece yakın arkadaşı diye kariyerindeki filmler maide'nin altın günü, yok artık, bittin sen ve sucu kamil'den öteye gidememiş, ama hala ne kafayla özünde sinemayı çok iyi bilen bir yönetmen havalarında kendini satmaya çalıştığını anlayamadığım özyurtlu'ya öyküsünü emanet etmemeliydi.

    ekşisözlük'e karşı atarlı olmadan önce tutarlı olması gerektiğine inanıyorum.
  • dalga geçtiği şeye dönüşen insan. yazık etti humor dolu günlerine, şimdi endüstri maymunlarının kankası artık, sik gibi şarkılara eşlik etmek, sik gibi işlere kalpler fışkırtmak zorunda. zaten en son kankacılık mevzusu yüzünden sik gibi de film yapmıştı.
  • bartu kucukcaglayan ile yaptiklari mucbir sebepler’i ara ara izliyorum da,

    birisi kendisine, trans veya gay bireylerin cikardigi les gibi iseri bu isimler sirf trans veya gay oldugu icin ovmemesi gerektigini anlatmali.

    bugunku yayinda kerimcan durmaz’in asiri derece kotu olan sarkisina ve bir o kadar kotu olan klibine begenisini gozlerinden isiltilar saca saca ifade etmistir ki ayni adam kendisini sinema asigi olarak tanimliyor. cok kaliteli filmler hakkinda konusuyor.

    benzer bir seyi bir baska yayininda baska bir konuda selin cigerci icin de yapmisti.

    oysa lgbti birey olmak baska, kaliteli ya da kalitesiz isler sunmak baska bir sey. hic bir sey uretenin cinsel tercihi sebebiyle beğenilmemelidir. ikisi birbirinden baska seylerdir.

    edit: aylar sonra youtube’da katildigi “teras noir” programini izledikten sonra buray gelip eklemek istedim, bu birey gıpta ile baktığı kişiler dışındaki herkese ve her şeye yukardan bakan bir tavra sahip ve oldukça rahatsız edici.

    katildigi teras noir programinda program sunucularindan biriyle surekli dalga gecmesi, dalga geçebileceğini bildigi insanlara karsi ne kadar acimasiz olabileceğinin pek bir guzel kanıtı. program sunucusunun lora isimli bir kadindan bahsetmesiyle cinsiyetci sakalarin havalarda ucusmasi da çabasıydı! hayır yani bu adam cinsiyetcilik içeren herbir seyin karsinda gibi degil miydi? birkac ay once instagram’da takip ediyorken esra rusan’a olan tavirlarini da cok fena bulmustum.
  • yıllardır yaptığı sinema programında taktığı maskesi düşmüş, sonunda sürekli eleştirdiği kültüre kabulü ve dark sidea geçişi tamamlanmıştır.

    mizahşör olmasına mizahşör, sempatik olmasına sempatik ancak o da artık ekranda eleştirdiği herkes gibi. ağzımız yanmadan şu pastadan biz de bi ısırık alalım derdinde.
    artık bu reklam anlaşmaları olur, yarın bi gün jet sosyete'nin bi bölümüne konuk oyuncu olarak katılmak olur ya da yeni yeni ünlülerle kankalık olur.
    orası zamana kalmış.

    sen gel yıllarca fransız politik sineması, lgbt filmlerin toplumda yaratmaya çalıştığı farkındalık diye vaazlar ver, ondan sonra murat övüç'ler ile serdar ortaç'lar ile her akşam vur patlasın çal oynasın ile zamanını geçir.

    hükümetin yasaklarından dolayı onur yürüyüşleri yasaklı, hükümetin yasaklarından dolayı mesleğini icra edemeyen 2 müzisyen 1 ay içinde ölüm orucunda hayatını kaybetti. ama sen o yayınlarda hükümetin kaçak saraylarına çıkıp eller öpmüş gülse'lerle, murat'larla gökkuşağı paylaşma mastürbasyonu yap.

    yemezler.
  • kötü iş yaptıktan sonra ekşi sözlük'e bok atma da yeni moda oldu yalnız. sen rezil bir iş yap sonra ekşi sözlük çok bozdu. yok ya, ne güzel dünya.

    birincisi ekşi sözlük bozmadı. 3 kasım 2002'den sonra değişen ve iğrençleşen ülkenin akıntısı burayı da vurdu. insanlar değişti, özümüz değişti, dna'mız bozuldu. yani değişen veya negatif ivmelenen tek kötü yer ekşi sözlük değil. kaldı ki buranın linç tayfasının bazen karavana attığını zaten kabul ediyorum ama ne canerde ne de bu arkadaşta ben hakarete varan bir entry okumadım.

    olay çok basit; filminiz çok kötü. evet ekşi belki çok vasat ama emin olun ki sizin abd sentezini copy paste yapıp hiçbir yaratıcılık koymadığınız, dar bir fanus içinde kankişlerinizle yazdığınız o film daha da vasat.

    sen filmi batır, sonra ekşi leş. yemezler aga, tutmaz o formül. cüneyt de deniyor bak, olmadı. yallah başka kapıya.
  • filme parazit ve karıncalanma görseli ekleyerek korku sineması çekileceğini sanan kimse. en vahimiyse çapı bu olan adamın eş ve dost tarafından sinema gurusu ilan edilmesi. kankileriyle arkaoda'da toplanıp birbirlerini pohpohlama seanslarına ara verirse toparlayabilir.
  • şimdi bunları yazıyorum diye bu adam kendisine gıcık olduğumuzu zannedebilir. kendisiyle ona gıcık olacak bir ilişkim yok. ama yaptığı eylemlerden gıcık olduklarım var. ayrıca ilişkim olmayan birine de gıcık olma hakkım var diye düşünüyorum.

    düşünüyorum dedim ama sesli düşüneyim. bu sevimli melik hangi ara kitap influencerı falan oldu ben o kısmı kaçırdım? bir insanın ortaokul, lise, üniversite ya da sonraki dönemde okuması gereken kitapları 30 yaşında okuyup ve akabinde "bayıldım, arkadaşlar bayıldım" demesi sizce de itici değil mi ? bunu geçtim allah aşkına 1984 diye bir kitap çıkmış nidasıyla kitap tavsiye etmek nedir ya bunu çok merak etmekteyim.

    ha diyeceksiniz ki illa bir kitabı vaktinde okumak zorunda mı yoo ama bazı kitapları da okumuş olun be arkadaş. yani bir şeyleri okumuş olun yani. velev ki okumadınız, iyice boktanlaşan ve bookstagramların kancasına girmiş yayınevlerinin size kitap göndereceği biri de olmayıverin. oradan da eksik kalın. insan duracağı yeri bilmeli ya.

    hadi anladık insanlar okunalım duyulalım hevesleniyoruz ayağına size kitap gönderiyor da siz bari biraz haddinizi biliniz be melik bey. kutu açmak ne abi ? kitap dediğin insanı düşündürür, sevindirir, umutlandırır da kutu açtırmaz ya. kozmetik mi la bu.

    sinema yazdın, kitap tanıttın, kutu açtın, kederli videolar çektin, senaryo yazdın, tiyatro yaptın tamam sensin yani. ama bırak da yayınevleri de sana kitap göndermesin ya. olur mu annem.
    eminim bunlara kesin bir cevabın vardır hatta garip gülüşünle "aaa üşenmeden neler yazmış deli mi ne beni neden bu kadar iyi tanıyor" diyebilirsin lakin hiç tanımıyorum. bunların hepsi ortada. ortalıkta.

    not : sana kitap gönderip sevinen bir yazı ehlinin durumu senden daha kötü bu arada.
    not : ya siz okuduğunuzu anlamıyor musunuz, yayınevine laf atan mı var. edebiyatın geldiği hale üzülüyoruz. melikşah'ın okuyacağım dediği kitap isimleriyle kitapçılara doluşan okurlara üzülüyoruz.
    valla bıktım size laf anlatmaktan. ne yaparsanız yapın.
  • senaryosunu yazfığı film beğenilmeyince ekşi’ye sallamış instagram’da. bir konuda haklı; ekşi uzun zamandır dediği gibi çöp ama bu harika, muhteşem, über yetenekli kadıköy oyuncu klanıyla çektiği filminin kötü olduğu gerçeğini değiştirmiyor. bantmag’de elin filmlerine sallarken iyi, canlı yayınlarda orhan aydın’a sallarken de iyi mesela, ama kendi filmine sallanınca aauuvvv. birkaç küçük burjuva heteronun sığ hayatını anlatan, senaryo kopukluklarıyla dolu, filmin kilit cümlesinin bile altının bomboş olduğu bir filmi niye eleştiriyorsunuz ekşiciler? övün gardaşım, biz mücbir sebeplerden geliyoz diyin.
  • bir türlü konuşma tarzı ve sesine alışamadığım, hayatımda hiç olmadığım kadar irite olduğum isim.

    umarım yalnız değilimdir, çünkü bu sesten ve konuşma tarzından tek rahatsız olan ben isem, hakkımda hayırlı olsun.
  • nasıl bir teşkilat lan bunlar. herkes birbirini tanıyor, beraber tatiller, efendim takılmalar vs.

    evet. bendeki etkisi bu, bu sakallı arkadaşın.
hesabın var mı? giriş yap