• ramazanın ilk günü, mesai bitiminde bir yere oturdum sigaranın yanında çay içiyorum.

    kötü bir gün geçiriyorum ve arkamdaki masada oturan tinerci çocuklar kavga ediyor. araç ve insan trafiği birbirine girmiş durumda. tam ortaklar caddesi'ni kesen köşedeyim ve tüm insanlar önümde bir sağa, bir sola koşturuyor. birbirini seven çiftler, çocuğunun elinden tutmuş anneler, öğrenciler, beyaz yakalılar, sokak insanları, arap turistler, iftara yetişmeye çalışan amcalar, suriyeli göçmenler, benim gibi acelesi olmayan ve sallanarak yürüyen yalnızlar...

    önümden binler geçiyor, milyonlar belki ve hepsinin birer hikayesi var. şanslı olanların sıkıcı, standart hikayeleri var, şanssız olanların ise çoğunluğu ilgilendirmeyen sorunları. trafik polisi çıldırmışçasına düdüğüne asılıyor, klakson, gaz, fren ve insandan oluşan kakafonik koro bile tek başına bir insanı delirtmeye yeter.

    birazdan yola koyulunca unutacağımı bildiğim geçici aydınlanma anlarından birini yaşıyorum. şu anda bana sımsıkı sarılıp her şeyin yoluna gireceğini söyleyecek bir ablam olmasını isterdim. dizine başımı dayasam, gözlerimi yumup uykuya dalmaya çalışsam o da bana "ağla," dese, "açılırsın".

    ya da tam şu anda gökten ışıkları döne döne bir uzay gemisi gelse, üzerinde deney yapılacak bir gönüllü aradıklarını söylese içinden çıkan yaratıklar ve ben bir koşu cevahir'den havlu alıp gelsem, gemiye binip uzayda süzülsem...

    bir şey olsa, mesela bilmediğim uzak bir akrabadan bir miras kalsa, gidip iki yıldır ne zaman kendimi kötü hissetsem dönüp dönüp fotoğraflarına baktığım gökçeada'daki evi alsam. orada reçel, kışlık konserve yapıp kitap okuyarak ömrümü geçirsem.

    yeter ki şu anda burada olmasam, biri gelse, sorunları, kötü anıları siktir etmemi söylese, acayip komik bir hikaye anlatsa ve ben çok gülsem, gülerken gözlerimden yaş akmadan. sonra saraçhane'ye gidip bisiklet alsak ve ben deniz kenarında yeni yeni uzamaya başlamış saçlarım rüzgarda süzülürken eve doğru pedal bassam.

    sadece şu anda burada olmasam, başka bir hikaye mümkün olsa, önümden geçen binlerden, milyonlardan herhangi biri gibi. her şey bir anda değişse, sabaha ters dönmüş bir hamamböceği olarak uyanmasam.
  • karşıdan karşıya geçmektir.
  • hiç mecidiyeköy'ü sevmeyi denediniz mi? ben dün gece denedim ve başarılı oldum. o kadar kalabalık ki, kaldırıma sığamıyorsun. yollara iniyorsun. ışıkları umursamıyorsun. trafiği umursamıyorsun. metrobüs geliyor mu diye yoluna çıkıp bakabiliyorsun. kuralları umursamıyorsun. insan öbeği halinde zamanla birlikte akıyorsun gideceğin yere. mecidiyeköy'de her gün bir ayaklanma bir devrim yaşanıyor bence. özeti de basit:

    "burada bu kadar adamız!"
  • ısminin simit sarayi olarak degistirilmesi gereken semt.
  • bir cehennem simülatörüdür. es kaza post apokaliptik bir türk filmi çekecek olursak platoya gerek yok.
  • en akrostişlisinden şöyle bi şiir yazdım geçenlerde trafikte sinir krizi geçirince:

    on dakikalık yol bir saat sürer
    rakım az ama deli gibi eser
    o da olmadı kalabalık yere serer
    senin allahın kitabın yok mu mecidiyeköy?
    pehlivan kuvveti olmadan yürünmez
    usulca metrobüse binilmez
    çelik gibi sinirsiz yaşanmaz
    o trafik ne lan allahsız mecidiyeköy?
    cenk eder gibi yürüyenlerin
    uygarlık harikası metrobüslerin
    gerizekalıların beyinsizlerin
    uğrak yeri kitapsız mecidiyeköy.
  • istanbul'un en tiksinilen semti. istanbul'da yaşayan kime sorsan buradan nefret ediyor. iğreniyor. trafik ışıkları, yaya geçitleri, otobüs durakları, simit sarayları, tam bir rezalet. trafiğin ortasına geçip "evinizdeki bidonları sikeyim" diye bağırsanız bir kimse de dönüp bakmaz. öyle bir keşmekeş içinde. ben burada çalışan insanlara acıyorum. burada bir şekilde bulunmak zorunda olanlara gerçekten çok üzülüyorum. keşke bir göktaşı mecidiyeköy'ün göbeğine düşse ama hiç kimse ölmese. ne bileyim. allah ayarlamalı oraları.
  • bazen burası lönk diye, bi anda, boşalsın istiyorum. çok erken boşalsın böyle, ışık hızıyla falan. o nasıl bir trafiktir ya ? seyir halindeyken osmanbey'de sevişip mecidiyeköy'de doğuran kadın var !
  • faydalı bir eser olması dileğiyle:

    mecidiyeköy'de yaşama rehberi

    1- mecidiyeköy'de alışveriş:

    mecidiyeköy'de alışveriş denilince akla ilk gelen profilo alışveriş merkezi (pam)dır. pam, biraz dar ve küçük bir alışveriş merkezi gibi görünse de bir mecidiyeköylünün için tüm ihtiyaçlarını karşılamak için yeterlidir. içinde tansaş vardır. kapısındaki taksi organizasyonu mükemmele yakındır. taksi için maksimum 30 sn. beklemeniz gerekir. (ekstra olağanüstü bir kalabalık yoksa, ve iş çıkışı değilse)
    bunun dışında şişli taraflarındaki tansaş'da market ihtiyaçlarınızı gidermeye yardımcı olabilir. bir de anadolu tarafına giden otobüslerin kalktığı yerde
    gima bulunmaktadır ilgilenenlere (üff nasıl anlatayım burayı, şimdi teknosa'dan gayrettepeye doğru yardırın, sağa doğru açılan bir sokak göreceksiniz ki işte oradan dümdüz ilerleyin, otobüslerin girip çıktığını göreceksiniz ve bakın, gima da orada).

    ayrıca, metro'nun fulya çıkışında yapılmakta olan yeni bir alışveriş merkezi (ki bu alışveriş merkezi dünyadaki en büyük ikinci alışveriş merkezidir) mecidiyeköy'de alışveriş ihtiyaçlarınızın çoğunu gidereceğiniz bir yer olmaya adaydır.

    edit: bişey demiyorum artık. cevo hakkında ekstra bir açıklamaya gerek yok sanırım!

    (bkz: cevo)

    2- mecidiyeköy'de yemek:

    nasıl bir yemek? normal yemek mi fastfood mu?

    biz fastfood'u ele alalım. standart olarak mc donalds ve burger kingvar. ortaklar caddesinde mc donalds, gayrettepeye doğru ali sami yen stadının ilerisinde ise burger king bulunmaktadır. ayrıca yine şişli taraflarında shell benzin istasyonu'nun yanında bir burger king şubesi daha var. ayrıca yine profilo'nun

    içinde sürüsüyle fast food, kebapçı, pideci yada normal yemek yapan yerler var. mc donalds, burger king, pizza hut, kfc, wendy's, sultanahmet köftecisi şimdi aklıma gelen yerler. neyse profilo'dan da çıktık. mecidiyeköy merkezde simit sarayımız ve yanında seven eleven'ımız bizleri bekliyor.

    eğer kahvaltı yapacaksanız, süper bir seçeneğiniz var. türkiye'nin en iyi börekçisi seçilen, mavi renkli ve irice polis merkezinin karşısında bulunan aslı börek. aslı börek de ne mi var? her şey. fakat gittiğinizde su böreği ile sıkma portakal suyunu mutlaka denemeniz gerekir. fiyatları aşırı derecede pahalı değildir fakat her sabah bu menüyü yerseniz ay sonunda ciddi bir ekonomik kriz yaşayabilirsiniz. yine de sabahları okula / işe giderken ayakta atıştırmak üzere 2 tane peynirli sandaviç alarak bu lezzete bağımlı hale gelebilirsiniz .

    tabi yine merkezde bulunan güllüoğlu'nu unutmamak lazım.

    tüm bunlar merkezi yerlerde olan restoranlardı. sokak aralarında daha bir çok küçük ve güzel ve denenmesi gereken restoranlar, tatlıcılar bulunmakta.

    3- mecidiyeköy'de cafeler:

    ne yazık ki canlar mecidiyeköy bu açıdan sizi tatmin edebilecek bir yer değil. yine sokak aralarında küçük publar, vs. bulmak mümkün. fakat cafe arıyorsanız ortaklar caddesinden dalıp sağa sola bakmakta fayda var. yine küçük ama güzel cafeler ile karşılaşacaksınız. ayrıca merkezdeki simit sarayı da pek güzel cafe olarak kullanılıyor. yok ben asabi adamım, veririm 7 ytl mi içerim frapuccino'mu diyorsanız bir zahmet profilo'ya kadar gitmeniz gerekecek. çünkü burada bir adet sturbucksımız mevcut. fakat profiloya gelip de starbucks ta amaçsız bir şekilde oturmak yerine amazon cafeyi yada okafe'yi denemeniz isviçreli bilim adamları tarafından tavsiye edilmektedir.

    bunun yanında mecidiyeköy mado'yu da unutmamak lazım. kadıköy otobüsleri durağının arkasındaki gima'da bir adet mado bulunmakta (ali samiyen'in arkasındaki otoparkın arkalarında)

    4- mecidiyeköy'de ulaşım:

    bişey demiyorum artık. mecidiyeköy istanbul ulaşımının merkezlerindendir. metro'yu saymıyorum hiç. ortaklar caddesinin karşısında güvercinlerin tüm gün yemek

    yedikleri meydanın ve umumi tuvaletlerin ilerisinde, ermeni mezarlığının yanında otobüs durakları bulunmakta ve buradan otobüsler istanbul'un avrupa yakasının dört bir köşesine dağılmakta.

    yok benim işim karşı tarafta diyorsanız, o zaman yukarıda (alışveriş bölümü) okuduğunuz tariflerden yararlanarak diğer otobüs duraklarına gidin.

    otobüs'te terleyemem strese gelemem diyorsanız ve taksiye binmek istiyorsanız, gideceğiniz yönü iyi belirlemekle başlayın yola.

    -şişli tarafına yada eminönü ve ötesine gitmek istiyorsanız, polis merkezi'nin (yani aslı böreğin) önlerinde beklemekte olan taksilere atlayın hemen,
    çekinmeyin.

    - gayrettepe, levent, seyrantepe, maslak! siz kthy'nin önünden (kıbrıs türk hava yolları, bankaların yanında, teknosa'nın olduğu kaldırımda) taksilere bineceksiniz.

    - beşiktaş, taksim, nişantaşı: ermeni mezarlığının önünden taksi bulabilirseniz (ki bulursanız şanslısınızdır) çekinmeyin atlayın, yoksa şansınızı şişli
    tarafındaki taksilerden yana deneyin.

    5- mecidiyeköy'de ev tutmak:

    geldik en civciv li konuya. önce ne olduğunuza karar verin. öğrencimisiniz, evli barklı bir insan mı? ucuz olsun bizim olsun derseniz fazla seçeneğiniz yok:
    ya fulya tarafları, yada gülbağ. nereler buralar derseniz:

    - fulya: az önce bahsetmiştik metro'nun fulya çıkışı diye. işte o çıkıştan çıkın. yeşil büyük alışveriş merkezinin solundan aşağıya yardırabildiğiniz kadar
    yardırın. her adımda fulyaya daha da yaklaşmakta olacaksınız. o civarlarda bir ton emlakçı var. ayrıca ortaklardaki emlakçılarda fulyadaki dairelerden
    bulunabiliyor.

    - gülbağ: öğrenci jargonunda genelde "profilonun arkası" olarak rastlanılan yerdir gülbağ. doğrudur profilonun arkasıdır. yeri güzeldir aslında fakat ev
    bulduğunuzda evin tam yerini öğrenmekte fayda var zira bazen gülbağ'dan kastettikleri yer profilonun kilometrelerce ötesi olabiliyor. fulya ve gülbağ'ın ortak özelliği, mecidiyeköy'e göre çukur ve kaygan bir zeminde olmasıdır. evet, zemin çok sağlam değil buralarda, fakat hangimizin zemini sağlam ki? ayrıca buraların zemini ne kadar sağlam olmasa da istanbul'un en sağlam yerlerindendir yinede. zaten mecidiyeköy istanbul'daki en sağlam 2. semttir.

    eğer ev konusunda paraya kıymam, alayını kiralarım diyorsanız yine ortaklar civarındaki emlakçılardan başlayarak, emlakçıları tarayın. karakolun olduğu
    sokakların ortalarına doğru güzel ve sakin siteler de bulunmakta. bunu göz ardı etmeyin. tekrar ediyorum. caddenin polis merkezi tarafını iyice araştırın!
    çok güzel evler bulabilirsiniz.

    hilton sitesive ortaklardaki kısa apartmanlar mecidiyeköyde oturulabilecek en merkezi yerlerdendir.

    6- mecidiyeköy'de tekel:

    bu kadar merkezi ve marketlerle dolu bir yerde alkol ihtiyaçları için tekel bayilerini önermemi beklemiyorsunuzdur heralde. markette 1.5 ytl olan efes şişe
    biraları 1.8 ytl'e almak istemiyorsanız, koşun tansaşa, doldurun poşetleri, eğer ağır olursa da atlayın taksiye dönün evinize.
  • allah yozgat'ın mı belasını versin yoksa mecidiyeköy'ün mü deseler önce biraz düşünür, sonra yozgat'ın derim. ama bakın önce biraz düşünürüm diyorum dikkatinizi çekerim. işte bu kadar nefret ediyorum mecidiyeköy'den. viyadüğünü siktiğimin.
hesabın var mı? giriş yap