• film de, çizgi film de pamela travers'in 1920'lerde yazdigi kitap serisine dayaniyor. fantastik çocuk edebiyatinin klasiklesmis, güzide bir örnegi kabul edilse de, ben zamaninda bu kitabi ilgi çekici bulmus, fakat nedense sevememisimdir. sanki sicaklik yoktur, insaniyet yoktur. mary poppins iticidir, ukaladir, sanki dadiligini yaptigi çocuklari aslinda sevmemekte fakat durmaksizin show yapmaktadir. ben öyle algilamisimdir ya da nedense.
  • küçüklüğümün süper filmi! bu kadın uçar falan. cadı kendisi. hatta "supercalifregilisticexpiedolocious" diye bir şarkısı vardı. ingilizce'de hiç duyulmayan bir kelimedir, insanın söyleyecek bir şeyi bulunmadığında söylenir. sonra metallica böyle bir şarkı yaptıydı. eminim mary poppins'den etkilenip. hiheyt. yani ya metallica ya da o tip başka bir gruptu.
    bi de mary'nin onu uçuran siyah şemsiyesi vardı. tablolara girip dans etmişlerdi bi de.
  • p. l. travers'in 1934-1988 yılları arasında yazdığı sekiz ciltlik kitap serisi ve kitaptan uyarlanan* meşhur 1964 yapımı disney filmi.

    her insan, ama özellikle her kadın için rol modeli olabilecek bir karakterdir mary poppins. aynı bünyede hem nezaketi hem de sağlam duruşu, hem duygusallığı hem de mantığı, hem estetiği hem de pratikliği, hem neşeyi hem de ciddiyeti, hem anaçlığı, sevgi doluluğu ve duyarlılığı hem de sert duruşu barındırabilen bir karakter. kendisi özellikle o dönem için kadınlara biçilmiş işlerden biri olan dadılık yapıyor ama bunu yaparken her zaman kendi kurallarını koymayı ve arkasında durmayı başarıyor. yalnız yaşıyor ve zamanı gelince gitmek ve kalmak arasında bocalamadan uçup gidiyor başka bir yere, başka insanların arasına, başka hayatlara dokunmaya. kaldığı yerde, kaldığı süre boyunca, birlikte kaldığı kişilere tüm sevgi, şefkat ve gerekli disiplini veriyor ama bağlanmıyor. bir yandan geleneksel kadın özelliklerini barındırırken, bir yandan da gelenekselin çok uzağındaki özellikleri de onda görüyoruz. ne istediği ve ne olması gerektiği konusunda net ve bunu düzgün bir şekilde dile getirebiliyor. duygusal olmasına rağmen duygularının esiri olmuyor. kitabın yazıldığı dönem için fazlasıyla yenilikçi bir karakter ve bunu gelenekleri paramparça etmeden yapıyor.

    1964 yapımı film klasik bir disney filmi. hayatta en önemli olanın aile olduğu vurgulanıyor. mary poppins ise aileye gönderilen bir hatırlatma. sözde çocukların dadısı ama karakteri ve yaklaşımıyla çocuklardan çok mr. ve mrs. banks'in hayatlarına etki ederek onlara asıl önemli olanın aile olduğunu hatırlatıyor ve tekrar mutlu olmalarını sağlıyor. son sahne çok tatlıdır... mary poppins evden ayrılması gereken zaman geldiğinde buruktur ama "pratically perfect people never permit sentiment to muddle their thinking" der. bunu derken hafif kendini kandırır gibidir ama sonunda her zaman olduğu gibi dediğini yapar. yüzündeki buruk tebessümle bir aileyi daha mutlu bir şekilde bırakarak uçar gider rüzgarla birlikte başka bir diyara.

    bu ay sinemalara 'mary poppins returns' geliyormuş. umarım üzmez...***
  • şemsiye ile uçan mürebbiye
  • mary poppins, cok sert, disiplinli bir murebbiye olmakla beraber, cok enteresan surprizler de yapar kitap boyunca. kendisi baslibasina bir surpriz olan tuhaf bir cantasi vardir, icinde yok yoktur. bu cantadan, normal bir cantanin almasi mumkun olmayan envai cesit seyi cikarip kullanir, isi bitince de cantasina geri tikistirir. cantadan cikan nesneler arasinda acilir kapanir yatak bile vardir! murebbiyeligini yaptigi cocuklar canini sikip, uslu durmadiginda, akla gelmeyecek, sevimsiz yontemlerle cezalandirir onlari, ama uslu durduklarinda ve kendisinin de keyfi yerindeyse, cok renkli, fantastik deneyimler yasamalarini saglar, beraber resimlerin icine girip cikarlar, gokyuzunda yildizlarla oyun oynarlar vs., tum bu sahneler cok renki ve eglenceli bir dille yazilmistir. cocuklarla mary poppins arasinda sozsuz bir anlasma da vardir bu tuhaf deneyimler konusunda, cocuklar gorup yasadiklari olaganustu seyleri kimseye anlatmazlar.
  • her entry'sinde guzel olduguna vurgu yapmazsa olecek hastaligina tutulmus bir yazar arkadas bu saniyorum.

    (bkz: eksi sozluk kadinlari/@mary poppins)
    (bkz: mini sort/@mary poppins)
    (bkz: ev sahibinin chanel terzisi olması/@mary poppins)

    ha, ama guzel siir yaziyor vicdansiz.
    oyle ki; su siirini okurken bogulma tehlikesi gecirdim.

    (bkz: istanbul/@mary poppins)
  • "her entry'sinde yurtdisinda yasadigini belirtmezse olecek hastaligi"na tutulmus sanirim.
  • 1964 yılında disney tarafından çekilen filmin 2014'te 50. yılı kutlandı ve şerefine saving mr. banks isimli film çekildi. tom hanks ve emma thompson gibi iki önemli oyuncunun walt disney ve pamela lyndon travers rollerini üstlendiği filmde mary poppins'in senaryolaştırılması ve müziklerinin hazırlanması konusu ele alınmış ve özellikle kitap yazarının gösterdiği direnç öne çıkartılmış. film boyunca pamela (p.l.travers) insanı illet eden tepkilerle senaryoya ve müziklere itiraz ediyor ve eninde sonunda kitabını filme çekme hakkını vermekten vaz geçip ingiltere'ye dönüyor.
    ama filmin sonu böyle olmuyor tabii. walt disney pamela'nın aslen avustralyalı olduğunu ve itiraz nedenini keşfederek ingiltere'ye geliyor. kendi çocukluğunda yaşadığı zorluk ve sıkıntılardan bahsedip onun aslında mr. banks ile özdeşleştirdiği babasını koruma çabasını çok iyi anladığını söyleyerek babasını el birliği ile kurtaracakları sözünü veriyor ve böylece uzlaşı sağlanıyor, film çekilebiliyor.
    pamela çağrılmadığı halde amerika'ya gelerek galaya katılıyor ve ağlayarak seyrederken film bitiyor.
    kurtarılan/korunan mr. banks (bkz: saving mr. banks) aslında pamela'nın babası (bkz: colin farrell) , avustralya'da bir bankada çalışarak ailesini geçindirmeye çalışırken çok fazla disiplinden sıkıldığı için önce işini, sonra sağlığını, en son da hayatını kaybediyor. kızına - güncel deyimle - kaliteli zaman ayıran bir baba. babanın hastalığı döneminde aileye yardıma gelen teyze (bkz: rachel griffiths) şemsiyesi ve çantası ile aslında mary poppins'in prototipi. anne (bkz: ruth wilson) ise yaşadığı zorluklara dayanamayarak intiharı deneyen fazla kuvvetli kişiliğe sahip olmayan bir kadın.
    bütün bu şartlar ortaya pamela travers gibi bir yazar ve mary poppins gibi bir roman çıkartıyor.
    gökten inen melek adıyla sinemada seyrettiğimde küçücük bir çocuktum, çok etkilenmiştim. bu arada asıl filmdeki performansları için julie andrews ve dick van dyke ile unutulmaz chim chim cheree şarkısını anmadan geçemeyeceğim *.
  • simpsonlarin bir bolumune de ucarak kacarak gelmis sonradan simpsonlar bunu cildirtmadan once sahane bir hayat yasatir sarkilar ile turkuler ile birden bire butun springfield bir ingiliz beyefendi ligine bir lady yuvasi haline donusur.. fakat simpsonlar bunu da cildirtir.. bartin klasik biber numarasi "biraz daha biraz daha biraz daha.. fazla oldu gotur" homerin sahsi igrenclikleri ile kadin en sonunda evine giterkene ölüverir..
  • snatchde de belirtildigi uzere, tam adi mary fucking poppins olan hatun..

    avi: eighty-six carats.
    rosebud: where?
    avi: london.
    rosebud: london?
    avi: london.
    avi's colleague: london?
    avi: yes, london. you know: fish, chips, cup 'o tea, bad food, worse weather, mary fucking poppins... london.
hesabın var mı? giriş yap