• eğer toparlayabilirsem kısaca bu hormonun coğrafi konumlara göre etkilerine değineceğim. içinde iskandinav kızları da olacak, arap çölleri de, peygamberler de, hz. muhammed de, onun çok tartışılan ayşe olayı da. evet, biraz karışık olacak gibi.

    şimdi, öncelikle bu hormonun oluşabilmesi için güneş gerekiyor. evet, bu hormon sadece karanlıkta salgılanıyor ama eğer vücudumuz serotonin üretmezse melatonini de sentezleyemiyor. serotonin ise çoğumuzun bildiği üzere güneş sayesinde sentezlenen bir hormon. ve güneşin en çok bulunduğu yer ise ortadoğu ve arabistan çölleri. iskandinav kızları ve ayşe olayına girersem, bilindiği üzere afrikada ve ortadoğuda kadınlar 9-10 yaşında ergenliğini tamamlarken bu yaş iskandinavya gibi soğuk yerlerde 18-19 yaşına kadar çıkabiliyor. bunun sebebi ise tamamen serotonin ve melatonin.

    afrika ve ortadoğu güneşinde fazlasıyla salgılanan serotonin karanlık çöl gecelerinde de fazlasıyla salgılanan melotonine ön ayak oluyor. ve melotonin denilen hormon ergenlikle fazlasıyla alakalı. çünkü melotonin ergenliğe giriş yaşını saptayan yegane şey. ve bu yüzden eşey organlarının gelişiminin tamamlanması ve eşey hormonlarının salgılanmasının başlaması sıcak ve bol güneşli ülkelerde çok daha hızlı gerçekleşiyor. dolayısıyla da ergenliğe giriş yaşı bu çok sıcak yerlerde çok daha küçük oluyor. (şimdi burada benim de kafamı karıştıran bir şeyi yazmam gerekiyor. melatonin cinsel gelişimi inhibe eden, yani bastıran bir şey. eğer melatonin çoksa cinsel gelişim çok yavaş oluyor. ama burada şu faktör var. alıntılayayım: "ergenlik olusuncaya kadar melatonin kanda artar ve ergenlik olusmasindan hemen once azalir ve ergenlik baslar." ergenliğin oluşması melatoninin pik yapması ve sonra azalması ile oluyor. yani ne kadar erken pik yaparsa azalması ve ergenliğin başlaması da o kadar erken oluyor. bu konuda bilgisi olan varsa ve beni aydınlatırsa sevinirim).

    işte bu yüzden afrika ve ortadoğuda ergenliğe giriş yaşı çok çok küçük olabilirken, iskandinavya gibi soğuk yerlerde ise çok geç olabiliyor. boy uzaması ve kemik gelişimi ergenlikle yavaşlayan şeyler olduğundan soğuk ülkelerin kadınları 20 yaşına kadar gelişim gösterip çok uzun boylu olabiliyorken sıcak ülkelerin kadınlarının boyları bu sebep yüzünden daha kısa kalabiliyor. bu yüzden iskandinav kızları çok güzel oluyorlar ama mesela 13 yaşındaki herhangi bir kızın hormonal gelişimi açısından bakıldığında sıcak ülkelerdeki kızlar soğuk ülkelerdeki yaşıtlarına göre katbekat daha büyük/olgun oluyorlar. melatonin en yüksek salgılandığı yaş ise 3-5 yaşları. yani ergenliğe giriş yaşı bu yüzden sıcak ülkelerde çok çok düşük.

    o çok eleştirilen muhammed - ayşe olayını da buna bağlıyorum. iflah olmaz bir deist olduğum için (iflah olmaz ne demekse) bu din olaylarına çok girmek istemiyorum aslında. amacım ayşe olayını aklamak ya da tam tersi eleştirmek değil. sadece olmuş olabilecek şeyi yazmak istedim. yani demem o ki 9 yaşındaki arap kızı ayşe 15 yaşındaki iskandinav kızı freja'dan daha gelişkin olabilir. sadece bunu da belirtmekte fayda var.

    bir de şu var. ortadoğu ve afrikada, hayvani besinlerin az olduğu bu coğrafyalarda karbonhidrat temelli beslenme çok daha yaygın. anadoludaki akrabalarınızın yemekten daha fazla ekmek yemesini de buna bağlayabilirsiniz (ben bağladım, siz de bağlayın). ve bu karbonhidrat denen şeyin yine melatoninle çok alakası var. hem melatonin hem de serotoninin yapı taşı triptofan denilen bir aminoasit. bunu şurada açıklamıştım: (bkz: #18444169). ve bu triptofan orada da dediğim gibi karbonhidrat ağırlıklı beslenmede oluşan/güçlenen bir şey. yani ne kadar çok ekmek, o kadar çok triptofan ve aynı paralleikte o kadar çok serotonin ve melatonin. protein ağırlıklı bir beslenme ise triptofanın etkinliğini azaltıyor. e bir de güneşi ekleyeceğiz buna. o zaman bu sıcak coğrafyalarda ne kadar çok melotonin salgılandığını anlarsınız.

    ve elbette neden hep din adamlarının, peygamberlerin, veli denilen kişilerin bu coğrafyalardan çıktığını da. her ne kadar deist olsam da mistik altyapısı oldukça gelişkin biriyim. ve melotonin ile epifizin mistisizmle alakasını çok fazla araştırdım. (bkz: #16345548) ve (bkz: #18443950) (gerçi bu son yazdığım bakınız her şeyi içeriyormuş). id'sini verdiğim entry'de de bahsettiğim gibi epifiz bana göre mistik bir organ. ve bu organın çalışabilmesi için birkaç şey gerekli. güneş, karbonhidrat, karanlık ve yükseklik. ki peygamberlerin hep yüksek ve karanlık yerlerde (dağdaki mağaralarda) riyazete çekildiğini de böyle açıklıyorum. mevlana içinse şöyle bir teorim var: (bkz: #18609507). belki de yanlıştır, bilemem. ama teoridir işte.

    biraz karışık oldu evet ama ben de henüz bazı şeyleri oturtabilmiş değilim. ama bu hormonla ilgili yazmaya devam edeceğim. aklıma bir şeyler gelirse ya da bu entry ile ilgili yaptığım hatalar var ise gelen uyarı mesajları ile editleyeceğim elbette.

    not: yazdıklarım bir tıpçının araştırması değil, ilgi duyan birinin araştırmasıdır. ekşi sözlüğün en altında yazan şeyi buraya kopyalamakta hiçbir beis görmüyorum bu yüzden: "bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir."
  • "gün battı, köylü yattı" temel prensip olduğunda en çok salgılanan ve serotoninini de o prensiple yaşandığında en çok salgılatan hormon. bu bilimsel gerçeğ göre, depresyonun çağın hastalığı olmasının nedeni elektriğin keşfi. gece ne kadar karanlık, gündüz ne kadar aydınlıksa, o kadar mutluluk... gece uyanık, gündüz uykuda geçtiğinde ise stres, melankoli, nedeni bilinmeyen hüzün...
  • karanlıkta uykunun gelmesini sağlayan hormondur. ayrıca hava kapalı olduğu zaman ruhta oluşan bunalmaların*, bahar gelince coşmaların da sebebidir
  • vucudun dogal olarak urettigi bir hormon..vucuttaki seviyesi geceleri artar ve gunduzleri duser, vucudun biyolojik saatini duzenlemekte onemli bi rolu var..
  • beyinde bulunan epifiz bezi nden özellikle geceleri salgılanan bir hormondur. melatonin triptofan adı verilen bir amino asitten elde edilmektedir ve serotonin hormonunun sentezlenmesinden de sorumludur.
    melatonin vücudun uyku düzeninin sağlanmasından sorumludur ve kişinin biyolojik saat ritmini ayarlamaktadır. o yüzden uyku süresi mutlaka karanlık ortamda geçirilmelidir.
    gece görev yapan insanların daha çabuk hastalanırı ve kansere yakalanma riskleri daha fazladır. gece çalışan kadınlarda meme kanseri riski daha fazladır.
    görme engelli kişilerde kansere yakalanma oranı daha düşüktür. bunun nedeni olarak melatonin gösteriliyor.

    günümüzde ise melatonin ve kanser
    çalışmalarının büyük çoğunluğu meme kanseri modelleri üzerinde yapılmaktadır. yapılan
    çalışmalar melatoninin gece uygulamalarının
    kanserde daha başarılı sonuçlar verdiğini ortaya koymuştur. kanser gelişiminde melatoninin
    gece salgısının bozulmasının önemli olduğunu
    düşündüren veriler elde edilmiştir. özellikle
    gece ışık altında çalışan kadınlarda kanser insidansının arttığı ortaya konmuştur. hatta ışık
    yoğunluğunun derecesiyle tümör büyüme hızı arasında doğru orantının varlığını gösteren çalışmalar
    bildirilmiştir

    mevsimlerin kanser gelişmesi üzerindeki etkisi
    melatoninle orantılıdır. gecelerin uzun sürdüğü
    kış aylarında melatonin üretimi fazladır ve bu
    dönemde tümör gelişmesi yavaşlar

    melatonin salgısı için uyku şart değildir, karanlık yeterlidir. melatonin salınımı artışı, vücut ısısını
    düşürür (vazodilatasyon ile) ve bu da uyku hissi
    oluşturur, yani direkt hipnotik etkisi yoktur.

    fotoperiyodik hipoteze göre kış mevsimine
    ait uzun geceler ve kısa gündüzler `mevsimsel
    affektif bozukluğa` (mab) neden olur. bunun
    temel nedeni olarak vücudun melatonin salınımı gösterilmiştir. bu tablonun yaz aylarında kendiliğinden remisyona girmesi, sonbahar
    veya kış mevsimlerinde tekrarlayan depresyon
    atakları şeklinde seyretmesi ve mab’ın parlak
    ışıkla tedavi edilebilmesi bu hipotezi desteklemektedir. başka bir çalışmada da depresyonda
    olan hastaların melatonin seviyesi geceleri düşük
    izlenmiştir.çalışmalar tedavi için kullanılan
    melatoninin depresyon hastalarında uyku örüntüsünü düzenlediğini ve depresyon belirtilerinde
    gerileme sağladığını göstermiştir. fakat depresyon tedavisinde kullanılan melatonin preparatlarının bir antidepresan gibi gün boyu kullanılmasının
    tabloyu kötüleştirebilece¤i, bu yüzden melatonin
    sirkadien ritmi de göz önüne alınarak kullanılması
    gerektiği düşünülmektedir. hastalara verilen
    antidepresan ilaçların da serotonin ve norepinefrini artırarak melatonin artığı yaptığı bilinmektedir.

    melatoninin kemik üzerine doğrudan etkisi
    vardır. melatonin sekresyonunun baskılanması
    serum kalsiyum konsantrasyonunu düşürürken,
    melatonin uygulaması bu konsantrasyonu artırır.

    kaynak- makale
  • normalde havanin karanlik oldugu ideal uyku zamaninda en yüksek, uyku alindiginda da en düsük seviyede salgilanan hormon. dolayisiyla gece uykusunun önem tasimasindaki temel sebeptir melatonin. uyku ve uyaniklik döngüsünü olusturdugu icin sabahi aksam, aksami sabah yapan kisiler melatonin salgilanmalarini allak bullak etmis olurlar ve uyusukluk halinden kacamazlar. havanin karanlik oldugu ideal uyku zaman diliminde (asagi yukari 23:00-05:00) uyumamanin zararli oldugu kanitlanmistir, söyle ki karanlik bir odada isik acildigi zaman melatonin seviyesi sadece 10 dakika icinde bile önemli ölcüde düsüyormus. bu sürekli tekrarlandigi takdirde ise melatonin üretiminin azaldigi gözlenmis. kisaca hay aksi...
  • elektromanyetik dalga yoğunluğu arttıkça melatonin salgılanması azalır. melatonin salgılanması azalınca da dna yapısı bozulmaya başlar. bozulan dna yapısı da kanser ve benzeri hastalıklara yakalanma veya kanserli hücrelerin ilerleme/büyüme riskini arttırır. dolayısıyla gelişen teknolojiyle bağımlısı olduğumuz her türlü elektrikli cihaz, bizi kansere bir adım daha yaklaştırmaktadır.
  • melatonin stresi büyükcene bi ölçüde azaltmaktadır, bu yüzden antidepresan diyebiliriz kendisine.... fakat öğrenmeye olumsuz etkisi var!
  • beyindeki glandula pinealis'ten salgılanan nam-ı diğer uyku hormonu.

    uzun zamandır adam akıllı bir şeyler karalamıyordum sözlüğe bununla beraber o uzun araya da bir son vermiş oluruz.

    evet efendim günün konusu melatonin .

    melatonin dediğimiz hormon genel olarak başta da bahsettiğimiz gibi gündüz-gece ve mevsimsel biyo-ritmi düzenler. hani ilkbaharda için içine sığmaz ya aha da bunun sebebi bu tatlış hormondur.

    bunlardan bağımsız olarak memelilerde bağışıklık sisteminin en güçlü taraflarından biri olup vücut ağırlığının azaltılması, anti-aging, anti-jet lag, tümör büyümesinin engellenmesi ve kanser önleyici etkisi olduğu birçok araştırma tarafından kanıtlanmış ve ispatlanmıştır.

    ancak bugüne kadar bunlarla alakalı herhangi bir fda onayı bulunmamaktadır.

    tek tek inceleyelim o zaman bu başlıkları.

    1- vücut ağırlığının azaltılması,

    fareler üzerinde yapılan şu ve şu araştırmadan da anlaşılacağı üzere melatonin gece etkinliği arttırırken vücut ağırlığını azalttığı gözlemlenmiştir.

    "melatonin administration reduced body weight gain and increased nocturnal locomotor activity. the peak concentration of melatonin was found at night coinciding with the increase in nocturnal activity."

    2- bağışıklık sistemi ve kanser,

    bununla ilgili yüzlerce makale var fakat ben sadece birkaç tanesini sizlerle paylaşacağım. örneğin şu araştırma çok detaylı. ben o kadar okuyamam kısa geç dersen o zaman şu resimleştirilmiş ifade işini görür sanıyorum.

    ingilizce bilmeyenler için kısaca açıklayacak olursak;

    bakterisinden, virüsüne parazitine kadar her türlü pislikle mücadele edip etkinliklerini azaltıyor, ömürlerini kısaltıyor. bunun yanında ms, rheumatoid arthritis, lupus gibi birçok otoimmün hastalık ile mücadele edebildiğini görebiliyoruz.

    kanser konusu ise çok geniş, birçok kanser çeşidi var ve bunların vücuda verdiği zararlar birbirinden bambaşka ancak şurada;

    "melatonin has been shown to inhibit growth of different tumors under both in vitro and in vivo conditions."

    kısaca diyor ki in vitro ve in vivo çalışmalarında çeşitli tümör çeşitlerinin büyümesini inhibe ettiğini söylüyor.

    ancak daha güzel kısmı ise kemoterapi uygulamalarını vücut melatonin ile birlikte daha iyi tolere ettiğini gösteriyor.

    "moreover, chemotherapy has been shown to be better tolerated in patients treated with melatonin."

    bunlar gibi birçok araştırma ve deney var. isteyen dahasına pubmed ve diğer sitelerden rahatlıkla ulaşabilir. fazla girmek istemiyorum çünkü girersem birkaç günde ancak okunacak bir entry olur.

    şu araştırmanın kanser bölümüne bir göz atarsanız çok daha detaylı bilgiler elde edebilirsiniz.

    3- anti-aging,

    özellikle şu araştırmayı mutlaka okumanızı öneririm.

    "regarding clinical application, exogenous melatonin should rather be used topically than orally, since orally administered melatonin appears in rather low levels in the blood due to prominent first-pass degradation in the liver, thus limiting skin access"

    şu kısım önemli, kısaca diyor ki klinik çalışmalara göre oral alınan melatonin karaciğerdeki geçişi sırasında bozunması nedeniyle kandaki yoğunluğu beklenenden daha az oluyor bu yüzden topikal kullanmak çok daha iyi.

    uv olayına hiç girmiyorum bu zaten ezelden beri bilinen bir şey.

    4- uyku problemleri,

    şu ve şu makaleleri de okumanızı tavsiye ederim.

    yine önemli kısımlardan tamam iyi güzel de ne kadar kullanmalıyım, nasıl yapmalıyım diye düşünüyorsanız.

    "taking melatonin (5–6 mg) to sleep at day time heightens quality of sleep "

    günlük 5-6 mg kadar iyi bir uyku çekmenizi sağlıyor efendim.

    fakat;

    "but dose of 6–10 mg was reported not to have the effect mentioned above "

    fazlası pek de iyi gözükmüyor. yani uyumam lazım diye olayı abartmayın istediğiniz etkiyi muhtemelen alamazsınız. (bkz: çoğu zarar azı karar)

    ya benim bebem diyorsanız;

    "ın 1 study, doses of 2.5–5 mg nightly provided prompt sedation and improved sleep quality, noted in almost all the 15 subjects, with no side effects."

    2,5-5 bebeleriniz için ideal rakamlar. son kısımdan da görüleceği üzere yan etki neredeyse yok.

    5- depresyon,

    melatonin depresyonla doğrudan ilintili bir hormon, düşük olduğu zaman kendinizi depresif hissedersiniz. entry'nin başında bahsettiğim şeyler tamamen melatonin ile ilgili.

    buyrunuz efendim depression bölümünü afiyetle okuyabilirsiniz.

    "brain serotonin levels rise after melatonin administration"

    melatonin uygulamasından sonra beyin serotonin seviyeleri yükselir. bunun yanında serotonin depresyon üzerine etkilerine yardımcı olur.

    "support of the serotonin system with serotonergic nutrients or drugs can elevate mood, reduce aggression, increase the pain threshold, reduce anxiety, relieve insomnia, improve impulse control, and ameliorate obsessive-compulsive syndromes."

    gerçi melatonin ile serotonin arasında bir zıtlık var ama o başka bir entry konusu şimdi girmeyeceğim oraya.

    6- saç folikülleri,

    uzun zamandır saç ile ilgili bir şey yazmıyorsun diyen gardaşlarıma gelsin bu da :))

    çevrede neredeyse hiç melatonin olmamasına inanın çok şaşırıyorum, o kadar çok çalışma var ki bununla ilgili yazsam kitap olur emin olun. ben yine de birkaç tanesini burada paylaşayım.

    şurada birkaç araştırma verilmiş bunlar bile ne kadar etkili olduğunun kanıtı.

    - şuradan da görüleceği üzere saç dökülmesi 3 ayda yarıdan çok azalıyor.

    yine şuradan görüleceği üzere saç dökülmesi tamamen duruyor hatta belli oranlarda saç çıkışları oluyor.

    en geniş araştırmalardan birisini ise mel-cos şirketi yapıyor mart 2014'te başlayıp ekim 2016'da bitiriyorlar ve çalışmaya 901 erkek ve 990 kadın katılıyor.

    - saç çekme testi yapıyorlar ve sonuçlar muazzam şuradan görüleceği üzere 90 günün sonunda %12'lerden %61,5'lara çıkıyor.

    ilk günün çekilen saçlardan sadece %12'si yerinde kalırken 90. gün bu oran %61,5 oluyor.

    şurada yeni saç oluşumları kontrol ediliyor ve ilk gün %4,5 iken 90. günde bu tam %22,5 oluyor. gelişim oranı ise %90'lara varıyor sadece %10'luk bir kısımda ya stabil kalıyor ya da geri gidiyor.

    karşılaştırma adına şunu söyleyeyim bugün en iyi ilaç olarak kabul edilen minoxidil çalışmalarında bile geriye gitme oranları %15'in üzerinde.

    bunun yanında;
    - şuradan ve şuradan görüleceği üzere seboreik dermatit tedavisinde yabana atılmaması gereken bir şey.

    - "a majority of the patients (74.4%) was satisfied with the cosmetic results following 90 days of treatment, while 23.3% were moderately satisfied, and a small proportion (2.3%) was dissatisfied with the results. "

    kullananlardan sadece ve sadece %2,3'ü melatoninden memnun kalmamış ki bu olağanüstü bir oran.

    - "an open-label, clinically controlled study involving 35 men with aga, demonstrated that 6 months of topical melatonin treatment resulted in a significant increase in hair density in 54.8% and 58.1% of the men after 3 and 6 months, respectively; these results were observed using trichoscan, an objective, digital software-supported epiluminescence technique."

    saç yoğunluğu 3 ve 6. aylarda sırasıyla %54 ve %58 oranında artmış ve bunu öyle bakarak falan yapmamışlar bildiğin dijital bilgisayarlı bir sistemle çalışılmış.

    - "the increase in the measured hair count from 123 hairs/cm2 at baseline to 159 and 173 hairs/cm2 after 3 and 6 months"

    yine başka bir çalışmada başlangıçta cm2'ye 123 saç düşerken sırasıyla 3. ve 6. aylarda 159 ve 173 olarak ölçülmüş. %50 saç artışından bahsettiğimin farkındasınızdır umuyorum ki.
  • bende ters çalışan ya da tersinin bulunduğu hormon türü. karanlıkta uykumun gelmemesini, yağmurlu havada mutlu ve coşkulu olup güneşli havada bunalıma girmemi başka türlü açıklayamıyorum.
hesabın var mı? giriş yap