• cocukluk sahnelerindeki cekimler olaganustu fotografik olan film. renkler, tonlar, at, hayal, cocukluk cok guzel yansitilmis. mrs travers'in yorumlari, ciddiyeti, ifadeleri cok komik. hos seyirlik guzel bir film olmus.
  • dvd screener'i malum ortamlara dusmus film.
    an itibariyle imdb puani 7.8
  • gereksiz sahnelerle dolmuş taşmış, eğlenceli başlasa da bir süre sonra temposu eksiyi bulan, fazlasıyla sıkıcı bir film olmuş. john le hancock gibi fazlasıyla abartılmış bir yönetmenden daha iyisi beklenmemeli zaten. gereksiz sahneler dedim. ben olsam flashback sahnelerinin tamamını atardım filmden. hancock film boyunca flashback yapıp duracağına bir kere yapıp travers'ın babasıyla ilişkisini bu tek flashbackte anlatsaydı daha iyi olurdu. hancock bunun yerine ikide bir geçmişe dönüp baba-kız ilişkisine odaklanıyor. bu da beraberinde sıkıcılığı getiriyor. ayrıca ana hikayeyle bu flashbackteki hikaye arasındaki ton farklılığı da aynı anda iki farklı film izlendiğini düşündürtüyor. bari flashbackleri ana hikayeye doğru bağlasaydı. bunu becerememiş hancock. neticede flashbackin de adabı var. flashbackte gördüğümüz colin farrell dendiği kadar kötü değil. nedense bu adama hep vurmak istiyor eleştirmenler, fırsat bulunca da vuruyorlar. halbuki fena değildi performansı. eşini canlandıran ruth wilson'a sağlam bir karakter yazılamaması ise üzücü. lone ranger'dan sonra wilson'ı tekrar basit, derinliksiz bir karakterde izlemiş olduk. aslında walt'tan travers'a, annesine, babasına herkes yüzeysellikten nasibini almış.

    hancock keşke kararını verseydi hangi öyküye odaklanacağını. aynı anda iki öykü anlatmak, yani aynı anda travers'ın hem çocukluğuna 1 saatten fazla zaman ayırmak, hem de mary poppins karakterinin hazırlanışına odaklanmak gereksiz ve yorucu. hancock tek öyküye odaklanmalıydı.

    saving mr. banks 2013'ün gereksiz ve kötü filmlerinden. tom hanks'in bırakın adaylığı sözü edilesi bir performansının olmadığını, emma thompson'ın üzgün üzgün bakmaktan, her şeye çemkirmekten ötesine geçmediğini de belirtmek gerek. umarım bu kazma akademi kalkıp da adele, berenice bejo falan dururken emma'nın vasat performansına adaylık vermez.
  • mary poppins kitabının filme aktarılma hikayesini anlatan film. eğlencelik holivud filmi olmuş işte. bende fena halde finding neverland havası uyandırdı. orada da peter pan'in hikayesinin nasıl yazıldığını johny depp anlatıyordu.

    baktım şimdi, iki filmin de imdb notu 7.8 ; demek ki, bu tarz filmlerin rayici bu.

    herkes filmi izlerken niye o kadar sıkılmış onu anlamadım yalnız, izle eğlen, git kızını öp, geçsin gitsin işte.

    film için çok eleştiri getirilebilir mutlaka ama afişi çok şık olmuş:

    http://www.imdb.com/…3437440/tt2140373?ref_=tt_ov_i
  • ya gerçekten filme çekilecek bir hikaye yok ortada ya da filme alırken her şey çok yanlış yapılmış dedirten film. filmin şu tarihte sonucu belli olmasa da en iyi film müziği dalında bir oscar adaylığı var ve altın küreye de emma thompson drama dalında en iyi kadın oyuncu olarak aday gösterilmiş, bu iki adaylığı da anlayabilmiş değilim. ha bu sene hiç film çekilmemiş mi de adaylar bu şekilde dedirten ilk film de değildir kendileri hakkını yemeyelim.
  • film boyunca hep eksik kalan bir boşluk finale saklanarak, hepsini doldurması hedeflenmiş ve bence hedefi 12 den vurmuş. ben filmi çok beğendim ama alt hikayeyi aslından daha çok sevdim. sanırım yönetmen de bunu istiyordu çünkü alt hikaye aslına göre daha dikkat çekici, merak uyandırıcı idi. sonunda iki karakterin üstü üste bindirilmesi ile göz yaşları sel olup akmaya başlıyordu.
  • saving private ryan filminin devam filmi. tom hanks ve paul giamatti gibi isimler bu filmde de yer alıyor.

    bu arada paul giamatti'nin er ryan'ı kurtarmak filminde ufak da olsa yer aldığını bilenlerin sayısı sizinle birlikte 264'e çıktı. tebrikler.

    http://www.sproe.com/…screenshots/hill-05-large.jpg
  • çok net şekilde emma thompson'ın götürdüğü film. stranger than fiction'dan sonra tekrar çatlak bir romancı rolünde görmek çok güzel oldu kendisini...
  • filmle paralel bir belgesel için link
    bir de okuduğum kadarıyla travers los angeles'a gittiğinde çoktan telif haklarını walt disney'e devretmiş durumdaymış. bu açıdan film gerçekleri yansıtmıyormuş. ama filmin tam anlamıyla gerçekleri anlatmıyor olması bir şeyi değiştirir mi? normalde böyle durumlarda rahatsızlık duyarım ama bu film açısından hiçbir rahatsızlık duymadım. aksine walt disney'nin yapımcılığını üstlendiği projelerle en ince detayına kadar ilgili olduğu düşüncesi bana büyüleyici geldi.

    mary poppins'le fazla neşeli olduğu için hiçbir zaman kendimi bağdaştıramamış olsam da let's go fly a kite şarkısı bana her zaman için çok hüzünlü bir şarkı gibi gelmişti. sırf bu nedenle bu filmi çok beğendim.

    --- spoiler ---

    filmin en çarpıcı karakteri bence ginty'ydi. travmatik birkaç sahne vardı:

    ilki - hatta filmin en picturesque anı - annenin intihar ettiği sahne. anne kızına "zaten babanı daha çok seviyorsun" diyerek intihar etmeye gider. babasını daha çok sevmekle itham edilen kız ise kendi hayatını tehlikeye atarak annesinin hayatını kurtarmak için kendini dereye, ölüme atar. şuursuz anne pek de oralı olmaz. anneyle çocuğun rolleri değişmiş gibidir...

    ikincisi ise küçük kızın babasını sevindirmek için annesinin sakladığı alkol şişesini babasına götürmesi. zavallı kızcağızın sevecen fakat bencil olan babasını mutlu etmek için canını dişine takması ve fakat takdir edilmemesi. netice itibariyle babasının ellerinden kayıp gitmesi...

    özetle film walt disney ile p. l. travers'ın babalarının anısını taçlandırma hikayesi. çünkü herkes babasının posthuman olduğunu düşünmek ister.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap