• antalya il jandarma komutanlığında askerlik yaparken bölük komutanımdı. mehmet üsteğmendi. disiplinli adamdı. ilçelere göndermeyelim, gözümüzün önünde dursunlar diye komutasındaki karargâh destek bölüğüne yığılan sürüyle bağımlı/hırsız/arsız/uğursuzu tatlı-sert ama çoğunlukla sert yollarla yönetirdi. kendisiyle birkaç saat ingilizce çalışma imkânım olduğunda askerlerini titreten sert adamın aslında gayet makara birisi olduğunu gördüm. devreleri yüzbaşılığa terfi ettiği halde lafını sakınmayan dobra bir tip olduğundan geçmişte disiplin cezaları aldığı ve bu yüzden hâlâ üsteğmen olduğunu duymuştum. doğru mudur bilemem ama lafını sakınmadığını bu gece gördük. herkesin ağzındakileri bu gece tv kameralarına çatır çatır söyledi.

    seni zaten hiç unutmamıştım mehmet üsteğmen. bundan sonra mehmet yarbayı da kimse unutamayacak.
  • zamanında antalya'da kemer ilçe jandarma komutanlığı yapmış subaydır.

    antalya'da kemer'de jandarma üsteğmen olarak görev yaparken, mehmet'e ankara'dan çuvallarla eşya/giysi ve bir mektup gelir. mektup dönemin jandarma genel komutanlığı kurmay başkanı olan korgeneral'in eşindendir. "hanımefendi" mehmet'ten çuvallardaki ürünlerin, o mıntıkadaki lüks otellerde açılacak kermeslerde satılmasını ister. gelirin de bir vakfa yatırılacağını söyler.

    mehmet de biraz saflıktan, biraz dürüstlükten, biraz da delikanlılıktan çuvalları ankara'ya geri yollar. "hanımefendi" tabi şok. bu olay yaşandıktan 1 hafta sonra mehmet'in tayini kemer'den, denizli çivril'e çıkar. henüz kemer'e geleli 1 yıl bile olmadığı için ayim'e dava açar. dava açınca bu sefer mehmet'in bir defa daha tayini çıkar. bunun üzerine mehmet ankara'ya gelir, jandarma genel komutanlığı tayin şube müdürü kurmay albayın makamına çıkar ve derdini anlatır. albay, "davanı geri çek bir çaresine bakarız" der. mehmet davasını geri çeker ama o da ne, bir daha tayini çıkar. bu sürgünlerle mehmet devreleri arasında meşhur olur, "mazlum mehmet" derler kendisine.

    mehmet zaten gelene ağam, gidene paşam demeyen, karakteri yüksek bir subaydır. anlattığım olayda kendi üstlerinin hukuk dışı, özel emirlerini uygulamadığı için başına gelenleri görüyoruz. bunun dışında bir de yine zamanında "ergenekoncu" olmakla suçlanmıştı. daha sonradan ergenekona da "milli orduya kumpas" dediler ya gerçi.

    başkanlık hayali için iç savaş çıkarmayı planlayanlar mehmet yarbayın da başını yakmaya çalışabilir ama tarih mehmet yarbayı en doğru biçimde yazacaktır.
  • 2008 yılında taraf gazetesi tarafından ergenekonculukla suçlanırken, 2016'da fetö'den ihraç edilmiş subay.
  • zamanında taraf'ın ergenekoncu ilan ettiği kişi. şimdi twitter'da hdp'den aday olsun diye kulis yapıyor taraf tayfası.

    zaman nelere kadir.
  • her şeyden önce bir insandır. öyle ele alınması gerekir. verdiği tepki de haklı ya da haksızdan çok; insancıldır. onu vatan haini ilan edene kadar, baş tacı edene kadar bu adamcağız neden böyle bir tepki vermeye itilmiş, ona bakmak lazım. yoksa iki zıt grup olarak bir taraf onu baş tacı edecek, diğer taraf da cemaatçi diye yaftalayacak; sonuçta bir kez daha saçma salak bir tartışmayla vakit öldüreceklerdir.

    olan olmuş, ölen ölmüş ama mesele ölenin öldüğüyle kalmaması. bu adam bir abi her şeyden önce. kardeşinin acısını kalbinde hissediyor belli ki. ve görüyor adaletsizliği, haksızlığı, ahlaksızlığı. birisi çıkıyor açıklama yapıyor "ben de şehit olmak isterim diye. bunu diyen adam yüzlerce insanın ölümünde payı olduğu halde istifa etmeyi aklına bile getiremeyen bir herif. yarbay bey de soruyor kendince, neden benim kardeşim? ben de olsam ben de sorarım. neden biz kardeşim? neden tüm bu yaşananlarda en çok sorumluluğu olanların kılına zarar gelmiyor da olan hep bizlere oluyor?

    siz kafanızda meseleyi pkk-tsk diye özetlemiş olabilirsiniz. sizin için 50 terörist ölmesi için 3-5 şehit vermek anlamlı olabilir. ama benim için öyle değil işte. iki dudağının arasından çıkan bir kaç cümleyle savaşa ya da barışa karar verenlere hiç bir şey olmuyor. öcalan örneği ortada. bu adam binlerce can aldı. kaç mahkum onun şartlarında yaşıyordur peki? çözümü başlatanlar da, tekrar savaş kararı alanlar da ortada. şehitlik mertebesini anlatarak milletle taşşak geçenler de ortada. onlara bir şey oluyor mu? bir zarar geliyor mu? hayır. peki neden bizim yozgatlı, amasyalı, osmaniyeli, hakkarili, edirneli, şırnaklı, diyarbakırlı çocuklarımız bunun bedelini ödüyorlar? neden onlar ölüyorlar? neden o siyasiler cenazeye gelip pişkin pişkin en ön saflarda namaz kılıyorlar da biz "vatan sağ olsun" diyen tarafta oluyoruz?

    işte bu sorular yarbayın da aklını kemirmiş olmalı ki kafasında benzer sorularla isyan edivermiş.
  • benim gibi bir abidir.
    kendimi onun yerine koyuyorum izlediğim andan beri. sizi bilmem ama konu kardeşim olunca benim gözüm hiç kimseyi görmez. dik başlıdır kardeşim. ilk okuldan üniversiteye hep beraberdik. sadece askerde ayrıldık ben jandarma oldum o havacı. terör tehlikesi yoktu olduğu yerde ama görev yaptığı birlikte direk yada dolaylı ulaşabildiğim herkese ulaştım. haberi olmasın ama koruyun, kollayın dedim. çünkü haksızlığı görüp susmaz, üstüne vazife olmasa da mazluma sahip çıkar, haksıza haksız der, olur ya ne bileyim komutanıyla ters düşer, düzeni bozar, birilerinin canını sıkar ve komutanından, devresinden, teskerecisinden bir tokat yer diye ödüm kopardı. bugüne geldik, konuşmayı, yürümeyi, yüzmeyi öğrettiğim kardeşim. onurlu, namuslu, cesur, duygusal, gözükara kardeşim.
    benim kardeşim, nasılsın diye aradım "iyim abi merak etme, her şey yolunda" dedi. "tamam birader kimseye takılma, akıllı ol dedim" ömrü uzun ve mutlu geçsin..

    ve albayımın kardeşi, bu ülkenin askeri, mehmetçiği, anasının kuzusu, babasının yiğidi, abisinin alisi, alim.. yok artık! binlercesi gibi..

    nasıl üzülmezsiniz ölen bir insan için. bir kardeş için nasıl üzülmezsiniz. ulan biz nasıl bu hale geldik. adamın içi yanıyor dünyayı yaksa ateşi sönmez dünyayı yaksa alisi geri gelmez ama içi yanıyor işte çaresizliğinden haykırıyor. birileri kalkmış altında başka anlamlar arıyor. birileri saraylarından villalarından ahkam kesiyor dalga geçer gibi "şehit olmak istiyorum diyor" gerçekten lan biz nasıl bu hale geldik. van dame dayak yerken ağlayan biz cüneyt arkın bizansın eline düşünce üzülen biz nasıl bu hale geldik. bu insanlar bu ülkede nasıl bakan, başbakan, başkan oldu. ölüsüne, ülkesine, özgürlüğüne, atasına saygısı olmayan bu insanlar nereden geldi girdi aramıza. nasıl ele geçirdiler bizi. onuru için bağımsızlığı için canını veren bir milletten paraya tapan bir millete nasıl dönüştük.

    olur da bi şekilde okursan diye söylüyorum yarbayım bende senin bir kardeşinim. biz senin kardeşleriniz, senin çaresizliğini anlıyoruz. klavye başında ahkam kesmek değil derdimiz gözümüz yaşlı içimiz yangın yeri acını paylaşıyoruz seni anlıyoruz. feryadın feryadımız sesin daha gür çıksın diye biz senin ve senin gibi vatanseverlerin hep yanındayız. adalet istiyoruz herkes için herkese eşit adalet.

    kardeşinize rahmet size sabır dilerim.
  • facebook hesabından yazdıkları şöyledir:

    ''21 temmuzda haber7 sitesinin başlattığı kampanya sonuç verdi... bu gece yarısı ordudan atıldım... hayatımın hiç bir döneminde fetö ile irtibatım olmamıştır selam dahi vermedim ama yılardır bu örgütle beraber olanlar tarafından fetocu diye atıldım... bu iş tamamen çığırından çıktı...elbet sorulur hesabı..zulüm ıle abad olanın sonu berbad olur...''

    ''gecenın bu saatınde hakkımda sorgusuz sualsız ıslem yapanlara seslenıyorum: benım vıcdanım rahat başımı yastığa koyup uyuyacağım... ya sız zulüm sahıplerı rahat olacak mısınız...sızden hakkımı almadan ve helak olduğunuzu gormeden olmeyecegım...sonuna kadar mucadele...allah belanızı versın...aynı haksızlıklara ugramadan olmeyın sız de...''
  • şehit kardeşinin cenazesindeki isyanını sonuna kadar haklı bulduğum adam. adam gibi adam

    sahi, daha düne kadar "çözüm süreci başladı, anaların gözyaşı dindi" diye seçim propagandası yapılırken, imralı'yla bile görüşmeler başlamışken, nasıl birdenbire "bu savaş kıyamete kadar sürecek" noktasına gelindi?

    daha kaç genç adam ölecek? daha kaç anne-baba çocuğunun cenazesinde kahrolacak? daha kaç eş-dost-sevgili gidenin ardından gözyaşı dökecek? kaç çocuk babasız kalacak?

    yazık değil mi bu ülkeye, yazık değil mi bu ülkenin gençlerine?

    makam-mevki-koltuk-saray uğruna, tüm bir ülke göz göre göre savaşa sokulur mu?

    gençleri birer birer mezara giren bir ülke artık iflah olur mu?

    not: kendisini hain ilan eden, hakkında linç kampanyaları başlatan tüm o.... çocuklarının amına koyayım! inşallah siz de aynı acıyı yaşayıp anlarsınız!
  • büyük ihtimalle 7 haziran'dan sonra yapılan siyasi hesaplar ve politika (!) değişiklikleriyle ilgili bizden çok duyumu ya da fikri olan yarbay, kardeşinin kaybıyla "sizin yapacağınız işi sikeyim" tepkisi vermiştir.

    kendisini "bize şöyle yarbay gerek, böyle yarbay gerek" diye eleştiren aktrollere ise gereken yarbay değil, yarraktır.
  • öncelikle (bkz: #54253460)

    harbiye ve ankara üniversitesi hukuk fakültesi mezunu şerefli ve eğitimli subaydır.

    ayrıca ankara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsünde de doktora yapmıştır.

    doktora öğrencisi iken yazdığı bir makale, jandarma genel komutanlığı tarafından çıkarılan bir dergide yer almıştır.

    http://www.jandarma.tsk.tr/…andarma_dergisi_140.pdf
    (58. sayfa)

    yine doktora döneminde yazdığı bir makale de türkiye barolar birliği dergisi'nde yayınlanmıştır.
    http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2015-117-1463

    yani öyle hasbelkader harbiye okumuş, subay olmuş bir tip değildir. işlerini hukuka ve askerlik mesleğinin gereklerine uygun yapma derdinde bir subaydır. kariyerli ve iyi eğitimlidir.

    ben yine de tsk'ya güvenmiyorum, tayyipçi bir sürü general var. özellikle jandarma'yı zaten akp ele geçirmekte baya hevesli. ama yarbay mehmet alkan bu donanımıyla, bu eğitimiyle ve bu yüksek karakteriyle ordu dışında çok daha iyi imkanlar sunan işler bulabilir.

    her alanda yolu açık olsun.
hesabın var mı? giriş yap