mehmet
-
-
soyadı yılmaz olan kişinin adı ise türkiyenin erkek nüfusunun yaklaşık yarısını ad soyad olarak tanımlamaya yarayan isim...
-
adım. küçükken çok sıradan bir ad diye üzülürdüm. ama sonra öyle sıra dışı adlarla karşılaştım ki mehmet'in sıradanlığını sevmeye başladım.
-
bir erkeğe verilebilecek en güzel isimlerden biridir. son dönemin, devamında "can" gelen, veya tam bi anlamı olmayan abudik isimlerinin yanında duru bi su gibidir. özdür, kişiliklidir.
-
mehmet
o gün yüreğimizde mavzer
güneş alnımızı yakıyor
beş bin kardeş yürüyor güneşe
mehmet kavgayı öğretiyor
bakın bir sokak işte mehmet çıkıyor
öbür sokaktan yine mehmet çıkıyor
beşbin mehmet koşuyor güneşe
ölüm yağmuru hiç dinmiyor
kuşandık genç öfkeni
taşların kucaklarımızda
bizlere öğrettiğin kavga kavgamız
büyüyor umuzlarımızda
alnındaki kurşun yarası
sönmeyen bir ateş şimdi
büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor
sarıyor halkın yüreğini
zapt ettiğimiz alanlara
sesini taşıyacağız
kanımızla yazıyoruz tarihi
haklıyız kazanacağız
grup yorum
(bkz: mahir çayan)
(bkz: deniz gezmiş) -
random hesaba göre 20 yaş civarı bekaret sorunu olmayan hemen her türk kızının kukusunda en az bir mehmet izi mevcuttur. hızlı giden hatunların ise 30una varmadan osmanlı soyunu anırtarak mehmet serisini tamamlaması ihtimalle muhtemeldir (bkz: kuku işler, memetgiller övünür)
-
murathan munganın eteğimdeki taşlar kitabından bir şiir.
mehmet,
otur gölgesine
senin için diktiğim ağacın, aşkın
beni dinle
zaman az
sözlerden sonra belki kalmayız ikimiz de
kilidinde paslanan dilim
sevdiğini söyleyemiyor
her şiirimde ağız değiştiriyorum
korkuyorum
reddedilmekten korktuğum kadar
beni sevmenden de
yazmak ne ki,
dilvermezim karşında
içim yaban, içim ağrı, içim dağ
nice baksam
dilim az
ne zaman yollarına karşıcı dursam
içimin narı dağılıyor
kor ve tane tane
dağılıyor
benden sonraya yetecek kadar
benden önceye
dağılsa da biliyor
aşk çocukluktan gelir
yeter şimdiye
bir büyü kesesi gibi
çözülen ellerimde
görülüyor
kum ve nar
iç içe
avucumun içinde
kor ve tane tane
uyandığın güne değdim
terli bir gül ürperirken tenimde
aynı anda aynı rüya
iki beden
bir ihtimal
kaldı gözlerimizde
sarışın kum, siyah saten
ve narın renginde
susan dilim, uzun konuşmalar için
hecesine niyet çektim
payıma düşen
tesadüflerden
dalgınlık yapan bir ümit
ya da ümitsizliğin
siyah sukuneti içinde
niyet çektim
savatlı esmerliğinin ışıttığı
kalbim için
kalbine
geleceğini bilsem
içimdeki çölün kumundan gönderirdim sana,
çocukluğumun uykularından
çoktan boğulup giderdim
kendim su olmasam
dicle'den fırat'tan
kaç kez kurtulmuş canımı
denizinin yakınına bırakırdım
göğsümü çaprazlayan kollarım
teslimiyet nişanı
ilk baskında
kalbimin kütüğü
aşkın doğusuna kayıtlı
hafızı olduğum coğrafya
ruhumu çatan imgeler
iklim ve rüya söyler
dilim şehire gelmez
ne zaman aşka düşsem
kitabına diz çöktüğüm
kaderim değilsen yıldızımsın
ışığını görmeden gidemem
zamanın soluğu sende düzene girer
sen bozabilirsin ancak
bana yaptığın bu kör büyüyü
karanlığın kemikleriyle
konuşan bir şaman gibi
bekliyorum kapanmanı üstüme
suda çözülen bir muskanın sükunetinde
çoktan erimiş yaram
karışmış etime
çekip gitmek için seni bekliyor gövdem
dua, duman ve kendinin gurbetine
zamana bırakılmış
vaatsiz günlerin koyuluğunda
nice derin kazsam adını
bir şiirin başına
bilirim
sükun bulmayacak
yazımdaki sızı,
içimdeki yaban,
içimdeki ağrı,
içimdeki dağ
git kalbimden mehmet,
beni bana bağışla!
kasım 2004 -
kökü, tıpkı ahmet ve mahmut gibi isimlerde olduğu gibi, hamddır. bu yüzden olsa gerek mehmed diye de yazıldığı görülür. en basit karşılığıyla övülen/övülmüş manasında. etrafımızda böyle isim yapmış pek çok insana rastlayabiliriz. özellikle kayseri'de istisnasız her ailede en az bir mehmet var. edebiyatımızda, tarihimizde bu isimde o kadar çok cevher var ki birini saysak diğerlerine ayıp kaçar.
-
ismim.
tanıdıkların, sevenlerin sevmeyenlerin yaratıcılıklarına bağlı olarak sonsuz varyasyonları üretilmiş, üretiliyor, üretilmekte...
(bkz: mehmet)
(bkz: memet)
(bkz: memed)
(bkz: memo)
(bkz: memocan)
(bkz: memoş)
(bkz: memişko)
(bkz: memoşko)
(bkz: mem)
(bkz: mim)
(bkz: meme) *
(bkz: mimit)
(bkz: momo)
ilginç bir şekilde bir tek araya mesafe koymak isteyenler ismi orjinal haliyle kullanırken ismin kullanımı absürdleştikçe seslenenlere yönelik sempatim doğal olarak azalmakta... bilmiyorum diğer yüz milyon mehmet türevinde durum nasıldır -
bir mehmet eroğlu romanı. fay kırığı üçlemesinin ilk kitabı aynı zamanda.
istanbul'a gelen mehmet'in eski arkadaşları ve iki farklı dünyadan iki kadınla olan ilişkisi mehmet eroğlu tarzıyla bizleri bekliyormuş. arka kapak yazısından bunu anladım en azından. ikinci kitap, emine; üçüncü kitap da rojin olacakmış. türkiye'deki meseleler üzerine politik okumalar yapılabilecek romanlar sanırım. bakalım bakalım...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap