• 'medi' orta, 'terra' da toprak, kara demek olduğundan karaların ortası anlamından gelir bu söz.akdenizin gondwana ve laurasia arasındaki tethys denizinin bir kalıntısı olmasından yola çıkılarak bu isim verilmiş olabilir..ya da daha basit anlamda "deniz işte karaları ayırıyo, hatta bu karaların ortasında yer alıyor" diye de düşünülmüş olabilir.
  • romalılardan kalan bu kelimenin kökeni konusunda olaya farklı bir açıdan bakılırsa şöyle olamaz mı ?

    mare internum - iç deniz, bizim deniz. biz bu denizin çepeçevre etrafını işgal edip romaya bağladık. böylede büyüğüz işte.
  • abd'de (en azindan west coast'da, east coast'u bilemiyorum) eger context yemek/mutfak ise, akdeniz degil ortadogu anlamina gelen sozcuk.

    kimin yuzunden bilemiyorum lakin ortalama bir amerikali icin mediterranean; kebap, falafel, pita..vs. demektir, akdeniz'deki gibi akdeniz mutfagi degil. akdeniz'de akdeniz mutfagi bati akdeniz'i de kapsar lakin, abd icin yapilan tanimda sadece dogu ve guney akdeniz anlamina gelir.
  • bizim akdeniz olarak adlandırdığımız iç denizin adı. bu isim latince'den türetilmiştir ve "dünyanın ortasında" anlamına geldiği söylenir. ama aslında iki kıta arasındaki deniz anlamına gelir. medi (arasında) terrian (kıta)

    edit: orta çağda roma o-t haritalarında görsel görüleceği üzere "mare magnum" yani akdeniz, avrupa ile afrika arasında çizilir.

    * "tanais" dedikleri don nehri, avrupa ile asya'yı ayırır.

    * "nilus" dedikleri nil nehri, afrika ile asya'yı ayırır.

    * "mierusaiem" dedikleri jerusalem (kudüs), -o zaman bilinen- dünyanın merkezinde (ortasında) bulunur.

    * "paradisus" dedikleri paradise(cennet) asya'nın doğusundadır.

    * "gog et magog" dedikleri, yecüc ve mecüc (dünyanın sonu geldiğinde şeytan tarafından yönetilecek gog'un ülkesi-şeytanların ülkesi) asyanın kuzeyindedir.

    * "oceanus" dedikleri okyanus, dünyanın (karaların) etrafını kuşatır.

    orta çağ'da dünya bu kadar basit bir yerdir.
  • abd'de konu yemek/mutfak oldugunda ne anlama geldigi neyi tanimladigina baglidir. mesela yemek kitaplarinda basbayagi akdeniz anlamina gelir ekseriyetle (levant, k. afrika, italya, ispanya, yunanistan, turkiye -fransa pek degil). gidin bir "mediterranean cookbook" alip icindekilere bakin (mesela amazon'da) sadece meze degil mesela tapas ve antipasti ornekleri de verirler. zeytinyaginin cok kullanildigini, aman da zeytinyaginin cok faydali oldugunu soylerler (ve hatta bu yuzden akdeniz diyeti, akdeniz yemekleriyle saglikli kalalim ha arkadaslar? seklinde kitaplar da vardir.)

    gelelim restoranlara. burada isler biraz karisik, sebebi de tamamen pazarlama, maksimum musteri cekme cabasi. dusunun bir amerikalisiniz ve cogu amerikali'da olan yargilara sahipsiniz. italian restaurant dedigi zaman "ooo, bruchetta, pasta, lazanya" diye atlarsiniz. spanish dense aman da paellalar tapas falan dersiniz. ethiopian'in afghan'in bile asagi yukari ne turlu yemekler sundugunu bilirsiniz. ama mesela turkish restaurant dendiginde "hmmm... ne var ki?" dersiniz, turk mutfagi burada marka olamamistir, olmus kismi da greek/yunan diye olmustur. middle eastern da demek cok ideal degil, politika batsin. bu durumda (mensuplarinin cogunlugu olusturdugu mahalleler disinda) lubnan, iran ve ozellikle de turk restoranlari "mediterranean" diye lanse eder kendini, deniz gunes kumla ozdeslesebilmek icin bir nevi, daha "yevropai" bir imaj icin belki. italyanlar boyle bir seye ihtiyac duymazken turkler, lubnanlilar duyunca da oluyor sana mediterranean=falafel ve surekasi (yani dogu akdeniz mutfagi, kuzey afrika i ih).

    simdi burada bir de dikkatimi ceken self fulfilling prophecymsi durum var. adam acmis turk restorani, ama menuye bak bir lubnan restoranindan cok da ayirdedemezsin. donerdi, sis kebapti, adanaydi, falafeldi, humustu, babaganustu mutlaka vardir, akdeniz=falafel vs. esitligi ile cektikleri musterilere beklediklerini verme cabasi (adamlar gelip de "e hani falafel yok?" demesinler maksat.) yani tamam falafel hatay'da da var ama ben turkiye'deki hayatim boyunca 1 kere ne yedim ne de menulerde gordum. o kadar caanim turk yemegi yerine onu menuye almak tamamen risk almama egiliminden.

    iskender yapip bu turk yemegi diyememelerini bu pazarlama/satis endiseleri yuzunden anlarim da, bir de alexander kebab demiyorlar mi, gicik oluyorum, o restoranlara gitmeyi reddediyorum. surada deginmistim buna, kendimi tekrar etmeyeyim (#9591967, 4. paragraf).
  • bir elizabeth arden parfümü.
    kokusunu duyunca mutlu eden parfümlerden. hafif olduğu söylenemez bu nedenle gece kullanıma daha çok yakıştırıyorum. tek fısı bile saatlerce buram buram kokmaya yeter.
  • "yeryüzünün orta noktası"
  • dünya'nın merkezi.
  • orta dunyali.
  • (bkz: orta dünya)
hesabın var mı? giriş yap